24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Nurer Uğurlu’dan ‘Türk Mitolojisi’ ‘Türk mitolojisinin kaynağı destanlar’ Nurer Uğurlu, Türk Mitolojisi adlı kitabında tarihçiliğin olayların kronolojik sıralamasından çok, onların ardındaki nedenleri araştırmak olduğunu vurgulayan görüşün izinden gidiyor. Uğurlu’yla kitabını konuştuk. ? Halil BİNGÖL klasik eski çağ için kullanılmışsa da, bugün Mısır, Yunan, Türk, Alman, İskandinav, İslav, Pers, Hint, Çin, Japon mitolojileri diye ayrımlar yapma alışkanlığı yerleşmiştir. Mitolojinin özelliği, eski tanrılarla ilgili yorumların doğmasına olanak vermiş olmasıdır. Bu bakımdan mitoloji daha ilkçağlardan başlayarak, önce destanların, sonra tiyatronun çok bol yararlandıkları bir kaynak durumunu aldı. Çağdaş mitoloji araştırmaları XIX. yüzyıl başlarında romantik akımla birlikte başladı. Ama efsane yorumlarının tarihi çok eskilere gider. Mitolojinin kaynağı destanlardır. Destan, eski çağlarda kahramanların hikâyelerini, ulusların, tanrıların, yiğitlerin savaşlarını, başlarından geçen olayları anlatır. Destanlarda gerçek kişilerle birlikte, doğa üstü kişiler vardır. Gerçek kişiler, tarihten alınan ya da bir şair tarafından düşünülen, tasarlanan kişilerdir. Doğaüstü kişiler, tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılardır. Gerçek kişilerin yazgılarını bunlar belirler. İsteklerini, dileklerini insanlara ışık, ses, işaretle iletirler. Türk mitolojisinin kaynakları sizce nelerdir? Bütün mitolojilerin olduğu gibi Türk mitolojisinin kaynağı destanlar. Türk edebiyatında da, diğer ulusların edebiyatlarında olduğu gibi, destan türü çok gelişmiştir. Türkler arasında yazının kullanılmadığı dönemlerde, Türk ozanları tarafından sazla söylenen sözlü edebiyat biçimlerinin en önemlisi destan şiirlerdir. İslamlıktan önceki Türk kavimleri içinde bize destan bırakan Türk devletleri Sakalar, Hunlar, Göktürkler ve Uygurlar olmuştur. Eski Türk destanlarının çoğu, söylendikleri tarihten çok sonra yazıya geçilmiştir. Bunların en eski örnekleri yabancı kaynaklarda ve dillerde yazılmış metinlerdir. Onun için bu destanların ilk söylenişleri ve biçimleri tam olarak bilinmemektedir. Türk destanları, Türk tarihinin gelişimine uygun olarak şöyle sıralanır: Saka destanları, Alp Er Tunga Destanı, Şu Destanı, Hun Destanı, Oğuz Kağan Destanı, Göktürk destanları, Bozkurt Destanı, Ergenekon Destanı, Uygur destanları, Türeyiş Destanı, Göç Destanı, Yakut Destanı, Yaradılış Destanı, Kırgız Destanı, Manas Destanı. İslamiyetten sonra söylenmiş Türk destanları da vardır. Kitabınızın önsözünde Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü’nün manevi öğrencisi olduğunuzu söylüyorsunuz. Köprülü’nün çalışmanıza katkısı nedir? Bu çalışmamda Türk tarih ve edebiyatı üzerindeki bilimsel araştırma, inceleme, eleştiri ve değerlendirmeleriyle, yurtiçinde ve dışında büyük saygınlık kazanan; Türk tarihini uygarlık tarihinden ayrı görmeyerek bir bütün olarak incelemeye girişen, Türk kavimlerinin tarih boyunca yaşadığı dil, hukuk, din, iktisat, sanat, etnoloji, politika ve her türlü sosyal çalışmaları ayrı ayrı araştıran, vardığı sonuçları Türk tarihine ve Türk edebiyatı tarihine başarıyla uygulayan, tarihçiliğimizi ortaçağ anlayışından çağdaş bir anlayışa kavuşturan Ord. Prof. M. Fuad Köprülü’nün büyük etkisi ve katkısı olmuştur. Onun şu sözleri benim için yol gösterici, uyarıcı temel ilke sayılmıştır: “Edebiyat tarihine hevesli her Türk genci, henüz inşa malzemesinden hiçbiri bulunmayan bu büyük millî ve ilmî âbide için, izah edilen usuller dairesinde hiç olmazsa birer taş getirmeye çalışmalıdır; çünkü, vücude gelecek bu muhteşem âbide, büyük ve şerefli Türk milletinin asırlar boyunca muhtelif muhitlerde geçirmiş olduğu fikrî ve hissî safhaları ve o muhtelif safhalarda kendini gösteren Türk millî dehasının vahdetini göstererek, istikbâldeki nesilleri ayni vahdet gayesine sevkedecektir. Türk edebiyatı tarihçisi için bundan daha asil ve mukaddes bir hedef nasıl tasavvur olunabilir!” ? Türk Mitolojisi/ Nurer Uğurlu/ Örgün Yayınevi/ 540 s. ürk Mitolojisi’ni otuz yılda tamamlamışsınız. Kitabın çıkışı niçin bu kadar uzun bir zaman aldı? Türk Mitolojisi’nin yarısına geldiğim zaman 12 Eylül 1980 askeri darbesi oldu. Bu darbenin ardından işyerimdeki kitaplar için askeri mahkemelerde davalar açıldı. Neredeyse her ay, toplanan kitaplar için Üsküdar’daki tarihi Selimiye Kışlası’na gittim, yazılı savunma yapmak zorunda kaldım. Her açılan davadan aklandım ama doğal olarak böyle önemli bir çalışma için gereken zamanı veremedim. Kitap yarım kaldı. Sonra çalışmanızı nasıl sürdürdünüz? 1996’da Çin’e gittim. Amacım yarım kalan bu çalışmamı tamamlamaktı. İşe, Doğu Türkistan’dan başlamak gerekti. Pekin’den Uygur Özerk Bölgesi’ne gitmek istedim. Çinli yetkililer izin vermediler. Pekin, Sian, Şanghay, Kanton’da araştırmalar yaptım, gördüğüm ve daha önce adlarını duyduğum Uygur akademisyenlerle görüştüm. Hongkong yoluyla Türkiye’ye geri döndüm. Sonra birinci el kaynaklara yöneldim. Masabaşı çalışmalarımı yoğunlaştırdım. Mit ya da mitoloji nedir? Mit, geleneksel olarak yayılan ya da toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşuyla ilgili düşsel, alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesidir. İlkçağlarda mit, tarihi, fiziki, felsefi geBir Ekonomik Tetikçinin İtinel bir konuyu alegori biçirafları ile tüm dünyayı büyük minde işleyen eserdir: Güuykudan uyandıran John neş miti. Oğuz Kağan DesPerkins, Kafes‘te önceki kitanı bir mittir. Onun için taplarında ve Zeitgeist’te anmit, çeşitli biçimlerde talattıklarını son yılların gernımlanır. Onu efsaneden çekleriyle birleştirmeyi; bükesin olarak ayırt etmek zordur. Çoğu kere bir anlatı yük resmi önümüze koyup biçiminde görünen mit, dogerçekçi, hayata geçirilmiş ğa olaylarının bir açıklamave geçirilebilir çözümler sını yapar ya da ataların yaönermeyi hedefliyor. şamıyla ilgili sayılan olayları canlandırır. Mitler her za? Robert BAER man dramatik ve kutsaldır. Simgeleri kullandıkları din erkins’in bu işi becerdiğini anlaya da büyünün ayrılmaz dığımda kitabın daha yirmi sayparçasıdır. Mitler insana, fasını bile tamamlamamıştım. zaman içinde yerini belirleBüyük Bunalım’dan beri en kötü me, geçmiş ve gelecekle bir gerileme olan, içinde bulunduğumuz şu bağ kurma olanağını verir. anki durum İkinci Dünya Savaşı’ndan Bu nedenle, mit dünyası itibaren Üçüncü Dünya ülkelerinin bogerçek dünyaya çok sıkı ğazından aşağıya tıktığımız iğrenç kapibağlıdır. Mitoloji, ilkçağlartalizm senaryosunun bir yansıması. da ya da çeşitli uluslarda Biz ve Batı’nın geri kalanı ihtiyaç duyulmatanrıların, yarı tanrıların ve yan yapı malzemeleri, servisler ve gelişmiş sikahramanların efsane olan lahlar satabilmenin hilesini öğrendik bu tarz tarihini inceleyen, yorumlahizmetler onları sağlayan kişilerin ceplerine yan bilim dalıdır. Mitoloji terimi, Avrupa’da daha çok T Bir kapitalizm eleştirisi faydalı olacaktı, başka kimseye değil ve evet Perkins haklı. Uluslararası ekonomistler ve medya bu hırsızlığa olanak sağladı. 11 Eylül’e kadar her şey belirli bir rutine oturtulmuştu. Asıl olay sonrasında ortaya çıktı. İnsanlara çatılarının yandığını söyleyin, sonrasında size ne isterseniz vereceklerdir. 2001 ile 2009 arasında Savunma Bakanlığı bütçesi yüzde 74 oranında bir artış gösterdi ve bu dönemde sözleşmelerde gördüğüm milyon dolar büyüklüğündeki paralardan söz etmiyorum bile. Perkins büyük bir komplo teorisine inandığını belirtmede çok aceleci davranıyor. Kararları veren insanlardan sadece birkaçı daha önce birbirleriyle karşılaşmış durumda. Milton Friedman ve kuralsızlaştırmaya tapan birkaç ekonomist haricinde bu liderlerin elinde bir kural kitabı yok. Hayır ortak sahip oldukları tek şey kazanan kişinin her şeyi eline geçirebileceği takıntısı. Perkins’in mesajı popüler değil. Şu anda dünya nüfusunun yüzde 5’inin dünyada bulunan zenginliklerin yüzde 25’ini kullandığı bir sistemin yer aldığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu sistem bizim tüm dünyaya satmaya çalıştığımız bir sistem. Ama bunu yaparken de bu sistemin ayakta kalması için beş ayrı gezegene sahip olmamız gerektiğini söylemeyi unutuyoruz. P Perkins benim olduğum gibi kötümser değil. Dünyayı yeşilleştirmeye ve elbette birbirimize gerçekleri söylemeye başlarsak dünyayı kurtarabileceğimizi söylüyor. Aksi takdirde diğerleri gibi sömürmeyi çok iyi bildiğimiz muz cumhuriyetlerinden biri olup çıkarız. ? Kafes/ John Perkins/ Çeviren: Murat Kayı/ April Yayıncılık/ 280 s. http://www.johnperkins.org/?p=540 sitesinden çeviren: Doğukan Hazar Özbuçuk SAYFA 42 ? 12 NİSAN 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1156 John Perkins John Perkins’ten ‘Kafes’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear