28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

? hiçbiri doğru değil, tamamen resmi tarihin peşinde koşan veya ona zorlanan, dışına çıkamayan bir basın söz konusu. Yıkımın, yıkıntının önünü gazete kâğıdından bir poster çekiyorlar. Aynen çok doğru söylediniz. E ne oldu şimdi, o dönemin kalemleri, o kocaman imzalar, gözümüzde büyüttüğümüz büyük edebiyatçılar, gazeteciler ne duruma düştüler şimdi? Gerçekleri bal gibi biliyorlardı, dönemin başbakanlarıyla, Celâl Bayar’la, İsmet Paşa’yla, Genelkurmay Başkanı ile oralara gittiler ve yerinde gördüler. Ve yaza yaza çiçek, böcek, coğrafi güzellikler, İsviçre gibi oluyor diye yazdılar. Osmanlı tarihi de böyledir. O anlı şanlı addedilen tarihçilerin hepsi aslında padişahın maaşlı kapı kullarıdır. Naima tarihi diyoruz, ne Naima tarihi? O, padişahın yanında çalışan birisi. MUSTAFA KEMAL’İN ÇELEBİ CEMALETTİN İLE PAYLAŞTIĞI SIR yor, itiraz ediyor. Gururuna yediremiyor yani o taşınmayı. O senteze, birlikteliğe, içselleştirmeye bakar mısınız? Ama buna rağmen Diyap Ağa gözden düşüyor, bir daha Meclis’e gelemiyor. Bunun asıl nedeni Diyap Ağa’nın aşiret lideri olması. Diyap Ağa’nın ailesinden de öldürülenler ve sürgüne gönderilenler var. Bir başka milletvekili Halit Hayri Bey’in başına gelenler ise daha vahim. Mustafa Kemal’in izniyle Meclis’te Kürt kıyafetleriyle dolaşabilen Halit Hayri Bey bir Cumhuriyet yanlısı. Kürtlerin Türklerle yaşamaları gerektiğini hem yurtiçine hem yurtdışına defalarca ifade ediyor. Fakat daha sonra Şeyh Sait İsyanına katıldığı suçlamasıyla idam ediliyor. Yani 1920’den 1925’e beş yılda gelinen noktaya bakın, ayrışmaya bakın. ‘PKK, DERSİM’DE ZEMİN BULAMAZ ÇÜNKÜ...’ Mustafa KemalÇelebi Cemalettin Efendi’in ittifakı… Paylaştıkları sırrı ve sonrasında gelinen noktayı burada da değerlendirir misiniz? Kurtuluş Savaşı, Mustafa Kemal’in Birinci Meclis’i açarken yaptığı konuşma gibi bir sentez. Mustafa Kemal o konuşmasında heyetimiz Türklerden, Çerkezlerden, Kürtlerden diye sayıyor, oluşmaktadır diyor. Dolayısıyla Birinci Meclis’i ve o Meclis’in Kurtuluş Savaşı’ndaki sentezini ortaya koyuyor. Bu sentez içinde Aleviler de var. Mustafa Kemal, Sivas Kongresi’nden sonra o dönemde Alevilerin lideri konumundaki, Kurtuluş Savaşı’ndan da yana olan ve kendisini de destekleyen Çelebi Cemalettin Efendi’yle buluşuyor. Daha önce hep şey söylenirdi işte Mustafa Kemal ilerde Cumhuriyet’i kuracağına dair bilgiyi ilk Mazhar Müfit Kansu’ya vermiştir, ona çıtlatmıştır diye. Ben burada ilk kez bir Alevi liderine söylediğini gördüm. Cemalettin Efendi, Mustafa Kemal’e, “Amacınız nedir, Cumhuriyet’i kurmak fikrinde misiniz” diye soruyor. Mustafa Kemal de “Aramızda kalsın ama evet” diyor. Atatürk’ün dile getirdiği o sentezi, hoşgörüyü, iyi niyeti cumhuriyet bir daha hiç yakalayamadı bana kalırsa. Alevileri hor görmek, cemevlerini kapatmaya çalışmak ya da cemevlerini ibadet yeri görmemek yaklaşımları düşünülürse özellikle. Ben ne Aleviyim ne Kürdüm ama insanlara sırtını dönmenin, bir mezhep farkını ortaya koymanın, ötekileştirmenin ne anlamı var? Kurtuluş Savaşı’nın ne kadar yüce bir savaş olduğu burada da ortaya çıkıyor. İnanılmaz, bir araya gelemeyecek gibi görünen etnik ve dinsel farklılıkların orada nasıl senteze dönüştüğünü, nasıl bir araya geldiğini gösteren müthiş bir örnektir. Kurtuluş Savaşı’nda böyle ama ardından.. Ayrışmalar başlıyor… Atatürk’e yakınlığıyla da bilinen Dersim milletvekillerinden Diyap Ağa (Yıldırım) mesela çarpıcı bir örnektir. Yunanlılar; Polatlı’ya kadar gelmiş, durum o kadar kritik raddede ki Meclis’in Ankara’dan Kayseri’ye taşınması söz konusu. Kürt Diyap Ağa bunun üzerine “Biz buraya kaçmaya mı geldik, savaşmaya mı?” di ‘PKK Dersim’de neden yandaş bulamıyor’ da çok önemli. Tabii; Alevi, Kürt Dersim halkı tüm bu Tedip hareketine rağmen yine de cumhuriyetten ve laiklikten yana, güvencesini cumhuriyette ve laiklikte görüyor. Zamanında kendisine karşı bu kadar mücadele etmiş bir partiye, CHP’ye, cumhuriyetle özdeş gördüğü için oy veriyor ve bu duygu o kadar güçlü ki bölgede PKK zemin bulamıyor. Yıllar yılı oradan hep iki milletvekili çıkar, ikisi de CHP’lidir. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dersim röportajı da yer alıyor kitabınızda. Kılıçdaroğlu siyasete atılmadan önce bu konuya girmiş, araştırmış. 2011 seçimleri sırasında Erzurum, Erzincan civarında arabada sohbet ederken konu Dersim’den açıldı. Kendisinin Dersim olayları zamanında Emniyet Müdürü olan İhsan Sabri Çağlayangil ile röportaj yaptığını, bölük pörçük yayımlandığını ama tam metninin hiçbir yerde çıkmadığını söyledi. O öyle kaldı ama aklımdaydı. 2012’de bu kitaba başlayınca ilk defa o röportajın tam metni bu kitapta yer almış oldu. Bugün gelinen noktada Dersim’le ilgili AKP ve MHP’nin yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bugünkü iktidar partisi AKP, tek parti döneminde halka bu kadar zulüm yapıldığından hareketle tarihe gönderme yaparak bugünkü CHP’yi suçlama eğiliminde, 2012’de Dersim’i bir koz olarak kullanıyor. Bu birkaç nedenden çok anlamsızdır, bir kere sadece İsmet Paşa yok orada daha fazla Celal Bayar var. O zaman Bayar ile ilgili bugünkü iktidarın hükmü ne ben onu merak ediyorum. İkincisi de iktidara şunu sormak isterim; peki oradaki halk neden hâlâ CHP’ye oy veriyor? Bunu açıklasın. Niye AKP’ye, sağa oy çıkmıyor orada? MHP’nin ise Dersim’e ilişkin resmi söyleminin ne olduğunu bilmiyorum ama teorik olarak ‘Dersim’de yapılanlar iyidir’ diye bakıyordur bence. Ya da ‘az biledir’ diye bakıyordur. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr SavrulanlarDersim 19371938 Hatta 1939/ Yalçın Doğan/ Kırmızı Kedi Yayınevi/ 287 s. 20 ARALIK 2012 ? SAYFA 17 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1192
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear