05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

tedim ikle kağu aynı sında di öy Ahmet Say’ın anıları sınıfa rına tanin başi? geçerlardan a otuzip gelivramını zün Ağaçlar Çiçekteydi Ağaçlar Çiçekteydi, Ahmet Say’ın anılarından oluşuyor. Onun anılarında yakın tarihin siyasal olayları geçit yapıyor. Bir yazarın yaşanmışlıklara tanıklığını okuduğumuz bu anılarda, belleklerden silinen kimi yakın tarih gerçeklikleriyle buluşuyoruz. Ë Öner YAĞCI izim kuşak Ahmet Say’ı edebiyatçı olarak bilir. Onun Bingöl Hikâyeleri (Güneşin Savrulduğu Yerden adıyla 4. basım 2007) ile başlayan, Kocakurt (3. basım 2007) romanı ve yeni öykülerini içeren İpek Halıya Ters Binen Kedi (2. basım 2007) ile süren edebiyatçılık serüveninde TRT Hikâye Yarışması, Sabahattin Ali Hikâye Ödülü, Milliyet Roman Yarışması, Antalya Film Festivali Hikâye Yarışması ödülleri; 1977–1983 arasında çıkardığı Türkiye Yazıları dergisi de var. 68 Kuşağı’nın dergisi sayılan haftalık Türk Solu dergisinin yazıişleri müdürlüğünü, Türkiye Solu dergisinin sahipliğini de yaşam serüvenine katan Ahmet Say’ın 1984’ten başlayarak müzik eleştirmenliği ve müzik yayıncılığına yönelmesi elbette rastlantı değil. O, çocukluğunda müzik eğitimi almıştı. Küçük yaşlarda özel derslerle piyanoya başlayan Ahmet Say, 1946–1950 arasında İstanbul Belediye Konservatuarında öğrenci oldu, liseden sonra 1954–1960 arasında Almanya’da basın yayın öğrenimi gördü. Bingöl’deki öğretmenliği sırasında türkü, ağıt, masal, destan derlemeleri yapıp korolar kurdu. Ahmet Say, ülkemizde bir ilk olan ve 2004’te 11. basımı yapılan dört ciltlik Müzik Ansiklopedisi dışında The Music Makers in Turkey (1995), Müzik Öğretimi (5. basım 2010), Müzik Tarihi (7. basım 2010), Türkiye’nin Müzik Atlası (1998), Müziğin Kitabı (4. basım 2009), Müzik Sözlüğü (3. basım 2009), Müzik Yazıları (2. basım 2010), Mozart (derleme 2007), Müzik Nedir Nasıl Bir Sanattır (2. basım 2010) adlı yapıtlara imza attı. Ahmet Say’ın bir edebiyatçının kalemiyle canlanan ve tat alınarak okunan Ağaçlar Çiçekteydi adlı kitapta toplanan anılara, edebiyat, müzik ve siyasetle iç içe geçen bir ömrün, 1935 İstanbul doğumlu Ahmet Say’ın yaşamöyküsünün kendi ağzından anlatımı da diyebiliriz. Say’ın 1940’lardaki çocukluğundan başlayarak anlattığı, İstanbul Erkek Lisesi’ndeki “toplumsallaşma” yolundaki lise öğrenciliğinden sosyalizmle buluştuğu Almanya’daki günlerine, Bingöl’deki kendi deyimiyle “yüksek lisans” günlerinden “Türkiye’nin kalbi” Ankara’daki “68 patlaması” dönemine, 12 Mart’lara, 12 Eylül’lere ve sonrasına uzanan bu anılar zincirinde okuduğumuz olayların yanı sıra geçit yapan birçok gerçek insanla da buluşuyoruz. Say, birçok edebiyatçımızın da öğretmeni olan Salim Rıza Kırkpınar’dan Ruhi Su’ya, Orhan Kemal’e, Fikret Otyam’a, Mahzuni Şerif’e, Demir Özlü’ye, Hikmet Kıvılcımlı’ya, Tahsin Saraç’a, Aziz Nesin’e, İlhan Selçuk’a aydınlarımızla buluşturuyor bizi. Daha onlarcasıyla elbette. Dostlarını selamlıyor. Sivas katliamında yitirdiğimiz, dostları Metin Altıok ve Behçet Aysan’la ilgili anılarıyla hüznümüz yoğunlaşırken, genç yaşında aramızdan ayrılan Ali İhsan Mıhçı’yı anımsatıyor. Ahmet Erhan ve Veysel Çolak’a uzanıyor, oğlu Fazıl Say’a getiriyor sözü. İNSAN OLUŞA TANIKLIK Bu anlatımlardaki anıların elbette toplumsal damarımızla ilişkilerini ihmal etmiyor Say. Siyasal yaşanmışlıkları yazınsal serüveni içinde verirken bilgeleşmiş bir yaklaşımla geçmişin deney haline getirilmesi savaşımına katkıda bulunuyor. Siyasetle, müzikle ve edebiyatla dolu bu anıları okurken zaman zaman acıların anımsatılmasıyla kahrolsak bile, gülümseten ve kıvanç veren bir geçmişe, bir direnişe, bir başkaldırıya ve insan oluşa yapılan bu tanıklığın yaşamımıza değerli bir katkı olduğundan hiç kuşkum yok. Tanıyanlar zaten bilir ama tanımayanlar, bütünüyle özgür ve özgün bir yaşamla kar karşıya olduğunu görür bu anıları okuyunca. Sıradanlığı aşmış bir devrimci yaşamdan süzülen anılar bunlar. 68’lileri “Gözükara bir öncü kuşak” diye tanımlıyor. “Tam bağımsız gerçekten demokratik Türkiye” sloganının nasıl oluştuğunu anlatıyor. “İdam cezasıyla alay eden” Deniz’leri, Mamak’ta 25 yıllık sakalı kesilen Emil Galip Sandalcı’yı, “Kahrından ölen” Şevki Akşit’i, “köycü hareket”in öncülerinden Şerif Tekben’i, “devrimci mimar” Şaban Ormanlar’ı, hayatın yönlendirmesiyle girdiğini söylediği Türkiye Yazıları serüvenini, Cemal Süreya’yı, Vecihi Timuroğlu’nu, Darwin’in çevirmeni Öner Ünalan’ı anlatıyor. Onun, başlı başına birer serüven olan Türk Solu serüveni bile tek başına bu ömrün dolu bir ömür olduğunun kanıtı bence. Devrimci savaşımla dolu, aydın birikimimizle dolu bu anılarıyla bizi zenginleştirdiği için teşekkürler, yüreğine, aklına sağlık Ahmet Say Ağabey. Ağaçlar Çiçekteydi/ Ahmet Say/ Evrensel Basım Yayın/ 388 s. 16 HAZİRAN 2011 SAYFA 5 ünyası ma esBu samiz, dünya k öğyle yle mayınkü o ak kayor ki. avramı kla yle bir nanır’a n Şoadir nda, yak kadir oruz B ardan üler unmaya … tından hanım ydı herr, o para loji is”, “çemen iyor; uz, hiç ” Sağmız kollanderemeye koyeler nımdüazdın . Ama yapa dalga bir farr için tanıdık ğlayaişe yarmeye dan çe bir ar ha miyor stiyosterim ahi1113 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1113
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear