Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
O oman türünün kurucularından Daniel Defoe’yu sadece bir eseriyle, Robinson Crusoe (1719) ile tanıyoruz. Milli Kütüphane kayıtlarına göre Türkçede ilk kez “Hikâyei Robinson” (Takvimhanei Amire), adıyla 1864’te yayımlanmış. Türkçeye yapılan ilk roman çevirilerinden biri. Kitapçılarda halen 43 sayfa ile 632 sayfa arasında değişen 68 çevirisi satışta. Yani Robinson Crusoe’u o kadar sevmişiz(!) ki şekillerden şekillere sokmuşuz. Ama Daniel Defoe’yla ilgimiz sadece bu romanla sınırlı kalmış. Oysa Daniel Defoe ünlü bir yazar olmasının yanında çok verimli de. 14 roman, 9 deneme ve bir şiir kitabı var. 1719 – 1724 yılları arasında altı roman yayımlatmış. 1722’de yayımlanan eserlerinin sayfa sayısının 1500’ü aştığı belirtiliyor. Daniel Defoe 1660 yılında Londra’da doğmuş. Varlıklı bir mum imalatçısının oğluymuş. Presbiteryen papazı olarak yetiştirilmiş. 1685’te İngiltere Kralı II. James’e karşı başlatılan ayaklanmaya katılmış. Yaşamının çeşitli dönemlerinde tüccarlık, fabrikatörlük, devlet memurluğu ve hatta casusluk yapmış. 40 yaşında gazetecilikte karar kılmış, bundan birkaç yıl sonra da roman yazmaya başlamış. Yayımladığı siyasal yergi kitapçıklarındaki sert tutumu yüzünden birçok kez hapse girmiş. Robinson Crusoe (1719) ile büyük bir üne kavuşmuş. 1731 yılında doğduğu yerde, Londra’da ölmüş. Defoe’nun casusluk da yaptığına dikkati çeken Aytunç Altındal, Defoe’nun ailesinin Romanya kökenli olduğunu, Osmanlı döneminde İngiltere’ye göçtüklerini, Defoe’nun çok iyi Osmanlı Türkçesi bildiğini ve Osmanlı’nın önemli şahsiyetlerini tanıdığını belirterek Kara Selimoğlu, Muhammed (Mehmet), Mahmut adlarını kullanarak kadıya, şeyhülislama, kazaskere ve defterdara “bir Türk casusu” ya da “Bir Türk tüccarı...” imzasıyla mektuplar yazdığını ve İngilizlerin sosyal hayatları hakkında bilgiler verdiğini, 47 mektubunun arşivlerde yer aldığını yazıyor (bkz. sonkale.org). Moll Flanders Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe’la birlikte anılan en önemli iki eserinden biri. Robinson’u Türkçede okuyup sevenler ikinci Defoe eseri çevirisi için 285 yıl beklemişler. Moll Flanders’ın ilk çevirisi 2004’te yayımlanmış (İletişim yay. Çev. Nazan Arıbaş). İngilizceden Türkçeye çevirilerin duayenlerinden Nihal Yeğinobalı’nın çevirisi de geçen ay yayımlandı (Haziran 2011, Can yay.). Moll Flanders, sıra dışı bir kadının kendi ağzından anlatılan yaşamöyküsü. Zindanda dünyaya gelip on iki yıl fahişelik, on iki yıl hırsızlık yapan, başından beş evlilik geçen, maceraları İngiltere’den Amerika’ya uzanan bir kadın. Üstelik tüm bunları masum bir hırsızlığın bile idamla cezalandırıldığı 17. yüzyıl İngilteresi’nde yaşıyor. Anasız babasız, hiçbir güvencesi SAYFA 12 8 EYLÜL kuduğum Kitaplar MET N CELÂL R Moll Flanders olmadan çok küçük çıkarmak okurun yaşlardan itibaren yasağduyusuyla aklına şam mücadelesi veribırakılmıştır; benim yor. Güzelliğini kullanaokurlara nutuk çekrak varlıklı kocalar ya meye yetkim yok. Bırakalım, katıksız köda sevgililer buluyor, tücül ve katıksız perionlarla yaşıyor. Hiçbir şan bir kulun yaşadığı ahlaki değeri yok, aynı deneyimler, okuyananda iki kardeşle birliklar için bir ‘yararlı te olabildiği gibi, duuyarılar deposu’ yerine geçsin!” rumdan habersiz üvey kardeşiyle bile evMoll Flanders 1722’de yayımlandığınlenebiliyor. Sonraki evliliklerinde sorun dan beri hem işlediği konuyla hem de yaratabileceklerini fark ettiğinde çocukanlatım biçimiyle çok konuşulmuş, tartılarını bırakıp gidebiliyor. Kocalarını, sevşılmış bir roman. Roman türünün ilk örgililerini aldatmaktan, büyük parayı göneklerinden biri olarak da büyük bir önerünce fahişelik yapmaktan çekinmiyor. mi var. 50’li yaşlara gelip güzelliğin işe yaramadığını anlayınca da hırsızlık yapmaya ROMANIN YÜKSELİŞİ başlıyor. Bir süre başarılı olup büyük paDaniel Defoe’nun ilk romancılardan ralar kazandıktan sonra durmayı bilemebiri olması yanında gerçekçi anlatımın diğinden yakalanıyor. İdam cezasından da ilk örneklerini vermiş olması onu ve nedamet getirdiği bir papazın yardımıyla Moll Flanders’ı eleştirmenlerin nasıl dekılpayı kurtulup Amerika’ya sürgün ediliğerlendirdiğini merak etmeme neden olyor. Moll Flanders, hayatta kalabilmek, kardu. İnternette yaptığım araştırmalar da nını doyurabilmek için toplumun kurallabeni önemli bir eleştiri kitabına ulaştırdı. rına, ahlaki değerlere karşı çıkıyor. Kendisine büyük iyilikler yapanlar da dahil insanları kullanmaktan, kötülük yapmaktan çekinmiyor. Bu tavrını bir yaşam felsefesi haline getiriyor. Belki de romanlardaki ilk antikahraman. “Hiçbir suçun cezasız kalmayacağı” inanışına karşı, akıllı ve kurnaz birinin en büyük suçları da işlese paçayı kurtarabileceği tezini örnekliyor. Daniel Defoe onun yaşamöyküsü ve felsefesi aracılığıyla 17. yüzyıl İngilteresi’nde insan ilişkileri, cins ayrımı, sosyal yapı, ahlak, cinsellik ve suç konusunda kabul görmüş anlayışları sert bir dille eleştiriyor, tartışmaya açıyor. “… öykümün her aşaması, gereken dikkatle izlenirse, namuslu insanların da işine yarayabilir: kendilerini benzer sürprizler için hazırlamalarını ve herhangi bir yabancıyla iş yaptıklarında gözlerini dört açmalarını sağlayabilir, çünkü yollarının üstünde şu ya da bu tuzak kurulmamış olDaniel Defoe’nun Robinson Crusoe’la birlikte anılan en ması çok nadirdir. As Moll Flandersbiri. Robinson’u Türkçede okuyup sevenler ikinci Defoe önemli iki eserinden eseri lında tarihçemden ders çevirisi için 285 yıl beklemişler. Ian Watt’ın “Defoe, Richardson ve Fielding Üzerine İncelemeler” alt başlığını taşıyan Romanın Yükselişi (Mayıs 2007, Çev. Ferit Burak Aydar, Metis yay.) Kitap “Yirminci yüzyılda edebiyat tarihi ve eleştirisi alanının en etkili olmuş, en çok alıntılanmış ve tartışılmış klasiklerinden biri” olarak tanıtılıyor. Romanın Yükselişi’nin yaklaşık 100 sayfası Daniel Defoe’ya, 48 sayfalık bir bölümü de Moll Flanders’a ayrılmış. Gerçekçi ve kolay okunan anlatımıyla kısa zamanda çok okura ulaşması, çalakalem yazdığı yapıtlarını hiç düzeltmeden yayımlatması gibi gayri ciddi tavırları romanlarının yayıma başladığı 1700’lerden itibaren Daniel Defoe’nun ve eserlerinin sürekli tartışılmasına neden olmuş. “Defoe usta bir gözbağcıdır ve bu özellik kendisini bir bakıma yeni biçimin kurucusu yapmaktadır” diyen Ian Watt, “Defoe’nun romanları kendisinden daha geri pek çok yazarın eserlerinde görülen ayrıntılarda tutarlılık ve en büyük edebiyat eserlerinde görülen geniş anlamda iç uyum özelliklerine sahip değildir. Defoe asıl maharetini enfes epizotlar yazarak göstermişti. Hayal gücüyle bir olayın üzerine bir kez atladığında, bunu kendisinden önceki kurmaca eserlerin çok ilerisinde ve hatta bugün bile geçilememiş çapta kapsamlı bir sadakatle aktarabilirdi. Bu epizotlar tek tek alındıklarında muazzam bir etkiye sahiptir ve belki de Moll Flanders’ın üstünlüğü esasen büyük bir roman falan olmasından değil, Defoe’nun en zengin malzemeye sahip derlemesi olmasından kaynaklanır” diye bir yargıda bulunuyor. Ian Watt’a göre “Defoe’nun eserlerinde bireyciliğin rolü” onu roman sanatının kurucularından biri haline getirmesini sağlar. “Tarihte çok az yazar kendisine hem yeni bir konu hem de onu somutlaştıracak yeni bir edebi biçim yaratabilmiştir” diye Defoe’yu takdir etmesine rağmen çok derin ve sert eleştirileri vardır. “Roman tarihinde belirleyici bir konum”da olduğunu söylediği Defoe’nun ahlaki bir bakışı olmaması, “hayatta kalma mücadelesini iç karartıcı bir bakış açısıyla ortaya koyma”sı ve “biçimsel sanat yoksunluğu” eleştirisinin temellerini oluşturur. Kuşkusuz Romanın Yükselişi sadece Daniel Defoe eleştirisinden ibaret değil. “Defoe, Richardson ve Fielding’in kitaplarına dair gayet özgün ve derinlikli yorumlar sunarak, bu romancıların modern roman geleneğinin oluşumundaki önemli rollerini araştırır”ken 18. yüzyıl İngilteresi’nde okur kitlesindeki artışla romanın ortaya çıkışı arasındaki ilişkiyi inceliyor. Esas amacı roman türünün edebiyat içinde ayrı bir tür olarak var olmasının nedenlerini araştırıp tartışmak. “Orta sınıfların ve ekonomik bireyciliğin yükselişi, on yedinci yüzyıldaki felsefi yenilikler, kadınların toplumsal konumundaki karmaşık değişimler gibi dışsal etkenlerin” modern roman anlayışını nasıl etkilediğini tartışıyor. Romanın Yükselişi bağlamsal (başka bir tanımlamayla yorumlayıcı) eleştirinin temel eserlerinden biri olarak da ayrı bir öneme sahip. 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1125 CUMH