22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Niall Griffiths’ten “Galler’in Ruhu Ejderha” ‘Milenyum sonu kültür gerzekleri’ de ruh hali babında sıkışan o gençlerin öfkeli gidişatı. “TANRI’YI KİLİSEDE BULAMAZSIN” GRE’nin, Galler tepelerinde, sokaklarında ve caddelerinde gezinen rengi kaçmış ve sesi kısık, zaman zaman dalgın gençleri hayallenmenin ve kıyak kafaların etkisinde. Üstelik bu noktaya neredeyse bir kimyager titizliğiyle çalışarak geliyorlar. Bunu yapmalarına neden olan haklı bir gerekçeleri var: “Tanrım, biz yirminci yüzyıl çocuklarıyız, milenyum sonu kültür gerzekleriyiz sahiden...” Bu lafın altında gizlenen bir gerçek de GRE’nin yıkıntılarla oynayan kahramanlarının dizginlerinden boşalma isteği. Ecza kullanımıyla yan yana duran, bıraktıklarında ise yoksunluğun kederiyle bir arada kalan hemen her şeyin farkındaki kalabalığın üyeleri: Onların durumunu bir yönüyle böyle özetlemek de mümkün. O bayat “hayat sıkıcı” muhabbetine de ısınamamışlar. Her ne kadar durgun bir havaları olsa da “hayatın sağ gösterip sol vurması”, “çoğu planın tutmaması” ve “olup bitenin tümünü anlamak istediklerinden emin olmamaları” onlar için hayatı hem hareketli hem de ironik biçimde eğlenceli kılıyor. Griffiths, romandaki gençlerin mekânsal sıkışıklığını söz konusu ironik eğlenceye yediriyor, bunu da yine sokağın diliyle yapıyor: “Burada kahrolası dağlar ve göllerden eser yoktur; sadece kahrolası lağım suyu ve çöplükten geçilmeyen dört duvar arası yerler falan vardır yaşamak için. Özbeöz Galler, kahrolası doğduğum yer, büyük kahrolası Britanya’nın ortasındaki bir Kızılderili yerleştirme kampı gibidir (ve Geraint, şu mankafa, şimdilerde Birleşik Devletler’deki özbeöz bir yerleştirme kampında tüyler ve mızraklar arasında ve kahrolası peyote’yle yaşıyor) ‘gwehilion o boblach’ (insan çöplüğü) gibidir oğlum; harbiden, kahrolası insan çöplüğü, insanların harcandığı, çöp gibi, süprüntü gibi, bok gibi, işte al sana New Gurnos’taki kahrolası duvar yazısı: ‘Croeso i uffern’: Cehenneme hoş geldin.” GRE’deki kahramanlar dünyaya fırlatılmış gibi. Galler sokaklarındaki gezintilerinde her şey mevcut: Kavga, uyuşturucu, kovalamaca ve cinayet. Dolayısıyla onlardan fazla kibarlık beklememeli. Kitapta Griffiths, Galler’le İngiltere arasındaki ayrımlara kahramanlar üzerinden yer veriyor. Özellikle Gallilerin İngilizlere gıcıklığı, İngilizlerin de Gallileri “aptal” gibi görmesi kahramanların dilinden düşmüyor. Bu yüzden, her ne kadar eleştirseler de Galler’in özgürleşmesi konusu kahramanlarımız için önemli. Öte taraftan da Galler tarihi adamlarımızın dalga geçtiği bir şey, hatta bazen sırf öğretmenlerinin verdiği ödevler yüzünden önemsiz. Elbette bölgedeki çoğu insan için kutsal olan Tanrı da önemini yitiriyor. Kafaları epey yüksekte olsa da ayakları yere sağlam basan adamlarımız her şeyin ayırdında. Liam konuyu özetliyor: “Tanrı’yı kilisede bulamazsın, o böylesi yerlerdedir; vahşi yerlerde, kumsallarda, ormanlarda, dağlarda ve göllerde. Bana öyle geliyor ki iş bu noktada sarpa sardı; sözüm ona Tanrı’ya kavuşabileceğimiz mekânlar inşa etmeye başlayıp onun asıl bulunduğu yerleri göz ardı ederek. Katolik olmaktan vazgeçmemizin nedenlerinden biri bu yani. Çünkü kahretsin, hiçbiri asla bu tür bir düşünceyi anlayamadı.” “YILDIRIM ÇARPMIŞ BİR AĞAÇ” Griffiths’in uzun bir film gibi kurguladığı ve bütün kahramanlara ayrı bir bölüm açtığı GRE’deki karakterlerin temel derdi, bitip tükenmez sarmalları ya da fraktalları delip geçmek; “tipik günlerin” ardına yol almak. Belki de bu nedenle ecza kullanıyor ve bunun da felsefesini bir kenara not ediyorlar: “Eczayı sen seçmezsin, o seni seçer, pürüzlü yanlarını halletmeni sağlayan nasıl bir etkisi varsa bu karanlık enerjilerini etkisizleştirir, seni azdırır, azgın yapmaz, “Galler’in Ruhu Ejderha”, Niall Griffiths’in bir grup gencin kendi bağımlılıklarını ve hayatı, sokağın dili ve hiç azalmayan ritmiyle sorguladığı 1990’lardan 2000’lere dek süren bir dizi macerayı anlatıyor. Griffiths, romandaki karakterlerin ayak bastığı her yere hâkim ve külçe gibi bir kitaba rağmen ağır edebiyatın o parlak sokaklarına hiç girmiyor. r Ali BULUNMAZ eraltı edebiyatının Britanyalı temsilcisi Niall Griffiths, İngiltere (Liverpool) doğumlu olmasına rağmen Galler’in küçük bir kasabasında yaşıyor. Gezginliğiyle tanınan yazarın en ayırt edici özelliklerinden biri sokağı hayli iyi anlatması. Galler’in Ruhu Ejderha (GRE) adlı romanı da bu yönüyle öne çıkıyor. Pek çok eleştirmen, Irvine Welsh’in Trainspotting’iyle GRE’yi karşılaştırıp onun da aynı ölçüde kült bir kitap olduğunu söylüyor. Çünkü Trainspotting gibi GRE de Britanya’nın solgun havasında “suça” gömülmüş, aşırı doza “batmış” ve alkole “doymuş” bir grup gencin bağımlılığını tanıma macerasını anlatıyor. Ama Griffiths tüm bunların altındaki can sıkıcı ve kimi zaman eğlenceli felsefeyi bütün ayrıntılarıyla aktarıyor. Yeni bin yıla girmek üzere olan ve hangi harfle adlandırılacağı şaşırılan kuşağın, Galler topraklarındaki sıkıcı, hareketli ve duygusal yaşamlarına değiyor yazar: Hem coğrafi olarak hem S A Y F A 1 6 n 2 7 M A R T Y Griffiths, romanında 1990’lardan yeni bir milenyuma doğru yol alan zamana Galler’deki bir grup gencin gözünden bakıyor. mutlu eder, her neyse...” Adamlarımızın işsiz güçsüz aylaklar oluşunun ironik bir faydası yine satır aralarında gözümüze çarpıyor: Yaşadıkları veya fırlatıldıkları hayatta, anlam arayışına fazla vakit ayırabiliyorlar. Tabii ki sürekli yeni deneyimler yaşamaya da. Bunlarla beraber kendilerini kimi zaman yetersizlik ve özgüven eksikliğinden kimi zaman da uçurumları fark etmek için başkalarıyla karşılaştırıyorlar. Aynı Margaret’in yaptığı gibi: “Benim bu kahrolası hayatın bana sunduğundan daha fazlasına ihtiyacım var. Kendimi başkalarından daha önemli saydığımdan falan değil (...) hayır, dur, ben bazı insanlardan daha iyiyim; bencil insanlardan, katillerden, ırz düşmanlarından... Ben onlardan daha iyiyim. Evet, bal gibi daha iyiyim.” Baktığımızda adamlarımız aylak aylak takılıyor gibi görünse de bazen oturdukları yerden bazen de sokağın tam ortasından, kendilerini ketempereye getiren sisteme laf çakıyor. Malcolm bunlardan biri. Kıytırık sosyoloji diplomasının ötesine geçip tokatları savurmaya başlıyor: “Hayat bir eşek şakası, ağır bir şaka değil mi aslında? Korkunç, sapıkça bir el şakası. Hatta kendini mutlu ve memnun hissederken bile yani bu hayattan ecza ve seks veya senin içini her ne gıcıklıyorsa bunlar sayesinde keyif alma, bunları yaşarken kendinden geçme ve bunun farkına varma yeteneğine sahibiz. İnançlıysan bu yetenek sana bahşedilmiştir ama aynı zamanda böyle bir mutluluğun, böyle bir keyfin tamamen ortadan kalkacağını anlama yeteneğin de vardır. Amma boktan bir eşek şakası!” Rüzgârların kayaları, kayalarla çevrili coğrafyanın da insanı oyduğu bu yerde adamlarımız güç, iktidar ve hırs gibi öğütücülerden paramparça çıkmamak için belli ikilemlerde kalıyor. Zorba bir patronun kölesi olmak ya da olmamak, kişiliksiz ve cahil bürokratlara yem olmak veya olmamak; kısacası gömülmeden ya da yakılmadan ölmek veya ölmemek. Geraint’in de dediği gibi her şeyin “yolunda” gitmesi için “muazzam acı verme ve çekme döngüsüne katılmak lazım.” İşte buna katılıp katılmamak da beyni mıncıklayan ayrı bir sorun. GRE’nin kahramanları her ne kadar “rüzgârlı bir yamaçtaki yıldırım çarpmış bir ağaca” benzese de üstüne gelen hayata kendilerince kafa tutmayı becerebiliyor. Aylaklık onlar için biraz da bu nedenle önemli. Kahramanların içi dolu aylaklığıyla beraber, kitapta anlatılan her ne varsa hem tedirgin edici hem de eğlenceli. Bu anlamda Griffiths, romanın kenarına köşesine, tuhaf bir eğlence kültürünün yanında şoke edici kimi durum ve olaylar da yerleştirmiş. Ne de olsa Galler yamaçlarında rüzgâr kuvvetli. Yazar, GRE’nin satır aralarına dikkatle bakanlar için epey malzeme sıkıştırmış. Geriye etin sinirini ayıklar gibi onları bir kenara ayırmak kalıyor. Kısacası GRE, görüneni sunan ama görünenin ardını fark etmemizi isteyen bir roman. Griffiths bunu, anlatımıyla güçlü şekilde hissettiriyor. n alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr Galler’in Ruhu Ejderha/ Niall Griffiths/ Çeviren: Ahmet Aybars Çağlayan/ Ayrıntı Yayınları/ 608 s. 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1258
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear