29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Funda Özşener’le ‘Aşkın Dili’ üzerine Oyunun karşılık geldiği uzam tümüyle kalp “Basit aşk”, ölümle noktalansa da komiktir. Gerçekte komik olanın trajik yansıması sonuçta bir yanılsamadan ibaret. Nasıl olur da bir ayna, bir rüya tutulduğu yerde kendini gösterir? Çünkü “basit aşk” sahibine kendini aramayı nasihat eder. Funda Özşener’in kaleme aldığı Aşkın Dili, bu bağlamda tersten anlatılan bir rüya ve komedi niteliğinde. Özşener’le kitabı hakkında konuştuk. Ë Ahmet BOZKURT şkın Dili şimdiye kadar yayımlanan yedinci oyun kitabın. 1997 tarihli Konstantiniye’nin Güneşi İstanbul’un fethi üzerine tersten bir okuma sunuyor. Yine aynı tarihli Büyük Kara Balık, 2004 yılında yayımlanan Sevgili Hayat mübadele sorununa eğilirken Ah Tamara da ortak bir söylenceden yola çıkıyordu. Bir modernizm ve çağdaş sanat eleştirisi olan Kayalıklar Meryemi (2008) ve Irak savaşını sahneye taşıyan Onları Eve Getir (2009) oyunlarını bir başlangıç eşiği olarak ele alırsak, oyun yazarlığı serüvenini nasıl özetlersin? Teselli olarak. Dünya hayatının bir tesellisi. Bunun zaman zaman bir tür hırçınlık anlamına geldiğini, hırçınlığa dönüştüğünü de hissederim. Fakat büyük oranda yine de teselli. O halde şunu rahatça söyleyebilirim, aslında modern anlamda bir “serüven” falan yok ortada. Tersine serüvenden kaçış, bir sığınma var. Sözcüklere ve Tanrıya. Oyunlar sanırım genel geçer eğiliminakışta kalmanın aksine benim hayatımda büyük değişim noktaları, kavşaklar bazen de kesişme noktaları; bir tür karşılaşma. Akıp giden bir hayatın, günlük kaygıların doğurduğu sorulara verilen cevapların değil, derinyanıtsız sıkıntılarla boğuşan bir ruhun belki de benden bağımsız infialleri. Bu açıdan bakıldığında yazarlığım bile şüpheli aslında. Bir düşün, yazar mıyım ben? Yani çağdaş dünyanın ya da tarihin herhangi bir döneminin tanımladığı anlamıyla? Pek sanmıyorum. O halde, eğer bir serüvenden söz edemeyeceksek bir düşüşten ya da dönüşten söz etmeliyiz. Kendi kazdığı kuyuya düşmekten, kendi içinde boğulmaktan. Saydığın oyunlar böyle doğdu, bu koşullarda kaleme alındı. Bu düşüşte sözcüklerin benimle ilişkisi giderek, muazzam bir yakınlığa dönüştü. O yüzden onların her biri varlığıyla, kendi varlığının gücüyle “yazmak” denilen eylemi çoktan aşmış. Benim tek bir sözcükle ilişkim, öyle hissediyorum ki senin söylediğin anlamda bir yazmak ve yazarlık tanımının tümüyle dışında SAYFA 16 A bir şeyi ima eder. Sözcükler zihnimde belki artık duyulmazlar da “görülür.” Bu yol yürünecek bir yol değil de sürüklenilecek ya da düşülecek bir şey. Bu tür bir ilişki modern bir yazarlığa, yazmaya müsaade etmez. Yazarlık falan gibi “serüven”, “gelişim”, “bir fikri olmak”, “topluma ayna tutmak” falan gibi şeyler yapamazsınız, bunu ummamalısınız. Sözcükler unutulmaz bir tokatla savurur sizi. Hem bu dünyadan hem öte dünyadan. Fakat karşılarında yeterince uslu ve sakin durabilirseniz dilediğinizi yapmanıza da müsaade ederler. Teselli yahut bir hatıra yahut kin veya rüya gibi, onlardan biri olarak. Orada bir şey her şeydir ve her şey bir şey. Ustalık yoktur tanışıklık vardır, yetenek yoktur izin vardır, sıfat yoktur isim vardır. En fazla ruh hali vardır. Bu ruh halidir bence senin terimlerinle söylersek “oyun yazarlığı serüvenim.” Saydığın oyunların da kaynağı. Evet, bir fikirden değil bu kaynaktan gelir oyunlar. “GÜLMEK İNSANI HAYVANA VE TABİATA YAKLAŞTIRIR” Aşkın Dili’ni diğer oyunlarından ayırt eden temel özelliği bu oyunun her şeyden önce bir komedi olması. Peki, neden tür olarak bu oyunda komediyi seçtin? Özyıkım. Karanlığa savrulan karanlık bir kahkaha. Gülmek tuhaf gelir bana hep. Zihnimdeki insan imgesi daha ziyade düşünen, durgun bir şeydir. Gülmek onu bu formdan uzaklaştırır. Gülmek onu hayvana ve tabiata yaklaştırır. Böylece insan, bu muhteşem ikiliğe eklenen bir parça olarak giderek onlara benzemeye başlar. Aslında gülmek daima bir paradoks içerir. Bizi hayvana ve tabiata yaklaştırırken sonuçta ortaya çıkan şey tümüyle insanın özkaynağıdır. Yoksa insan bağımsızca, tek başına asla bir yaprak ya da pars kadar neşeli olamaz. Dalganın yahut bir bulut kümesinin kendine has coşkusuna yaklaşmanız mümkün bile değil. O halde komedi, bir nevi hayvanlaşmak ya da taşlaşmak, toprağa, bataklık çiçeğinin çamurda eriyen gövdesine dönmektir. O muhteşem kaynakta yıkanmak ve ayaklarınız üzerinde yeniden yaratılmaktır. Galiba ben de Aşkın Dili’ni yazarken eriyiş, çözülüş, yokluğa ya da varlığa karışma duygusuyla doldum. Beni yakından tanıyan arkadaşlarım bunu hissetmiştir. “Ne karanlık, ne kederli” ‘Aşkın Dili’ Funda Özşener’in yedinci oyun kitabı. Aşkın Dili’ni diğer oyunlarından ayırt eden temel özelik bu oyunun her şeyden önce bir komedi olması. türünden şeyler duydum onlardan. Oysa sadece yakınlığımızdan dolayı, varlığın bir bataklıkta yavaş yavaş eriyişinin çıtırtılarını duymuşlardı. Yabancı olsalar, onlar da yabancılar gibi sadece neşelenirdi. Kahkahanın karanlığını asla görmezler hatta işitmezlerdi. Sözcükler buna müsaade etti. Sanki bin yılda bir ya da dilediklerinde göğe düşen gölgelerini görmeme müsaade ettiler. Böylece sizin okuduğunuz oyun yazılı olmakla birlikte, yazılmamış olanın gölgesi. Bizim terminolojiyle söyleyeyim; o oyunun kurgusu da bu “gölge kurgu.” Oyun modern bir komedi yine de bence. Basit. Çok farklı yönlerden gelen yolların kesiştiği, çağdaş bir kavşakta, bir barda başlar ve orada noktalanır. Kişiler sadece konuşur ve delicesine içer. İçki, derin bir uykunun sürmesine olanak tanır ve Lisa bir rüya görür. Basit bir aşk rüyası. Kentli kadınların göreceği türden bir rüya. Özyıkım tanımlaman çok kışkırtıcı. Bahsettiğin karanlık kahkaha da. Aşkın Dili en çok da bu özelliklerinden dolayı heyecanlandırdı beni. Aslında Aşkın Dili çok belirgin bir şekilde aşk sorununun, dil kodlarının siyasallaşmasına başka bir kapı açıyor. Peki, oyun tüm özellikleriyle tam olarak nerede duruyor? Karşılık geldiği uzam neresi? Karşılık geldiği uzam tümüyle kalp, kalbin ta kendisi. Bak mesela sen, “Tanrım mezarımı ısıt” demiş bir adamsın. O halde bundan böyle günahkârlar ve mezarlar ve ateş için bu dünyada yeni bir yer var. Anlıyorsun bu söylediklerimi. Çünkü sen daha pek çok şey söylemiş bir adamsın. Sayısız olanak sağlamışsındır sayısız varlığa. Yani sözcüklere ve onların kutsal benliklerine. O halde eğer derin bir düşünüşle ulaşacağı yeri tahayyül edebilirse insan, varoluşsal formların çeşitliliğini de kavrayabilir. Ben şunu düşünmüştüm Aşkın Dili’ni yazarken “basit aşk” diye bir şey var. Adı konmalı. Tiyatro bunun adını koyabilir ve dünyamıza katabilir. Fakat neye benzer “basit aşk”? Ne demek? Bence tarihsel ya da antropolojik bağı bir yana modernizmin iyice belirginleştirdiği bir durum olan “basit aşk” ölümle noktalansa dahi komik. Yine de modern hayat zihinlerimizde aşk yüzünden trajikmiş gibi gözüken sayısız kişilik, olay ya da benlik tasavvuru yaratmış. Bunlara sadece tarihsel miras diyemeyiz. Komik olan trajikmiş bir şeymiş gibi yansır zihinlerimize. Çünkü “basit aşk”, sahibine başkalarında kendini aramayı öğütler. Böylece tersine dönmüştür ayna, rüya, resim, ateş, alev, gölge. Onlar artık tutulduğu yerde kendini gösterir. Yansıttıkları, kendileri. Rüya görenin gözünden değil görülenin gözünde. Görülenin anlattığı öykü. Özne yok nesne var yani. Bu nesne tümüyle özne işlevi görür. Ayna bir duvarda kendini gösterir. Ateş soğutur alevini ve resim döner kendine bakar. Böylece Aşkın Dili ister istemez bir tersine hareketin oyunu olmalıydı. Ben rüyayı seçtim. Görülenin anlattığı bir rüya. Sonra başka şeyler de ters döndü elbette, mesela “basit aşk” söz konusuysa, bildiklerimizin aksine onu “bulmak” değil “aramak” kolay. Bu, o oyunun hafifliğinin sebebi. Dil kodlarının siyasallaşması bence derin düşünme yani felsefeyle başlar. Bir şeyi yıkacaksınız. Zihinlerdeki bir şeyi yıkacaksınız. Hiç değilse tek bir anlamı, tek bir durumu, tek bir anı. Sözcükler bunu yapmanıza müsaade eder. Sadece, tümüyle, tüm iştahlarıyla bunu arzularlar. Varlık oyunları bu çünkü. Bu oyunun ölümüne bir oyun oluşu doğu ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1093
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear