Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Taner Timur’dan ‘Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi’ Bir toplum bilimleri araştırması maddecilik. Ele örneğini, mal fetişizminin açıklandığı aldığı her düşüsayfalarda buluyoruz. Kapitalizmde, innürü, katıksız bir sanlar arasındaki ilişkilerin nasıl mallar bilimsel ciddiyetarası ilişkiler görüntüsüne büründüğüle, kolaycı nitelenü gösterdikten sonra, yine Marx’tan, melerden özenle gerçek dünya ilişkilerinin din tarafından kaçınarak, tam nasıl süzülüp çarpıtılarak yansıtıldığını anlamıyla hakkını belirten çok aydınlatıcı bir alıntı verivererek anlamaya yor: “Mal kalıbı içinde (…) eşit insan çalışarak, anlatıemeği şeklinde insanların kendi kişisel yor bize. Böylece, örneğin on sekiz sayemeklerini kıyasladıkları bir toplum, fada Kant’ı, kırk sayfada Hegel’i, hem Hıristiyanlıkta, özel olarak da Hıristikuşatıcı, hem de en belirgin özelliklerini yanlığın Protestanlık, Deizm gibi burjuvurgulayan bir anlatımla sunmayı başava şekillerinde soyut insana tapmayı dirıyor. Yeri gelince, son derece ilginç ne en uygun düşen tamamlayıcı olarak birtakım ayrıntılar vermekten de geri görür.” Bu alıntıdan sonra Taner Tidurmuyor. Bunun çarpıcı bir örneği, mur, insan haklarını bayrak edinerek Hegel’i anlattığı bölümde, 153. sayfanın somut insanları mahveden kapitalizm altına yerleştirdiği 46 sırasayılı dipnot. gerçeğini çağrıştıracak bir biçimde, Burada, Hegel’in Osmanlı Türklerini kendi değerlendirmesini ekliyor: “Kapinasıl Franklarla karşılaştırdığını; bu talizmin egemenliğini küresel planda benzerliğin, daha sonra, Marx’a da esin sürdürdüğü günümüzde de ‘soyut inkaynağı olan Fransız tarihçi A. Thierry san’ı kutsallaştırma, sadece Hıristiyanlıtarafından da vurgulandığını; aynı benğın değil, burjuvalaşmış tüm dinlerin zerliğe, on dokuzuncu yüzyılda yazdığı ortak duası haline gelmiş bulunuyor ve tarih kitabında A. Cevdet Paşa tarafınbu aşamaya ulaşmamış dinler ise fundadan da dikkat çekildiğini; Osmanlı mentalist şiddetle direnerek kaybolmuş Toplumsal Düzeni adlı yapıtında (Tabir dünyayı kurtarmaya çalışıyorlar.” ner Timur, Ankara, İmge Yayınları, 2001), kendisinin de aynı çözümleme “AKADEMİK TARİH” VE eksenini kullandığını kısaca anımsatı“BİLİMSEL TARİH” yor. Bu denli yoğun bilgiyi, bu kadar Aktarılan bu satırlarda da görülebileayrıntısıyla, sayfanın yarısını bile bulmaceği gibi Taner Timur, yeri geldiğinde yan bir dipnota sığdırabilmek, ancak günümüz gelişmelerine de göndermekonusuna son derece hakim, engin küllerde bulunarak olayları derinlemesine türlü bir tarihçinin başarabileceği bir iş. kavramamızı kolaylaştırıyor. Bunun Timur’un, tarihsel maddeciliğin ortabaşka bir güzel örneğini daha veriyor. ya çıkışını anlattığı bölüm ise tam bir 1848 devrimlerini anlatırken, Marx’la şölen. Marksizmin, Alman klasik felseEngels’in, öğrencileri devrime omuz vefesinden, Fransız toplumsal tarihçiliğinren bir ‘toplumsal kategori’ olarak göden ve İngiliz ekonomi politiğinden narüp görmediklerini sorguluyor; sonra sıl beslendiğini, bu değişik akımları nada, bir dipnotta, o zaman yapılan değersıl görkemli bir bireşime dönüştürdüğülendirmeleri, Mayıs 1968 olayları dolanü, hem düşünsel düzlemde hem de soyısıyla, Fransa’nın Marksist çevrelerinde mut tarihsel gelişmeler bağlamında, inayapılan birtakım tartışmalarla karşılaştınılmaz bir canlılıkla anlatıyor. Bu anlarıyor. tımda, yalnızca Marx değil, “deha ve Marksizmi anlatırken birçok kez eleşözveri” örneği Engels de, çok kez yentiri konusu olmuş konuların üzerine de miş olan hakkı tümüyle verilerek, yerini gidiyor. Örneğin Neue Rheinische Zeitung gazetesinde Marx’la Engels’in yazalıyor. Anlatım, yer yer, bir roman gibi heyecanlandırıyor insanı. Örneğin 190. dığı yazılardan söz ederken dış siyaset sayfada, iki büyük düşünürün, 1844’te, konularına özellikle dikkat çekiyor. henüz yirmili yaşlarındayken, Paris’te, Marx’la Engels’in birçok kez sömürgePalaisRoyal semtinde, Café de la Régence’ta buluşmalarını anlatan satırlar böyle. Taner Timur, Marksizmin birçok yönünü, inanılmaz bir durulukta gözler önüne sermeyi başarıyor. Konuyu çok iyi bilmesi, her zaman can alıcı alıntıyı bulmasına olanak veriyor. Bu yalınlaşTaner Timur, felsefeyi, toplum bilimlerini ve tarihçiliği işlediği kitabında, tırma başarısıdüşünceler tarihini, insanlığın ortaya çıkışından başlatıp günümüze getirnın etkileyici bir meyi başarıyor. ciliği, yayılmacılığı desteklemekle suçlandıklarını göz önünde bulundurarak, iki düşünürün Schleswig’in Prusya tarafından ilhakını, Engels’in de Kaliforniya’nın Amerika tarafından ilhakını savunduklarını anımsatıyor. Sonra da, bu tutum alışların arkasında yatan gerekçeyi, tarihsel maddeci açıdan açıklıyor. Timur’un tarihsel maddeciliği anlattığı sayfalar, kitabında, hiç kuşkusuz bir doruk. Ama kesinlikle tek doruk değil. “Keynes efsanesi”nin, bilgi dolu titiz bir araştırma ve çözümlemeyle yerle bir edildiği satırlarda 276.283. sayfalar; çağcıl tarihçiliğin babası sayılan Ranke’nin gerçek yüzünün, gereken alıntılar yapılarak sergilendiği 283.287. sayfalar; Weber’in eşsiz bir titizlikle incelendiği ve gizlenmek istenen esas işlevinin antiMarksizm olduğunu kanıtlayan on dokuz sayfalık bölüm; hepsi ayrı birer doruk. Kitabın en etkileyici bölümlerinden biri de, Heidegger’in ele alındığı bölüm. Taner Timur uzun yıllar Paris’te yaşamış, varoluşçuluğu ilk elden izleme fırsatını bulmuş bir düşünür. Heidegger’e otuz altı sayfa ayırmış olmasına şaşmamak gerekir. Nazi Partisi’ni desteklemiş bir Alman felsefecinin, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Paris’te yükselen solcu ve devrimci akımlar arasında böylesine destek bulmuş olması, gerçekten de araştırılmaya değer bir konudur. Taner Timur bu işi yaparken, kılı kırk yararak, düşmanlık duyduğu bir düşünceyi bile içtenlikle anlamaya çalışarak, ulaşılması bence gerçekten güç bir ustalık sergiliyor. Taner Timur, kendi tarihçilik anlayışını, gayet alçakgönüllü bir biçimde, kitabın 284. sayfasında, yine bir dipnotta, “akademik tarihçiliği” yüceltenleri eleştirirken şöyle açıklıyor: “Ne var ki ‘akademik tarih’ ile ‘bilimsel tarih’in çoğu kez örtüşmediğini; toplum bilimlerinin gerçek aracının sadece olayları ‘olduğu gibi’ kaydetmek değil, aynı zamanda soyutlama, kıyaslama ve kavram üretme gibi zihin faaliyetleri olduğunu; nice ‘akademik tarihçi’nin topladıkları bilgi ve belgeler yığını arasında kaybolup gittiklerini de burada not etmemiz gerekiyor.” İlk kitabı, Türk Devrimi ve Sonrası, 1971 tarihini taşıdığına göre, Taner Timur’un ürün verme süreci kırk yılı aşmış bulunuyor. Bunu aklımızda tutarsak, en son yayınlanan Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi kitabının sırrını da anlarız. Bu yapıtta, kırk yılı aşkın ciddi ve titiz bir zihinsel çabanın, çok büyük bir birikimin damgası var. Düşünce yaşamımıza böyle eşsiz bir katkıda bulunduğu için, sanırım hepimizin Taner Timur’a gönül borcumuz var. ? Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi/ Taner Timur/ Yordam Kitap/ 430 s. (1) Kapital’de yer alan ve insanın üretim eyleminin özgüllüğünü ortaya koymak için, en usta arıyla en beceriksiz mimarı karşı karşıya getiren ünlü karşılaştırmayı anımsayalım. Karl Marx, Kapital 1.Cilt (İstanbul, Yordam Kitap, 2011: 182) On yıllara yayılan tarih ve felsefe okumalarına dayanan ve üç yıllık yoğun çalışmanın ürünü olan Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi‘de Taner Timur, tarihyazıcılığı ile felsefe ve toplum bilimlerinin, tarih boyunca yer yer birbirleriyle buluşan, fakat çoğu zaman da birbirinden kopuk ve bağımsız bir gelişme çizgisi izleyen öykülerini anlatıyor. ? Cem EROĞUL nsanı tanımlayan temel özellik, Marx’ın da dediği gibi (1) dış dünyayı kendi kafasında tasarımlayabilmesidir. Bu tasarımlama düşüncelerle gerçekleşir, hiç kuşkusuz. Bu bakımdan, düşünceler tarihini bilmek insanı öğrenmenin ilk adımıdır. Ne var ki, düşüncelerin kaynağı, insanların dış dünyayı değiştirme edimleridir. Bu edimler sırasında ya da en geniş anlamıyla “üretim” içinde, insan, yalnızca dış dünyayı değil, hem birey olarak kendisini, hem de içinde yer aldığı ilişkiler ağını, kısacası toplumu da değiştirir. Bu süreci kaydeden de tarihtir. Öyleyse gerçek insanlık tarihi, insanı tanımlayan düşünce akışını, bu akışı belirleyen toplumsal üretim tabanıyla birlikte gözler önüne seren tarihtir. Taner Timur’un kaleme aldığı Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi, böyle bir tarihçilik anlayışının en parlak örneklerinden biri. İ TARİHSEL MADDECİ BAKIŞ AÇISI Taner Timur, felsefeyi, toplum bilimlerini ve tarihçiliği işte böyle bir anlayışla işlediği kitabında, düşünceler tarihini, insanlığın ortaya çıkışından başlatıp günümüze getirmeyi başarıyor. Metni, erişilmesi güç bir yoğunlukta ama her zaman açık seçik. Ele aldığı her konunun ana hatlarını büyük bir ustalıkla ortaya koymakla kalmıyor, yeri geldikçe, konuyu kavramamıza yardımcı olacak sayısız ayrıntıyı da bilgimize sunuyor. Böylece, insanlığın düşünce serüvenindeki her aşamayı, hem somut tarihsel bağlamı içinde, hem de o aşamaya damgasını vuran düşünürlerin yaşamöykülerinin anlamlı ayrıntılarını öğrenerek tanıma olanağını buluyoruz. Timur’un bakış açısı, tarihsel maddeci. Ama gerçek anlamında bir tarihsel SAYFA 6 ? 5 NİSAN 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1155