24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Çetinkaya’nın Çağdaşlık Arayışı ve "Fethullah Gülen’in 40 Yıllık Serüveni" söyleşilerinden ve "Bir Kadındı O" (Boyut Yayıncılık, 1988) ise Çetinkaya’nın gazeteciliğinde önemli bir yer tutacak olan kadının yazgısı üzerine söyleşiden oluşur. Onun daha sonraki şiirsel denemeleriyle de ortaya çıkacak olan gizli edebiyatçılığının bir ürünü olarak "Yılların Tanığı Üç Yazar" (Çağdaş Yayınları, 1986; 2. basımı İlhan Selçuk’un önerisiyle "Çağının Tanığı Üç Yazar" olarak değiştirilmiş, son basımı "Çağımızın Üç Tanığı" adıyla Günizi Yayıncılık’ça yapılmıştır, 2004.) yayımlanır. Bu yapıtta, kültür dünyamızın üç ustasıyla, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Muzaffer İzgü ve Samim Kocagöz’le gerçekleştirilen söyleşiler yer alır. Bu söyleşilerde hem bu ustalarımızın yaşamlarından çarpıcı kesitleri okuyor, hem de yakın siyasal ve kültürel tarihimizin kimi bilinmeyenleriyle buluşuyoruz. Bu ustalarımız hakkındaki kitap boyutunda ilk çalışma olan bu kitapta, her biri kendi alanının devi olan üç büyük ustamızın çocukluklarından başlayarak yaşamlarıyla ilgili ilginç ve renkli anlatımları okuma ve onları daha yakından tanıma fırsatını buluyoruz. "Sancılı Yıllar: 19651971" (Tekin Yayınları, 1986; genişletilerek "68’den 78’e Sancılı Yıllar Kuşatılmış Sokaklar" adıyla Çağdaş Yayınları, 1996; 4. basım Günizi Yayıncılık, 2002), Hikmet Çetinkaya’nın gazetecilik damarının kaynağı olan, Türkiye’nin temel sorunlarını irdeleyen bir çalışma olarak 1960’lı yılların ortalarında yükselmeye başlayan müthiş uyanışı irdeliyor. 12 Mart darbesi öncesindeki boykotlarla, işgallerle, mitinglerle süren devrimci öğrenci hareketlerinden buna karşı örgütlendirilen faşist ve gerici saldırılara, yoksul köylülerin toprak işgallerinden tarım üreticilerinin mitinglerine, işçi direnişlerinden memur eylemlerine, mezhep çatışmasıymış gibi gösterilen gerici saldırılardan toplumun her kesimindeki uyanış eylemlerine uzanan bir toplumsal yükselişin nabzını tutuyor. Bu yükselişin duraklatıldığı 12 Eylül öncesine kadar uzanan bu yakın tarih taraması, ülkemizin geleceğinin oluşturulmasında çok önemli bir dönem olan bu dönemi yaşamamış olanlar için belgesel nitelikli bir yapıt olarak Çetinkaya’nın yaşama tanıklık eden gazeteci kimliğini kanıtlıyor. 40 yıllık serüven Hikmet Çetinkaya, yine gazeteciliğinin başlangıç yıllarındaki tarikatlar gerçeğiyle ve onun 30 yıl öncesindeki röportajlarıyla başlayıp yıllarca birçok kitabıyla sürdürdüğü iz sürmesiyle ilgili olan son iki kitabında (Fethullah Gülen’in 40 Yıllık Serüveni1 ve Fethullah Gülen'in 40 Yıllık Serüveni2: Yol Arkadaşı Nurettin Veren Anlatıyor / Günizi Yayınları / 2004 ve 2005), ABD’nin ılımlı İslam stratejisinin destekçisi ve tarafı olduğu apaçık belli olan bir tarikat liderinin kim olduğunu, nereden nasıl geldiğini, devletin çeşitli kurumlarıyla ve çeşitli devlet adamlarıyla, hükümetle ilişkilerini yıllar boyu anlatıp belgeliyor ve bu yapıtlarında da tavrını sürdürüyor. ? Öner YAĞCI "…İslamı, siyasete alet ederek iktidar kavgasına girenlerin epey yol aldıkları görülüyor; şeriatçılık, terörden başlayarak parlamentarizme değin her yöntemi sınıyor. Sözde emperyalizme karşıt görünenle, Amerika’nın şemsiyesi altında ılımlı İslamı benimseyerek kuzu postunda kurtluk yapan tarikatlar ve cemaatler, hem birbirine karışmış, hem dinsel siyaseti parsellemişlerdir. Bu yapıyı yakından tanımak, izlemek ve sergilemek; aydınlanma, demokrasi, laiklik kavramlarını benimsemiş çağdaş insan için kaçınılmaz bir uğraşa dönüşmüştür... (İlhan Selçuk, "Kuzu Postunda Kurt"un önsözünden) H ikmet Çetinkaya bir gazeteci. İlkgençliğinden beri basın emekçiliğinin hakkını veren bir kalem ve 40 yıllık gazeteciliğiyle mesleğin geleneğini geleceğe taşıyan onurlu bir ses olmayı başaran bir gazeteci… Cumhuriyet gazetesinde muhabirlikle başladığı gazeteciliğinde röportajcılıktaki başarısıyla edindiği yeri dizi yazılarıyla pekiştiren, köşe yazarlığını gökten zembille inerek değil, bileğinin hakkıyla kazanan bir gazeteci… Ülkesinin ve dünyanın sorunlarına gerçek bir gazeteci duyarlılığıyla ve bilinciyle yaklaşarak mesleğinin gerektirdiğini gözünü budaktan esirgemeden yerine getiren bir gazeteci… Cumhuriyet aydınlanmasının bir çocuğu olduğu gerçeğini hiçbir zaman unutmadan ele aldığı sorunlara yaklaşmanın doğru ve devrimci yöntemiyle mesleğini sürdüren ve ustalarının yüzünü kara çıkarmayan bir gazeteci… İlhan Selçuk, onun kimliğinin "Rahat ve akıcı Türkçesiyle, Anadolu topraklarına ayaklarını dayayan gerçekçiliği ve gözlemciliğiyle" oluştuğunu söylüyor. 1942 Edremit doğumlu Hikmet Çetinkaya, Manisa Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra 1966 yılında Cumhuriyet gazetesinin İzmir bürosunda çalışmaya başladı. "Tütün Kumarı", "Bir Orman Masalı" gibi Ege Bölgesi’nin tarım sorunlarını işleyen röportajlarıyla gazeteciliğinde ilk sınavını verdi. Bir gazeteci olarak, ülkemizin toplumsal bir olayı olan 1968 öğrenci olaylarının içinde yer alan Çetinkaya’nın bundan sonraki yaşamı hep toplumsal so runlarımızla iç içe oldu. Onun 1970’li yılların olaylarına damgasını vuran "Nur Kampları" ve "Komando Kampları" gibi röportajları, aynı zamanda hem Türkiye’nin temel sorunları olmayı sürdürecek olan hem de onun gerçek gazeteciliğinin başarısını kanıtlayan ürünleridir. Röportajlarıyla 1968, 1970, 1971 yıllarında "İzmir Gazeteciler Cemiyeti Hasan Tahsin Ödülü", Gazeteciler Cemiyeti yarışmalarında 14 ödül kazanan, Cumhuriyet gazetesinde 100’e yakın dizi röportaj ve araştırması yayımlanan, 19902001 arasında Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Koordinatörlüğü’nü yapan, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu ve Cumhuriyet Vakfı üyeliğiyle Cumhuriyet gazetesindeki köşe yazarlığını sürdüren Hikmet Çetinkaya’nın ilk iki kitabı, Anadolu’nun sorunlarını işleyen röportajlardan oluşan "Toprak Bizim Canımız" (1973) ve "1975 Türk Dil Kurumu Röportaj Dil Ödülü" kazanan "Türkiye Gerçeği"dir (1976). 1980’li yılların ortalarından itibaren Çetinkaya’nın gazeteciliğinin ürünleri çoğalmaya ve ülkemizin sorunlarıyla iç içe yoğunlaşmaya başlar. "Toroslardan Aşağı" (Tekin Yayınları, 1986), onun bereketli Çukurova toprağının insanlarının sorunlarıyla ilgili röportajlarından; "Bodrum Sürgünleri" (Boyut Yayıncılık, 1987) Bodrum’u mekân tutan kimi aydınlarla ‘KANLI SÜRGÜN’ Devrimci tutukluların Aydın Cezaevi’nden nakilleri sırasında yaşanan katliamı gazeteci gözüyle irdeleyen Çetinkaya’nın gerçekçi gözlemlerinden oluşan "Kanlı Sürgün" (Boyut Yayıncılık, 1989) ve onun gazetecilikteki "fikri takip" olayını başarıyla gerçekleştirmesinin kanıtı olan "Kubilay Olayı ve Tarikat Kampları" (Çağdaş Yayınları, 1988; Günizi Yayıncılık, 2002), onun 80’li yılların sonunda yayımlanan yapıtlarıdır. Bu kitap, Çetinkaya’nın daha sonraki yıllar boyunca da üstüne gittiği, ülkemizin yakın tarihinin ve aydınlığının belası olan "irtica" ve "tarikat" olayına ilişkin yazdığı kitapların ilkidir. Cumhuriyetin başlarında yaşanan Menemen’deki gerici kalkışmanın daha sonra emperyalistlerin koruması altında nasıl beslenip büyütüldüğünün ve güçlendirilerek ülkemizi ahtapotun kolları gibi sardığının öyküsüdür bu yapıtta anlatılan. Çetinkaya’nın 1990’lı yıllarla birlikte yoğunlaşarak, iz sürerek ve tuttuğunu koparma inadıyla üstüne gittiği irtica olayı, onun "Parola Ankara İşareti Çankaya" (Sel Yayıncılık, 1991), "Kuzu Postunda Kurt" (Çağdaş Yayınları, 1995), "Zambak Sana da Bulaştı Kan" (Çağdaş Yayınları, KİTAP SAYI ? SAYFA 12 CUMHURİYET 865
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear