28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA Özlersen Beni Eğer ? Sezai SARIOĞLU “Ü zülürsün Bir Zaman” ve “Ben Kulunuz Arsenik” kitaplarından sonra şair Önder Kızılkaya “Özlersen Beni Eğer” ile yolumuzu kesti. “Dış”larından oluşanların çoğunluk olduğu loncada “içi” olan şairlerdendir. “Şairlerin en kötü şiirleri hayatlarıdır” cümlemden hareketle söylersem, şiirlerini mahcup etmeyen, şiirlerine yenilmeyen şairlerdendir. Tersinden, “Özlersen Beni Eğer” kitabı şairine yenilmeyen ve mahcup etmeyen inceayar şiirler toplamı. Bacasız bir sesin şiirleri, dumanı olmayan imgeler; maddeyi ve manayı tüten. Şairi gibi saçakaltlarında gürültüsüz ama gürül gürül yürüyen şiirler. Işıltısını sonradan veren, hayatın ve hayalin “sır kâtibi” şiirler. İttifakla, içtihatla içlenmeyen, ömürilik’ten içlenen şiirler… Onun, “ölçüm hiç alınmadı” demesine bakmayın, kendi ölçüsünü kendi alıyor bu şiirlerde. Yeni kendine, yeni anlamlardan ve yan anlamlardan oluşturduğu yeni şiirlere taşınıyor. Öte yandan “köklerine” yeni yorumlar getiriyor. Çünkü “adalet korkusunun” şekillendirdiği toplumlarda, kavramlar kadar imgeler de kendi içine çöktükçe tarihe yol alır, alabilir. Önder’in bir başka özelliği/güzelliğini, şiir borcu olarak bu yazıya dilnot olarak düşmek isterim: Bizim mahallenin akıntıya yürek çeken çocukları içinde hal diliyle ve kâl diliyle çok iyi bir şiir seslendiricisidir… TARİH VE TALİH, KADER VE KEDER “uzun bir mezar gibi bıraktım ben arda’yı/ şimdi kim tamir eder bu göçmüş kaportayı/ fareli köyden geçen muhacir kavalcıydım/ hem çalar hem söylerim yüz yıllık arızayı// (…)/ yamaymışım ninemin kara feracesinde/ bu kırpıntı yorganla kırcali gecesinde/ kendimi sancak sandım meğer salıncakmışım/ hürriyet diye düştüm borsanın ertesinde” Önder Kızılkaya Türkçenin “tarihe dönük” şairi Ece Ayhan’ın “Tarihe bak anlarsın” cümlesiyle bu kitabın özgül ve özgür ağırlığını oluşturan şiirleri okuyabiliriz. Evet, tarihe bak anlarsın ama tarih de öyle ayağa kalkınca çat kapı görülüp işaretleri okunabilecek bir olgu değildir. Evvel zaman içinde kalanları görmek için tarih bilincini içeren poetik/politik bir bilinç gerekir. M.Cevdet Anday “Unutmak kuşlardır” diyerek uzaklaştıkça silinenleri işaret etmişti kuşların yardımlarıyla. Dizeyi yeniden kurarsak, hatırlamak da kuşlardır, bilene. Ne ki, “hatırlamak ve unutmak” sorunsalı bizi, resmi tarihin dogmalarına götürebileceği gibi, muhalif belleğin unutma ve hatırlama biçimlerine de götürür. Önder Kızılkaya bu riskli sorunsalı kitabın ömürilik’ini oluşturan “Yunsun Her Şey Yeniden”, “Bahçedeki Kazlar”, “İmroz”, “Özlersen Beni Eğer”, “Teneffüs Zili”, “Yeşil Yağmur Böreği”, “Ben Yazıya Razıyım”, “Düğme”, “Bahriyede Piyade”, “Bu Acem Kılıcıyla” şiirlerinde başarılı imgelerle işliyor. Yani şair, özcü tarih anlayışına ve sorunlu “kimlik politikasına” düşmeden hatırlamayı üstleniyor. Bu serüven, “Şiir yazarken tarih bileceksin ama bilmezlikten geleceksin” cümlesinden el alarak şöyle de özetlenebilir: Şair, politika ve tarih biliyor ama şiir yazarken taammüden bilmezlikten gelmeyi başarıyor. Gaston Bachelard’ın, “Mekanın Poetikası” kitabında aktardığı, “Çiçek her zaman çekirdeğin(in) içinde gizlidir” cümlesinden el alarak, güncelin tarihte gizli olduğunu söyleyebiliriz. Marc Augê’nin, “Unutma Biçimleri” kitabındaki “Çiçek tohumun unutulmasıdır” cümlesiyle ilişkilendirerek, bu şiirlerdeki tarih merakını okuyabiliriz. Şair “unutmak!” için hatırlar. Şairin, şiirin bağlamı olan unutmak sağaltıcı bir adalet ve yüzleşme için gereklidir… Burada dikkat edilmesi gereken tarihsel, politik düzey ile poetik düzeyin ilişkisinin şiirde nasıl kurulacağıdır… “Bahçedeki Kazlar” şiirindeki, “kemal paşa nişan almış bir yörüngeye/ asılıyor tetiğe/ ve kopuyor yörünge/ düşen çerkez etem’dir/ ve kuvvai seyyare// topluyor düşen çamaşırları kadın/ ve yıkayıp asıyor bir başka yörüngeye” dizeler unutmanın ve hatırlamanın ötesinde, tarihselsiyasal düzey ile poetik düzeyin kırılma ve yeniden kurulma noktasını imlemektedir. Söz geçmişten ve geçmişin bugüne sarkan olgularından açılmışken, şair, tarihin ve siyasetin marangoz hatası tabu sorunları da şiirine dâhil etmiş. “İmroz”, “Teneffüs Zili”, “Yıkık Kubbe” ve hatta “Portekiz Diyebilmek” şiiri bu bağlamda okunabilir. Adalet ve hakikat korkusunun, tarih ve gerçeklik korkusuyla iç içe yaşandığı bir coğrafyada bu şiirler birer kıymet ve müjdedir. Sivas’ta öldürülen Metin Altıok gibi söylersek, “Bir acıya kiracı olmak”, geçmişi sürekli bir keder gibi yaşamak kırılgan bir toplam olmaktan öteye bir haldir. Yıkık Kubbe O viran kiliseyi/ şimdi ahır yapmışlar/ yıkık kubbe/ yüzünün yarısı yok/ kubbedeki meryem ana resminin// meryem ana/ gözü gibi bakıyor/ o mahzun koyunlara Bu bağlamın şiirlerinden “Bursa’da Zaman”, Cemal Süreya’nın korku toplumlarının yirmi dört ayar imgesel özeti sayılabilecek “Ödleriyle öten kuşlar gibi” dizesinden el alarak metinlerarası bir yolculuk olarak da okunabilecek ama kendi tarzını yaratmış müjdeli bir şiir: manlı’da ilk kahvehanenin kurulmasından başlayarak kahvehaneler üzerindeki denetim kurma mücadelesi de ayrıntılarıyla işleniyor. Kahvehanlerde üretilen ilişikler ve bu ilişkiler üzerinde denetim kurma mücadelesi tarihsel ve sosyolojik olarak inceleniyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki kahvehanelerin işlevlerini de anlamaya yardımcı olan bu çalışma, bu anlamda ilk olma özelliği de taşıyor. Kitap, 5 bölümden oluşuyor: 1) Cumhuriyet’in İlk Yıllarına Kadar Kahvehaneler, 2) Kahvehaneleri Örgütleme: Devletleştirme ve Modernleşme Projesi, 3) Projenin Hayata Geçirilmesi, 4) Köy Kahvehaneleri Üzerinde Yürütülen Mücadele, 5) Kahvehanelerdeki Siyasal İfadeler Üzerinde Mücadele. Yazar, konunun, araştırmacıların ilgisini beklediğini belirtmektedir: “Bu mekânların 19. yüzyıldan sonraki serüveni hakkında ayrıntılı bilgiye sahip değiliz. İttihat Terakki dönemindeki kahvehanelerin işlevleri, bu mekânlar üzerindeki kontrol girişimleri hakkında çok az bilgiye sahibiz. Keza Kurtuluş Savaşı yılları da aynı şekildedir. Dolayısıyla yapılacak çok şey vardır. 1945 sonrasında Bursa’da Zaman Bir kuşun gagasıdır minare/ ödüyle şakıyan bir kuştur cami/ öd ki müezzindir öter beş vakit// mart ayında kilisedir bütün kediler/ boyunlarında bir çan// milat yoktur kedilerde/ evlat vardır miyav miyav Geleneksel halk edebiyatı kalıplarıyla yazılmış “Men borazan değilem/ tık çıkmaz artık menden/ men ozan da değilem/ öpme dudaklarımdan/ müsaade et az gülem” dizelerinden oluşan “Bozgun ve Borazan” ve”Ziftli Hoyrat” gibi şiirleri bütünün içinde birer hoşluk gibi… Bu tadımlık hoşlukların boşluğunu ise kitabın belkemiği şiirler dolduruyor, o şiirleri ellerinden tutup kaldırıyorlar. Ne ki, bazı şiirler var ki, (çoğu kısa pantolonlu kıssadan hisseli, nükteli, az madde ile çok mana yapmak isterken sendeleyen şiirler) öz ve biçim olarak bu kitaba hariç gibi. Kitabın sonuna “düzyazı şiir” gibi eklenmiş deneme türü iki metin de bu kitaba hariç… M. Cevdet Anday’ın, “Dünyada geçirdim çocukluğumu/ İnsanlardan eşya yaparlar” dizesinden hareketle söylersem, Önder’in bir bütün olarak şiirleri “yabancılaşma” bağlamıyla da okunabilir. Çünkü o, insandan eşya ve savaş yapmaya karşıdır; aşk, şiir ve özgürlük buna itiraz için vardır. İşaret parmağını yitirmemiş, kalbinden ve düşlerinden başka geçmişi ve geleceği olmayan, kötülük toplumunun yüzüne karşı konuşan asi ve aksi şairlerdendir… Dil gibi, tarihin ve acıların da devletlerden ve iktidarlardan uzun sürdüğünü bilir. Sonuç olarak, kimi fazlalıklara karşın, darası alınmış sözcüklerden oluşan bu bereketli şiirleri okudukça, Valeri’nin, “Güzellik hülasa edilemez” cümlesini anımsıyorum. Su’yun yanında su, şairin yanında şiir, şiirin yanında şair getirmek kime nasip? Bereketi kaçmasın diye bilmediğim duaları, bildiğim şiirleri okuyorum… ? Özlersen Beni Eğer/ Önder Kızılkaya/ Everest Yayınları/ 70 s. ve özellikle çok partili yaşama geçildikten sonra kahvehanelere ilişkin çalışmalar sosyologlar, tarihçiler, antropologlar, kültürel çalışmalarla ilgilenenler ve iletişim bilimciler için oldukça verimli malzeme sağlayabilir. üstelik, bizim çalışmamız hiçbir şekilde 19301945 arası yılları tüketmiş de değildir.” Kitabın değerini ve önemini vurgulamak için Prof. Korkmaz Alemdar’ın “Önsöz”ünden birkaç satırın altını çizmek açıklayıcı olacaktır: “Öztürk’ün çalışması bilim dünyasında giderek egemen olan paradigmanın dışındadır. Ve iyi ki öyledir. Çünkü Ulusal Kurtuluş Savaşı ve onun büyük önderi Mustafa Kemal’i karalamak ya da unutturmak çabaları olağanüstü biçimde artmıştır.” (...) “Serdar Öztürk’ün çalışması bu iç karartıcı ortamda insana umut vermektedir. Geçmişi merak eden, söylenenleri bilen, bunlara yeni bir şeyler ekleme tutkusunda olan ve bunu emperyalizmin tutsağı olmadan yapabilen bir bilim insanı kuşağı herhalde yetişmektedir.” ? Kahvehane ve İktidar/ Serdar Öztürk/ Kırmızı Yayınları/ 546 s. KİTAP SAYI 872 Kahvehane ve İktidar tarihine ilişkin olarak yurtiçi ve yutdışında yayımlanmış pek çok makalesi de bulunan yazar, doktora tezini esas alan bu kitapta girilmemiş bir alana ilk kez bu kadar ayrıntılı giriyor. Ülkemizde çok önemli bir yeri olan kahvehanelerle siyasetiktidar ilişkisini işliyor. Kuşkusuz, kahvehaneler yeterince incelenmeden Türkiye’nin toplumsal tarihi yazılamaz. Buna karşın, sıradan insanın gündelik macerasını, yaşamını yansıtan bir alan olarak kahvehaneler konusundaki bilimsel çalışmalar yok denecek kadar az. Olanlar da, Cumhuriyet’in ilk dönemlerine hemen hiç değinmemişlerdi. “Kahvehane ve İktidar”, bu önemli boşluğu doldurmak için atılmış çok önemli bir adım. Yrd. Doç. Öztürk’ün çalışması kahvehaneler üzerinden toplumu, devleti ve devlettoplum ilişkilerini anlamaya çalışıyor. bence, bunu fazlasıyla başarıyor da. Söz konusu çalışmada Cumhuriyet’in ilk yıllarına odaklanılmasına karşın, Os ? Muzaffer Ayhan KARA umhuriyet Türkiyesi’nde Kahvehane ve İktidar (19301945)”, akademisyen Serdar Öztürk’ün ikinci kitabı. Gazi Üniversitesi İlteşim Fakültesi’nde öğretim üyesi olan ve Türkiye’nin toplumsal ve kültürel SAYFA 30 “C CUMHURİYET
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear