05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Terry Eagleton’dan ‘Kötülük Üzerine Bir Deneme’ Gerçek kötüleri görelim Terry Eagleton, edebiyat kuramcısı kimliğiyle kötülük kavramına metinler ve kahramanlar yardımıyla eğilirken Kötülük Üzerine Bir Deneme’de, hem geçmişteki hem de güncel siyasi ve toplumsal gelişmeleri harmanlayarak biraz da ahlaki sorgulamalara girişiyor. Ë Ali BULUNMAZ imilerinin kurgusal olan her şeyde iyiliğin kazanmasını ya da öne çıkarılmasını isteme gibi takıntısı var. Bugünlerde büyük oranda törpülense de, bunun hâlâ bir geçerliliği bulunuyor. Kurgusal üretimlerin hayattan parçalar taşıdığı ve biraz onu sorguladığı da açık. İşin “ters” noktası yaratılarda arada bir işler yolunda gitmiyor, kötü karakterler satırlara tebelleş oluyor. Marksist edebiyat kuramı uzmanı, modernite üzerine eğilmesiyle tanınan ve kültürel çalışmaları geleneksel edebiyat teorisiyle bir araya getiren, çeşitli gazete ve dergilerde politik olayları yorumlayan makaleler yazan Terry Eagleton’ın (TE) odaklandığı şey bu. Kötülüğün edebiyattaki yansımasını, kahramanlar ve anlatımlar yoluyla ele alıp gündelik yaşamdaki iz düşümünün peşinden gidiyor. “KÖTÜ”NÜN İYİSİ TE, kötülüğün “ele geçirilmişlik hali” olduğuna dair inancın sorgulamasını yaparken işin trajikomik tarafına değinmekten de geri durmaz: “Kötü insanların vücutlarına şeytanın girdiği ve şeytan tarafından ‘ele geçirildikleri’ söylenir bazen. Gerçekten de şeytani güçlerin çaresiz kurbanıysalar, lanetlemeyi bırakıp acımalıyız onlara (…) İnsanların ele geçirilme inancı, Nuh Nebi’den kalma özgürlük ve determinizm meselesini sansasyonel bir dramatizmle gündeme getirir (…) Kötülük kendine bir yabancılaşma durumu mudur? Yani bu iğrenç güç, hem sensin hem de değil misin? Belki de kötü, bir sarı basın yazarıdır ve aynı zamanda kişiliğinin tam yüreğine yerleşmiştir (…) Başkalarını kötü oldukları için cezalandırmak isteyenler, kendi özgür iradeleriyle kötü olduklarını kabul etmek zorundadır.” TE’ye göre “kötü” kelimesini kullanmak karın boşluğuna indirilen bir yumruğa benzer. Tartışma biter ve her şey kestirilip atılır. “Kötü”nün anlaşılır bir tarafı olmayacağı düşünüldüğü için etiketleme veya kısa yolu seçme tüm süreci sonlandırır. Birine “kötü” deyip bilincimizin tekinsiz noktalarında ona yer vererek onu sabitlemek geleneksel tutumdan öte herhangi bir anlam taşımıyor. Dahası işin bir de psikolojik ve psikanalitik boyutu var. “Kaba isteklerini gerçekleştirmek üzere harekete geçen kötü”, zihinsel tekinsizlikten gerçek dünyadaki tekinsizliğe geçiş yapar (ya da yaptırılır); bir anlamda boyut değiştirir. SAYFA 8 ? K Gelgelelim konunun teolojik tarafı da ağır basar. “Kötü”, cehennemlik olarak algılatinden kurtulmak için birinin kendi kanınca gideceği başka herhangi bir yer fasını kesmesi gibidir. Ama Tanrı’yı alt de kalmaz. TE, geleneksel teolojinin bu etmenin de başka yolu yoktur zaten. kalıbının edebiyatta da kendini gösterTanrı’yı köşeye sıkıştırmanın tek yolu diğini ifade eder ve buna göre “cehenbudur.” nemde olmanın, Tanrı’nın sevgisini bile Kötüler için yıkımın özel bir anlamı isteye reddederek onun elinden düşme” var. Çünkü bu edim TE’ye göre “Tananlamı taşıdığını söyler. Böylelikle cerı’nın yaratma gücünü gölgede bırakahennem de “insan özgürlüğüne yapılabilmenin tek yolu.” Kötünün mantığı, bilecek en cafcaflı iltifat”a dönüşür. Eh, yaratılmış olanda anlam bulamamasında “ilk günah” konusu da buna ucundan aranmalı. Kötü için sadece var olmak köşesinden eklemlenir: kendi başına bir iyiliğe karşılık gelir. “İlk günah atalarımızdan değil ebe“Kötü”nün iyisi de budur bir ölçüde. veynlerimizden kalmıştır bize; onlara da Ama bu bile kötülerin, hayatın sürdüğü kendi ebeveynlerinden mirastır. Geçacı gerçeğine karşı “her şeyi yok etme” miş, bizi biz yapandır. Hayaletimsi ataçözümünü ötelemez. Onlar Tanrı’nın larımız, arzularımızı önceden programeylemini tersine çevirmeye uğraşır. layarak ve eylemlerimizi haylazca çarKötülüğü, dünyadan mesafeli bir şepıklaştırarak en sıradan hareketlerimize kilde nefret etme diye algılayanlar; rodahi sinmiştir (…) Tıpkı ilk günah man kahramanları aracılığıyla bunu doktrininde olduğu gibi defolu sevgiböyle gösterenler de var. Burada devremiz benliğimizin tam merkezinde yer ye ölüm güdüsü girer; böylece kötülük alır ama bunun için hiç kimseyi suçlayabir çeşit aşkınlığa dönüşür. mayız.” TE, edebiyatta (daha da özel olarak BİR BİLMECE VAR romanda) kötülüğü incelerken pek çok Kötülüğü, daha doğrusu kötüleri ucuyapıtta buna dair ortak nokta saptar; tebe ya da acuze ve cadı biçiminde görüp kinsizlik, korkutucu sıra dışılık, aşırı yügöstermenin; onlara anlamlar yüklemezeysellik, anlam ihlali ve sonsuz bir nin de bir seçenek olduğu ortada. Ondöngünün zihin uyuşturan yapısı. Bir lar bu yönleriyle TE’nin de dediği gibi anlamda kötülüğün öznesi “kötüler”, makul toplumsal düzen için hayli ciddi lanetlenmiş tekinsiz tiplerle epey benbir tehdit (aslında “makul toplumsal zerlik gösterir. düzen” de ayrı bir tartışma konusu ama Zizek’e atıf yapan TE, onun kötülük neyse!). tanımlamasını bir kenara not eder: “KöTE, “düzen karşıtlığı” deyince bir tü, bizi hep geri dönmekle tehdit eder. başka örneği daha önümüze sürer: “YıFiziksel yok oluşunu mucizevi bir şekillan yiyen yaşlı androjenleri devrimci yade aşıp bizi bir türlü rahat bırakmayan pan halihazırdaki siyasi toplumları çöhayaletimsi bir varlıktır kötü.” kertme girişimleri aynı zamanda onlarKötülüğün teolojik bağlamda değerda neyin eksik olduğunu da gösterir. lendirilmesi, hemen her şeye sinen bir Toplumsal düzene diş bilerler, çünkü durum. TE, bunun alt metnini açıklarbedensel var oluşu toptan reddederler. ken aslında günlük yaşamın bilinçaltını Bedensellik onların sadece kida sunar bize: “Tanrı mi zaman uğradıkları bir dünkimseyi cehenneme yolyadır, yaşadıkları dünya delamaz. Tanrı’nın inayeğil.” tini reddederek eğer TE, kötülüğü ekine köküne böyle bir geri çevirme ayırmayı denerken saptığı yolanlaşılabilirse sen kenda ve incelediği örneklerde din gidersin oraya. Bu “amaçsızlıkla” yüzleşir, hatta insan özgürlüğünün ninedensonuç bağlantısızlığıyhai, korkunç sonucula: “Kötülüğün işe yarar hiçdur. Ona karşı durdubir amacı yoktur ya da öyle ğumuz için Tanrı’yı görünür. Kötülük sapına kasuçlayamayız (…) Tandar amaçsızdır. Amaç gibi yarı, kendi kullarının van bir şey onun ölümcül safmerhametine kalmıştır. lığını lekeler. Bu yönden, eğer Kendini cehennem yobir gün var olduğu ortaya çıluna vurmak insanın TE’ye göre “kötü” kelimesini karsa var olmak için hiçbir seTanrı karşısındaki nihai kullanmak karın boşluğuna ölümcül zaferidir, giyo indirilen bir yumruğa benzer. bebi olmayan Tanrı’ya ben2011 zer. Tanrı’nın var olmak için tek sebebi, yine kendisidir. Evreni de, belli bir amaçla değil, eğlenmek için yaratmıştır. Kötülük, sebepsonuç mantığını reddeder. Görünürde bir amacı olsaydı, bölünmüş, kendine yabancı ve kendinden sapmış olurdu. Ama hiçliği böyle sıfatlarla oluşturamazsınız. Zaten bu yüzden kötülük zamanın içinde var olamaz. Zaman değişim demektir ama kötülük sonsuza değin, sıkıcı bir şekilde aynıdır.” Buradan bakıldığında kötülük, “bir şeyleri hastalıklı biçimde hor görme”yle bütünlenebilir. TE’ye göre içinde kötü karakterler barındıran eserlerdeki kişilerin hepsinde görülmese bile çoğunlukla kötülük tam bir kayıtsızlık hali. Aynı zamanda kötülüğün belirgin iki yönüne atıf yapar yazar: “Kötülük, bir yandan var olanın sinsi bir eksikliği, öte yandan tam tersi; anlamsız bir varlığın korkutucu üremesi.” TE’nin notlarına ve incelemelerine göz attığımızda “lanetliler”in kurtarılmak istenmediğini, çünkü kurtarılırlarsa gerçekliğe karşı başkaldırı kartının ellerinden alınacağını düşündüklerini görürüz. O halde kötülüğün bir başka özelliği daha gün yüzüne çıkıyor: “Kötülük, bir tür kozmik küskünlük ve kötüler, en çok dayanılmaz sefilliklerini ellerinden almak isteyenlere saldırır.” TE, durmak bilmeyen kötülük betimlemelerine sürekli yenilerini eklerken her seferinde çıtayı biraz daha yükseğe taşır. Tıpkı kötülüğü “zevksiz, kitsch ve banal” diye nitelemesinde ve devamında olduğu gibi: “Kötülükte, kendini bir imparator gibi göstermeye çalışan bir palyaçonun gülünç fiyakası var.” TE’ye göre kötülük, ister edebi bir yapıtta isterse günlük yaşamda olsun, insana kendisini açma ve nasıl bir insan olduğunu anlatma fırsatı verir. Bu haliyle bir tür gösterge şeklinde algılanabilir. Kötülüğün “bilmece” biçiminde anlaşılması da olası. Mükemmellikten uzak dünyada insanların birbirini sakat bırakması, sömürmesi ve özgürce ezmesi, bu “bilmeceyi” daha da içinden çıkılmaz hale getirir. TE, kötülüğü yüzyılımızda nereye koyabileceğimizi tartışırken güncel bir konuya temas etmek durumunda kalıyor: “Richard J. Bernstein Radikal Kötülük adlı kitabında 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırıdan ‘kötülüğün zamanımızdaki cisimleşmiş hali’ diye bahseder. Yazar, ABD’nin geçtiğimiz elli yılda New York’taki trajedide hayatını kaybedenlerle karşılaştırılmayacak kadar çok sayıda masum sivili öldürdüğünün farkında değil galiba (…) Bernstein kendi ülkesinin özgürlük adına gerçekleştirdiği diktatörlük ve kasaplığı görmezden geliyor. Kötülük, ona sorarsanız hep başka yerde.” TE, kötülüğü edebiyatta, günlük yaşamda veya kendi içimizde; her nerede ararsak arayalım, konunun bir şekilde ahlaki sorgulamalara, hatta etiketleme sorunsalına dayandığını belirtir. İşin nirengi noktası bu olmalı: Kötü kim ve ne? Neye göre kötü veya değil? Gerçek kötü ve kötülük nerede ve nasıl aranmalı?.. Bu veya benzer sorulara verilecek yanıtlar hepimiz için önemli. ? alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr http://bulunmazali81.blogspot.com Kötülük Üzerine Bir Deneme/ Terry Eagleton/ Çeviren: Şenol Bezci/ İletişim Yayınları/ 144 s. 15 ARALIK CUMHURİYET KİTAP SAYI 1139 CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear