05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Şiir Atlası CEVAT ÇAPAN Nikos Engonopulos/ Şiirler/ Çeviren: Cevat Çapan onlar da beyaz elleriyle tutunurlar bize bütün halklar ve uluslar adımızı haykırarak bize tapınmaya gelirler sevdiğimiz kadınlar bize tanrısal özlerini de aktardıkları için çağlar boyunca ölümsüzüz biz de ‘sanat ve şiir yaşamamıza yardım eder’ unanistan’ın ünlü gerçeküstücü şair ve ressamlarından Engonopulos 1910’da Atina’da doğdu ve 1985’te gene orada öldü. Paris’te Jeanson Lisesi’nde öğrenim gören şairin Fransız kültürüne çok şey borçlu olduğu şiirlerinden ve resimlerinden kolayca anlaşılmaktadır. 1938’de Sürücüyle Konuşmayın ve ertesi yıl Sessizliğin Klavseni kitaplarıyla adını duyurduktan sonra ülkesini uluslararası birçok sergide temsil eden sanatçının, ona yakın şiir kitabı vardır. Embirikos, Elitis ve Kalas gibi gerçeküstücü şairlerle adı anılan Engonopulos’un bu meslektaşlarından da daha aşırı sanat anlayışı tutucu eleştirmenler tarafından yoğun saldırılara uğradı. Albaylar diktatörlüğü döneminde şiirleri gizli olarak basılarak dağıtıldı. Engonopulos’un tek kaygısı yaratıcı kişiliğini şu ya da bu anlatım yoluyla açıklayabilmek için renklerden, boyalardan olduğu kadar sözcüklerden de yararlanmaktı. Geleneğe büyük bir saygı duyan sanatçı, belki de bu büyük saygıya dayanarak, sanatta devrimci davranışın geleneği sürdüren en güçlü kaynak olduğuna inanıyordu. Picasso Toreador artık Elassona’da oturuyor kaldırım döşeli alanda çamların altında durmadan gidip geliyor kahveci ve durmadan dolduruyor toreadorun boşalan fincanını ve tazeliyor nargilesinin tükenen tömbekisini günün saatleri ağır ağır geçip de binlerce kuş güneşin batmakta olduğunun belirtisi çınarların yaprakları arasına tüneyinceye değin derken birer birer gizli niyetli gölgeler beliriyor sokak aralarında sessizce inen geceden yararlanıp kuşlar gibi görünmeden toplanmak için sözleştikleri yerde ve iri iri yaşlar boşanıyor gözlerinden ve faşistleri şaşırtmak isteyen bir ana suikastçıların fısıldaştıkları ve tavanından kurusun diye kırmızı biber asılan karanlık odada tesbihli buruşuk elleriyle şişesini çıkarıp lambayı yakıyor sonra gaz bulaşan buruşuk ellerini önlüğüne siliyor yavaşça ve önce de söylediğimiz gibi şaşırtmak istiyor katilleri bu yüzden lambayı masadan alıyor ve hızla [pencereyi açıyor dışarıya gecenin içine lambayı tutan o kocaman elini uzatıyor ana! ana! diye bağırıyorlar ona nereye götürüyorsun lambayı? ama o sırada Avila’nın tarlalarında kuşkulu gölgeler dolaşıyor koltuklarının altında makinalı tüfekler ve ışık birden uzanınca pencereden geceye ve bir yıldız gibi parlayınca uzaktan yavaş yavaş gitarlar başlıyor çalmaya çingene kızları oynamaya başlıyor güzel kalçaları renk renk farbalalı etekleriyle ve acı çığlıklar gibi bir şarkının sözleri dökülüyor boyalı sıcak dudaklarından: “sana yalnızlığı anlatacağım ezgilerimle” çılgın havalar çalınıyordu gitarlarda faşist reziller toplanan kalabalığı tarıyorlardı dans eden kadınlarsa yüksek ökçeli ipek iskarpinleriyle kalbimi çiğniyorlardı kaldırım taşları üstünde sonra olanlar oldu: görsen aklını kaçırırdın kınalı bir boğa fırladı üzerlerine burnundan alevler saçıyordu boynuna ve sırtına saplanmış şişlerden canı yanmış sağa sola saldırmaya başladı barsaklarını deşmek boynuzlarıyla gövdelerini delik deşik etmek ve tosladığı her şeyi havaya fırlatmak için ve kan selleri içinde insan ve at cesetlerinden koca bir yığın yükseldi çevresinde (derisine saplanan kurdeleli şişler acıyla süslüyorlardı boynunu ve sırtını) ve güzel göğüslü kızlar sırtüstü yatıyorlardı yerde ve onların güzel gözlerinde güneşler batıyor güneşler doğuyordu yeniden ? SAYFA 23 Y Sevdiğimiz Kadınlara Gerçekten özgür toplumlarda, [kadınlar da özgürdürler ve tapılırcasına sevilirler. Saint Just sevdiğimiz kadınlar nardırlar gelir bulurlar bizi geceleri memeleriyle yok ederler yalnızlığımızı yağmur yağarken kendilerini saçlarımıza gömerler ve onları parlayan gözyaşları ışıyan kıyılar narlar gibi süslerler sevdiğimiz kadınlar kuğudurlar bahçeleri yalnızca kalplerimizde yaşar kanatları meleklerin kanatlarıdır heykelleri gövdelerimizdir ta kendileridir sıra sıra güzel ağaçlar ayaklarının uçlarına basarak bize yaklaşırlar ve bizi gözlerimizden öptüklerinde kuğudurlar sevdiğimiz kadınlar göldürler yanan dudaklarımız o göllerin kamışlarını üflerler güzel kuşlarımız onların sularında yüzerler sonra kanatlanıp yükselirlerken kendilerine özgü görkemle onları yansıtır göller kıyılarındaki kavaklar ezgileriyle içimizdeki hüznü yok eden birer lirdirler sevinçle ve dingin taşarak üstümüze geldikçe sevdiğimiz kadınlar göldürler sevdiğimiz kadınlar bayraktırlar tutkunun rüzgârlarında dalgalanırlar geceleri ışır uzun saçları sıcak elleriyle hayatlarımızı kavrarlar CUMHURİYET KİTAP SAYI 962 gökyüzünün kemeridir yumuşak karınları onlar bizim kapılarımız pencerelerimiz yelkenli sandallarımızdır yıldızlarımız her zaman onlara yakın yaşar renkleri sevda sözleridir onların dudakları güneş ve ay üstlerindeki kumaş en uygun kefendir bizi saracak: sevdiğimiz kadınlar bayraktırlar sevdiğimiz kadınlar ormandırlar ağaçlarından her biri bir aşk işaretidir ve bu ormanlarda bize yolumuzu kaybettirirlerse işte tam o zaman buluruz kendimizi gerçekten yaşıyoruzdur o zaman ve uzaktan fırtınanın yaklaştığını duyduğumuzda ve rüzgâr bize panayırların müziğini ve gümbürtüsünü ya da tehlikenin boru sesini ulaştırdığında elbette bizi hiçbir şey korkutamaz; o sık yapraklar kuşkusuz koruyacaktır bizi çünkü sevdiğimiz kadınlar ormandırlar sevdiğimiz kadınlar limanlar gibidir (güzel gemilerimizin tek yönü tek ereği) gözleri dalgakırandırlar omuzları mutluluğun semaforları baldırları rıhtımdaki amforalardan bir çizgi bacakları deniz fenerlerimiz sevecenliğin özlem duyanlar Katerina derler ona dalgaları olağanüstü okşamalardır Sirenleri yolumuzu şaşırtmazlar bize dostça davranırlar yol gösterirler limanlara: sevdiğimiz kadınlar tanrısal bir özü var sevdiğimiz kadınların onları kollarımıza alıp sımsıkı sarıldığımızda tanrılarla bütünleşmiş oluruz ürkütücü kuleler gibi yükseliriz kimse alçaltamaz bizi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear