29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

LouisAntoine de Bougainville’den ‘Dünyanın Çevresinde Yolculuk’ Seyir Günlükleri Yolculuk edebiyatının başyapıtlarından sayılan ve LouisAntoine de Bougainville’in 17661769 yılları arasında gerçekleştirdiği yolculuğunun anlatısı Dünyanın Çevresinde Yolculuk, aynı zamanda sömürgeciliğin tarihi olarak da okunuyor. Bougainville’in 17661769 yılları arasında gerçekleştirdiği yolculuğunun anlatısı, Dünyanın Çevresinde Yolculuk, tarihsel ve edebi niteliklerinin yanı sıra, XVIII. yüzyılda denizdeki protokol kuralları, sömürge yönetimleri ve sömürge tarihi hakkında önemli bilgiler vermesi nedeniyle, yolculuk edebiyatının başyapıtları arasındadır. metne alışan okur, ikinci bölümde teknik ayrıntıya ve denizcilik terimlerine çok da takılmadan günlüklerin anlattığı macera dolu olaylara ve tarihi, toplumsal malumatlara odaklanabilmektedir. Örneğin henüz ikinci bölüme gelmeden okur, Bay Bellin’in ismiyle tanışıp onun haritalarına aşina olur. Çevirmenin dipnotunda aktarıldığına göre Nicolas Bellin, harita mühendisi bir coğrafyacıdır ve Bougainville, onun atlas ve haritalarından faydalanmakta bu nedenle de çeşitli vesilelerle onun adını anmaktadır. Sonuç olarak, yazarın başlangıçta yaptığı girizgâhla ve tabii çevirmenin sunuşuyla okur, bazı isimleri ve terimleri öğrenerek zorlanmadan kitaba adapte olmuştur. İkinci bölümle birlikte, gidilen yerler hakkında aktarılanlar ve ayrıntılar derinleşir. Buenos Aires’te liman olmadığını, Belediye Sarayı’nın meydana baktığını ve her gün bu meydanda kurulan pazarı, Bougainville’in günlüklerinden okuruz. Bunun gibi fiziksel malumatların yanı sıra toplumsal yapıya da değinir. Böylece çoğumuzun, daha önce rastlamadığı önemli bilgileri paylaşarak sürükleyiciliği de arttırmış olur. Örneğin, Buenos Aires’teki dini cemaatleri ve Cizvitlerin dini ritüellerini anlatır: “Cizvitler, kadınların dini bağlılıklarını kutsama amacıyla, bu öncekilere kıyasla daha zorlu bir yol gösteriyorlardı. La Casa de los exercicios de las mugeres, yani kadınlar için alıştırma evi adı verilen, manastırlarına bitişik bir evleri vardı. Kadınlar ve kızlar, kocalarının ya da anababalarının onayını almaksızın, burada on iki günlük bir inzivaya çekilirler ve böylece kutsanırlardı.” Din üzerine yapılan sunuş bitince doğayla ilgili bilgiler aktarmaya başlar. Bugün pek çoğunu gündelik hayatta kullandığımız pek çoğununsa ismini dahi duymadığımız otları, uzun uzun Bougainville’in kaleminden okumak da ayrıca zevklidir. Yakın bir zaman önce bizim coğrafyada da popülerleşen Paraguay çayının yapıldığı mate adlı ottan da bize oldukça uzak olan ve aşinası olmadığımız lucet adlı tırmanıcı bitkinin meyvesinden de aynı iştahla bahseder. Bu esnada çamdan üretilen, Kuzey Amerika’nın bazı yörelerinde içilen sapinette adlı bir tür bira olduğunu da öğrenerek keyifleniriz. Bütün bunlar “Malvinas adalarına ilişkin doğabilimsel ayrıntılardır”. ‘O GEMİDE BEN DE OLSAM…’ Bougainville, keşifçi ve çok “kimlik”li bir gezgine yakışacağı üzere, çünkü yazar aynı zamanda bir diplomat ve savaşçıdır toplumsal hareketlenmeler hakkında malumat aktarmaktan da geri durmaz ki bütün bunlar o dönem keşif gezisi yapanların gözlemlemesi ve kaydetmesi gereken meselelerdir. Yazar, ortaöğretim yıllarında pek çok öğrenci için sıkıcı ve zorlu anlarla dolu olan tarih derslerinin o sıkıntılarını yaşatmaksızın tarih bilgimizi yoklamamıza yardımcı olur. Beri yandan keşiflerin nasıl mesinden, gördüğü kıyının Malvinas kıyıları olduğu sonucuna varmak kolaydır. Bundan daha temelsiz bir sav ileri sürmüş olmaksızın, Beauchesne Goüin’in 1700 yılında Güney Denizi’nden dönüşünde, kendini Sebaldes Adaları’nda sanırken, Malvinaslar’ın doğu kıyısında demirlediğini belirtebilirim.” Yazar, günlüklerini kitap haline getirirken yaşadıkları maceraları ve karşılaştıkları tehlikeli durumları da aktarmak konusunda tereddüt etmemiştir. Bütün bunlar, sunuş yazısında Ömer Bozkurt’un da belirttiği üzere, kitabı çekici kılmak için sonradan eklenmiş değildir; seyir günlüğü gerçekten de yeterince zengindir ve Bougainville’in yazma becerisiyle ustaca kitaplaşmıştır. Metin hem bir tarih kitabıymışçasına hem de bir macera romanıymışçasına okunurluğa sahiptir. Yazarın ve La Boudeuse firkateyninin sona yaklaşırken yaşadıkları bir deneyim ve bunun yazar tarafından günlüğe/kitaba aktarılışı da bunun ispatıdır: “…Topçular Burnu’nun önünde yarım fersahtan fazla uzanan körkayalara düşmemek için çok zorlandım. Ada yönünden esen rüzgârda tutunmak için orsa seyrederek zaman zaman bir top atıyordum; nihayet saat on bir ile gece yarısı arasında, kral tarafından istihdam edilen liman kılavuzlarından biri gemiye geldi. Artık kendimi güçlüklerden kurtulmuş sayıp, geminin sevkini kılavuza bırakmışken, saat üç buçukta Mezarlar Koyu yakınlarında bizi karaya oturttu. Neyse ki dalga yoktu ve gemiyi açığa doğru yöneltmek için hızla yaptığımız manevra işe yaradı; ama bir düşünün: atlatabildiğimiz bunca tehlikeden sonra, emirlerin gemimizi teslim etmeye zorladığı cahil adam yüzünden limanda karaya oturmak bizim için ne öldürücü bir acı olurdu!” Sunuş yazısında söylendiği gibi, insan yani okur, gerçekten de LouisAntoine Bougainville’le birlikte La Boudese firkateyniyle sefere çıkmaya heves eder. Son sözleri, özgün metin üzerinde uzun süre çalışmış olan ve bizi daha en baştan gemiye binmeye heveslendiren Ömer Bozkurt’a bırakalım: “İki yüz elli yıl kadar önce yaşasaydım eğer, XVIII. yüzyılın ortalarında doğmuş olsaydım yani ve 1766 yılında bana ‘Bu yıl sonuna doğru Bougainville La Boudeuse firkateyniyle sefere çıkıyor, bir buçuk yıl sonra da James Cook (bir başka gezgin), tadil edilmiş, yuvarlak pruvalı kömür gemisi Endeavour ile yelken açacak; gel seni bunlardan biriyle gönderelim!’ demiş olsalardı ben Bougainville’i seçerdim.” ? Dünyanın Çevresinde Yolculuk /LouisAntoine de Bougainville/ Çeviren: Ömer Bozkurt/ Yapı Kredi Yayınları/ 350 s. Ë Müge KARAHAN ünyanın Çevresinde Yolculuk, Aydınlanma Çağı’nın, “aydınlatanlar” zümresi içinde anılan ve birden çok unvana, sıfata sahip olan filozof, diplomat, asker, denizci ve yazar LouisAntoine de Bougainville’in 17661769 yılları arasında yaptığı seferler sırasında tutmuş olduğu seyir günlüklerinin derli toplu bir sunumudur. Günümüze ulaşması ve farklı dillerdeki baskıları, kitabın klasikler mertebesine erişmiş olduğunu işaret etmektedir. Okur, kitabın çevirmeni Ömer Bozkurt’un sunuşuyla kitaba başlarken 82 yıl yaşamış olan Bougainville’in dünya görüşü ve genel kültürü hakkında bilgi sahibi olarak kitabı okumak üzere heveslenecektir. Çünkü Ömer Bozkurt’un aktardığına göre, on sekizinci yüzyılın aydınlatıcı yazarının; “ansiklopedistlerden büyük ölçüde etkilenmiş dünya görüşü, fen ve doğa bilimlerine yakınlığı, gördüğü klasik diller eğitimi, dünya çevresindeki yolculuk sırasında tuttuğu seyir günlüğünde ve sonra yayımladığı kitapta kendini gösterir.” Ayrıca seyir günlüğünde ve kitabında diğer yazarlardan yaptığı alıntılar ve keşfettiği karalara verdiği adlar, Bougainville’in yaratıcılığı ve fikir dünyası hakkında ipucu veren kanıtlardır. ÖZENLİ ÇEVİRİ Sunuş yazısıyla heveslenen okur, Bougainville’in seyir günlüklerine daldığında da hayal kırıklığına uğramaz çünkü yazarın titizlenerek kitaplaştırdığı günlükleri hızla akıp gider. Kitabın akıcılığının önemli etkenlerinden birisi de sunuş yazısı vesilesiyle andığımız Ömer Bozkurt’un özenli çevirisidir. Bougainville’in eseri, denizcilik terimlerine sıkça rastlanan, eski bir keşif metni olsa da denizcilik anlatısı olmasından ve “tarihi”liğinden kaynaklanan zorluklar çevirmenin not düştüğü açıklamalarla çözülmüştür. Gerisi okura kalır: İsteyen keşifçi ruhla ve hiçbir şey bilmiyormuşçasına karaları, denizleri takip eder; isteyen ayrıntılara saplanıp ilginç malumatlar edinir; isteyense tarih bilgisini sınayıp en baştan keşfe çıkar. Yazar özellikle ikinci başlıktan sonra iyice açılır. Muhtemelen başlangıcın heyecanı ve gerekliliğiyle birinci bölümde verdiği teknik bilgiler azalmıştır ya da SAYFA 16 D LouisAntoine Bougainville, La Boudese firkateyniyle 176669 yıllarında dünya çevresinde keşif yolculuğu yapmış... yapıldığına yani bir anlamda tarihin “tarih oluşuna” tanıklık etmeye olanak tanır. Malvinas kıyılarıyla ilgili yaptığı bir tespit, kitabın bu iki özelliğini doğrulayan örneklerden biridir: “Bana öyle geliyor ki, burayı ilk keşfeden ünlü Amerigo Vespucci’dir. O, Amerika’nın keşfi için çıktığı üçüncü yolculukta, 1502 yılında bu adaların kuzey kıyılarından geçmiştir. Gerçi bunun bir ada mı, yoksa kıtanın bir parçası mı olduğunu bilmiyordu; ama izlediği rotadan, vardığı enlemden, bu kıyılara ilişkin betimle CUMHURİYET KİTAP SAYI 1029
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear