05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

André Malraux’nun tanıklıkları ‘Tüfeklerle dolu kamyon: Yirminci Yüzyıl’ raux’ya Cevap). Sürekli Devrim’den bir süre sonra, yine Paris’te Kanton’da İsyan’ı (Fatihler) okumuştum. Ama 1963’ün Kasım ayında, Altenburg’un Ceviz Ağaçları’nı okurken de yine defterime birtakım notlar almaktan geri kalmamışım. İnsanlık Durumu’na gelince, o ancak mart (1964) sonunda bitmiş. Oysa, iki yıl önce, İnsanlık Durumu, Türkiye’de Varlık Yayınları arasında zaten yayınlanmıştı, Samih Tiryakioğlu çevirisiyle. Bununla birlikte Türkçeye ilk çevirisi, daha da eski bir tarihe dayanıyor (1934). Nasuhi Esat Baydar imzasıyla, İnsanlığın Hâli adı altında, Hâkimiyeti Milliye’de tefrika edilmiş. Attilâ İlhan’ın sözcükleriyle, “Bir bakıma Gâzi’nin, bir bakıma İnkılâb’ın gazetesinde!” Daha da ötesi, gazete bu yapıtı büyük boy bir kitap haline getirerek Fâlih Rıfkı’nın önsözüyle birlikte yayınlayıp piyasaya sürmüş. Ne ki, yıllar sonra, Malraux’nun İspanya İç Savaşı’na ilişkin ve 1937 tarihli Umut romanı, otuz yıl sonranın Türkiye’sinde yayımlandığında bile derhal toplatılıyor, yayınevi ve çevirmeni (A.İlhan) için yedi yıl hapis cezası isteniyor. Öte yandan, ben ancak 1968’de almışım Umut’un aslını. SAKLANANLAR VE GERÇEKLER Bu yaz, yaklaşık yarım yüzyıl sonra, Ömer Laçiner çevirisiyle yayımlanan Karşı Anılar’ın bende bulunan baskısı, 1972 tarihli. Ancak, “gözden geçirilmiş ve genişletilmiş bir yeni baskı” bu! Ayrıca, kitapdaki bölümler de tarihsel sıraya göre düzenlenmiş. Ayrıca İçindekiler sayfasında “Ceviz Ağaçları”, “Karşı Anılar”, “Batı İğvası (ya da Batı Ayartması)”, “Büyük Yol” ve “İnsanlık Durumu” gibi ara başlıklar yer alıyor. Bu arada dikkat çekici nokta, 1972 tarihli Fransızca nüsha 634 sayfayken, Laçiner çevirisinin daha iri punto ve daha büyük sayfalarla ancak 531 sayfa tutmuş olması. Acaba, eldeki bu metin ilk baskının (1967) çevirisi mi? Öte yandan, hepsinden daha önemlisi, Karşı Anılar’ın büyük olasılıkla dört ciltten oluşacağı bildiriliyor; böyle bir “bütün”ünse ancak yazarın ölümünden sonra yayımlanacağı, özellikle haber veriliyor. Ne ki bilinen, ölüm elvermediği için bu amacın gerçekleşemediği. Bununla birlikte, 1976 Şubatı’nda, Malraux’nun ölümünden yaklaşık altı yedi ay önce bir ikinci cilt daha gün ışığına çıkmadı değil: İp ve Fareler adıyla (yine Gallimard Yayınevi’nden). Her iki cilt de, sanki birbirinin devamı gibi. Biçim olarak da, içerik olarak da. Biri, öbürünün eksik bıraktıklarını tamamlamış. Üstelik, Savaş’tan sonra Malraux’nun tek bir roman bile yayımlamadığı bilinen bir gerçek. Yazdıkları, yalnızca özyaşamsal metinler ve sanat üstüne denemeleri. Acaba, böylece, yazarın edebiyata dönüş yaptığı söylenebilir mi? Yoksa, bir anlamda, ondaki romancı yan ölmüştü diyebilir miyiz? Ama bilinen o ki, Malraux’yu her zaman “iktidar” ve “büyük adamlar” büyülemiş. Karşı konulmaz bir biçimde kendine çekmiş. Karşı Anılar, anılarla ve geçmişle bir tür övünme metni. 1958’le 1965 arası dönemde yazar, yitirdiği siyasal daha çok da yazınsal saygınlığını yeni baştan kazanabilmek amacıyla bir kez daha eskileri amaca ve isteğine uygun biçimdesıralar, sergiler; dönemin ünlü isimleriyle kişisel anılarını bir arada harmanlar! İstediği nedir? Onlardan yardım ummak mı ya da bu yolla, daha önce yazıya dökülmeyen kimi noktaları böylece gün ışığına sürmek mi? Yoksa yazdığı metni renklendirmek mi? Onun sözcükleriyle dile getirirsek, zaten, “Bir insanın gerçeği nedir ki, eğer sakladıkları değilse?” Dolayısıyla bu açıdan bakınca da, söz konusu anılar, trajik yüzyılımızda insanın yargılandığı mahkemeye Malraux’nun sunduğu bir tür zengin tanıklık! Değişik bir biçimde, yüzyılımızı anlatan anılar bunlar. Kral Yolu’nda, her ne kadar “yaşamdan bir şey yapılmaz” dese de, tek bir yaşamdan bile bu işi becerenlerce birden fazla şeyin yapıldığı işte bu Malraux örneğiyle ortada! Karşı Anılar, 1967’de, birkaç haftada iki yüz bin satış yapmış; yabancı yayınevleri, yayın hakları üstüne sanki üşüşmüştü. Başka bir deyişle, İnsanlık Durumu’ndan sonra Malraux’nun en çok satılan kitabı oldu. Kabaca, üç bölümde özetlenebilir kitap: Dönemin büyük adamları, tarih ve bir de ölüm! Karşılaşmalar, konuşmalar, izlenimler! Belleğin yeniden ve bir kez daha yoğrulması, biçimlenmesi! Kitabın yayınlanmasından az önce, Direniş’te öldürülen kardeşinin oğlu Alain Malraux’ya, “Onlara, yüzyılın en büyük yazarı olduğumu göstereceğim” diyor söz gelimi (Boulogne’un Kestane Ağaçları, Plon Yayınları, 1978). Takvimler 1969’u gösterdiğinde ünlü referandumda çıkan “hayır oyları”, General de Gaulle’ü Boisserie’ye Malraux’yu da Boulogne’ya yollamıştı. Orada, ikisi de, yazıya başladı ya da koyuldu. Ancak birinci 1970’de, öbürü 1976’da öldü. Eski Kültür Bakanı on sekiz yirmi yaşlarındayken “Yaşam bir pazara benzer; bu pazarda değerler parayla değil, eylemle satın alınıyor. İnsanların çoğu da, zaten hiçbir şey satın almaz” demişti. O tarihten bu yana, tarihin yaktığı birçok yangına girip çıktı; onlardan, bedeni büyük ölçüde yanarak kurtuldu. Ama canlı çıktığına da hep şaşırdı sonuçta. Sürekli olarak, “Acaba yaşamın bir anlamı var mı? Varsa ne?” sorusuna bir karşılık aradı. Malraux, trajiğin insanı. Belki bu nedenle, sürekli “yaşamı”nı yazdı. Acaba onun için “Batı’nın Binbir Gecesi’nin anlatıcılarından biridir” diyenler haksız olabilir mi? Baba tarafı, Kuzey Fransa’dan, Dunkerque’li. Annesi, bir Fransızİtalyan ailesinden gelme. O dört yaşındayken annebaba birbirinden ayrılıyor. Onu, annesi ve anneannesi büyütüyor. Haftada bir kez de babasını görüyor. Karşı Anılar, işte bu geçmişe bir anlamda değinir: “Tanıdığım nerdeyse tüm yazarlar, çocukluklarını sevmiştir; bense, benimkinden nefret ediyorum” diyecektir. Zaten Genç Malraux, yirmi dokuz yaşına geldiğinde de babası intihar ediyor (1930). İlk okumaları AlexAndré Dumas, Walter Scott, Hugo, Flaubert ve Balzac. O sırada, belirli bir kitaplığın (Bondy) da düzenli okuyucusu. On beş yaşlarına gelince, artık Le Cid seyrediyor; konser ve sergileri izliyor. Fransız yazarları dışında da, Tolstoy ve Dostoyevski izliyor. Birinci Dünya Savaşı’nda, babası ¥ cephede savaşıyor. Karşı Anılar, yirminci yüzyılı şekillendiren büyük tarihsel olayların birçoğuna ya aktif olarak katılmış ya da yakından tanık olmuş bir büyük yazarın, André Malraux’nun bu arka plan eşliğinde yaptığı bir çağ muhasebesi olarak okunmalı. Yazar, son derece renkli, derinlikli bir politik pratik ve entelektüel hayatın kazandırdığı bilgi, deneyim zenginliğiyle; olgunluk ve çarpıcı anılarla harmanlanmış bir sorunun, “Yirminci yüzyıl neydi?” sorusunun cevabını arıyor. Ë Uğur KÖKDEN ıl, 1963. Üç yılı aşkın bir süredir Paris’teyim. O sırada, daha doğrusu 1958’den bu yana, Fransa’da General de Gaulle Devlet Başkanı. Kültür Bakanı ise General’in “Dahi dostum” diye nitelediği André Malraux! Aynı yıl, Gallimard Yayınevi’nin “Fikirler” dizisinden kalın bir cep kitabı satın aldım: Troçki’nin Sürekli Devrim’i. Daha çok, Troçki’nin Büyükada yılları döneminde yazılmış; 19281931. Hem siyasal bir savaşım üstüne notlar hem de toplumsal gelişme üstüne derinliğine kaleme alınmış bir çözümleme. Kitabın sonunda, ekler bölümünde, iki yazı dikkatimi çekti: “Boğulmuş Devrim” ve “Boğulmuş Devrim’le Onu Boğanlar” (A.MalSAYFA 18 1 EYLÜL Y C ok eski kit çalışıyo Max Ja şıyor. B Cendra Chagal ları tan 1921 luğu: O keşfi. E ve Alm Bu arad şamı ey çürüğe sına uy geç yıll O dö zınsal v ras ki, m karşıtıy françai (19141 lara kar du. Doğu Malrau çirdi. Ö üzere G “Asya’y bir biçi mak” a sı’ndan sonra Ç Doğu!” tarihe g Kanton denle d İsyan’ın Mart Goldsc açıkça de Asya la birlik tulmuş elcikler satmak cılar bu parasal sağlam parator Türkiye arkeolo çırması (Berlin kurmuş Sonu Tapına hindi S Malrau 1924 T nuçlanı yıl da ü tarihte, ladığı o destekl sekiz ay miştir. ¥ “Eğer savaş olursa, yerimiz Kızıl Ordu’nun yanıdır” diyen Malraux, 1934’te Nazi yönetimince Alman Millet Meclisi Reicstag’ı yakmakla suçlanan Bulgar siyasetçi Dimitrof’un özgürlüğe kavuşması için oluşturulan Dünya Komitesi’ne seçilir. Malraux, André Gide’le birlikte Berlin’e gider. Dimitrof’dan sonra da, Alman Komünist Partisi Başkanı Thaelmann’ı kurtarma çabası başlar. DİRE GEZİ Ağus büyük için, Cl nemde yazar, Ç na katk Çinhin ranın C dek) gi Gaulle kıyordu Aynı kaleme de, bu ux’nun ton’da 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1124 CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear