Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Zeynep Oral'la 'Meslek Yarası'nı konuştuk “Sahi beni neden kovdular?” Milliyet bir dönemler Zeynep Oral’ın Milliyet’iydi. Sahiplerin adı değişse bile. Nasıl mı? Zeynep Oral Milliyet’in çalışanı, emekçisi, yazıcısı, ayrılmaz bir parçasıydı bir kere. Kapısından, sabahları "Ben buraya aidim" diye girdiği, akşamları "Buradan ben sorumluyum" diye çıktığı yerdi. Evinden daha çok vakit geçirdiği, kimi geceler sabahladığı yerdi. 33 yıl boyunca kullandığı tek adresiydi. En tepedeki adamdan, kahve ocağında çalışanına, köşe yazarından temizlik işçisine herkesi aynı takımın üyeleri olarak gördüğü yerdi. Milliyet onundu, o Milliyet’in. Cağaloğlu’ndaki odasında Haldun Taner’in öyküleri, Onat Kutlar’ın kahkahaları, Yaşar Kemal’in gümbürdeyen sesi, Aziz Nesin’in şakaları, Vedat Günyol’un, Behçet Necatigil’in, Sabahattin Kudret Aksal’ın sohbetlerinin köşelerine sindiği odasında nice dostla nice anılar biriktirdiği yerdi. Ürettiği, ürettiği, ürettiği yerdi. Zeynep Oral, gazetede geçirdiği yıllarda yaşadıklarını, birlikte çalıştığı kişileri, yaptığı işleri, örneğin Milliyet Sanat dergisinin kuruluşunu, başından geçenleri sıcak bir anlatımla aktarıyor okuyucuya. Bunu yaparken de hep 'o gün'ü anlatacağına dair söz veriyor. Bir çeşit hesaplaşma bu belki de. Milliyet'i çok benimsemiş, sevgiyle bütünleşmiş birinin yuvasından ayrılışının öyküsü. Kovulmanın yükünü atmak için ya da attığı için yazmış bu öyküyü. Öfkeli bir kalemin yatışması... Üstüne basa basa vurguladığı gibi "kişisel bir hüzün hikâyesi"... Son tahlilde kitabı okuyanlarla aynı görüşü paylaşmamak elde mi, "Gazeteciliği böyle bilmezdik". SAYFA 4 ? Gamze AKDEMİR "Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir sözü vardır: ‘Ey sanat! Seni bana musallat ettiler. Eğer ben de seni başkalarına musallat etmezsem, yuf olsun!!!’ Zeynep Oral u kitabı neden yazdınız? Bu kitabı yazmamazlık edemeyeceğim için yazdım. Önce kendime dürüst olmak için yazdım. Kendi yanlışlarımı kendi bakış açımı, kendi düşüncelerimi daha iyi anlayabilmek için, açıklayabilmek için yazdım. Çok büyük bir yara almıştım, çok hastalanmıştım, kendimi iğfal edilmiş hissediyordum, tüm bu travmayı başka türlü atlatamayacağımı belki de anladığım için ve uzaktan bakabilmeyi öğrenmeye başladığım anda bu kitabı içimden atmam gerektiği için yazdım. Bu kitabı yazmadan geçit bekleyen öteki kitapları yazamayacağımı gördüğüm için yaz B dım. Belki de artık iyileştiğimden, kendimle barıştığımdan, ruhumla barıştığımdan. Milliyet’ten neden kovuldunuz? Belki de bu sorunu yanıtını bulabilmek için bu kitabı yazmaya başladım. Kitabın sonuna geldiğimde hâlâ net bir yanıtım yoktu ama bence okura bırakalım niçin kovduklarını. Her okur kendi versin yanıtını. Niye beni kovdular diye. KİŞİSEL VE DENGELİ... Peki bu kitabı yazdığınız için mutlu hissediyor musunuz? Omuzlarınızdan büyük bir yük kalktığını ya da? Öyle hissedeceğimi sanmıştım, ama dürüstçesi her kitabımdan sonra yaşadığım duyguyu bu kitabımda da yaşadım. Ah daha iyi yazabilirdim, ah keşke şunu da yazsaydım, ah keşke şunu şöyle yazsaydım, şu konuya da girseydim çok dedim. Teknik açıdan açık söyleyeyim bazı bölümler çok daha uzundu. Oraları duygu sömürüsü yapmamak adına acımasızca tırpanladım, kestim. Bazı politik ya da sosyal ya da İş Yasası ile ilgili örneğin sendikadan ayrılma dönemlerim filan onları çıkardım. Bu kitabın çok kişisel ve dengeli olmasını istediğim için diyebilirim dörtte üçünü attım. Huzursuz oldu belki birileri kitabınızın çıkacağını duyduklarında. Belki de. Ne bekliyorlardı sizce? Hiç bilmiyorum. Kitabımda da altını çizdiğim gibi Milliyet’te çalıştığım 33 yıl içinde elbet, herkese olduğu gibi bana da farklı farklı gazetelerden birçok teklif gelmiştir. Ama bunları ortaya dökmek, bunları dillendirmek, söylemek, yazmak, ayıptır, görgüsüzlüktür. Hele hele bu teklifleri kullanmak, şantaj yapmak, rezilliktir. Elbet, bu bence böyle… KİTAP SAYI ? CUMHURİYET 852