Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Şiir Atlası CEVAT ÇAPAN Adrienne Rich/ Şiirler/ Çeviren: Barış Özkul ‘yaralarını inkâr eden ünlü bir kadın olarak öldü’ drienne Rich (1929). 20. yüzyıl Amerikan şiirinin özgün seslerinden olan Adrienne Rich, Baltimore’lu Yahudi bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. W. H. Auden tarafından düzenlenen Younger Poets Award (Genç Şairler Ödülü) yarışmasında, henüz 22 yaşındayken birincilik kazandı. 1960’lı yıllardan itibaren feminist kimliğiyle ön plana çıktı. Amerika’daki feminist hareketi gerek şiirleri gerekse eleştirel yazılarıyla destekledi. Harvard’da ekonomi profesörü olan eşi Alfred Conrad’ın 1970’teki intiharının ardından şiire daha fazla yöneldi. 1973’te yayımlanan Diving into Wreck (Enkaza Dalmak) başlıklı kitabıyla Amerika’da yılın şairi seçildi. Şiirlerinde kadın sorunlarını toplumsal ve gündelik hayatı kuşatıcı çeşitli temalar çerçevesinde incelediği gibi şair duyarlılığını salt kadın sorunlarıyla sınırlı tutmaz. Güç Yaşarken topraktan tortuları içinde tarihimizin, bir çapa boy verdi bugün, çatırdayan böğründen toprağın. Bir şişe kehribar: ateşin ve hüznün bir asırlık devası, kara kışla kaplı toprakların tesellisi. Marie Curie’yi okuyordum bugün. Biliyor olmalıydı radyum hastalığına tutulduğunu. Durulttuğu elementti, vücudunu günbegün dişleyen. Oysa ne kataraktlarının, ne parmak uçlarına sinen irinlerin kaynağını görmek istedi. Ne deney tüpü Ne de kalem tutacak hale gelene dek parmakları. Yaralarını inkâr eden ünlü bir kadın olarak öldü. Bir kadın ki yaralarıyla gücünün aynı pınardan beslendiğini inkâr eden… Akşam Üstü Kıpırdıyorsun, üç saat boyunca zincirleme içilen sigaraların ardından. Sundurmaya çıkıyoruz, iki arkaik figür: bir adam, bir kadın. Ne yıllanmış ustaların, ne eski öykülerin hiçbir fikirleri yok, ne olduğumuza dair. Titreyen sevgilileriz, yarı karanlık altmışların ortasında. Asılı kalmış zihinlerimiz o ezeli açmazda, sarılmışlar birbirlerine sıkıca. Duyumsuyorum ellerini, buzlu bir gecedeki parmaklık gibi. Yanıyor evin duvarı. Sanki ateşdikeni! ve ilerliyor yavaşça ay, pütür pütür. Acıklı Kadiş* Yabanıl elma bahçesinin Taurus nişanlı hasatçısı, dünya bataklığından sis toplayan haberci, on dokuz yaşının on birinci ayında intihar edenlerin hepsi için oku, kendi acıklı kadişini: Dua et hayata, bir tünel gibi üzerlerine çöküp unufak etse de sevdiklerimizi. Dua et hayata, sevdiklerimizin soluklandığı odanın pencerelerini sımsıkı kapatsa da. Dua et hayata, sevdiklerimiz onun gözünde asi çocuklar olsa da. Dua et hayata, bizi sevdiğini sandıklarımızın kalplerine düğüm atmış olsa da. Dua et hayata yer ve akıl bahşettiği için, kendilerini ödüle layık görmeyen sevdiklerimize. Dua et onlara! sevebilecekleri zaman, sevdiler onlar da. Yarık Bazı imgeler var kafamda, seni anlatan: Selamlaşma öpücüğünden kaçışın, sakarca. parıldayan gözlerinin kıvılcımı, karanlık arabada. zarafeti, su bardağına uzanan ellerinin. Büzüşüverirdi dudakların, canın bir şeylere sıkıldığında. “Siyaset” derdin, yaraşmıyor davamıza. Siyasetin yaraşmadığı dava, hiç önemli değildi, benim içinse. Uyuşmadığında dillerimiz, uyuşmadığında karakterlerimiz, çıkacak değildik şeytan avına. İçimiz acıdı. Evet. Ağlak, takıntılı, dâhi ama dar kafalı bir sen kaldı bana. Sayabilirim daha da. Mutlak sadakat lügatıma hiç girmedi ki, terk ettiğimden beri babamın evini. Yine de titriyor ellerim, seni anlatan imgeleri düşündüğümde. Beethoven’ın 9. Senfonisi İktidarsızlık buhranındaki bir adam. Bir adam ki cinsellikten azade yalnızlığından müzik damıtan. Bir adam ki egosunun derinliklerinden neşeyle mırıldanan. İşin içine, başkasının hayaletini bile katmadan. Bir müzik ki kendisinin bile dizginleyemediği, elinden gelse bağlayıp, boğup, kırbaçlayacağı. Her şeyi sessizleştiren kanlı bir yumruğun, çürük bir masada şakırdayan melodisi. ? A * Yahudilerin ölüleri için okudukları dua. CUMHURİYET KİTAP SAYI 987 SAYFA 23