Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Doğan Erdem’den ‘İda’nın Merhameti’ “İçinden tarih geçen roman” Bir yandan Kaz Dağları’nda birbirinden farklı amaçlarla bir araya gelmiş altı kişi, düğümlerin çözüldüğü, gizlerin açığa çıktığı bir düzlemde tutkularının, saplantılarının esiri olarak kendi yazgılarına sürükleniyor öte yandan Tebriz’in alınmasıyla başlayan romanın tarihi bölümlerinde, Yavuz Sultan Selim’in nedimi Hasan Can, kendi iç dünyasının kapılarını aralarken, padişahın ve onun yakın korumaları olan Solaklar’ın tarihe yön veren yaşamlarından da çarpıcı kesitler sunuyor. Doğan Erdem, İda’nın Merhameti’yle okuyucuyu, iktidar sahibi bir genel yayın yönetmeni gazeteciyle birlikte Kaz Dağları’na, Yavuz Sultan Selim’in küpesinin peşinden götürüyor. Doğan Erdem’le İda’nın Merhameti üzerine Sedat Demir konuştu. Ë Sedat DEMİR da’nın Merhameti’nde Yavuz Sultan Selim’in küpesini soruşturan gazetecinin serüveni var. Peki, sizi bu hikâyenin peşinden sürükleyen neydi, anlatır mısınız? Genel yayın yönetmeni Behzat’ın serüveni Yavuz Sultan Selim’in kulağındaki nesneyi aramanın ötesinde bir şey, aslında. Behzat’ın ardına düştüğü yine Behzat… Hiç dillendiremediği, yüzleşmediği, bir adamı arıyor aslında. O adam kendisi. Yazarı da bir hikâyenin peşinde sürükleyen dürtü yine kendini arama sancısı, böyle bakınca hikâyenin ardına düşüş serüveni biraz bencillik gibi de demek gerekir. Romanın yazılış tarihi burjuva kültürü için üretmekten çıkıp geliyorsa, bu bencilliğe de yazarın hakkı var. Yaratıcılığın en sınırsız olduğu alanda, roman sanatının içinde, düşüncenin ket vurulamadığı sınırsız dünyada kendini arayan adamın arkasına düşüp, insanı aramak çok da yadırgatıcı değil üstelik. Bu bir ayrıcalık ve bundan haz duyuyorum. duygusuyla hareket ettiğini mi kabul Selim’in olduğu söylenen müzik eserlardan. Yavuz Selim’in asla femine bir edeceğiz? lerine kulak kabarttım. Dinlemeye çayanı bulunduğu savıyla küpe takmalıştım. Bu yaptıklarım, roman kurguyacağını iddia eden ya da haydi varsa“DÖNMEYE BAŞLAYANIN dur diyenlere nazire yapıp ille de geryalım takmış, o halde ulvi bir gerekNEREDE DURACAĞI BELLİ çek olanı aramaktı. Sonra İda’nın çeyle takmıştır diyen bir anlayış karşıOLMAZ” Merhameti bitince anladım ki; ne günıza çıkıyor. Bunları görünce tarihsel Peki, tarihi olaylar üzerine hazırlanümüze dair karakter ve olaylarda ne gerçeklerin aslında neler olduğu konan tezler, araştırma kitapları ya da gade tarihsel karakter ve olaylarda kurnusunda ciddi kuşkularınız oluşmaz zetelerde okuduğumuz tarihle ilgili çargu denebilecek tek sözcük olmasın dimı? İda’nın Merhameti’nde söylencepıcı bilgiler, bize asıl gerçeği açıklaye uğraşmışım. Romanın okuyucusu ler ya da mitlerle örülmüş ve bu sayemaktan uzak mı? eğer bu coğrafyayı seviyorsa ve tarihe de bilimsel yaklaşımları tu kaka ilan Beş yüz yıl öncesinden bahsediyode merakı varsa elindeki kitabı bir eden bir yan hiç olmadı. ruz. Sınırlı kaynaklardan beslenen ve rehber olarak kullanıp, İda’nın Mer Yine günümüze ait kurgu, zıt kabu kaynakları evirip çevirip, kahrahameti’ndeki mekânları bulup, havarakterlerin, birbirini sevmeyen kişilemanlar yaratmaya çalışan bir de zihnisını soluyarak, o karakterlerle sohbet rin üzerine yapılmış. BehzatKemal ve yetten. Bir yandan Topkapı müzesine edip birebir yaşar gibi geliyor. kızı Eylem bu isimlerin başında geliYavuz Selim’in devasa küpeli portre Özellikle Yavuz Sultan Selim döneyor. Bunlar aynı zamanda ülkemizin sini asan ama öbür yandan bu resmi minden bahsediyorum, anlatının gerpolitik döneklik kavramını açıklayabikullanarak sergi açanları padişaha haçek kişi ve kurumlarla ilgisi ne kadarlir misiniz? karet etmekle suçlayan garip anlayış Behzat, İda’nın Merhameti’ni yadır? zarken karakterini tamamıyla Roman okuyucuya en kendisi oluşturanlardan. O çok bu soruyu sorduruyor. karakter dönek olmasaydı, Tarihsel kimlikler bizden roman tuzsuz bir yemek gibi olanlar ve olmayanlar diye olacaktı. 80 sonrası savrulayrıştırılıp, pür iyiler ve pür maların bir yerinde, bir başat kötüler yaratılmayınca okukarakter çizilecekse sanki poyucu kuşkuya düşüyor. Alılitik dönekliğe mutlaka bir şık olmadıkları ölçü de tarafdokunmak gerekir diye düsız bir bakış açısı var. Bugüşündüm. “Dönek” deyince ne kadar anlatılanlardan, öğbir tipleme karşınıza zaten rendiklerinden farklı bir Osçıkıyor. Yazdıkları, söyledikmanlı tarihiyle karşılaşınca leri, yaşam biçimleri ve bikişiler ve kurumları da gerçemleri birbirinin aynı insançek mi diye elbet sorguluyor. cıklar. Hiç araştırmadan yaCumhuriyet dönemine hatta zabileceğiniz bir prototip. Bibizzat Kurtuluş Savaşı mücaliyorum çok kalıp oldu ama delesine eleştirel gözle bakılöyle. Bunu rahatça da söylüdığı kadar Osmanlı’ya bakıyorum. İki olmazsa olmaz labilecek mi merak ediyoözellikleri var. Bir, dönmeye rum. başladıklarından nerede du Romanda anlatıldığı karacakları kestirilemez, asla darıyla, Yavuz Sultan Selimin güven duyulamayacak tiplerTebriz’de yaptıkları oldukça dir. Herkesin ihtiyatla yaklaşetkili görünüyor. Bu denli tığı, septik olmanıza neden sert bir kişiliği mi var padişaolacak kadar güvensiz kişilikhın? ler. İkincisi ise geçmişlerine Padişah Selim’e yavuz küfretme, onu aşağılama zounvanı veriliyor ve hatta yarunluluğunda hissetmeleri, bancı kaynaklarda ki unvanı böyle davranmaları. Bizim “dehşet saçan” gibi bir şey. kuşak dönemin ucundan kı“The Stern”, diyorlar. Başka yısından geçti. O savrulmalaveriler de var elimizde. Şah rı yaşamadığı için “dönek” İsmail ile savaştan önce epey olmaktan da uzakta kaldı. bir karşılıklı ve birbirlerini Zor zamanları, dayanma güçincitecek peşrevler çekiyorlüklerini hiç yaşamadı. Depolar. Şah İsmail’in karısını esir litizasyonun fanusuna alınalıyor ve tüm aracılık gayretmıştı. Bir teste tabi tutulmadı lerine rağmen ödün vermianlayacağınız. Bu nedenle rayor. Şimdi bunları bildikten hat konuşuyor olabilirim. sonra ne diyeceğiz? Bizim Ama önceki kuşak çok sıkınkahramanların her şeye rağtılar çekti. Bu nedenle “değimen öteki acizlerden yine de “Onlarca kez Kaz Dağları’na gidip geldim roman için. Severek, isteyerek şim” yaşamak zorunda “insani” olarak üstün olduyaptığım seyahatlerdi. Romandaki karakterleri de yanımda götürüp, gekalışlarını çok insani bu ¥ tirdim” diyor Doğan Erdem . ğunu ve hep bir merhamet CUMHURİYET KİTAP SAYI 1024 İ “ROMANIN TARİHE TARAFSIZ BİR BAKIŞI VAR” İda’nın Merhameti’nde tarihi olaylar, günümüzün koşullarında yaşayan kimliklerin etrafında anlatılıyor. Kitabınız için tarihi roman türünün bir örneği diyebilir miyiz? Yazmayı, kuramsal çerçeveyle hapsedilmiş bir çember içinde asla düşünemiyorum. Türü, kahramanları, karakterleri baştan çok oturtulmuş bir yazma biçimi yaratıcılığı sınırlamak gibi geliyor. İda’nın Merhameti tarihsel roman türünün bir örneği olmaktan biraz uzakta durmaya çalışan bir roman. O nedenle, “içinden tarih geçen roman” demeyi yeğliyorum. Böylece tarihsel motiflerin dışında akan roman sürecine de haksızlık etmemiş oluruz. Romanı yazma süreci nasıl çalıştı? Örneğin karakterleri nasıl içselleştirdiniz mesela? Kaz Dağları’na romandan önce ya da roman için hiç yolculuk yaptınız mı? Onlarca kez Kaz Dağları’na gidip geldim roman için. Severek, isteyerek yaptığım seyahatlerdi. Romandaki karakterleri de yanımda götürüp, getirdim. Onların yol göstericiliğinde köy köy İda’yı dolaştık. Bu araştırmaların güzel yanıydı. Öte yandan da Yavuz Selim’in kendi yazdıkları da dahil pek çok kaynağı okudum. Hatta Yavuz SAYFA 16