05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

V TR NDEK LER Rus Kızı Vasilisa/ Erkan Karagöz/ Maya Kitap/ 372 s. Erkan Karagöz’ün “Rus Kızı Vasilisa” adlı romanı aşkın ve umudun, acımasızlığın resmini çiziyor. 19171930 yılları arasında Kars ve yöresinde yaşanan çalkantıların içinde filizlenen bir aşk öyküsü “Rus Kızı Vasilisa”. Kars’tan İstanbul’a, oradan da Rusya’ya uzanan bir coğrafyada yaşanan çalkantıları ve resmi tarihin üzerini örttüğü olaylar konu ediliyor romanda. Roman, bu tarihi doku ve atmosferde, atlara sevdalı seyis Şevket ile Rus generalin karısı Vasilisa’nın imkânsız aşkı etrafında şekillendiriliyor. Benden Sana Yamalı/ Hüseyin Peker/ Kırmızı ayınları/ 548 s. “...Sen ki bütün hayatları okudun/ Dudakları kurumuş bir tarih atlasından/ Tabiatın altın bir siper halini alışını da öğrendin/ Kışkırttı seni tabiat/ Ölüm de dirim de kışkırttı seni/ Taş pamuğu göğüslerinden/ Öğle uykusunda kuşkulu bir toplulukla/ Açtın büyücülerden kopardığın sayfanı/ Sen karıştırma, çevireceğin değirmenlerin/ Rüzgârı olan kanını/ Sarsacağın dünyanın akarsu yatağını anlatmanın/ Bilmem gereği var mı?” Hüseyin Peker, bütün şiirlerini “Benden Sana Yamalı” adı altında bir araya getiriyor. Bu toplu şiirlerin son bölümünde, şiirseverlerin karşısına ilk kez çıkacak olan “Avcı Çayı” adlı kitabı yer alıyor. Ergenekon Ötesi Türk Milliyetçiliği/ Ergün Yıldırım/ Hayy Kitap/ 232 s. Ergün Yıldırım Türkiye’nin içinden geçtiği yeni döneme, tarihsel boyutu da göz önünde bulundurarak olaylara eleştirel bir gözle bakıyor. Osmanlı dönemini, bugün ve geleceği anlatıyor Yıldırım. Türk milliyetçiliğinin kurucuları, ittihatçılık ve onun mirası, Avrupa’yı kasıp kavuran tek parti rejimine denk gelen tek parti rejimi, bugüne kadar derin izler bırakmış Kadro Dergisi, Ergenekon Destanı’ndan beri Türk’ün inanışında kullanılan tüm nirengi taşları ve bunların çevresinde dolaşan ilgi çeken konular kitapla birlikte okuyucuların karşısına çıkıyor. Yıldırım’ın bu incelemesi, Türk milliyetçiliğinin nereden nereye geldiği ve nereye gidebileceği sorusuna da bir yanıt niteliği taşıyor aynı zamanda. Suç Sarayı/ Gönül Kıvılcım/ Destek Yayınevi/ 244 s. “Doğduğum yere sonraları yolum hiç düşmedi. Gidenlerin anlattıkları bunlar. Ama Anadolu bir ölünün yüzü gibi hiç çıkmıyor aklımdan. İçimde ezbere bildiğim o köşe, anlatılmayı bekliyor. Anadolu’nun ağzını bıçak açmıyor. Memleketin ortasındaki muazzam çukur: Anadolu.” Gönül Kıvılcım son kitabı “Suç Sarayı” ile okuyucuların karşısında. Yazar kitabında memleketi sarsan bir hukuk davasının peşine düşmüş avukat Laçin’in serüvenini konu ediyor. Aynı zamanda Anadolu’nun hangi acılara, göçlere, geleceksizlik ve sahipsizlik duygularına nasıl göğüs gerdiğini anlatıyor. SAYFA 26 21 TEMMUZ 2011 Seni Sev(m)iyorum/ Kenan Kalecikli/ Hoşgörü Yayınevi/ 128 s. Kenan Kalecikli, deneme türündeki son kitabı “Seni Sev(m)iyorum”la okuyucu karşısına çıkıyor. Yaşamın insana hiçbir deneyimi bedelsiz vermediğini anlatıyor kitabında Kalecikli. Hemen hemen her insanın düşkırıklıkları, yalnızlık, yabancılaşma gibi duyguları yaşadığını ifade eden yazar, insanların düşündüklerinin tersi bir yaşamla karşılaşınca nasıl tepkiler verdiğini, hangi ruh hallerine büründüklerini anlatıyor. Yitik Düşler Kervanı/ Ömür Ceylan/ Kapı Yayınları/ 234 s. Ömür Ceylan, deneme türünde yazdığı yeni kitabı “Yitik Düşler Kervanı” ile okuyucu karşısına çıkıyor. Ceylan, kitabında şiir aynasında Osmanlı kültürü üzerine denemeler yazıyor. Sözlükteki anlamlarını korumakla kalmayıp onların üzerine çıkan, klasik şiir çağları boyunca hayatın içerisinde, ama ondan yüksekte bir düşler ülkesi yaratan “şiir sözcükler”i anlatıyor yazar. Hermeneutik ve Şiir/ Doğan Özlem/ Notos Kitap Yayınevi/ 64 s. Doğan Özlem’den “Hermeneutik ve Şiir”, felsefi bir bakış açısıyla, bir edebiyat metnini yorumlama sorununu şiir özelinde tartışıyor. Öncelikle, bir edebiyat metnini anlama ve yorumlama sürecinde yapılan seçimlere değinen kitap, tarihselliğin altını özellikle çiziyor. Özlem, yazınsal bir metnin en iyi biçimde ancak yazıldığı tarihseltoplumsal koşullar göz önünde bulundurulduğunda anlaşılabileceğini vurguluyor. Alaturka/ Emre Saraçoğlu/ Sayfa6 Yayın/ 206 s. Emre Saraçoğlu, “Alaturka”da pavyon şarkıcısı olan Dore, Lame ve divalar divası Meral Melek’in alaturka şarkıların gölgesinden bir an olsun ayrılmayan öykülerini anlatıyor. Romanın mekânı da sesler renklere, kadınlar erkeklere, gece ayaza karışırken, tüm bu hengâmenin içine sıkışmış bir gece kulübü. Dinmeyen alkış ve kurşun sesleri, bitmeyen barut ve parfüm kokusu, kol kola gezen şöhret ve keder, acılı ve mutlu gözyaşlarının birlikte aktığı bir roman “Alaturka”. Mina/ Nedim Göknil/ er Gök Kitap/ 172 s. “Bir Tutkunun Anatomisi Mina”, dünyanın iki büyük metropolü İstanbul ve Paris ekseninde geçiyor. Kitapta anlatılan yerlerin bazıları yok olmuş bazıları da oldukça değişmiş durumda şu an. Anlatılanlar da buna bağlı olarak kırk yıllık uzun bir zaman birimine sığdırılmış. Bir kadın ve bir erkeğin kısa soluklu birlikteliklerinde, toplumun kabul ettiği tüm yargılara ve değerlere baş kaldıran, fütursuz yaşam biçimlerinin öyküsü an latılıyor romanda. Bu ilişkiye aşk demek mümkün değil yazara göre. Bu nedenle romanın adı “Bir Tutkunun Anatomisi”. Koltuk/ Benjamin Parzybok/ Çeviren: Algan Sezgintüredi/ Domingo Yayıncılık/ 282 s. “Koltuk” günümüzün acımasız gerçeklerinin bir araya getirdiği üç kaybedenin, üç seçilmemiş’in, birer kahramana dönüştüğü bir roman. Büyülü olana inanışa, gözle görülenin ötesine, Tolkien’in efsanevi dünyasına Tom Robbins’vari bir yolculuk. Kitabın kahramanları üç ev arkadaşı: Thom, Erik ve Tree. Onları kahramana dönüştüren, okyanus aştıkları yolculukları boyunca adını koyamadıkları bir arayışa sürükleyen ise, paylaştıkları evde üzerinde pinekleyip durdukları kocaman, turuncu renkli bir koltuk. Bu bir bakıma, onların olduğu kadar, koltuğun da yolculuğu. Koltuğun gitmek istediği bir yer var ve bu yolculuğu tamamlamadan kahramanları bırakmaya niyeti de yok. Üstelik bir koltuk böylesine büyülü olduğu zaman, isteyeni de çok oluyor buna silahlı adamlar da dahil... Düşmüş Melekler Şehri/ Cassandra Clare/ Çeviren: Zeynep Heyzen Ateş/ Artemis Yayınları/ 490 s. Cassandra Clare, “Düşmüş Melekler Şehri” ile okuyucuları heyecanlı bir yolculuğa davet ediyor. Romanda, ölümcül bir savaştan dönen on altı yaşındaki Clary Fray’in maceraları anlatılıyor. Clary, gölge avcısı olmak için eğitilir. Annesi hayatının aşkıyla evlenince Aşağı Dünyalılar’la Gölge Avcıları sonunda barış ilan eder. Jace adlı genç de Clary’nin sevgilisi olur. Ancak işler tam yoluna girdi derken biri Gölge Avcıları’nı öldürmeye başlar. Aşağı Dünyalılar’la Gölge Avcıları arasında yeni bir savaş başlar. Jace de birdenbire uzaklaşmaya başlayınca Clary, büyük bir gizemin içine dalıp en korkunç kâbusuyla yüzleşir. Sevdiği her şeyi, Jace’i bile kaybetmesine yol açabilecek olaylar zincirinin başlamasının ise tek bir nedeni var... Oku/ Nehir Roggendorf Eyüboğlu/ Destek Yayınevi/ 628 s. Nehir Roggendorf Eyüboğlu, “Oku Mucizelerin Peybamberi Hz. Muhammed” adlı bu kitabında, Hz. Muhammed’in doğumunu, peygamber oluşunu ve İslamiyeti yayma sürecini anlatıyor. Hz. Muhammed’in kişisel özelliklerinden bahsediyor. İslamiyeti yayarken yaşadığı zorluklarla beraber bir nevi İslamiyet’in de romanını yazıyor Eyüboğlu. Gerçeklere bağlı kalarak, ancak belli sınırlar dahilinde hayalgücünün de işin içine karıştığı kitap, dönemin sosyolojik yapısının da önemli bir yansıması aynı zamanda. Elimi Bırakma Ne Olur/ Suzan Mumcu/ Okyanus Yayınları / 164 s. “Elimi Bırakma Ne Olur”, Suzan Mumcu’nun ikinci öykü kitabı. Yazar, öykülerini ‘Hayata merdiven dayayan öyküler’ olarak adlandırıyor. Kahra¥ manlar, yer ve zaman hayaCUMHURİYET KİTAP SAYI 1118
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear