24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Hidayet Karakuş’la ‘Yağmurlar Nereye Yağar’ üzerine ? cen dığ mi seni rım. ‘Emeğinden başka gücü olmayan insanı kutsadım hep’ Yağmurlar Nereye Yağar, bir ayağı köyde, bir ayağı kentte olan aydınlarımızın bireysel, toplumsal sorunlarını işleyen bir roman. Yaşamları boyunca içinden çıktıkları çevrelerle yaşamlarını kurdukları ortamlar arasında ikilem içinde hep geriye bakarak yaşamak zorunda kalan aydınların dramını anlatıyor Karakuş. Yazarla romanını konuştuk. ? Bahri KARADUMAN lk romanınız Yağmurlar Nereye Yağar, yıllar sonra yeniden yayımlandı. Bu romanınız 1981 Mehmet Ali Yalçın Roman Ödülü’nü Burhan Günel’in Acının Askerleri’yle paylaşmıştı. Burada öncelikle şimdi artık verilmeyen bu ödülden söz eder misiniz? Yağmurlar Nereye Yağar, benim romanı tanıma sürecimin başlangıcıdır. Romanın ne olup ne olmadığına onu yazarken bilinçle kafa yordum. Çok roman okumuştum ama romanın uygulayımındaki temel öğelerden habersizdim. Bir okur olarak tat alarak okuduğum onca romanı bilinçsiz okuduğumu ayrımsadım. Ödüle gelince; o yıllarda ülkemizde kâğıt sıkıntısı doruktaydı. MAY Yayınları’nın sahibi Mehmet Ali Yalçın, bu sorunu görüşmek için Ankara’ya gittiğinde 1 Nisan 1980’de Kültür Bakanı’nın odasında yürek vurgunundan öldü. O yaz, MAY Yayınları, Mehmet Ali Yalçın’ın anısına bir roman yarışması açtı. Ben de yıllardır kafamda taşıdığım, birkaç kez başlayıp bıraktığım romanı yazarak yarışmaya katıldım. Romana benzer bir şey yazmışsam hiç olmazsa yayımlanır, diye düşünmüştüm. Birincilikle ikinciliğin verilmediği yarışmada yukarıda değindiğin gibi Burhan Günel’le üçüncülüğü paylaştık. Seçici kurulda kimler vardı? Merak ettim. Ne yazık ki çoğu öldü. Asım Bezirci, Burhan Arpad, Hasan İzzettin Dinamo, Şükran Kurdakul, Erol Toy seçici kuruldaydılar. Yalnız Erol Toy yaşıyor bugün. Değerli romancı, Erol Ağabey’e SAYFA 4 ? 8 MART 2012 İ buradan uzun, sağlıklı ömürler diliyorum. Değerli dostum Eray Canberk de MAY Yayınları’nda yayın danışmanıydı. “KİTAPTA BENDEN İZLER VAR” Sizce romanın yeniden yayımlanması güncelliğinin sürmesinden mi? Roman ilk yayımlandığında sorulan sorulardan biri şuydu: Yağmurlar nereye yağar gerçekten? Yanıtım hep şu oldu: Dünyada nerede bir toprak damlı ev varsa oraya. Şimdi sence bu roman güncel mi? Yalnızca bu da değil. Romanda anlatılan bireysel, toplumsal gerçeklik hâlâ yaşanıyor bence. O nedenle romanın sorunsalı yaşamda sürdükçe roman da güncel olacaktır. Keşke böyle bir sorunumuz kalmasa dünyada. Yağmurlar Nereye Yağar (*), 1950’li yıllardan 1970’li yıllara uzanan Türkiye gerçeğini bir aileyi eksen alarak anlatan önemli bir yapıt. “Eski zamanda yaşananla şimdiki zaman arasındaki örgüyü bulmaya çalışan” duyarlı bir çocuğun var olma çabası. Bir yerde özyaşam öykünüzün çocukluk ve gençlik yılları. Sılam Isparta‘da (**) anlattıklarınıza daha farklı bir pencereden bakış. Aydın sorumluluğuyla yanıtlarsanız, bu süreçte yağmurlar nereye nasıl yağmış/ yağıyor? Genelde ilk romanların yazarların yaşamlarından çokça iz taşıdığı bilinir. Yağmurlar Nereye Yağar’da elbette benim yaşamımdan izler var büyük ölçüde. Ne var ki yalnızca benim yaşamım söz konusu olsaydı bir anlamı olmazdı. Romanda anlatılan gerçeklikle toplumun bir ayağı köyde bir ayağı kentte yaşayan okumuşlarının yaşamlarıyla örtüşen gerçek vardır. Romanın barındırdığı gerçekliği, sorunsalı estetik ölçülerle vermeye çalıştım. Sılam Isparta, bir anlatı kitabı olarak belgesel özellikler de taşıyor. Benim yaşamımla doğrudan ilişkili. Okurlar, Yağmurlar Nereye Yağar’la Sılam Isparta arasında birbirine akan izler bulacaklardır. Ne var ki romanın gerçekliğinin izini belgeselde aramak romanın estetik yapısını unutmayı getirebilir. Yağmurlar Nereye Yağar bir roman, Sılam Isparta bir anlatıdır. Romana roman olarak bakılmasından yanayım. O bir estetik yapıdır. Ne kadar estetiktir bilemem ama romansa öyledir. “Dam yuğmak, yuğgu taşı, nezaketi takıştırma, kabayel, eşeğin paldumunu düşünmek, gülüşlerin en çınçını, hanaydaki döver, sakalbağı” gibi yöresel deyim ve söyleyişleri kullanarak “Duadan başka silahları olmayan” köy halkını sevgi dolu bir yaklaşımla anlatıyorsunuz. Bunca yoksunluk içinde çok sıkı bir sevgi bağı. Bu olguyu neye bağlıyorsunuz? Toplumcu bir bakışla insanımızın yaşamının her düzlemde değişmesi, çok ileri bir uygarlığı yaşaması gerektiğine inandım. Hele emeğinden başka gücü olmayan insanı kutsadım hep. Çünkü bugün dünyada ne varsa insan emeğiyle yaratılmış, önümüze getirilmiş, elimize verilmiştir. O nedenle emeğiyle yaşayan her insan yaşamayı hak eden insandır. Köylerde de dualarından başka gücü olmayan insanlar, toprakla, doğayla savaşarak kıt kanaat geçiniyorlar. Bu insanları sevmemek, onları anlamadan anlatmak olanaklı mıdır? Ben biraz da ailemde yaşadığım sevgiyle yoğrulu ortamın yarattığı bir iyimserlikle doluyum. Annemin, babamın, yakınlarımın türlü sıkıntılarına karşın bana olan ilgileriyle doymuşum. Bunu şimdi değerlendiriyorum. Ailemden aldığım seve ? “BİZ OKU Aile ni anne bir top yoksa A yansım Ann lerde o dı. Sab saçta y nırdım mazını günlük Tarlad Ocak b odur. B rattığı b gerçekl meni a da ona sarılmı min ya yörüng azından “To götürü timde y başladı yıllar. B de yaşa karak y olduğu Bu mın ba saydı b lıkla ya mülkiy du. Kö ilk mot tiklerin tarım y rım için nun içi hası Kö bir kül Enstitü bilinçli ları sor nu da ç tarıma hiplerin lendirm ları inc köylerd değişm lenme törler. olarak miş, in Oğl denli G sevgini nasıl ol manızd oluşma di?” di Ön men ok köy ço öyle alg masayd nın ayı eden ö bir yaşı nen Öğ şında g ğımda eğitimi şim, bü arkada maya d dım. O CUMHURİYET KİTAP SAYI 1151 CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear