Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Bir 'mahalle' romanı işlenmedi mi? lîlbette işlendi! Bize so rarsanız, sözgelimi işgal yılları asıl büyük giinahlar dönemidir! Ytırdıınıı işgal edenlerle birlik olııp kânııa bakaıı, bu uğurda oıılara ziyalet soiralai'i kııran, Is tanbul'un alımlı kadınlarını sıınan kimselerin günahını hangi kitap zenımedi yorılu acaba? Mehmet Akil gibi bir inanrnı^m kitabı zemmediyordıı da; Mııstata Kemal Faşa'nın katline letva veren hocaekndinin kitabı göz yunıııyordu o büyük günalılara! Ne tuhal bir çelişki... Keza ronıan kişilerinin tamklık ertiği 6 7 liyliil de "günah" diye nitelenebilecek durıımlardan biridiı bizce. fjıınıı da sorabilirsiniz bu bağlamda: Küçük insanlar büyük giinahlar işleyebilir mir* ZENCİN KADRO... Ama Sulhi Dölek bıı sorıılarm kar^ılığını hedefleyerek romanını kaleme almamış. Ontırı anıaeı, siyahbeyaz dönemlerde kalmış, neredeyse "masum", insanı nostaljik duygulara siiriikleyen, bir sineına lilmi kotarmak... Bıı filmle, geçmiij zaman kesitlerinden birini saptanıak... "Gündelik işleıin asııde gelgitleıinde yüzmeye alüjkın" insanlarm yaşamlarını anlatmak... Romanın ekseninde Aynur ile Mctin bıılunmakla birlikte, yalnızca iki ki^inin aşkları iizerine kıınılmıış bir yapıt değil. (Jok kişili, çok hikâveli, çok ıılaylı, sinematıların deyimiyle "zengiıı kadrolu" bir roman "Kiiçük (îünahlar SokagV'. (Belki TV ılizilerindoki başarısının sırrı da bıırada Sulhi Dölek'in: Hikâyesini, birden tazla kişinin üzerinde, birdeıı çok olayları kurgulayarak geliştirebilnıe becerisinde.) Romantla, Aynıır ile Metin dışında, belirgin çızgileıie önc çıkan baijlıea kiijilikler şunlar: Mahalle nin "mucit" tamircisi Tahsin Usta: Btızdolabı ve çamaşır makincsinin henüz. yaygınlaşmadı^ı o yıllarda bir bıızdolabı, bir çamaşır makinesi yapma dcrdiııdedir; ayrıca hikâyeler yazmakta, Yaşar Nabi'ye gönderniektedir. Tahsin IJsta'ntn çırağı Salih: Aynıır'ıı platcmik bir aşkla scvmcktedir... Sinan: Rumanın hem "medtlalı"ı, hem çöpçatanı, hem görü '• Ll NecatİCÜNCÖR S ıılhi Dölek'in yeni ronmnını (son roınanı değil!) okurken, birdenbire bir sorıı imi bcliriyor katanızda: Tiirk edebiyatındaki "mahalle romanlan"ya da "mahalle hikâyeleri" koıuısunda bir araştırma yapılmış mıdır? Bir sokağı, bir mahallcyi biitün insanlarıyla birlikte anlatan yapıtlar hangileri? Ancak bir dönemlerin yazarlarında rast layabilirsiniz bıına. Hangi yazarlar? Mahalle hayatımn hcnüz ortadan kalkmadı ğı dönemlcrin yazarlannda: llüseyin Rahıııi, 1 lalide fcdip, Saiı l'aik, Oktay Akbal, ()rhan Kemal, Mıızaffer Buyrukçıı, bıı alanda henıen akla geleıı acllııı... Daha doğrusu, çocııklugu ve ilkgençlik çağı 1960 öııcesinde geçen yazarlarda rastlayabiliyorsunıız "mahalle" olgusuna. Mahallenin bakkalı, mahallenin zengini, mahalleııin en güzcl kızı, mahallenin imamı, mahallenin iğnecisi, mahallenin kahvesi, mahallenin üniversitejisi, mahal lenin delisi, vb... Bugüııün Istanbul'unda biitün bıı öğeleri bir arada bulmak miimkiin mQ? Kasaba görünümiü hemşeri gettoları bu kavram içinde ele alınamaz, hayır. Çiinkü oralarda Istanbul Türkçesi konuşulmaz en başta. Istanbııl kültürü egemen dcğildir; radyolardan alaturka şaıkılar dinlenmez; mullaklarda sakız muhallcbisi, giil reçeli, zeytinyağlı enginar yapılmaz... sanız, küçük günahlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere ulaştırırız." Yazar, söz konusu ayetle, daha roma nın girişinde, sizi adeta bir tartışmanın kapısından içeri çekiyor. Günah nedir, diyorsuntız ister istcmez. Kime göre gü nah? Günahın büyüğü hangisi, küçüğü hangisi? lnsanların biıbirlerini scvmeleri "günah" mı? Aynı tiirler arasmda geli şen, yani iireme güdüsüyle ilgisi bulun mayan sevgilere "günah" diyecek miyizr1 Ama şu da var ki, zaman ve mekân (yani ellili yılların îstanbul'unda bir kenar mahalle) büyük günahların işlenmcsine el verisji bir ortam okışturmuyor. Istanbul'da o giinc kmlar "büyük giinahlar" Bir şiir yoğunluğunda... O Hİkmet ALTINKAYNAK S ELLİLİ YILLAR Sulhi Dölek'in "Kiiçük Giinahlar Sokağı" sizi alıp ellili yılların îstanbul'una, eskılerde kalmıs, bir mahalle hayatımn ta içine götürüyor... Yine o yılların üriinii siyah beyaz bir filminin karşısında, esanslı gaznzların içildiği, kabak çekirde ğinin çıtlatıldığı bir yazlık sinemanın at mosleıinde bukıyorsuntız kendinizi adela. Surların ötesinde, Haliç'i gören, alışveriş için Eyüp'e inilen Rüzgârlı Mahallcsi, ya da yazarın deyişiyle, "Kiiçük Giinahlar SokagV1... Roman, Kııran'daki "Nisa Sıırcsi"nden alınmış bir ayetle başjıyor: "Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırSAYFA 12 ulhi Dölek'le bir söyleşimde kendini 'Mizahçıların en edebiyatçısı, edebiyatçdann da en mizahçısı' olarak nitelendirmiştifl). Gerçekten de öyledir... Ycni romanı Küçük Günahlar Sokağı'nda 'en edebiyatçı', dahası 'en romancı' yanıyla karşımtzda buluyoruz onu. Sulhi Dölck, Küçük Günahlar Sokağı'nda başlangıçta iç içe üç aşkı anlatıyor görünüyor. Bu aşkı yaşayan insanlan anlatırken ister istemez bugünün işsizlik, yolsuzluk, dinsel sömürü üçgenintn kaynağına romanın akışı içinde o iklimi aktararak değiniyor, toplumsal bir soruna dikkat çekiyor. Küçük günahlan anlatırken büyük günahları kimlerin işlediğini gösteriyor. "tnsanın günahsız olduğunu söylemesi, büyük günahlardan biridir" (2) saptamasını bir kahramanı aracılığıyla dile getirirken ya da "Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günahlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere ulaştırırız."ı (Nisa Suresi, yet 31) kitabının girişine alırken, aslında onıın dinsel terminolojiden ad seçmek gibi bir amacının olmadığını, ama yaşamı yansıtma adına böyle bir tanımın çok yerinde ve uygun olduğunu anlıyoruz. Romanın kişileri roman boyunca bu ve benzeri sorunları konuşuyorlar. Burada o kişilerin bakış açılarıyla farldı yaklaşımlar scrgile niyor. Ama bıınların hiçbiri sanırım vazarı bağlayıcı görünmüyor. Üstelik de yazar romanına ad seçimini bir rastlantıyla buluyor. Araştırmalar yaptığı Atatürk Kitaplığı'nda görevliden istediği gazete ciltlerinin getirilmesini beklerken, bir yandan da güncel süreli yaymlara bakıyor, bir dini dergide bu söze rastlayınca, ona bir türlü koyaınadığı roman adı oluveriyor. Bilirsiniz Freud, "insanı daha iyi anlamak için daha çok dile gereksinim var, bunun için de şairleri okunıamızı" önerir. Nedenini şiirin insanı en iyi anlatan 'dil' olmasıyla açıklar. Buradan yola çıkarak ben de, Dölek'in bu kitabını okuyanlar da tıpkı bir şjirdeki gibi, romanın her sayfasına sinen zengin dili bulacaklar, insanın ruh dehlizlerine gireceklcr, insanla ilgili çok şey öğreneceklerdir. Ayrıca doğrudan şiir ve şairle de ilgilidir, Cemal Şüreya hayranı olunan bir şairdir, Sevgi Üvercinka adını Cemal Süreya'dan ödünç alan bir sevdalıdır. Burada da en ince aynntısına kadar duygu grafiği romana yansır. Bu romanda Sulhi Dölek'in anlattığı, Türkiye'nin 195859 ydlarıdır. Kendi çocukluğunun da 1011 yaşı, yani ilk ergenliğidir. Sulhi Dölek bu yılları aslında ilk ro manı Korugan'da ele aldı, bununla Milliyet Yayınları Roman Ödülü üçüncülüğünü kazandı. Orada anlattığı gerçekler Sulhi Dölek'in peşini bırakmamış, olacak ki, bu kez 30 yıl sonra Küçük Günahlar Sokağı'na konu oldu. tnsanın günahıyla kim iJgilenir, küçük büyük günahı da ne diyeceksiniz? Bununla ilgili yanıtı da yine kendisi veriyor: "Küçük ve büyük günah kavramları Islamiyette var. Romanın kahramanlarından biri, bir yerde; her kaynağa başvurduğıı halde, neyin küçük, ncyin büyük günah sayılacağına akıl erdiremediğini, belki de her adımımızı koıka korka atmamız için bunun özellikle böyle olmasının istendiğini söylüyor. Kısacası günahlarımız, büyük olsun, küçük olsun, hayatımıza yön veren her şey gibi, kendi kafamızın içinde!.." Evet, her şey kafamızın içinde. Günah da, günahın küçügü büyüğü de!... Aynur'un Küçük Doktor'a olan aşkı gibi, romanda tutkulu aşklar, yaşanılar var. Ayrıca Udi Hayri ile Kemani Suavi arasındaki bitmeyen gülünç çekişmeler, işadamı Müfit'le mühendis Basri arasında yıllar süren amansız düşmanlıklar, romanın gerilim noktalarını oluştururken, romanı en iyi yansıtan kesitlerden biri de dindar iğneci Aysel'in kendi içinde yaşadığı çatışmalar... Dölek'in ilk romanı Korugan'ın temel kahramanı bir çocuktur. Orada bir çocuğun dünyası anlatılır. Ama Küçük Günahlar SokagVnda durum çok farkhdır. Olayların ortasında birkaç çocıık vardır ama, onların asıl işlevi tanıklıktır. Romanın fantastik gibi görünen bir C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 78