Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? nın ğun bir mace cera, he hazırlık… ikisinin d RENKLER SESLER HARFLER AYTÜL AKAL NİLAY YILMAZ ÇİĞDEM GÜNDEŞ MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU KİTAPÇI ? M. YENER, A. AKAL, N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ düğü rüya üzerine ormana gitmeye karar veren Balaban’a, ormandaki ağaçlar, kesebileceği kuru bir ağaç bulması için yol gösterirler. Balaban yürür de yürür; ormandaki ağaçlar gitgide sıklaşır, ışık azalır. Geceyi Çınar’ın kovuğunda geçiren Balaban sabah uyandığında derede yüzünü yıkarken, bir kuş sesi selamlar onu. İşte böyle tanışır Marangoz Balaban, güzel sesli Şakrak ile. Şakrak, onu koruyucu ağacı Habnuş’a götürür. Habnuş yüz yaşındadır ve uzayıp giden, çevreyi rahatsız eden dallarından şikâyetçidir. Yumuşacık bir doğa ve arkadaşlık öyküsü, her sayfası tablo tadında birbirinden güzel resimleriyle, severek okunacak bir kitap... Öf! Çöp (Gezegenimize İyi Bakalım)/ Nuria ve Empar Jimenez/ Resimleyen: Rosa M. Curto/ Final Kültür Sanat Yayınları/ 2011/ 36 s./ 6+ Bu kitabı çocuklar değil, asıl yetişkinler okusa, ne iyi olur. Yaşamımızı sürdürürken ne çok çöp ürettiğimizi fark eder, belki çöpleri azaltmak ya da başka bir şeye dönüştürmek için çaba harcayabiliriz. Çocuklara küçük yaştan başlayarak atık maddelerin ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını ve onları ortadan kaldırmak için neler yapılabileceğini öğretmeyi hedefleyen kitap, atık üretiminin azalmaması halinde ileride gezegenimize neler olabileceğini de anlatıyor. Dört kitaplık “Gezegenimize İyi Bakalım” dizisinin diğer kitap başlıkları şöyle: “Şıpır! Su”, “Püfür! Hava” “Tık! Enerji”. Tohum İzcileri/ Meltem Erinçmen Kânoğlu/ Resimleyen: Rıza Türker/ Bu Yayınevi/ 2012/ 151 s./ 10+ Güneş Gezegeni dizisinin üçüncü kitabında cam fanusta yaşayanları yine zorlu günler bekliyor. Kısıtlı olan yiyecek stokları tükenmek üzeredir ve fanusta yaşayanlar hayatlarını sürdürebilmek için yeni arayışlara yönelmek zorundadır. Can ve arkadaşları, yiyecek bulmak için dış dünyayı ziyaret etmek zorundadır ama bu çok tehlikeli bir yolculuktur. Onları yine soluk soluğa bir serüven beklemektedir. Bilimkurgudan hoşlananların severek okuyacakları bir dizi bu. Hiçbir kitabını kaçırmasınlar. Ammerlo Çocuklarının Maceraları2 (Kaçak Yolcu)/ Antonia Michaelis/ Resimleyen: Julia Ginsbach/ Çeviren: Ersel Kayaoğlu/ Final Kültür Sanat Yay./ 2012/ 128 s./ 912 Ailesiyle bir liman kenti olan Ammerlo’da yaşayan Luise, arkadaşlarıyla birlikte maceralara atılıp onları çözmeyi seviyor. Bu kez de, limana demirleyen büyük gemi dikkatini çeker. Luise ve Lukas, gizlice gemiye girmeyi planlarlar. Böylece arkadaşları Aik ve Mandy’ye hava atacaklardır. Ancak gemide sıkışıp kaldıkları odada karşılarına çıkan esrarengiz yabancı, onlara başları ? KİTAP GÖLGESİ Doğrucu Kurukafa Birilerinin size kızacağı korkusuyla, zarar göreceğiniz kaygısıyla doğruyu gizlemek zorunda kaldınız mı hiç? Gerçeklerle başa çıkmaya hazır değilseniz onları duymak sizi çok üzebilir! ? Mavisel YENER erçekleri söylediği için başı belaya giren Henry ile tanışırız Doğrucu Kurukafa’da. Henry, doğayı seven, hayal gücü çok gelişmiş bir çocuk; Mimi adında sevimli bir kardeşi var. Henry yakın çevresinde ‘ipe sapa gelmez yalanlar söyleyen’ biri olarak tanınır. Çünkü gerçekleri söylediğinde zılgıt yemiş bir çocuktur o! Yaşadığı kentteki bataklığın kurutulup yerine ‘endüstri parkı’ yapılmak istenmesini aklı bir türlü almaz. ‘Nasıl olur da insan bir fabrika yığınına ‘park’ adını verebilir, bunu anlamakta güçlük çeker. Bataklık, sinekleriyle, kelebekleriyle, su yılanlarıyla ‘hayat kaynayan’ bir yerdir. Burayı kurutmak isteyen kişi Mark Evans’ın babasıdır. Mark Evans, çetesiyle birlikte dolaşan, canı istediğinde çevresindekilere şiddet uygulamaktan kaçınmayan bir çocuktur. Henry’nin endüstri parkı yapımına karşı olduğunu bildiği için onun peşindedir. Mark ve arkadaşlarının onu dövmek için kovalamaya başlamasıyla birlikte bataklığın bilmediği bölgesine doğru kaçmaya başlayan Henry yolunu kaybeder. Bataklığın daha önce hiç ayak basmadığı bir yerinde bulur kendini, işte o zaman oranın zannettiğinden daha büyük olduğunu ayrımsar. Uzakta bir ışık görünce yüreği umutla dolar. Yaklaştığında bunun bir dükkâna ait olduğunu, kapıda ‘Mucizeler Dükkânı’ yazdığını görür. İçeri girdiğinde orada tuhaf şeyler satıldığını fark eder. Her taraf sihirbazlık malzemeleri ile doludur. Kafeslerde tavşan, güvercin, kertenkele, kara kurbağası, yılan, yarasa, örümcekler vardır. En çok ilgisini çeken, etiketinde ‘Doğrucu Kurukafa’ yazan bir kafatasıdır. Dükkânın sahibi de içeridekiler kadar tuhaf biridir. Dükkândaki kurukafaya sahip olabilmek için Henry’nin içinde dayanılmaz istek belirir; ancak, alabilecek yeterli parası yoktur. Onu çalmak üzereyken korkuya kapılıp dükkândan dışarı kendini zor atar. Gördüklerine inanamaz, çünkü sürpriz bir biçimde, bataklığa girdiği yerdedir. Korkunç kurukafanın elinde olması bir başka tuhaflıktır. Eve götürürse annesine onu nereden aldığını açıklaması gerekecektir. Annesinin bu ‘deli saçması’ hikâyeye inanması hiç de kolay değildir. Kurukafayı dükkâna geri getirmenin bir yolunu bulamadığı için onu eve götürüp tavan arasına saklar. Aynı gece, Henry’nin yatak odasının penceresine gelen sıçanlar camı açması için onu ikna ederler. sahibi onlar aracılığı ile Henry’ye bir mektup göndermiştir. Bu mektupta kurukafanın ne denli tehlikeli olduğuyla ilgili bilgiler vardır. Henry’ye kurukafayı iyi koruması, onun kimseye vermemesi öğütlenmiştir. Kurukafayı sakladığı yerden alıp odasına getirirken onu konuştuğunu şaşkınlıkla fark eder. Ürkütücü görünümlü bu kemik parçasının en önemli özelliği yalan söyleyememesidir. Dahası, yanında, yakınında olduğu kimseleri doğruyu söylemeye mecbur etme büyüsünü yapma yeteneği vardır. Bu büyü Henry’yi de etkiler ve ona tuhaf bir şey olur, ağzından her şeyin doğrusu çıkmaya başlar. Ödevini yapmayı unuttuğunu bile annesine söyleyiverir. Henry için berbat günler başlamıştır, çünkü okulda da duygu ve düşüncelerini açıkça söylemeye başlar. G Paeri 7 hneleösteprograu izle Örneğin Mark’a ‘Senin baban doğayı mahveden kapitalist bir domuz, tamam mı?’(s.48) diye bağırır. Böylece Mark ve taraftarlarının saldırısına uğrar. Aklından geçen her şeyi söylemeye başlamasıyla birlikte başı dertten kurtulmaz. Kemoterapi nedeniyle saçları dökülen arkadaşına ne kadar kötü bir görüntüsü olduğunu söyleyiverir. Bunun üzerine arkadaşlarından biri ‘Bugüne değin hep yalan söylediğin halde seni sınıfın en sevimli çocuklarından biri sayardım. Ama hayatımda rastladığım en kaba insanmışsın’ diyecektir. Henry, onu doğruyu söylemeye mecbur eden büyü yüzünden yalan söyleyemeyince sonuçları büyük bir felaket olur. Dürüstlük yüzünden başı belaya giren Henry’ye yardımcı olacak tek şey kurukafadır. Bir gün kurukafa onu zaman yolculuğuna çıkarır, kendi yaşadığı zamanlara gitmişlerdir. Minik bir oğlan çocuğu görürler. Bu, kurukafanın çocukluğudur. Çok şakacı olduğu için annesi tarafından yalancılıkla damgalanıp evden kaçmıştır. ‘Doğru’nun ne olduğunu anlama yolculuğudur bu aslında. Sonsuza kadar doğruyu söyleme lanetiyle karşılaşması o zamanlara denk gelir. Doğrucu Kurukafa’da başkalarına karşı ve kendine karşı dürüst olmak konusunun dışında, ekolojik bir tartışma da söz konusu. Ayrıca kanser ile ilgili de göndermeler dikkat çekici. Komik, eğlenceli olmanın yanısıra felsefik tartışmaları incelikle taşıyan bir yapıt. Covile’in yazdığı Mucizeler Dükkânı serisinin her kitabında karakter farklı bir komplo ile karşı karşıya. Yazarın Doğrucu Kurukafa’ya, Hamlet’in ünlü kafatasının adı Yorick’in adını vermesi rastlantı değil elbette. Yorick’i ve Hamlet’e yapılan metinlerarası gönderme çocuk okurun dikkatini çekecek, merakını uyandıracaktır. Shakespeare’in ünlü yapıtı Hamlet’in soytarısı Yorick’in kurukafasının metinden geçişi kitabın çok katmanlılığına büyük katkıda bulunmuş. Henry de tıpkı Hamlet gibi, kafatasını elinde tutarak onunla konuşuyor. Henry’nin yaşamında sarkaç, gerçekler ve yalan arasında gidip geliyor. Gerçek ve yalanın oynadıkları rollerle ilgili tespitler yapmak okura bırakılmış. Doğruyu bütün çıplaklığıyla savunan cesur bireyin pek çok güvenceden mahrum oluşuna vurgu, Mark Evans ve çetesi aracılığı ile yapılmış. Evdeki herkesin yıllardır halının altına süpürdüğü sırların gün yüzüne çıkmaya başlaması ve birbirleri hakkındaki düşüncelerini açıkça söylemeleriyle işler iyice karışır. Aile artık ortaya dökülen bu sırlarla baş ederek yaşamak zorundadır. İnsanları gerçeği söylemek için zorlayan bir kafatasını her yana koymayı hayal etsenize. Örneğin meclise koysak… İşyerinde, okulda… pek çok konuda dudaklarını mühürlemek zorunda kalan insanların gerçekleri bir bir anlatmaya başladıklarını düşünsenize… Henry de bu düşünceden hareketle kurukafayı, bataklığı kurutmak için halkı ikna etmek amacıyla yapılan toplantıya getirir… Çocuklar bataklığı kurtarabilecek mi dersiniz? Kitap eğlenceli, düşündürücü kurgusuyla, başarılı çevirisiyle, iyi bir kitap okumanın mutluluğuna davet ediyor çocukları. ? www.maviselyener.com *Doğrucu Kurukafa, Bruce Coville, Çeviren: Veysel Atayman, Çizmeli Kedi Yayınları, 205 s., 2011, 9+ Kara Oklar Çetesi Büyük Macera/ Ahmet Şerif İzgören/ Elma Yay./ 296s./ 2012/ 10+ 1928 Türkiyesi, savaştan yeni çıkmış bir ülke. Yıllardır okunmayı bekleyen gizemli mektuplar, çözülmesi gereken şifreler, kat edilen yollar, tablodaki sır, adadaki manastır, gizli ajanlar ve yerine getirilmesi gereken esrarengiz bir görev... Erim, yakın arkadaşı Zafer, Nisan ve ikiz kız kardeşleri Sanem, Simin... Kara Oklar Çetesi’yle heyecan ve tehlike dolu, soluk soluğa kalacağınız, hiç aklınıza gelmeyecek durumlarla karşılaşacağınız macera dolu bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Sıkı durun! Sonuç hiç de beklediğiniz gibi olmayabilir. Kırmızı Arabanın Hayaleti/ Aytül Akal/ Kapak ve iç resimler: Mustafa Delioğlu/ 207 s./ 2012/ 14+ Altı bölümde kurgulanmış olan romanın her bölümünde farklı bir tekinsiz öykü anlatılmış. Kahramanlar üniversite çağındaki gençler. Öykülerin ortak noktası bu gençlerin gördükleri çekici bir iş ilanı. Bu ilanlarda onlardan istenen tuhaf işler karşılığında bir spor arabaya sahip olacakları söylenir. Bu gençlerin yaptıkları tuhaf işler, bölümlerin konusunu oluşturur. Her şehre bir tohum dikmek, bir ilacı ihtiyacı olanlara vermek, volkanik taşlar toplarken armağanlar dağıtmak, su dolu bir sürahideki suyu eksiltmeden her kentte ihtiyacı olan birine su vermek gibi tuhaf görevlerdir bunlar. Yazar, spor arabaya sahip olabilmek için her şeyi yapabilen karakterler aracılığı ile insanoğlunun hırslarına yenildiği temasını işlemiş. Merak uyandıran fantastik kurgu yer yer şiddete yönelik davranışları düşündüren anlatımlarla beslenmiş. Tekinsiz olaylar, kullanılan dil, kahramanların üniversite öğrencisi olması gibi konular göz önüne alındığında 14+ yaş grubuna yönelik bir roman olduğunu söyleyebiliriz. Mışıl Mışıl Masallar/ Derleme/ Net Yayınları/ 20 Karton s./ 2012/ 4+ Masallar diyarına hoş geldiniz. Eğlenceli kahramanların serüvenlerle dolu sevimli masallarını çocuklarımıza okurken renkli resimleriyle onların hayal dünyalarında yepyeni yolculuklar başlatabiliriz. Uykudan önce okuyarak huzurlu bir uykuya dalıp mışıl mışıl uyumak için. Balaban ile Şakrak (Bir Kuş Yuvası Masalı)/ Arslan Sayman/ Resimleyen: Cansu Kaykaç/ Yapı Kredi Yayınları/ 2012/ 40 s./ 5+ Marangoz Balaban’ın yapacak çok işi vardı ama çok sevdiği atölyesine uğramak bile istemiyordu. Neden mi? Çünkü elinde hiç ağaç kalmamıştı. Ağaç olmayınca elindeki sipariş listesini nasıl tamamlayacaktı? Şaire masa, prensese yatak, çobana oturak, padişaha asa, padişahın soytarısına kayık… Gör başkanla miş 110 leri, felse özlü güz rak derle için bir b O sıralar adını “Ha miş sahi macerala Böylece celi bir s muş: Kre Köpek G reti, Flüt Çalan Kö pek, Kor kunç Gö mlarsenarnia? SAYFA 24 ? 17 MAYIS 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1161 CUMH