Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? Meğer Söz Bakır çıkıyor şiir. Günü gelir yaşamın telaşı da biter ve şair de ağır ağır soyunup yatar gölgesine. Bu, kendini, ölümün yalınlığına, şeffaflığına ve çıplaklığına alıştırmadır; bembeyaz bir kâğıda dönüşme düşüncesinin eyleme dönüşeceği anı özlemedir de. Onun için, Sina Akyol’un şiirinde anlam da ölüm kadar çıplaktır, yani içi dışı bir: “Neyi gördüysem/hayretime söyledim/anlayadurdum.” Mermerin şiirini yazıyor Sina Akyol, “damar/damar” “Böcek”, işte o ölümdür onun şiirinde, geldiğinde ona söylenecek bir çift sözü vardır: “ona dedim ki:/evlat, bunca şiiri/içim azalsın/diye yazdım/zaten” Ölüm aşınmaz, “Çünkü mermer”dir, geride kalanları aşındıra aşındıra ve alıştıra alıştıra basar bağrına sevilenleri. “BİR HAYAT İÇİN/ ÇOK ÇALIŞ” Sina Akyol, kekeme konuşmuyor, anlamı, bulabilen ve anlayabilenler için böle böle çoğaltıyor: “Sen bana üşürken/ben sana titrerim”de olduğu gibi. Çünkü, “Anlam!... Soyunur.” Çünkü, dil damakta balkır! Çünkü, dil ağza kekre bir yurt aramadır. Çünkü, anlam eksildikçe şiirde “gövdenin geniş/mânâsı kalır” Ağır sözler yazıyor gibi gözükse de Sina Akyol, şiirine böyle başlıklar koysa da yani, şimşekten değil de sessizlikten ürkse de, dinler “sağır/sultan” içini ve “hayatın alafına” çomak sokar hırlayarak. “bir hayat için/çok çalış”arak bir yere varır şiir ve şair. Çünkü, şairin eğri parmağı “büğrü sayfada/inil/diyor”dur. Çünkü, o “kâğıttan/daha”, “kâğıt” ondan “daha” “kocaman”dır dünyayı avuçlamak için. “şakrak/yürüyüp git”mek için gereklidir bu, çünkü hayatın ağzıyla birlikte sevgilinin ağzı şaire sıcak bir “memleket”tir. Sevgilinin kasığındaki “billur zaman”a varmak için de nefsi uyandırmak gerekir en olmadık anda bile. AKYOL, SUSMALARIN USTASI... Sina Akyol, Akdeniz şiirinin en büyük ustası Ungaretti’den el almıştır sözcük ekonomisi dersinden pekiyi ile geçerek. Sonra, çırılçıplak anlamın yüzüne bakmamıştır ikisi de, anlamı simit gibi bölerek susamlarını saça döke koymuşlardır önümüze tavşan kanı çayla kendimize iyice gelelim diye. Şiirin derinde olduğunu, kendilerini dinlerken bizleri dinleyerek, gözümüzün önüne sermişlerdir sulandıkça dirilen çiçekler gibi. Hayatla ölüm arasındaki en kestirme yolu bulma gibi dertleri olmuşsa, bunda şiirin bir suçu yok, özü yakalama ve anlamı parçalayarak, somuta yabancılaşarak, soyutlayarak heceyle sözcüğü, anlamla çoğalmanın zaferini yaşatmışlardır şiirlerine. Sina Akyol, susmaların ustasıdır zaten; Meğer Söz Gümüş’ten (1996) gelir Meğer Söz Bakır’a. Son kitap Yasakmeyve yayınlarının markasını taşıyor. Sina Akyol adı, “ince güzel yazıyla” ve yeni şiir kitabı Meğer Söz Bakır’la yine aramızda. ? Meğer Söz Bakır/ Sina Akyol/ Komşu Yayınları/ 92 s. 867 SAYFA 25 ? Gültekin EMRE Ş air, “taşzaman” ustasıdır, bu peşin peşin biline; soluğuyla “aziz uykuya” kanmayıp “huzur ile düş” görmeyendir de; huzursuzdur, belki de huysuz: Daha çok da “dilsiz bir kaya” ile cebelleşen, zamanın zamanla oyduğu ağızda kendine yer edinendir; sağır olup da “derinimi dinledim” diyebilen; kendisine “gök gürlemesi”ne sevinen... ‘ŞİİR, DİLLE SAKLAMBAÇ OYNAMA’ Şiir, dil oyunu değilse de, dille saklambaç oynama, sözcükleri körebeye ikna etme, birdirbire kendini kaptırıverme, yakantop için bir araya gelmedir. Şiir yazan el sözcüklerin elinden tutup imgelerle bir bir tanıştırma işlemini başarılı bir biçimde gerçekleştirirse Sina Akyol gibi, ortaya Meğer Söz Bakır’da toplanan şiirler ortaya çıkar ki bu da okur için nasıl bir şenliktir! Sözcüklerle oynama sanatıdır şiir, öyle ya “çırıl kalsın/çıplak yara” dizelerinde olduğu gibi. “vaktin kireç/kemiğine” inmedir ustalık, çıraklığı, kalfalığı usul usul geride bırakıp. Diklenmeden ağaca yaşını sorabilmedir, şairlik. Yaşlılık için “Edebinle buruştun” diyebilmektir de “Gayret, zaman da” bittince. Özü değil de sözü parçalayan ve hece hece sözcükleri mercek altına alıp yeni anlamlar üretiyor Sina Akyol bu yeni kitabında da: “Beni uçur.../dedi çığlığım/inzivaya!” “Çığlığın/dibinde”ki yaraya ulaşma çabasıdır bu. Lime lime sökülüşünü yine kendine dikme çabasıdır onun ortaya koydukları. Onun yola çıktığı yer neresidir, ona bakalım bir kere: “Sözün ol’/madığı/zamanda/çıplak/tı söz.” İşte buradan yola Sina Akyol CUMHURİYET KİTAP SAYI