Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
T 24 ŞUBAT CUMA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER rcan Cem sormuştu: “Türkçede ‘ki’ bağlacından sonra virgül konmaması gerektiği söyleniyor. Bu her zaman böyle olmak zorunda mıdır? Örneğin, ‘Ona öyle bir ders verdim ki bir daha yanıma yaklaşacağını sanmıyorum.’ Bu cümlede ‘ki’ bağlacından sonra belli bir duraklamayı istiyorsam, ‘ki’den sonra virgül koymam hâlâ yanlış mı olur? İkinci olarak; şu cümle yanlış mıdır: ‘O dediğinin ben de farkındayım; ki zaten farkında olmasam buraya gelmezdim.’ (Bir önceki örnekte olduğu gibi, noktalı virgül ile belli bir duraksama koymak istiyorum.)” Dil Derneği’nin Yazım Kılavuzu’ndaki ilgili madde şöyle: “‘ve, veya, ya, ya da, ile, ki’ bağlaçlarından önce ve sonra virgül imi kullanılmaz.” Ki bağlacı, virgülün işini yaptığı için onunla birlikte virgül kullanılması gerekmediği düşünülerek düzenlenmiş bir kural. “Ona öyle bir ders verdim ki bir daha yanıma yaklaşacağını sanmıyorum” örnek tümcesinde “ki” zaten vurguyu üzerine çekiyor ve okuyanı yeteri kadar duraksatıyor. İkinci tümcede ki’den önce virgül değil, noktalı virgül kullanmış Ercan Cem. “O dediğinin ben de farkındayım; ki zaten farkında olmasam buraya gelmezdim.” Bu tümcede noktalı virgül, bence ki’nin yapacağı işi yapıyor ve ki’yi gereksiz kullanım konumuna düşürüyor. Bana mı öyle geliyor; “ki” çıkarıldığında tümce daha derli toplu, daha güzel olmuyor mu? Virgülün nerelerde kullanılacağını değil, nerelerde kullanılmayacağını, elimiz değmişken TDK’nin Yazım Kılavuzu’ndan aktarsak mı? “Metin içinde tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz: Hem gider hem ağlar. Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli. Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacından önce virgül konmaz: İmlamız, lisanımız düzelince lisanımız da kafamız düzelince düzelecek, çünkü o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla değil! (Yahya Kemal Beyatlı) Metin içinde ınca / ince anlamında zarffiil görevinde kullanılan mı / mi ekinden sonra virgül konmaz: Ben aç yattım mı kötü rüyalar görürüm nedense. (Orhan Kemal) Şart ekinden sonra virgül konmaz: Tenha köşelerde ağız ağza E konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı. (Reşat Nuri Güntekin) Metin içinde zarf fiil ekleriyle oluşturulmuş kelimelerden sonra virgül konmaz. Açıklamayı ben yapayım: Başta ıp / ip olmak üzere ınca / ince, dıkça / dikçe, alı / eli, madan / meden gibi ekler almış ulaçlardan sonra virgül kullanılmaz. “Yavaş yavaş, güzel güzel” gibi ikilemelerin arasına virgül konmayacağını da ben ekleyeyim. 28 ŞUBAT SALI Yahya Kemal’in Sessiz Gemi şiirindeki “Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol” dizesinde geçen “kol sallamak” kullanımıyla ilgili bir tartışma başlatmış olduk. Tartışmanın, geminin arkasından “el” mi sallanır, “kol” mu, diye yapılmasının, kendisinde şiirin yanlış yorumlandığı kanısı uyandırdığını bildiren Prof. Dr. Olcay Önertoy, “…şiirde sözü edilen normal bir gemi, içindeki yolcular ve rıhtımda onları geçirmeye gelenler değil. Hepimizin bildiği gibi, şair şiirde ölümü anlatıyor. Gemi olarak sözü edilen de yine bilindiği gibi ‘tabut’tur. Tabutun arkasından doğal olarak el ya da kol sallanmaz. Şiir dikkate alındığında, özellikle şiiri bitiren ‘Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti, dönen yok seferinden’ dizeleri bu durumu çok iyi kanıtlıyor. Köşenizde tartışmacıları bu konuda uyarabilirseniz bir yanlışlığı düzeltmiş oluruz diye düşünüyorum” diye yazdı. Nafia Altınok da şiirin, “Karaköy rıhtımından, Samsun gemisindekileri yolcu eder gibi” anlaşılmasını yadırgamış, “Bir ölüyü, bir tabutu” dikkate almayıp “oğlunu askere gönderir gibi” bir anlayışla yapılan açıklamayı eleştirmiş. “Bir tabut coşkuyla gönderilebilir mi? Kollar sallanarak...” dedikten sonra, sözü şakaya vurmuş, “Laf aramızda, tabutunun ardından coşkuyla el, kol, bacak sallayacağım politikacılar da var ya, neyse…” Aynı dizelerde bir de “ne… ne…” kullanımı var. Recep Nas, ‘ne… ne…’lerden ötürü yüklemin ‘sallanmaz’ değil, ‘sallanır’ olması gerektiğini söy leyenler de bulunduğunu bildirdi. “Ne… ne…” bağlacı genelde olumlu yüklemle kullanılır; ama bu dizelerdeki gibi, eylem (yüklem) “ne” ile bağlanan öznelerden ya da tümleçlerden önce gelirse olumsuz yüklem kullanılabilir. Eğer yüklem başta olmasaydı eylemin, “sallanmaz” değil, “sallanır” olması gerekirdi: “O kalkışta ne mendil sallanır ne de bir kol” gibi. “Bu sözlerin, sizin de belirtmiş olduğunuz gibi bir ‘uyak kazası’ olduğuna ben de katılıyorum” diyen Ergün Özkan da “gemi uğurlama örneğinin” cenaze törenini anlatmak için yanlış bir seçim olduğunu düşünüyor. Sharon Erel, bir kez Türkçe yazmıştı bana ve bir Amerikalıya göre, Türkçesi gayet iyiydi. Bu iletisinde İngilizceyi yeğlemiş ve son günlerde Türkçe Günlükleri’nde yer bulan konularla ilgili düşüncelerini yazmış; bu arada tartışılan konuyla ilgili görüşünü de bildirmiş. “Uyak kazası” sözünün anlamını bilmediğini; ama ne kastedildiğini anladığını söyledikten sonra “kol sallamak” ile “el sallamak” ifadelerini hem ses hem de anlatım bakımından karşılaştırıp “kol sallamak”ın şiire daha çok uyduğunu söylemiş. (Tabii bunlar benim, doğru anladığımı umarak, gariban İngilizcemle yaptığım çeviriler.) Bir şiirsever olan Sharon Hanım, Yahya Kemal’in şiiriyle yıllar önce karşılaştığında, şiirde geçen sözcüklerin üçte birini bilmezken bile sevmiş bu şiiri. Bir de sorusu var: Rıhtımda kalan yolcular için şairin söylediği, “Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! / Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!” dizelerini ilk duyuşta “ne “ sözcüğünün “ne kadar, ne kadar çok, ne büyük derecede” anlamlarında kullanıldığını sanmış ve bu dizeleri, “Ne kadar büyük manada son olan gemi, ne kadar derin anlamda son olan matem” diye anlamış. Sonra birine okumuş şiiri, o da bu dizeleri, “Bu ne son gemidir ne de son matemdir” diye açıklamış. Yine de emin olamamış; oysa sorduğu kişinin söylediği doğru. “Bu giden, son gemi olmadığı gibi, çekilen ayrılık acısı da son acı değildir” diyor şiir. Bu şiir, ölümü mü anlatıyor; yoksa bir şehir efsanesi olarak dillerde dolaştığı gibi, şairin âşık olduğu kadının, (bu kadının da Nâzım Hikmet’in annesi olduğu söylenir) ada vapuruyla iskeleden uzaklaşmasının ardından duyulan hüznü anlatmak için mi yazılmıştır? Doğrusu, şairin hangi duygusal yönelimlerle bu şiiri yazdığı okur olarak bizi pek de ilgilendirmez. Biz ne duyuyorsak onu anlatıyordur. ? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Şarkılar Kitabı adlı şiir kitabını yaratan şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şiir kitabından dizeler ortaya çıkacaktır. 8 C 9 E 10 D 19 E 20 C 21 1 K 2 D 3 I 4 I 5 J 6 A 7 C Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 11 G 12 E 13 E 14 G 15 F 16 D 17 A 18 C I. Bilge Karasu’nun bir öykü kitabı. D 22 C 23 E 24 E 25 E 26 I 27 I 28 F 70 60 39 3 71 58 29 G 30 C 31 E 32 I 33 I 34 H 35 C 36 I 37 C 74 32 4 67 26 69 33 38 I 39 I 40 B 41 K 42 B 43 E 44 K 45 I 46 I 47 K 36 55 38 45 27 23 46 48 E 49 C 50 C 51 H 52 A 53 C 54 G 55 I 56 C 57 K 58 I 59 E 60 I 61 B 62 E 63 J 64 C 65 A 66 A 67 I 68 C 69 I J. Evler Evler ve 403. Kilometre adlı oyunları da yaratan yazar (yalnız baş harflerini yazacaksınız). Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “… Akoğul” (fotoğraf sanatçısı) 70 I 71 I 72 K 73 E 74 I 75 E 76 H 5 63 K. Necati Cumalı’nın bir romanı. 52 65 66 17 6 B. İkinci Yeni’nin Keşişi. 10 21 16 2 E. Bir Yudum İnsan adlı TV belgesellerini kitaplaştıran yazar, gazeteci, sinemacı. 15 28 G. “Gültekin …” (şair). 72 57 41 44 1 42 61 40 C. Oğuz Atay’ın bir romanı. 29 11 54 14 47 62 59 73 31 56 20 22 35 8 37 18 7 30 49 68 64 53 50 D. “… Aral” (yazar). 24 25 9 75 13 48 12 43 19 F. Kromun simgesi. H. “sana dil verdim ise yık da harap et mi dedim / bade i lebinden … eden âşık” (Bayati gazel). ŞIN, C. TESCİL, D. EKİNİ, E. NEVİ, F. MEHMET YAŞIN, G. UÇUŞ KORKUSU, H. TAYYÖR, I. LAF EBESİ, J. UZAK DİYARLAR. Şiir: “ey unutuş, derin kuyu, fısılda bana / yeni sözcükler mi bekliyor sevişmek için hayat Taş Ayna” 1150. sayının çözümü: A. ABİDİN, B. YA 76 51 34 8 MART 2012 ? SAYFA 39 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1151