05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ş Ç iir Atlası CEVAT ÇAPAN Giuseppe GOFFREDO/ Şiirler/ Çeviren: Gülbende Kuray Ulusoy ‘Sakla beni varoluşun türküsünde’ ağdaş İtalyan şair ve yazarlarından Giuseppe Goffredo, İtalya’nın Puglia Bölgesi’nde, Alberobello’da (Bari) , 01.06.1956’da doğdu. 1994 yılında Da Qui (Akdeniz toplumları ve kültürlerinde Edebiyat ve Sanat) adlı dergiyi ve Poiesis Yayınevi’ ni kurdu. Aynı yıl AkdenizAvrupa Mart Seminerleri’ ni başlattı. Halen adı geçen derginin ve yayınevinin yöneticisi ve seminerlerin düzenleyicisiP dir. Şiir Kitapları: Fra Muri e Sogni, Einaudi, 1982.Paesaggi di Maggio, Mondadori, 1989.Elegìie Empiriche, Guerini e Associati, 1992; geliştirilmiş ikinci baskı Argo di Lecce, 1995.Alle Porte di Alessandria, (19772000 arasında yazılC mış şiirler), La Mongolfiera, 2003.Contrade Madrid i Aprile, Lieto Colle, 2007. Düzyazı Kitapları: Tutto Apposcito, Roma, Stampa Alternativa, 1994. İncelemedeneme kitapları: Cadmos Cerca Europa, Bollati Boringhieri Editore, ToI rino, 2000.I dolori della pace, Le agonie della guerra (Antoloji), 2001. Giuseppe Goffredo ayrıca, Da Qui. Piccola antologia della poesia e dei poeti mediterranei adlı Akdeniz şairlerinin şiirlerinden oluşan antoloji’yi hazırladı. Sotto il cielo di Baghdad adlı yapıtı ABD’de The New Review Of Literature dergisinde yayımlandı. Aynı kitap Fransızca, Almanca, Hırvatça, Makedonca ve İngilizceye çevrildi. bezenmiş ağustos ayının. Sen misin? Ben miyim? Nerede? Nasıl? Biliyor musun? Biliyorum ! Ateşten kazanlar çöl kadar soğuk. Yaralayan savaş silahları. Ya ölüler? Hiç. Bostanlarda yalnızca izleri. Mehtap yoktu. Öyle… Öyleydi işte: Ağlayan söğütlerin dansı. İngiliz traşı olmuş çayırlarda otlar. Bu diyarlardan kutsuyorum sizi. Bu kutsal yerleri anlatarak. Pişmiş hamur kokusu geliyor yoldan, içeride ise bir şarkıcı kadın Arapça anlatmakta. Ay yeni yeni doğuyor kırların üzerine ve ancak ilkbaharda birileri gelip boyayacak giriş kapılarını. (s.141) (Tutte le Opere içinde, Lettere dal fronte, 19901996, s.184) Uykuda gel bana. Karnınla birlikte gel bana kelebek. Acıyla gir içeri. Bir yıldırım gibi gir. Gel bana. Dans et. Hareket et. İşte gündüz. (s.13) (Tutte le Opere içinde, Nel tintinnio del cielo, 1993, s.128) DİNLE Bir tanrı içinde barındırıyor bizi Bir tanrı taşlarını ısıtıyor yürüdüğümüz yolların. Her dönemeçte yüzün geliyor aklıma. Düşün beni aşkım düşünebildiğince gelincikler alev aldığında uzak yeşilliklerde. Şimdi. Soluk ver bana. Can ver bana. Beni yanında düşle her tarafta aşk. Olgun portakal bir duvarın arkasında çıplak ceviz gölge gibi ot bitmiş kırların bağrında alnımı okşa sakla beni kireç ve toprak ılık boşluk bekle beni uysalca çiçek açmış ilk mandalinanın kutsallığıyla. Bir an bile bırakma Mayıs gibi sımsıkı tut sımsıkı sarıl bana canımı acıt. Koru beni yatağında kendi taç yapraklarının bir düş gibi. Biz buğdayız. Biz ağacız. Biz gölgeyiz. 11 Mayıs 1999 (l Canto e l’Oblio içinde, Ascolta, s.5) ADRİYATİK’İN DOĞUSUNDA Hâlâ sıra sıra örümcek ağları odalarının tavanında. Yollarda ekşi un kokusu. Pazardakilerin tümü ölmüş. Etrafta hiç yiyecek yok. İnsanlar yerlere saçılmış kasları paramparça, ağızları kaymış, bira şişeleri gibi. Tıpkı gerçekmişçesine. Uzanmışlar deri bir yatağa. Daha yeni uyanmışlar gibi bir pazar sabahı. Kararmış palmiye gövdelerini andıran yüzleriyle. (s.148) (Tutte le Opere içinde, Lettere dal fronte, 19901996, s.191) NEREDEN BAŞLAMALI? Nereden başlamalı? Gündemde hep öldürmek, toplu kıyım var. Işıktan boynunu bükmüş buğday başaklarına yakın çalışmak. Dönmek. Dayanmak. Kulakları tıkamak. Başımızda uğuldayan sonsuz yankılarla donup kalarak. Ölüm çarkında can çekişen yüz. Cesarete hükmetmek. Bilmem daha ne var, insanı güçsüz kılan o hiçlik tortusundan başka. Durgun. Bu eğri büğrü yaşam ışığında. Bir kördüğümün içinde isteksizce duruyor el. Buralarda ise yabani kekikle nane arasında, ruhu hâlâ canlı, anlamsız bir yumurta kabuğu gibi önlerdeki bir yığının içinde. Yaşamak bir duvar gibi örtülü kendi doyumsuzluğunu birkaç ev kapısının parçalanmış taşları arkasında. Ve her şey yetkince yürüyor orada bir çamlık korusunun kalıntısında ışık, belli belirsiz kar işareti, çiçekli atış alanına dek. (s.140) (Tutte le Opere içinde, Lettere dal fronte, 19901996, s.183) GEL BANA Yalvarırım uyu. Yalvarırım düş gör. Yalvarırım dağıl. Uç her şeyin üstünde. Gel elime. Gel kulağıma. Susuzluğunu gider onun. Özümse onu, senin yap ve içinde ses ver ona. Tüm gözeneklerden çık yakınıma gel gel bana kon çabucak ak bedenimde. Arıt. Ek her taşın ya da her nesnenin üzerine. Sakla beni varoluşun türküsünde. Ot ve güç ile. Ve istek, ve kan ve öfke ve sperm ile. Hasat. Buğday. Tohum. Gel bana. Yanımda dur. Yorulma. Ellerimi okşa. Sıcak bir güneş gibi. Ey, Salya. Gülümse. Bak. Önemli değil. Önemli değil bütün bu kan. Tüm bu ateşin önemi yokl. Senin aynanın dışında benimkinde duyuyorsun gürültüyü. Esinti. Dört nala. İçeride dışarıda güneş. Gel uyu uç. Ufku işaretle tebeşirle. Bulutlar. Düş. GÜNDÜZ Gündüz, sütsü mavi gök damıtılmış sonbahar bağların küçük dalları evlerin temiz duvarları günün hıncı. Ne kötü günler geçiriyorum gençliğimi arayarak neredeyse onu yitirmişken. Yaşıyorum, hiçbir şeyim yok ama bir dakika diyorum. Beni saran bu keyifsizlik yaşamımı da çalıyor benden kışın mutlu ikindilerinde. Kim gençliğimi yadsıyabilir. Bu kolay günler geçiyor yavaşça, ışıksız güneş ölüyor, oysa ben ışıl ışılım bilinçli, belki de ölmüşümdür, yapayalnız. (Tutte le Poesie içinde, Poesie di Provincia, 19771978, s.7) 21 TEMMUZ 2011 SAYFA 23 TATİLDEN SONRA EVLER Kırlarda akşam daha baskın, dönüş kokusu ve dünyanın ruhu tek bir avuçta. Şimdi daha iyi anlıyorum bilimin neden boş şeylerden söz etmediğini. Aşağıda ışıklar var. Tatilden sonra evler kapalı, pas düşüyor alacakaranlığına, kahkaha çiçekleriyle CUMHURİYET KİTAP SAYI 1118
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear