Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Bir kültür kazısı: Klasik Çin Şiirinden Seçmeler Klasik Çin Şiirinden Seçmeler, M.Ö. 11. yüzyıldan bu yana söylenen halk şarkılarından 19. yüzyıla, Çin’in son hanedanlığı olan Qing Hanedanlığı’na, uzanan bir seçki. Halkın yoksul yaşamı, savaş ve onun getirdiği acılar, toplumsal çelişkiler, aşk, doğanın güzellikleri, ayrılık, kavuşma, yalnızlık, dostluk, kardeş kavgası, mevsimler, tarım, içki, gurbet, özlem, Budist ve Taoist öğretiler, halkın gelenekleri ve hanedanlıkların kurulup yıkılması burada örnekleri verilen Çin şiirinin bellibaşlı konuları. Ë Nurduran DUMAN ç çekiyor rüzgâr ah nehrin soğuk sularında/ Kahraman gidiyor ah dönmemek üzere bir daha!” Zhang Yimou’nun “Kahraman” ve Chen Kaige’nın “İmparator ve Suikastçi” filmlerini izlemiş olanlar, yukarıdaki dizelerle buluştuğunda salt şiiri ya da filmleri bilenlerden daha çok keyif alır. Sanatlararası ilişkinin sanatsevere verdiği kayırıcı “tabakalı haz” diyorum ben buna. Torpil. “Yi Nehri Şarkısı” adlı bu şiir, Beyliği tarafından başka bir hanedana suikast girişiminde bulunsun diye ulak olarak gönderilmiş, başarılı olamayıp öldürülmüş Jing Ke tarafından yolda Yi Nehri’ne karşı bağırarak söylenmiş, sinema gibi farklı sanat dallarını da etkileyerek günümüze kadar gelmiş. Şiirin öngördüğünü de bir kez daha ispat ederek. Aynı şekilde, Luo Guanzhong’un Üç Krallığın Hikâyesi romanında da yer alarak okura tabakalı haz sunan “Yedi Adımlık Şiir”i de örnek olarak verebiliriz. Şiir, Çin hanedanı Cao Cao’nun oğlu Cao Zhi’ye ait. Babası Cao Cao’nun cenazesine gitmeyen Cao Zhi, hanedan kardeşi Cao Pi’nin adamlarınca evde sarhoş bulunur. Cao Pi çok kızar ve kardeşinin öldürülmesini emreder. Cao Pi, annelerinin yakarışı üzerine kardeşini affeder ve fakat vezirinin yönlendirmesiyle Cao Zhi’nin şiirsel yeteneğini test etmeye karar verir. Şair, eğer testi geçemezse canından olacaktır. Duvardaki kavga eden iki öküz resmi hakkında yedi adımda bir şiir yazması istenir. Cao Zhi başarılı olur ama kardeşi tatmin olmaz, ikisi arasındaki ilişkiyi konu alan bir şiir yazmasını ister. Cao Zhi bir saniye bile düşünmeden bu şiiri söyler ve kurtulur: “Fasulye haşlanırken fidanı yanar/ Süzülür mayalanmış soya suyu’çün/ Fidanı kazanın altında yanarken/ Fasulyeler kazan içinde ağlaşır:/ Aslında aynı kökten geldik hepimiz/ Birbirimize bu işkence niyedir?” Çin hanedanlık tarihine baktığınızda farklı kültür, tarih ve dille yoğrulmuş biri olarak ilk önce algınız zorlanabilir, kafanız karışabilir. Birçok hanedan, savaş, şair, yer ve ad… Klasik Çin Şiirinden Seçmeler’i hazırlayan ve sunan Erdem Kurtuldu dipnotlardaki açıklayıcı ve sade diliyle, seçtiği şair ve şiirlerle ve naif çevirisiyle okurun işini sadece kolaylaştırmakla kalmıyor, Çin kültürü ve şiiri, sosyal yapısı, hatta tarihi hakkında oldukça ve önemi azımsanmayacak derecede bilgi sahibi olmanızı sağlıyor. Şairlerin şiirle, Çin’le, hayatla, birbirleriyle olan ilişkileri hem seçilen şiirlerde hem de her bir şair hakkında yazılmış kısa ama doyurucu metinlerde izlenebiliyor. ŞAİRLİK DURUŞU... Seçkide, Çin’in ilk köy kökenli birkaç kurucu imparatorundan biri olan, tarıma önem vermiş, ağır vergileri kaldırmış Liu Bang (MÖ 256/7MÖ 195) gibi siyasi yönleri olan isimlerle sadece şiir yazmayı seçmiş şairler bir arada yer alıyor. Kitap boyunca anlıyoruz ki şairlerin şiirle, erkle ve halkla olan ilişkilerindeki o “seçim” hep var olmuş, var olacak. Bazıları erkin yanında dururken, bazıları erk olup yanlış bulduklarını düzeltmeye kalkışıyor, bazısı erkin karşısında bir duruş seçip sürgüne gönderiliyor ya da öldürülüyor, bazıları ise doğanın koynuna sığınıp sadece şiir düşünüyor. Seçim, işte. Şairlik duruşu seçimi. “5 kile pirinç için hizmetçi gibi boyun eğmem” düsturuyla Lushan Dağı eteklerine çekilen Tao Yuanming (365427, Tao Qian olarak da biliniyor), İtalyan oyun yazarı Edmond Rostand’ın ünlü, benim ise en önemli kahramanlarımdan biri olan Cyrano de Bergerac’ı hatıra getiriyor örneğin. Tao Yuanming’in bu tutumunun, çoğu sabah güne başlamadan “İstemem Eksik Olsun” tiradını yanıma alıp selam verdiğim dostum, belki de sevgilim Cyrano’nunkiyle benzeşmesi, aslında insanlık adına bir şeylerin pek de değişmediğini gösterirken, şairlik adına umudu bir kez daha biliyor. Tao Yuanming denemeler de yazmıştır. En bilineni “Şeftali Baharı Pınarı” denemesidir. Bu denemenin adı yazıldığı günden bu yana Çincede ütopya sözcüğünün karşılığı olagelmekte. Şiirle erk ilişkisinin gülümseten örneklerinden biri olarak, Sui Hanedanlığı’nın en büyük şairi sayılan Xue Daoheng (540609) ile Chen Hanedanı arasında geçen bir hikâye gösterilebilir. Daoheng’in bir şiirinin ilk iki dizesin Li Bai (701762) ise ayla ilişkisi açısından Cyrano ile benzeşiyor. Bai bir gece ayın nehirdeki yansımasını kucaklamak isterken boğulur. Ayı kucaklayıp kucaklayamadığı bilinmiyor ama adı, yüzeyi ayın yüzeyine çok benzeyen Merkür gezegeninde bir kratere verilmiştir. Cyrano ise oyunun bir yerinde aydan düşer ve bu ay düşmesini öyle bir anlatır ki darısı şiirle uğraşıp da aydan düşenlerden olmak isteyen her şairin başına. ÖNEMLİ BİR İZLEK Rüzgâr önemli bir izlek Klasik Çin Şiiri’nde. İçinden rüzgâr geçen her bir şiirde, onun binbir türlü haline, doğanın diğer olaylarıyla ve şeyleriyle olan farklı etkileşimine tanık oluyorsunuz. Dağlar, tepeler, ırmaklar, şehirlerle coğrafya da önemli izleklerden. Sarı Irmak örneğin, Çin’in ikinci, dünyanın altıncı en uzun nehri, 5464 kilometre. Okumalarınız esnasında önünüze açmadan edemediğiniz Çin haritasında, batıdaki Qinghai Eyaleti’ndeki Bayan Har Dağları’ndan başlayıp dokuz eyaletten geçerek Bohai Denizi’ne döküldüğünü görünce neden pek çok şiirde adının geçtiğine şaşırmıyorsunuz. Çin uygarlığı bu nehrin etrafında başlayıp gelişmiş. “Yeşim bir çömleğin içindeki buzdan kalp parçası” Çin kültüründe saflığı simgeleyen bir imge. Biz su dökeriz, onların ise biri uğurlanırken ayakta ritim tutup şarkı söylemesi eski bir gelenek. “Yaban kazlarının göçü” Çin Şiiri’nde sık kullanılan ve ayrılığı ifade eden bir simge. “Çifte Dokuzlar Bayramı” ay takviminin 9. ayının 9. günü kutlanılan bir bayram. O gün dağa tırmanılıyor ve şifa verdiğine inanılan kızılcık dalları sunuluyor karşılıklı. “Yaban ellerde yalnız başına kaldı mı insan/ Bayramlarda sevdiklerini daha çok düşünür/ Kardeşlerim dağa çoktan çıkmıştır biliyorum/ Ama kızılcık dallarından birisi eksiktir.” Yine kardeş(ler) için yazılmış bu şiir aynı zamanda ressam, müzisyen ve devlet adamı da olan Wang Wei’nin (710761). Wei, Song Hanedanlığı’nın ünlü şairi Su Shi tarafından “şiirinde resim, resminde şiir olan” diye adlandırılmıştır, Çin resminde Güney ekolü denilen pastoral resmi etkilemiştir. Çinliler bir düşünceyi birbirine paralel iki tümceyle ifade etmeyi seviyor. Paralelizm, Çin yazınının en eski zamanlardan gelen özelliklerinden biri. Bu ikilik kitapta Lu Ci’den alıntıyla şöyle açıklanıyor: “Kara bulutlar kızıl kulenin üstünde toplanıyor/ Müthiş rüzgâr oymalı pencereleri sallıyor/ Yağmur suyu uzun dam olukları basıyor/ Çamur bataklıkları merdiven basamaklarında duruyor.” Bulutla rüzgâr göğe ait birbirine uygun olaylardır. Kule ve pencere evin kısımlarıdır, demek ki uygundur. Bazı yazarların belirli bir sözcük ya da tümceye uygun olanı buluncaya kadar günlerce düşündükleri pek çok hikâyede anlatılır. Zayıfları ve ezilenleri savunan, gündelik yaşam sahnelerini betimleyip bir fincan çay içmenin keyfini de dile getirmeyi başaran Bai Juyi’nin (772846) uzak coğrafya ve zamanlardan gelen aşağıdaki şiiri; Li Bai’nin “Çok uzun sürdü bu özlem, / Kırdı bendeki şu kalbi.” dizeleriyle iç geçiren dostun dosta daveti olsun: “Taze içkinin yeşil tortusu/ Kırmızı kilden küçük bir soba/ Akşam olmuş, kar yağdı yağacak/ Bir bardak içki buyurmaz mısın?” ? Klasik Çin Şiirinden Seçmeler/ Hazırlayan ve Çeviren: Erdem Kurtuldu/ Yapı Kredi Yayınları/ 92 s. “İ den sonra “Bu nasıl şiir, sen de şiir mi yazıyorsun!” demiştir erk. Luo Binwang’ın (626684) hayatına ve şiirlerinin başına gelenlere bakıldığında ise Çin’in ta yüzyıllar öncesinde edebiyata yaklaşımındaki ciddiyeti ya da o dönemin İmparatoriçesinin sapla samanı kendince nasıl ayırabildiğini görebiliriz. İmparatoriçeye karşı ayaklananları destekleyen Binwang, İmparatoriçe hakkında sivri dilli bir bildiri yayınlar. Ayaklanmacılarla birlikte öldürülür. Bildiriyi okuyan İmparatoriçe şairin tüm eserlerinin toplatılıp –yakılmasını değil yayınlanmasını sağlar. Darısı günümüz erkinin şairle olan ilişkisinin, en önemlisi de şairle öteki dediği şairin arasındaki şiir adına tarafsız olunması gereken ilişkinin başına. ŞAİR DOSTLARINA ŞİİRLER Dikkat çekecek sayıda şiir, şairlerce şair dostlarına yazılmış. Tang dönemimin ünlü şairlerinden, Çinlilerce tarihçi şair diye anılan, kendinden sonra gelen kuşakları ve hatta Japon şair Matsuo Basho’yu etkileyen Du Fu (712770) şair dostu Li Bai’ye “Göğün Sonunda Aklımda Li Bai” adlı şiirinde şöyle seslenmiştir: “Şiir karşı muvaffakiyete/ İblis hatalara sevinmekte/ Konuş dışlanmış ruhun diliyle/ Bir şiir bırak Milou Nehri’ne.” SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1067