24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz Anne Ben Kanıyorum Cecilia Torudd, Chiviyazıları Yayınevi / Padologia Kitaplığı, 2003, 111 sayfa Türkçeleştiren Meltem Oğuz (11+ yaş) Gerda, adada yazlık evleri olan yengesinin ve amcasının yanına gitmeyi iple çekiyor. Önceki yaz adaya gittiğinde beş kuzeni ile birlikte güzel bir yaz tatili geçirmiş; yelken açmayı, kürek çekmeyi, dalmayı öğrenmiş. En çok da kendisi ile yaşıt olan kuzeni Anton ile vakit geçirmeye bayılmış Gerda. O yaz da ailesine veda edip trene bindiğinde içi içine sığmıyor Gerda’nın, bir an önce adaya gitmeyi ve yüzmeyi düşlüyor yol boyunca. Ancak istasyona onu karşılamaya gelen yengesi Gerda’ya bazı acil işlerinin çıktığını, çocukların bakıcı ile birlikte adada olduklarını, o yüzden de Gerda’nın adaya yalnız gitmesi gerektiğini söylüyor. Birkaç güne kadar işleri bitirip eşiyle birlikte adaya geleceklerini de söyleyen Gerda’nın yengesi telaş içinde onu o gece kalması için babaannesinin yanına bırakıyor. Gerda bu durumdan pek hoşnut olmuyor. Çünkü küçükken babasını sık sık döven babaannesini pek sevmiyor. Ancak ertesi gün kayalıklardan atlayacağını, adada yüzeceğini düşünen Gerda’yı başka bir sürpriz bekliyor. “Tam babaanneme iyi geceler deyip uyumaya hazırlanıyordum ki o müthiş felaketi fark ettim: Külodumda kan var!!! Tuvaletteyim. Korktuğum şey, ilk âdet kanamam tam da bugün buluyor beni. Babaannemin yanında. Korkuyor muyum? –değilse utanıyorum. Göteborg’da yalnız başımayken. Nasıl olur bu? Ne yaparım? Kime anlatabilirim? Babaanneme... Asla. Ah ne yapacağım? Dükkânlarda pedler görmüştüm. Raflarda, onlarca çeşit. Hangisinden alacağım? Ya yanlış bir şey alırsam? Yakınlarda açık bir dükkân var mı? O bu saatte dışarı çıkmamı nasıl karşılar? Birbirimize iyi geceler dedikten sonra...” (s. 15) Gerda korkudan ne yapacağını bilemiyor. Bu duruma seviniyor olsa da düşündükçe kafası daha da karışıyor. “Şimdi büyük bir kızsın. Çocuğun olabilir. Yani anne olabilirsin. Çocukluk bitti. Artık sen bir kadınsın. Kadın? Nasıl bir şey?” (s.16) “Annem her ay âdet oluyor mu? Ve diğer kadınlar? Bütün bir ömür buna nasıl katlanıyorlar?” O güne kadar bu durumda ne yapması gerektiğini çevresinden duyduklarıyla, okuduklarıyla ve bildikleriyle çözmeye çalışıyor Gerda. Ancak aksilikler peşini bırakmıyor. Ped almaktan utandığı için bir türlü markete giremiyor ve alamadan adaya gidiyor. Adadaki durumu da pek farklı değil. Kendisinden yaşça küçük olan erkek kuzenlerine içinde bulunduğu durumu fark ettirmemek için elinden geleni yapıyor. Ama denize âşık olan Gerda’nın neden yüzmediğini kimse anlayamıyor. Annesine durumu telefonda ima etmeye çalışıyor, ancak bunu da bir türlü başaramıyor. Adadaki evde bir banyonun olmaması, tuvaletin dışarda olması vb. sorunlar Gerda’nın işini daha da zorlaştırıyor. Altı çocuğun yaramazlıklarına dayanamayan bakıcının evden kaçması ile Gerda’nın içinde bulunduğu durum iyice os ve Amandine adlı iki genç konservatuvar öğrencisi de vardır. Derken idare, sanatçının kaza geçirdiğini belirterek konserin gerçekleşemeyeceğini duyurur. Öğrenciler, onları konsere getiren öğretmenleri Bay Soto’yla birlikte bu duruma bir anlam veremez. Gitarist Ricardo nasıl bir kaza geçirmiştir ki konserine çıkmamıştır? Bu kaza ölümcül müdür? Evet, sanatçı cinayete kurban gitmiştir ve bu aynı hafta içinde kurbanın sanatçı olduğu ikinci cinayet vakasıdır. Bunlar münferit cinayetler midir, yoksa kurbanların sanatçı olmasının bir sebebi var mıdır? Bunun cevabını bulmak en çok, polisiye romanları okumayı seven, Françios ve Amandine’in ilgisini çeker. Hem ellerinde, sahaf Bay Denis’in Amandine’ye hediye ettiği, yol gösterecek bir müzik partisyonu da vardır. Mozart imzalıdır ve bunu bilen kişilerin sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. Yani alelade bir partisyon değildir. Aslında bu bir palendromik kanondur. Yani 18. yüzyıla ait bir teknikle bestelenmiş, iki tane sol anahtarı bulunan ve iki yönden okunabilen bir bestedir. Gerçekte orijinalin bir kopyasıdır. Orijinali yıllar önce bir Mozart hayranı tarafından satın alınmıştır. Partisyonun sakladığı birçok giz vardır. Mesela müzik ölçüsü... Temposu... Eser, toplam altı yüz altmış altı tempodur. Yani bu şeytanın sayısıdır. Françios ve Amandine partisyonun içindeki gizlere dalıp gitmişken bir müzisyen daha öldürülür. Bu cinayetten sonra çocukların bunun bir seri katilin işi olduğuna karışıyor. Çünkü artık her şey en büyük olan Gerda’nın ve Anton’un sorumluluğunda. Çocuklar günlerce başlarında yetişkin biri olmadan neler yapacaklar dersiniz? Başlarına neler gelecek? Gerda sırrını kuzenlerinden saklayabilecek mi? Chiviyazıları Yayınevi / Padologia Kitaplığı, “Anne Ben Kanıyorum” kitabı ile ilkgençlik dönemine sesleniyor. Kızların genç kızlığa adım attıklarında yaşadıkları sıkıntılar, çelişkiler, korkular eğlenceli bir dille anlatılıyor. “Anne Ben Kanıyorum”, hem ruhsal hem de biyolojik açıdan bir büyüme öyküsü. Cinselliği yaşamanın ve konuşmanın hâlâ ayıp ve günah sayıldığı, tabu konuların annebabalarla ya da herhangi bir yetişkin ile konuşulamadığı, cinsellik eğitiminin okullara giremediği, kızların töre cinayetlerine kurban gittiği ülkemizde böylesi kitaplar yayımlamak ne yazık ki cesaret işi. Her ne kadar gerek aileler için gerekse gençler için ergenlik dönemine ve cinselliğe ait bilgilendirici kitaplar yayımlanmakta olsa da bu yaş döneminde yaşanan biyolojik gelişmeleri romanın ya da öykünün ana konusu yapan yazarlar hemen hemen yok gibi. Belki de yazarlar vardır da, bu tür kitapları çeşitli kaygılar nedeniyle basmaya cesaret eden yayınevleri yoktur. Kim bilir!.. Chiviyazıları Yayınevi / Padologia Kitaplığı’nın genç erkekler için de yayımladığı bir kitap var: “Küçük Çükün Kitabı”. Dan Höjer’in yazdığı, Gunilla Kvarnström’ün eğlenceli ve haylaz çizimleriyle desteklediği kitapta aklınıza gelebilecek her konu anlatılmış. Üremeden mastürbasyon yapmaya; tarihteki ve günümüzdeki takıntılı erkeklerden heykellere, eski/yeni inanışlara; temizlik ve bakım konularından cinsel ilişkide korunma yollarına; “aşk ve iktidar” konusu altında anlatılan harem yaşamından hayvanların ve indair tereddütleri kalmaz. Bu bilgiyi, sayılarla arası çok iyi olan sahaf Bay Denis’le de paylaşırlar. Çocukların tezleri ona çok mantıklı gözükür. Her polisiyede olduğu gibi olayı araştıran polis şefinin böyle saçmalıklara ayıracak vakti yoktur. Bu arada çok sevdikleri öğretmenleri Bay Soto bir saldırıya uğraması tezlerini biraz çürütür. Çünkü öne sürdükleri sava uymamaktadır bu saldırı. Derken yeni bir cinayetin haberi gecikmez. Son cinayet partisyondaki hesaplamalara aynen uymaktadır. Françios ve Amandine’in polis şefini ikna etmek için bir sonraki cinayetin olası saatini ona söylerler. Artık polis şefi ikna olmuştur. Bu arada ellerindeki partisyonun peşine de düşülmüştür. Sıra cinayete kurban giden müzisyenlerin arasındaki ilişkiye ve bu partisyonun orijinalini yıllar önce satın alan kişinin peşine düşmeye gelmiştir. Zaten kahramanlarımızın işin ucunu bırakmak gibi bir niyetleri yoktur. Polisiye bir kitabın tadını kaçırmamak için ayrıntıları vermesek de iki arkadaş sonunda muvaffak olurlar. Meraklıları için, kitaba konu olan palendromik kanonun varlığını kitaba bırakarak, Mozart’ın bestesi olan birçok palendromik kanonun olduğunu belirtelim. Kitabın yazarı; birçok gençlik ve çocuk kitabı bulunan Francisco Arcis. Şeytanın Ezgisi, yanılmıyorsam, Fransa’da eğitimcilik yapan yazarın Türkçeye çevrilen ilk kitabı. Mine Küpçü tarafından çevrilen kitap ise Can Yayınları’nın Gençlik Dizisi’nden çıktı. ? sanların üremesine kadar hemen her konuya açıklık getirmeye çalışmış kitap. Yazar, kitabın önsözünde böyle bir şey yazma nedeninin küçükken bilgisizlik yüzünden başına gelen olaylar olduğunu söylüyor. Cinsel eğitimin önemini vurgulayan yazar ve çizer, eğlenceli yollarla ergenlerin yetişkinlere soramadığı ya da sormak isteyebileceği her soruyu cevaplandırıyor. Hem de onların kullandığı dille (jargon) ve bakışla! Gençler iki kitaba da bayılacak. MEKTUBUNUZ VAR! “Bolluk ve Savaş”, Bilgin Adalı, Can Çocuk, 2005 (9+ yaş) Başkan Bush, ABD Sayın Bush, Okuduğum kitabın adı nedense hemen sizi çağrıştırdı belleğimde. Mektubum elinize geçer mi, yoksa danışmanlarınızın elinde mi kalır, bilemiyorum. Yine de yazmadan edemedim. Kitap, Çatalhöyük Öyküleri dizisinin bir kitabıydı. Bundan on bin yıl öncesinden söz ediliyordu ama ben günümüzle olan benzerliklerini görmezlikten gelemedim. Belki de bana sizi hatırlatan buydu... Kuşkusuz Çatalhöyük halkı gibi, merdivenin, tuğlanın bulunması ya da hayvanların ehlilleştirilmesi işlerini çoktan çözmüştük. Ama on bin yıllardır çözülemeyen şeyler, bugün hâlâ insanlığı tehdit ediyor: Savaş! “Yardımlaşmak iyidir. İşler çabuk biter. Herkesin yapabileceği bir iş vardır, unutmayın,” diyen Bilgin Amca, binlerce yıl öncesinden bugüne sesleniyor olmasın? “Bolluk ve Savaş” elbette bir yazarın kurgusu, hayal ürünü bir kitap. Zaten kapağında “Bilimkurgu” yazıyor. Ama Çatalhöyük döneminden bize yansıttığı gerçekler de yok mu dersiniz? “Başkalarının malını çalarak geçinme yolu açılmıştı artık. Bir biçimde, bu talan düzenine engel olmak gerekiyordu. Yoksa, çok geçmeden, yiyecek sıkıntısına düşen her köy, gereksinimlerini bir başka köye saldırarak karşılama yolunu seçecekti.” Doğru değil mi? Üstelik bu açılan yol binlerce yıl boyunca maşallah öylesine genişledi ki, talan için yiyecek sıkıntısına bile düşmek gerekmedi. Çatalhöyük’ten bu yana... Değişen ne var acaba? Haksızlık etmeyeyim, elbet değişen şeyler var. Örneğin ben kitap okuyabilirim ve hatta istediğim kitabı seçmekte özgürüm. Bu, önemli bir değişim! “Bolluk ve Savaş” adlı kitap, 912 yaş çocuklara seslense de, tüm yetişkinler okumakta özgür. Hatta belki bazı yetişkinler özellikle okumalı diyorum... O zaman, belki şu satırlar dikkatlerini çekebilir: “Şiddet, daha büyük şiddetin doğmasına neden olur.” On bin yıl önce bilinen gerçekler keşke unutulmamış olsa... En azından bu kitabın yazarı akıcı bir dille bunları dile getirmiş, kurgu da olsa... Çocuklar için mutlu bir dünya dileğiyle... İmza: Türkiye’den bir ses Aytül Akal KONUK SİHİRLİ DEĞNEK Ebru Akkaş “Şeytanın Ezgisi” Francisco Arcis, Can Gençlik, Çözüm şeytanın sayısında mı saklı? Şeytanın Ezgisi, polisiye romanları okumayı seven, konvervatuvar öğrencisi Françios ve Amandine’in macerasını anlatıyor. Dakikliği ile ün salmış olmasa da, izleyicilerine onları konser salonunda yarım saat bekletmeyecek kadar da saygı duyan bir müzisyen konserine bir türlü başlamaz. Sanatçının sahneye çıkmasını bekleyen kalabalığın arasında Françi Sihirli Çocuk Dergileri! Kırmızı Fare (http://www.mavibulut.com.tr) Ebe Sobe (http://www.ebesobe.com) Bilim Çocuk (www.biltek.tubitak.gov.tr/cocuk) Nilay Yılmaz Kurtuluş Deresi Cd. No: 47 Bilgi Üniversitesi, Dolapdere/İstanbul nilayy@bilgi.edu.tr Tel: 0212 236 78 42 0212 311 51 82 CUMHURİYET KİTAP SAYI 863 SAYFA 25
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear