24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

kaz paylaşılm ? ları RENKLER SESLER HARFLER AYTÜL AKAL, NİLAY YILMAZ, ÇİĞDEM GÜNDEŞ, MAVİSEL YENER KİTAPÇI ? M. YENER, A. AKAL, N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ kurmaya çalışır. Ama bu da çok zordur. Tolga, annesinin deyimiyle “yazar tıkanması” yaşarken, istediği gibi bir dinozor öyküsü yazıp ödülü alacak mı dersiniz? Anne Aranıyor/ Gwyneth Rees/ Çeviren: Fügen Yavuz/ T.İş Bankası Kültür Yayınları / 196 s./ 9+ Eğlenceli bir roman. On bir yaşındaki Esmeralda ve on beş yaşındaki ağabeyi Matthew, polis dedektifi olan babalarıyla birlikte yaşarlar. Anneleri Esmie (Esmeralda) doğarken öldüğünden, onlara bakması ve bir yandan Fransızcalarını ilerletmeleri için babaları Fransız Julietta’yı tutmuştur. Esmie ve Julietta çok iyi anlaşırlar. Bir süre sonra, seyrettiği “Mary Poppins” filminden etkilenen Esmie, babasının Julietta ile evleneceğini düşünmeye başlar. Bu ona göre iyi bir şeydir çünkü Esmie, annesiyle hiç karşılaşmamış ve anne sevgisini tanımamış olmasına rağmen, bir anneye fazlasıyla ihtiyaç duymaktadır. Matthew ergenlik taşkınlıklarıyla babasını delirtirken, her gün cinayet gibi, çocuk kaçırma gibi kötü olaylarla uğraşmak zorunda kalan baba, çocuklarına diğer annebabalardan çok daha fazla baskı uygular. Anlaşılan, evin içinde bir anneyi özleyen sadece çocuklar değildir. Julietta’nın da yardımıyla, Esmie ve Matthew, babaları için bir gazetenin “Yalnız Kalpler” köşesine ilan hazırlarlar. İlanda aradıkları özelliklerde birini bulabilecekler mi? Ya babaları böyle bir komplodan memnun olacak mı? Çocuklar babalarının özel işlerine burunlarını sokarken, her şeyi karmakarışık hale getirdiklerinin farkına bile varmazlar. Üstelik düzelttikçe her şey daha da karışık hale gelir. Roman, gençler için sorun olan birçok konuya değinirken, satır aralarına gerekli iletileri de gizliyor. “Holly ailenin ilgisini çekebilmek için sürekli bir ağabeyle rekabet etmenin ne demek olduğunu anlayamaz. O da benim gibi on bir yaşında, ama o ailenin tek çocuğu. Anne babası boşandı ve onlar Holly’nin ilgisini çekmek için birbirleriyle rekabet ediyorlar.” Holly, Esmie’nin en yakın arkadaşı. Bir çocuğun, kardeş rekabetine ve boşanma konusuna bakış açısı, bu satırlarda başarıyla aktarılmış.“Esmie, eğer gerçek annen olsaydı, o bile kafanda yarattığın gibi olmayacaktı. Kafamızda yarattığımız anneler her zaman mükemmeldirler.” Babaya ideal bir eş bulma konusundaki çalışmalar okurları eğlendirirken, roman içinde işlenen aile içi ilişkiler, kardeş tartışmaları ve arkadaşlıklar, okurları tartmaya ve düşünmeye yönlendiriyor. Elerimdeki Kelimeler/ Senaryo: Bénédicte Gourdon/ Resimleyen ve Renklendiren: Malika Fouchier ve Le Gohan/ Çeviren: Özden Tuna/ Desen Yayınları/ 2011/ 32 s./ 5+ İşitme engelli bir çocuğun yaşamında karşılaştıklarını özenli bir öyküyle aktaran bu kitap, öyküsünün sadeliği ve çizgi roman şeklinde hazırlanmış olması nedeniyle, hemen her yaşta çocukla paylaşılabilir. “Altı yaşındayım. Herkes gibi görünüyorum. Yolda karşılaştığım hiç kimse farklı olduğumu anlamıyor,” diyor Ali. O, henüz altı yaşında. İnsanın kendi sesini duymaması, annesinin sesini bilmemesi... nasıl bir duygudur? Ali, “Duymanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum,” diyor. Bu nedenle duymamak, onu üzmüyor. Sınıf içi etkinliklerinde ve arkadaş ilişkilerinde, Ali’nin duymaması, hayatını zorlaştırıyor. Nedense, onun duymadığını unutuveriyor çevresindekiler. Oysa, “...bir işaret, bir jest, bir mimik veya göz kırpmak yeterli.” Çevrelerinde engelli bir arkadaş ? KİTAP GÖLGESİ Masal Masal Matitas Kültürel mirasın korunmasına “Destanlar ve Masallar” dizisiyle katkıda bulunan Can Yayınları, Masal Masal Matitas’ı okurla buluşturdu. rim.”(s,25) Köse, kesilen koyunu nasıl canlı getireceğini bir türlü akıl erdiremez. Yolda karşılaştığı Ese imdadına koşacaktır. Her derdin devası onun dilinin ucundadır. Sonra neler olacağını bilenler bilmeyenlere anlatmasın sakın! Padişah ve Üç Oğlu adlı masalda, bir padişahın üç oğlu ve bahçesinde bir elma ağacı vardır. Bu ağaç her sene bir elma verir. Fakat bu elma dev tarafından çalınır. Padişahın oğullarından biri devi yaralamayı başarır. Yaraladığı devi girdiği kuyuya kadar takip eder. Kuyuda karşılaşacağı sürprizleri anlatacak değilim elbette. Boratav, “Zaman Zaman İçinde” adlı yapıtında Türk masallarının özelliklerini sıralarken üçlü bakışım kuralından söz eder. Padişah ve Üç Oğlu adlı masalda padişahın oğulları üç bölüğe ayrılmış, üçlü bakışım kuralı bozulmamıştır. Üvey Kızın Serveti, masallarda toplumsal cinsiyetin işlenişi, geleneksel masallarda üveylik kavramına bakış açısından önemli verilerle dolu bir masal. Kitabın yedinci masalı Gülbahar, doğum sırasında eşi tarafından terk edilen kadına “doğum melekleri”nin verdiği olağanüstü bir kızın masalını anlatıyor. Gülbahar’ın yaşamı hüzünlü başlıyor, Gülistan’ı bulabilecek mi bakalım. Sihirli Kız masalı, çocuğu olmayan iki kız kardeşin büyücüye gittikten sonra çocuk sahibi olmalarıyla başlar. Fakat çocuklardan biri çok güzel, biri de çok çirkin doğar. Kızlar büyüdükçe kıskançlıklar çoğalır. Su içebilmek uğruna iki gözünü de çıkarıp teyzesine vererek kör kalan güzel kızın yerine, çirkin olanı padişahın oğluyla evlendirilir. O arada kör kız bir avcıyla yaşamaya başlar; ondan hamile kalır. Bu kız sihirlidir, onun sayesinde avcı zengin olur. Kızın gözlerini geri alır. Çirkin kız ile güzel olanı arasında mücadele başlar. Güzel kız karnında bebeğiyle ölür. Ancak ona büyük bir tabut yapılmasını vasiyet etmiştir. Masalın bundan sonrası, on yaşın altındaki okurlar için travmatik olabilir. “Bakmış mezarda bir oğlan çocuğu, ölü kadının memesine sarılmış süt emiyor.” (s,66) Mezardaki bu çocuğu padişahın oğlu saraya aldırır ama her gün ölü annesinden süt emmesi için mezarlığa götürür! Sonrasında neler mi olur? Padişah gerçeği öğrenince hem karısını hem annesini kırk katırın kuyruğuna bağlayıverir. Annesi de karısı da o gün bugündür kırk katırın kuyruğunda dolanır dururlar! Bu masaldaki şiddet kavramı ve başka güdüler üzerine değerlendirmeler yapılabiliriz. Fakat, yetişkinler için anlatılmış olan halk masallarını çağdaş çocuk edebiyatı göstergeleriyle inceleme hatasına düşmemek gerekir. Derlemedeki diğer halk masalları: Helal Para, Pire ile Bit, Cana Gelen Mala Gelsin, Elma Masalı, Padişahın Aşkı, Gül Ağacı, Haydan Gelen Huya Gider, Kurt Kocayınca Köpeklere Maskara Olur, Rüyanın Yorumu, Köylüyle Yılan. Masalların seslenebileceği yaş grupları birbirinden farklı. Bu derleme yalnızca folklore, halk masallarına, tekerlemelere ilgi duyanlar için bir “kaynak yapıt” olmanın ötesinde, kültürel mirasın geleceğe aktarılması açısından da önemli. ? www.maviselyener.com *Masal Masal Matitas/ Derleyen: Mediha Gürgöze/ Resimleyen: Vagar Aqaei/ Can Çocuk Yayınları/ 115 s./ 2011Aralık ? Mavisel YENER NESCO 17 Ekim 2003’Te 32. genel konferansında “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi”ni imzaladı. Bu sözleşmeye göre sözlü anlatımlar ve sözlü gelenekler, gösteri sanatları, toplumsal uygulamalar, ritüeller ve festivaller, halk bilgisi, evren ve doğa ile ilgili uygulamalar, el sanatları geleneği, “somut olmayan kültürel miras” olarak tanımlandı. Sözlü anlatımlar içerisinde yer alan ve korunması gereken türlerden birisi de masallardır. Pertev Naili Boratav, Tahir Alangu, Eflatun Cem Güney, Oğuz Tansel, Bilge Seyidoğlu, Umay Günay, Muhsine Helimoğlu Yavuz gibi Türk masalları derleyen, folklore gönül vermiş, halk edebiyatının önemli araştırmacılarının bu çalışmaları yapmalarının amaçlarından birinin, dünyanın tek tipleşmesine, kültürel çeşitliliğin giderek azalmasına tepki olduğunu düşünürüm. Anlatıların kuşaklar arasındaki aktarımına katkı sağlamak için, akıcı bir dille kaleme alınan Masal Masal Matitas, on sekiz halk masalını içeriyor. Kitabı derleyen Mediha Gürgöze’nin küçükken canı hiç sıkılmazmış, çünkü bütün gün sokaklarda oynadıktan sonra gece evde masal saatleri düzenlenirmiş. Büyüdükten sonra, masalsız günlere dayanamaz olmuş. O bir hemşire; kimi zaman hastalarına masal anlatmış, kimi zaman onlardan masallar öğrenmiş. Boşa koymuş dolmamış, doluya koymuş almamış, masallar derlemiş. Masallara eşlik eden başarılı çizimler Vagar Aqaei’ye ait. Masal Masal Matitas’ın ilk masalı “Yırtıcı İşkembe Çelebi Efendi”de koca bir köyü farelerden kurtaran obur kediyle tanışıyoruz. Köylüleri alıyor bir telaş; ya fareler bitince ne olacak? Kedi karnını köylülerle mi doyuracak? Ah şu insanlar! Kimi zaman birbirlerini, kimi zaman hayvanları yanlış anlıyor, önyargılarına yeniliyorlar... Kitabın ikinci masalında Azrail’in hekim olan oğlunun hükümdarın kızını zekâsıyla nasıl kurtardığını okuyoruz. Kendinin olmayan bağa destursuz girilir mi? Bağdaki üzümü beğenmeyince bağcıya saldırılır mı? “Var varanın/ sür sürenin/ destursuz bağa girenin/ hali budur hey!” diye yürüyüp giden masalda kurnaz tilki ve akıllı yılanın arkadaşlıklarına tanık oluyoruz. Bu kısacık masal, kişileştirilmiş hayvanlar aracılığı ile, dostluklar üzerinde düşündürüyor okuru. Ese ile Köse (Bazı kaynaklarda Köse Dağı) adıyla bilinen halk masalını bir kez de Mediha Gürgöze’nin kaleminden okuyoruz. Türkmen Beyi kendine kâhya aramaktadır. Köse’yi gözüne kestirir, fakat onu sınaması gereklidir. Köse’den pek de kolay olmayan bir şey ister: “İşte sana bir koyun parası veriyorum. Bu parayla beğendiğin koyunu al. Kırk güne kadar koyunun yününden kürk isterim, derisinden börk isterim, kanından kan isterim, canından can isterim, sonra da koyunu geri iste U Rauf ve 2125’liler Kulübü (Geçmişten Gelen Şövalye)/ Almıla Aydın/ Altın Kitaplar/ İlk basım yılı: 2011/ 136 s./ 10+ Bu kitap, “Geleceğin Anahtarı” başlıklı ilk kitabın devamı niteliğinde olmakla birlikte, bu kez roman kahramanları karşımıza yeni bir macerayla çıkıyorlar. Motorlu ayakkabılarıyla geçmişten gelen Jak, Rauf, kuzini İrene, Eris, Kayra ve Kayra’nın kardeşi Çağla’ya bir mektup getirmiştir. Ekim 1904 tarihini taşıyan mektup, Hurdacı’dan gelir. Çocuklar, ilk kitapta, geçmişten gelen ve Hurdacı adını verdikleri bilim adamıyla heyecan dolu bir macera yaşamışlardır. Şimdi onları yeni bir macera bekler. Peki ama, 22. yüzyılda yaşarken, Hurdacı’nın onları beklediği 1904 yılına nasıl gidecekler? Bu arada, peşlerinde onları izleyen gölgenin de farkında değillerdir. Hem bir değil, iki gölge. Biri İrene’nin köpeği Cesur. Peki ama öteki kim? “Rauf, Jak’ın gösterdiği gibi altıgene bastığında aniden tüy kadar hafiflediğini hissetti. Sonu olmayan bir boşluğa düşüyormuş gibiydi.” Jak’in getirdiği altıgen, çocukları birer birer ışık enerjisine dönüştürüp 1904 yılına gönderir. Hurdacı’yı bulduklarında, Hurdacı, onları neden çağırdığını anlatır. “Geçmişe ya da geleceğe düşüncelerinizi gönderip geçmişi değiştirebilir, gelecekte olacakları yönlendirebilirsiniz.” Bu şaşırtıcı ve inanılmaz düşünce, beynimizi tek teknolojik araç kılarak, insanların birbiriyle beyinleri aracılığıyla iletişim kurabilmesi ve diledikleri yere düşünce aracılığıyla gidebilmesi demekti. Kısacası, sınırsız bir güç... Peki ama, bu güce iyi niyetli insanların yanı sıra kötü niyetli insanlar da sahip olacak ve geçmişle geleceği diledikleri gibi değiştirebileceklerdi... Üç bilim adamından ikisi, ortaya çıkabilecek karmaşanın tehlikesini fark edip deneylere son vermeyi kararlaştırmışlardı. Ancak üçüncü bilim adamının vazgeçmeye niyeti yoktu ve deneylerin sonucunda ortaya çıkan enerjiyi gizleyip çok yakın zamanda, bu buluşla herkesi tanıştırmaya niyetliydi. Rauf ve arkadaşları, çok geç olmadan bu enerjiyi bulup kötü niyetli bilim adamından geri almak zorundaydılar. Yoksa gelecek herkes için tehlikeye girecekti... Peki ama Jak kimin tarafındaydı? İlk kitapta karşılarına çıkan kötü kalpli Santini ile yine karşılaşacaklar mıydı? Geçmişe yolculuk ve halogram oyunlarıyla gençlerin ilgisini çekecek ve soluk soluğa okunacak heyecanlı bir kurgu. Akıllı Tolga’nın Büyük Dinozor Kitabı/ Simon Hutton/ Resimler: Caroline Glicksman/ Çeviren: Sevgi Atlıhan/ Türkiye İş Bankası Kültür Y./ 2011/ 78 s./ 711 Dinozor meraklıları bu kitaba bayılacak, çünkü kitabın kahramanı Tolga da dinozorlara çok meraklı. Öyle ki, dinozorlarla ilgili her şeyi araştırmış, öğrenilecek her şeyi öğrenmiş. Artık bir Dinozor Uzmanı o. Okullarına gelen yazar Ömer Kemik, en güzel öyküyü yazan öğrenciye harika bir dinozor kitabı armağan edeceğini söyleyince, Tolga çok heveslenir. Ama birinci olacak öyküyü nasıl yazacak? Hele çokbilmiş Murat durmadan onun kafasını karıştırırken... Ünlü bir ressamın ve bir müzisyenin ziyareti sırasında da en güzel soruları Murat sormuş ve kendi becerilerini sayıp durmuştu. Ama Dinozor kitabı Tolga’nın olmalıydı, çünkü onunla annesini dinozorlarla ilgili eğitebileceğini düşünür. “Birinci tekil şahıs mı, üçüncü tekil şahıs mı?” sorusunun yanıtı, Tolga için epey karışıktır. Bir üslup seçmek de çok zordur. Tolga bunu nasıl yapacak? Babası, içinde “e” harfi olmadan yazacağı bir öykünün belirgin bir üslubu olacağını söyleyince, Tolga “içinde e” harfi geçmeyen sözcüklerle cümle diği bir g siyle baş da annes kata ulaş Mabel ya olduğunu Başbelas ve ötekile mek için kardeş K mak için ise çok te yola çıka dönmek ilerleyebi karşıya g lardan ço kızgındır. ler!’ diyor den asıl i Acaba kü diği nedir i şi erna“ ün. tıril “yaramaz Bu iki kav böyle tan kinlerin (! onları tan önce bire ğil, “yara ği... Son ramanlar çok seve yakın bul edildiği k ğunu düş da. Kend pan kahr sayılmaz cuk, ilk o hatta baş yaramazl Charlie. K mek için yapması Evdeki h kopuyor. yor. Kend kalma an Charlie’n göre ann sevmekte lie’yi eleş çalışırken kaza gerç tirdiği bilg tırmak ist daha da çıkarmay ama asıl CD’yi bilg şıkla yerl söylediği par. Anne verdiği ce Charlie’y SAYFA 22 ? 19 OCAK 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1144 CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear