29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Metin Cengiz’den ‘İmge Nedir?’ Olmayanın görüntüsü Metin Cengiz, İmge Nedir? isimli kitabında klasikmodern şair, yazar ve felsefecilerinden alıntılar yaparak şiirimizin o uzaksoyut kavramı üzerinden imgeyi açımlamayanetleştirmeye çalışıyor. Ë Salih AYDEMİR etin Cengiz, imge üzerine yayımladığı kitabında klasikmodern şair, yazar ve felsefecilerinden alıntılar yaparak şiirimizin o uzaksoyut kavramı üzerinden imgeyi açımlamayanetleştirmeye çalışmış… İmgenin ansiklopedik bilgisinden yola çıkarak birçok şair, yazar ve felsefecilere yaptığı yolculuk Avzer Ziss ile başlıyor : “Gerçekliğin sanatsal çağrışımı” olarak imgeyi nitelendiren A. Ziss, imgenin felsefi ve günlük dildeki tanımlarından özenle ayrılması gerektiğini vurguluyor… A. Ziss “İmge, gerçekliğin sanatsal çağrışımıdır (evocation), sanatçının bilincinde saptanmış olan haliyle nesnel dünyanın düşünsel (idea) bir tablosudur ve bunun sonucu olarak okur, seyirci ya da dinleyici tarafından algılanır” diyor. Ziss, imge ve tasarım ayrımlaşmasını da varlık nesne ilişkisinde açımlıyor. Ardından Metin Cengiz, Kant’tan yaptığı alıntıda, insanın kendi öz bilincine varması eyleminden imgenin ayrılamayacağını ve estetik yargıyı öznel yapının ayna imgesi, dolayısıyla görünür imgesi sayıyor. Wittgenstein, imgeyi tasarım olarak niteler ve gerçekliğin yanına bir cetvel gibi uzatılmış bu tasarımın nesnenin dışında durarak nesneyi ortaya koyduğunu ve bunun da “gerçeklik ile uyuşur ya da uyuşmaz; uygun ya da uygunsuz, doğru veya yanlış” olduğunu söyler. “Çağrışım bir anlamda da insanın nesnenin tanımlanmamışlığı (sınırsızlığı) karşısında kendini özgür duyumsadığı çağlara değin bir geri dönüştür. Nesnelerin henüz kesinleşmiş adlandırılmasının, sınıflandırılmasının yapılmadığı dönemlerin bir önceki tarihsel dönemlere geri gitmek. Alışkanlıkların, kısıtlanmaların, günlük dilin kireçlenmiş, iyice köreltilmiş kodlaması dışına çıkmak.” Sözcüklerin özgürce çeşitli anlamları çınladığı alanda gezinti yapmanın gerekliliğini savunan Cengiz, Pierre Reverdy’nin imge konusundaki düşüncesine yer verir: “İmge bir karşılaştırmadan değil, birbirinden az çok uzak iki gerçeğin yakınlaştırılmasından doğar.”Bu alıntıyla Cengiz, çağrışım konusunda şu noktayı koyar: “Çağrışım dilin kendini anımsaması olayıdır ve bu olayın içinde cereyan eder.” İmgenin, insanın tanımlanmışın, işaret edilmişin dışında varlık bulma çabasının adı olduğu söylenerek bu kez de Henri Bremond’un düşüncesine yer verir:“Her şiir şiirsel karakterini tam anlamıyla, bizim saf şiir diye tanımladığımız gizemli bir gerçekliği dönüştürücü ve birleştirici varlığı, pırıltısı, eylemi ile edinir.” İmgenin biçimsel bir gerçeklik yaratması gerektiğini ve eğer yaratamıyorsa şiirin anlaşılmayacağını, şairin karanlık ve ulaşılmaz bir dil kullanıyorsa, ortaya şiir adına ciddi bir sorunun çıkacağını belirten Cengiz, bu düşüncesini Eliot’un kalemiyle destekler: “Ama şiir özellikle şair için yazılmış olursa, çok özel ve bilinmeyen bir dilde yazılmış olurdu; ve yalnızca şairine hitap eden şiire şiir denemez.” Kitabın iki numaralı bölümünde Gaston Bachelard’ın “Mekânın Poetikası”ndan örnekler verir. Hatta G. Bachelard “Su ve Düşler” kitabında da “imgelem ve madde” konusunu ele alırken şunları söyler: “Bir ağızda felsefi olarak ifade edilecek olursa, iki imgelem ayırt edilebilir: biçimsel nedene yaşam veren bir imgelem ve maddesel nedene yaşam veren imgelem; ya da daha kısa bir deyişle, biçimsel imgelem ve maddesel imgelem.” Bir sanat eserinde söz çeşitliliğinin bir tür biçimsel nedene dönüşmesi gerektiğini savunur G. Bachelard. Dil ve gerçeklik konusunda da M. Cengiz Voloşinov’dan örnek verir. Voloşinov, dili toplumsal etkinlik, pratik bilinç olarak düşünür ve ekler: “Dilsel anlam toplumsal ilişkiler sırasında ortaya çıkan toplumsal bir eylemdir. İmgenin de bu toplumsal eylemin bireysel zihindeki gerçeğe ait tasarımı olduğu belirtilir ve buradan Cengiz şu sonuca ulaşır: “Şiirsel imgenin dilin şiirsel bağlamda işlenmesiyle elde edildiğini görürüz” der. 4 nolu bölümde ise Sartre devreye girer. “İmgelem” adlı incelemesiyle başka yazarlar da eklenir. Bunlar: Descartes, Leibniz, Hume ve Husserl başta olmak üzere kitabın ilerleyen bölümlerinde Aristo, Kant ve Bergson gibi düşünürlerle de karşılaşırız. Ama bu bölümün asıl konuğu Sartre’dır. Sartre imge konusuna şöyle yaklaşır: “Bilinçte imge olmadığı gibi olmayacaktır da. Ancak imge belirli bir bilinç türüdür. İmge bir şey değil, bir edimdir. İmge bir şeyin bilincidir.” Metin Cengiz, “Ö.İnce, G. Lukacs, Wittgenstein, İ. Berk, J. CharpierP. Seghers, Papaz Henri Bremond, Prof. Dr. H. Salihoğlu, G. Bachelard, Pierre Reverdy, B. Suçkov, T. Todorov, Şklovski, Jakobson, M. Rıfat, M. Kagan, R. Williams, Voloşinov, J.P. Sartre, Descartes, Spinoza, Leibniz, Hume, Platon, Galvano Della Volpe, Y.N. NayırS. Bolat, Pierre Jean Jouve, Barthes, M. Cengiz, Orhan Koçak, Adorno, W. Benjamin, İbni Meymun, David Frisby, G. Simmel, N. Lynton, R.WellekA.Warren, Ahmet Oktay” gibi daha bir çok şair, yazar ve düşünürlerin görüşleriyle, imgenin nasıl algılanması gerektiğini bizimle paylaşıyor… Çağımız için “imge (imaj)” üzerine sıklıkla düşünmek ve yeni bakış açıları için öncelikle şiirimizin yıllarına ışık tutacağını düşündüğüm bir kitap: İmge Nedir? ? İmge Nedir?/ Metin Cengiz/ Digraf Yayıncılık/ 56 s. SAYFA 19 M CUMHURİYET KİTAP SAYI 1024
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear