Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
“Kırk Yedi’liler” 40 yaşında Senfonik bir roman 2014’te kırk yaşına basan Kırk Yedi’liler, yazarın pek çok öyküsündeki dil titizliğiyle ince ince örülen; zaman atlamaları, bilinç akımı gibi modernist yöntemlerle derinleştirilen, bireytoplum etkileşiminin başarıyla dillendirildiği, özgün ve çarpıcı bir roman. Füruzan’ın, canlı, içten, sıcak anlatımı; ülkemizin zorlu bir toplumsal kırılma dönemini, bireyler ve kuşaklar üzerinden, roman gerçekliği içinde dile getirmede etkin bir rol oynuyor ve yazarı ustalığa taşıyor. Fotoğraf: Ayfer Özen Pek çok farklı anlatım tekniklerinin uygulandığı “Kırk Yedi”liler iç içe geçen, birbirinde süren insan hikâyeleri ile her sayfada biraz daha zenginleşen bir roman. Kitabın yazarının, öncelikle çok iyi bir öykücü olduğunu kanıtlıyor bütün bu insan hikâyeleri. r Hülya SOYŞEKERCİ üruzan bence edebiyatımızın yaşayan en incelikli kalemlerinden biri. İnsan hikâyelerini, dönemin toplumsal ilişkileri üzerinden psikolojik derinlikle ve inanılmaz bir ayrıntı ustalığıyla dile getirdiği eserleriyle dilimizi taçlandıran, edebiyatımıza yüksek değer kazandıran Füruzan’ın Kırk Yedi’liler romanı da 2014’te kırkıncı yılına ulaştı. Kırk Yedi’liler ile 1975 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü alan yazar, aynı yıl bir söyleşisinde, roman ve dil bağlamında kısaca şunları söyler: “Romanı yazmaya giriştiğimde konuyu uyarıcı, canlı kılabilmek için gerekli saydığım sözcükleri aradım. Yerli yerinde kullanmaya özen gösterdim. Romana boyut katabilmek için arayışlarım, didinmelerim oldu. Dil, bu boyut koyabilme çabamda biçimle birlikte iç içeydi. Hayatın insanla değişkenlik kazanan uzantısını, rastlantısal olmayan zaman bütünlüğünü her an duydum” (Milliyet Sanat, 3 Ekim 1975, s. 152). TRAVMATİK BİR ZAMAN Kırk Yedi’liler, yazarın pek çok öyküsündeki dil titizliğiyle ince ince örülen; zaman atlamaları, bilinç akımı gibi modernist yöntemlerle derinleştirilen, bireytoplum etkileşiminin başarıyla dillendirildiği, özgün ve çarpıcı bir roman. Füruzan’ın, canlı, içten, sıcak anlatımı; ülkemizin zorlu bir toplumsal kırılma dönemini, bireyler ve kuşaklar üzerinden, roman gerçekliği içinde dile getirmede etkin bir rol oynuyor ve yazarı ustalığa taşıyor. Kırkyedili’ler’de, esnek bir anlatım tarzını benimseyen Füruzan, olayların akışı ve kişilerin durumlarına göre, bazen birinci kişi anlatımını; çoğu zaman da üçüncü kişi anlatımını yeğliyor. Romanında bunu dikkatle ve işlevsel biçimde uygulamaya dikkat ediyor; roman kişilerinin iç dünyasını, zihnini saydamlaştırmak ve oradaki gerçekleri okura doğrudan göstermek için de yer yer birinci kişi (benöyküsel) anlatımı kullanıyor. Bu romanda, özellikle çağrışımlar, kişilerin zihninden geçerek, zaman mekân atlamalarıyla hızla ileri geri sarılan olay kesitleri ve geçmişin muhasebesi önemli bir yer kaplıyor. Kırk Yedi’liler’de, 12 Mart’ta gözaltına alındığı sırada zorlu ve insanlık S A Y F A 1 2 n 2 2 F rilen Kırk Yedi’liler, sadece bu dönemi değil, 1950’ler ve 1960’lar Türkiyesi’ni, değişen toplumu ve bu değişimin arka planındaki toplumsal dinamiklerindeki, insan hikâyelerini çok sayıda karakter üzerinden dillendirerek sezgi, ilgi ve kavrayışımıza sunar. Türkiye toplumunun bu dönemlerine, tarihsel bir süreç algısıyla bakmamızı sağlar. Füruzan, toplumsal tarihi, bireylerin yaşantıları üzerinden yorumlama ve dillendirmede usta bir yazar bana göre. Kırk Yedi’liler’i okurken yazarın, Türkiye toplumunun Mütareke yılları ve Cumhuriyetin kuruluş dönemindeki değişimine, bireyler üzerinden bakan “Haraç” ve “Gül Mevsimidir” adlı öykülerini anımsadım. Füruzan’ın eserlerinde bireysel tarihlerle toplumsal tarihin iç içe geçip bir arada akmasından doğan yazınsal zenginlik, her zaman ilgi odağımda oldu. ROMANIN KARAKTERLERİ Emine, geçmişi anımsarken biz de onunla birlikte 1950’lere uzanırız. Erzurum’da görev yapan bir öğretmen karı kocanın (Nüveyre Hanım’la Selahattin Bey’in) üç çocuğundan biridir Emine. Ailenin ilk çocuğu Seçil, çok güzel ve duygusal bir kızdır. Küçük kardeşlerinin adı Kubilay’dır. Kubilay, pek dikkati çekmeyen, kendi dünyasında bir çocuktur; en küçük olduğu için ailenin ilgi odağındadır. Emine’yi, ailedekiler “ortanca” diye çağırırlar çoğu kez. Emine, adını babaannesinden almıştır; adıyla ve duruşuyla, yaşama bakışıyla diğer kardeşlerinden ayrılan; vicdanı derinlikli, hak ve adalete dikkat eden bir kişiliktir. Adı da halka yakın bir addır; Emine, evlerindeki hizmetçi (besleme) kız Kiraz’a, onun babaannesi Leylim Nine’ye, onların çevresindeki birçok halk insanına yüksekten bakmayan bir yaklaşım içinde. Çok kitap okuması, hayatı ve olayları düşünüp sorgulamasına zemin oluşturur. Emine’de toplumsal eşitlik duygusu çok gelişmiş ve daima mağdurdan yana olmayı seçmiştir. Bu seçim, hem kibirli, soğuk, köylüleri hor gören İstanbullu annesine tepkisinden hem de okuyup düşünmesinden, hayata daha geniş bir ufuktan bakmasından kaynaklanır. Emine’nin sosyoloji tahsili yapıyor olması da bence simgesel bir anlam taşır. Toplumsal adalet arayışı, üniversite yıllarında Emine’yi sosyalist düşünceye yönlendirecektir. Kitaptaki en olumsuz karakter, Emine’nin annesi Nüveyre Hanım’dır. Cumhuriyet idealleriyle yetiştiğini ve onları benimsediğini söyleyen ama ne yazık ki bu idealleri içselleştiremeyen; köylüleri hor gören, inanılmaz bir ikiyüzlü ahlak anlayışının temsilcisi olan Nüveyre Hanım, henüz 17 yaşındaki genç ve güzel kızı Seçil’i bir an önce zengin ve yüksek mevki sahibi biriyle evlendirmek istemektedir. Aşka, sevgiye karşı çıkan, Sennur Sezer’in vurguladığı gibi daima “devlet, düzen, ahlak” sözcükleriyle konuşan ve sevgisiz bir zırh içine kendini kapatan Nüveyre Hanım, anne olarak da yeterince şefkatli sayılmaz. Nüveyre Hanım, bir aşk meselesi yüzünden Erzurum’a gelip kendini tamamen öğretmenliğe adayan İclal adlı genç öğretmeni, çevredeki dedikoducu K İ T A P S A Y I 1266 ifade edildiği bir roman Kırk Yedi’liler. dışı işkencelerden geçen ve sonrasında Toplumsal mücadele tarihimizde “68 yeniden hayata tutunan Emine’nin, bu Kuşağı” olarak yer alan gençlerin önemli travmatik zamanın yanı sıra geçmişe, bir kısmı 1947 doğumlu olduğu için yaçocukluğuna; 1950’lerin ve 1960’ların zar, romanına bu adı vermiş, bütün bir Türkiyesi’nden görünümler, anılar ve 68 kuşağını 1947 doğumlu kahramanı yaşantılara açılmasına tanık oluyor; onun Emine’nin kişiliğinde simgeleştirmiş ve zihinsel çağrışımları üzerinden, farklı somutlaştırmış. zaman ve mekânlarda yaşananları yüreğiEmine, bir kuşağı simgelemek gibi ağır mizin içinde hissediyoruz. bir yükü omuzlamasına rağmen inandıEmine, çocukluğunun Erzurumu’na rıcı, derinlikli ve canlı bir kişilik sergiler. uzanıyor; özellikle Emine’nin çok sevdiği O, bütün bir kuşağı, davranış, dünya Leylim Nine’de, Anadolu insanının iç görüşü ve yaşama tarzı açısından temsil güzelliğini; onun Anadolu diliyle anlattıettiği gibi aynı zamanda kendine özgü ğı düşleri ve masallarını buluyoruz. Robir kişilik olarak da hayat kazanır. Bu manda yer yer italik yazılmış satırlarda, durum, yazarın, toplumsallık içinde var tutanak tarzında oluşturulmuş anlatımlar yer alıyor. Resmi bir dille yazılan bu olan ama kendi bireyselliğini de yaşayan kısa biyografiler, anlatılanların sadece karakterler yaratmaya özen göstermesinEmine’nin değil, bir kuşağın hikâyesi den; karakterlerin, romanda tarihsel döolduğunu daha net görmemizi sağlıyor. nemi içselleştirirken aynı zamanda kenKırk Yedi’liler ilk yayımlandığında dine özgü, bağımsız bir var oluş sergi(1974), devrimci lemesine önem gençlerden yoğun vermesinden ilgi gördü, 12 kaynaklandığı Mart trajedisi, kanısındayım. bu romanda dile O nedenle Emigetirilen tanıkne, diyalektik lıklar üzerinden bir yazınsal baokunup yorumkışla yaratılmış landı. Bir bakıma, dinamik bir kahayatın roman rakter bence. gerçeğiyle buluş12 Mart dötuğu, sayfalarda nemi romanları Fotoğraf: Hüseyin Sarısayın ince çizgilerle arasında gösteFüruzan, Selma Necatigil ve Ayşe Sarısayın’la M A Y I S 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T