24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Can Dündar ve Nebil Özgentürk'le 'İlk Durak' üzerine İETT’nin şöhretler karması ? Gamze AKDEMİR H ayat denilen kavgada yolu İETT’den geçenler sözün konusu… İETT’yi İETT yapanlar… Nebil ÖzgentürkCan Dündar imzalı belgesel kitabın başlığı da buna işaret ediyor; "İlk Durakİstanbul’un Entelektüel Tarihinden Tanıklıklar" (Alfa Yayınları). Her şeyden önce bu çalışmada kurumsal bir tarih anlatılmıyor. İETT’nin parlak dönemleri, eğik dönemleri anlatılmıyor. İlk kez bir kurum kendini evvel zamandaki çalışanlarıyla tanımlıyor. Öyle çalışanlar ki yazı yazan, kitap okuyan, komünist, tiyatrocu, sinemacı, meclis başkanı, başbakan… Her şey, dönemin İETT Genel Müdürü Rıdvan Aslan’ın bir sabah uyanıp da Nebil Özgentürk ve Can Dündar’a İETT’nin Şöhretler Karması’nı içeren bir belgesel hazırlamalarını önermesiyle başlamış. İstanbul’un geçmiş yıllarında çalışma ortamları, eski İstanbul’un akşamları, dost sofraları, şu anda hayatımızı etkileyen sanat, siyaset, bilim insanlarının İETT koridorlarındaki, o çatı altındaki gençlik yılları nasıldı? sorusunun dolu dolu yanıtlarını içeriyor kitap. 50’lerin sonu… BebekArnavutköy güzergâhındaki sokak lambalarının durumunu kontrolle görevli Elektrik Dairesi’nde memur bir adam, tabana gayret az yürümedi başı yukarda. Bir lambanın düzenli olarak kırılmasının müsebbibinin altında öpüşen aşıklar olduğunu anladığında bıyık altından gülümseyen, kendi aşkını anımsayan ama rapor etmeye de mecbur olan bu adamın yüreğini kim tartışabilirdi? Öyle ki bir üç beş derken habire tamir olunan lambanın bu nedenle âşıklarını yitirmesinden duyduğu hüzünle eline bir taş alıp onların adına lambayı kırıveren de odur. Elektrik Dairesi’nde memur bu adam Tuncel Kurtiz’dir. Onun gibi bir kontrol memuru olan bir isim daha var ki sonradan avukat olmuş, partiler açıp partiler kapatmış, Meclis Başkanlığı yapmıştır. Nasıl unutsundu Ferruh Bozbeyli o yıllarını. Hele o buruk bir gülümsemeyle anımsadığı dayak yeme olayını. Meğer millet sanırmış ki karılarını, kızlarını röntgenliyor, oysa adam sokak başlarında durup lambaları kontrol ediyor yani işini yapıyor, haberleri yok. Ya "Anadolu’yu köy köy dolaştım belki ama İstanbul’u da ev ev hatta mutfak mutfak bilirim" diyen, içinden kurşun geçmiş tek gözü ve bir dolu umutla Adana’dan göçmüş, hey gidinin Çukurovalısı, edebiyatın çınarı, yağız, insan mı insan, havagazı memuru delikanlı Yaşar Kemal, ya o. Tüm bu yaşanmışlıklarda İETT bir vesile, bir aracı, bir hareket noktası. Yaşar Kemal’in 50’lerde gaz kontrolü görevi gereği ev ev gezme halini, o evlerden birinde kapıyı çok çok geç açtığı için küfür savurduğu ama kapı açılınca karşısında kolu bacağı olmayan bir adam buluncaki ruh halini, duygusallığını, insanlığını, kalbini, çocukluğunu okuduğunuz zaman işte bu Yaşar Kemal diyorsunuz. İnce Memed’e varıyorsunuz, oradan Deniz Küstü’ye varıyorsunuz. Ülkenin en büyük yazarını yeniden keşfediyorsunuz. "Bize anlat abi, 55 yıl önceye gider misin" dediklerinde coşkuyla anlatmaya baş lamış Yaşar Kemal. Eski İstanbul’u anlatmış. Eski İstanbul’daki korkularını, coşkularını anlatmış. Aynı şekilde Türkiye Komünist Parti’nin komite üyelerinden biri olan Rasih Nuri İleri’nin İETT’de çalışırken bile bir komünist olduğu için nasıl çelişkiler yaşadığını, nasıl belki küçük baskılara uğradığını da anlıyoruz satırlarda. Ve Necdet Mahfi Ayral’ın tiyatroyu ömürlerce yapabilmesinin habercisi ilk nabız atışlarını duyumsuyoruz, gencecikken o masalarına zıplayıp tiradlar döktürdüğü, taklitler yaptığı, İETT yıllarında. Devam edelim, Cizre Emiri Bedirhan Bey’in torunu, Dışişleri Eski Bakanlarından Emre Gönensay’ın teyzesi Leyla Çınar, büro memuru. Şair Edip Cansever ve mimar Turgut Cansever’in babası, Hasan Ferit Cansever, doktor. Yazar Peyami Safa’nın hem ağabeyi hem de edebiyatına ilişkin yol göstereni İlhami Safa, basın bürosu memuru. Yazar Peride Celal de öyle. Ve Peride Celal’in kurumda yakın dostluk etmek imkanı bulduğu, Nâzım Hikmet’in şiirlerinin kahramanı, oğlu Memed’in de annesi Münevver Andaç, Genel Müdürlük kalemi memurlarından. Gaz İdaresi’nin fabrikasında gaz tahlillerini ölçen Rasih Nuri İleri’nin vardiya arkadaşı da Hıfzı Topuz. Ünlü Felsefe Sözlüğü yazarı, radyo programcısı, oyun yazarı, şair, felsefeci, hukukçu Orhan Hançerlioğlu, çeyrek asra yakın İETT’nin çeşitli kademelerinde ama özellikle de Hukuk İşleri Dairesi’nde üst düzey yöneticilik yapar. Şimdinin Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de iş yolculuğunun ilk durağı İETT’dir. Kurumdaki görevi tahsilat memurluğudur. Recep Tayip Erdoğan… Başbakan… O da eski İETT’li. Zamanında İETT Altıntepe Daire Müdürlüğü temizlik kadrosunun vasıfsız işçisi. Aynı zamanda kantinde de görevli. Sicil numarası 27.706. Ayrıca İETT sporun krampon dayanmayan futbolcusu. Erdoğan’ın göreve başladığı tarih 24 Temmuz 1974. 1978’de takımının 1. Amatör Lig şampiyonu olmasını sağlıyor. 7 yıl boyunca takım kaptanlığı yapıyor. Takım arkadaşları onun saçına ve kıyafetine aşırı özen gösterdiğini, saçları bozulmasın diye kafa toplarına çıkmadığını, toplara Ya Allah Ya Bismillah diye vurduğunu, maaş alamadıkları bir bayram öncesi soyunma odasında takıma teselli olarak Makber okuduğunu anlatıyorlar. Belgesel, mevzu İETT çalışanlarını çok mutlu etmiş. Tuncel Kurtiz setlerinden aramış, Yaşar Kemal gördüğünde ne kadar hoş demiş. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın o yılları anlatmayı sevdiğini fark etmişler. Nerden nereye geldim duygusuyla o yılları anlatmak, çalışmaya konu herkesi mutlu etmiş. Coşkulu öykülerinin yanı sıra hüzünlü öykülerinin de anlatıldığı, gülümsedikleri, kimi tatlı tatlı hayıflandıkları, mutlu olduklara anlara tam bir tanıklık olmuş İETT belgeseli. Ayrıntısını biz sorduk Nebil Özgentürk ve Can Dündar yanıtladı. KİTAP SAYI ? SAYFA 20 CUMHURİYET 840
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear