Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Vitrindekiler Futbol Ateşi/ Nick Hornby/ Çeviren: Bağış Erten/ Sel Yayıncılık/ 240 s. On bir yaşında bir çocuğun, ayrı yaşadığı babasıyla iletişim kurmak için gittiği futbol maçı nelere kadir olabilir? Futbol oyunu bir insanın hayatını ne kadar belirleyebilir? Kendisini entelektüel olarak tanımlayan biri, bir oyuna yakasını ne kadar kaptırabilir? Alt tarafı bir oyun olan futbolla aşk ilişkisine girmek ne derece mantıklı olabilir? ‘Futbol Ateşi’nde Nick Hornby, futbol sevgisini konu alan bir roman sunuyor. Bütün Oyunları 2/ Güner Sümer/ Mitos Boyut Yay./ 128 s. “Güner Sümer, daha iyi bir dünya kurmak için başkaldırmış olan altmış kuşağının gizli hüznünü, ince duyarlığını öne çıkarmış olan bir yazardır. Oyunlarında anlayışsızlıkla örselenmiş dostluğa, yoksulluğun dağıttığı aile birliğine, ayıplamalarla engellenmiş sevgiye duyduğu özlemi dile getirmiştir. Altmışlı yıllarda ve yetmişli yılların başında yazdığı oyunlarda çıkışsızlık duygusu içinde bunalmış insanların dramı canlandırılmıştır” diyor Sevda Şener. Kitapta ‘Yarın Cumartesi’ , ‘Baba ile Oğul’ adlı oyunlar ve Sevda Şener’in yazarın tüm oyunlarını inceleyen bir yazısı yer alıyor. Toplu Oyunları 1/ Loula Anagnostaki/ Çeviren: Burç İdem Dinçel/ Mitos Boyut Yayınları/ 96 s. Loula Anagnostaki, çağdaş Yunan oyun yazarlarından, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Yunan tiyatro ve edebiyatını biçimlendiren kuşağın temsilcilerinden biridir. Bu kitapta, yazarın ‘Geceyi Geçirme’,’Şehir’,’Resmi Geçit’ adlı oyunları yer alıyor. Anagnostaki, bu üç oyununda kendi kuşağından insanların yaşamlarını sorguluyor ve çevredeki insanların duyularını hiçe sayan, oynadıkları oyunlarla varoluş çabalarının çatı katında bir odada kapalı yaşayan iki kardeşin gözünden dış dünyada gelişen olayları anlatıyor. Toplu Oyunları 2/ Aydın Arıt/ Mitos Boyut Yay./ 288 s. eğilimi olan toplumcu yaklaşımı içeren açık biçim oyunlarla sürdürdüğünü söyleyebiliriz” diyor Sema Göktaş. Bu kitapta yazarın ‘Gözlüklünün Maceraları’, ‘Sansür Var’ , ‘Anarfişt Avcıları’ adlı komedileri yer alıyor. Toplu Oyunları 2/ Erman Canatan/ Mitos Boyut Yayınları/ 176 s. Bu yapıtta Erman Canatan’ın dört oyunu yer alıyor. Bu oyunlar; Orhan Kemal’in öykülerinden yararlanarak yazdığı müzikli oyun ‘Muammer Muammer’, tutkulu insan doğasının töre ile çatışmasını anlatan ‘Dağların Türküsü’, başka bir ülkedeki politikacıpolismafya ilişkisini konu alan ‘İyi Yurttaş’ ve kırılgan ve yaşlı ve yalnızlık içindeki oyun kişileri ile bireyin yaşam karşısındaki güçsüzlük ve edilgenliğini sergileyen ‘Çukur’. Shakespeare ile Tanışmak İster misiniz?/ Mehmet İnanç Turan/ Etki Yayınları/ 256 s. “Shakespeare’in eserlerinde dört yüz yıl önce çizilen karakterleri güncel yaşamda hemen buluruz. Onları tutkularından, kıskançlıklarından, gülünç, trajik yanlarından tanırız. İnsanları birbirine bağlayan rekabetçiçıkarcı ilişkiler, sevgiler, dostluklar, aldatmalar, korkular, güçsüzlükler öz olarak hiç değişmemiştir. Shakespeare’i entelektüellerin alanının dışına taşıyarak, sıradan insanın onu anlamasını, sevmesini sağlamak gerekiyor. Bu çalışma hen Shakespeare’i daha önce tanıyanlara hem de onunla tanışmak isteyenlere sesleniyor” diyor Semih Poroy. Şiirim Gibi Yaşadım/ Can Bahadır Yüce/ Dünya Kitapları/ 206 s. lek konuştu; bazı anıları tarihlerle örtüştürmeye çabalamadakı. Althusser'in Gelecek Uzun Sürer'de söylediği gibi, Hoca da 'Anılarımda ne idiyse öyle' dedi. Ve ortaya, pek çok yaşamdan oluşmuş bir şair hayatının göz alıcı dökümü çıktı” diyor Can Bahadır Yüce. Yokluk/ Coşkun Yerli/ Yapı Kredi Yay./ 70 s. ‘Yokluk’, şair ve çevirmen Coşkun Yerli'nin anlatısal metinlerinden oluşuyor. Anı ile anlatı, şiir ile öykü arasındaki metinlerle edebiyatını kuruyor Yerli. Tamamıyla geçmişte, eski kartpostallarda donup kalmış bir zamanı, mekânı, kültürü ve çehreleri kendi karanlık odasında banyo ediyor. Coşkun Yerli’nin ‘Yağmurun Direnişi’ adlı şiir dosyası 1998 Arkadaş Z. Özger Şiir Jüri Özel Ödülünü kazandı. Şiirleri, yazıları ve çevirileri ‘Yeni Biçem’, ‘Kitaplık’, ‘Şiirlik’, ‘Göçebe’ ve ‘Varlık’ dergilerinde yayımlandı. Sweet Sixteen/ Brıght Vanderbeke/ Çeviren: Ülkü Hastürk/ İstiklal Kitabevi/ 124 s. Sweet Sixteen (Tatlı On Altı), bir gencin on altıncı doğum gününde kayboluşu ile başlıyor. Ardından kaybolan gençlerin sayısı artıyor. Bu olay medyanın dikkatini çekiyor, ama medya da bu bilmeceye bir cevap bulamıyor. İz yok, olayı üstlenen yok, fidye talebi yok. Bunun yerine “free your mind” baskılı, açık mavi tişörtler çıkıyor ortaya ve kamuoyu, bu gençlerin kaçırılmadığını anlıyor. 1956 yılında Dahme’da doğan Vanderbeke, öyküyü bir polisiye gibi anlatıyor. Unutursun Diye/ Âşık Salihî/ Nüve Kültür Merkezi Yayınları/ 184 s. “Yazarın bireysel yönelişler içeren soyut ve absürd oyunlarla başladığı oyun yazımını, büyük ölçüde özyaşamından beslenen konuları ve toplum eleştirisini içeren kapalı biçim oyunların yanı sıra, 1970’li yılların baskın CUMHURİYET KİTAP SAYI 867 “Bu kitap, umarım, Hilmi Yavuz'un biraz da o görünmeyen yüzüne ayna tutar. Pek çok 'entelektüel' konuda düşünce üretmiş bir şairle nehir söyleşi yapmak, elbette, ilk bakışta ürkütücü bir şey. Fakat daha söyleşiye başlarken, bazı meseleleri bir kenara bırakmayı kabullendik. Oryantalizm, Osmanlılık, gelenek gibi Hilmi Yavuz'un defalarca yazdığı, üzerine konuştuğu konuları bu kitapta sormadım. Belki günü geldiğinde bu konuların her biri için ayrı ayrı söyleşiler yapmak gerekecek. Ben, Hilmi Hoca'dan yalnızca hayatını anlatmasını istedim. Sorulmayan çok soru, kitaba girmeyen birtakım cevaplar var. Zaten bir şair hayatı üzerine söyleşi yapıyorsanız, sınırları baştan belirlemek durumundasınız. Ben de öyle yaptım, başkalarının kurcalayacağı konuların üzerine gitmedim, polemiğe açık sorular sormamaya çalıştım. Yine de kitapta, isteyen için polemik malzemesi bulunabilir, eğer bunun bir anlamı varsa! Söyleşide yalnızca bel “El ele tutuşup gezdiğim anı/ Unutursun diye çok korkuyorum./ Yeni bir sevgili bulunca beni/ unutursun diye çok korkuyorum./ Siyah saçlarını kokladığımı/ Her gece kapını kokladığımı/ Aşkını kalbimde sakladığımı / Unutursun diye çok korkuyorum./ İstersen inkâr et, istersen övün/ İstersen kurtuldum de, istersen dövün/ Nikâhın kıyılıp evlendiğin gün/ Unutursun diye çok korkuyorum.” Bu kitap, Âşık Salihî’nin hayatı ve eserlerini anlatıyor. Şüphe/ Friedrich Dürrenmatt/ Çeviren: Zeyyat Selimoğlu/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 132 s. Friedrich Dürrenmatt, 20. yüzyıl yazarlarından biridir. ‘Şüphe’, Dürrenmatt’ın okuru polisiye romanlarının kahramanı Komiser Berlach’ın “şüphe”ciliği ve iz sürme ina ? SAYFA 33