24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

sizın için en belirleyici olanı hangısı oldu? Beni etkileycn, onun yaşamının tümü. Türkan Saylan, idealizmi ve zamanı iyi kullanması sayesinde daha yetmişi bulmamış ömrüne birçok işi sığdırmış. Bu işler, yapana kjşisel kazanç sağlayan işler değil. Orneğin, hekimlerin pek uğraşmak istemediği cüzzam ve zührevi hastalıklar gibi yalnızca tıbbi girişimlerle değil siyasi, sosyal ve ekonomik girişimlerle çözülebilecek hastalıklarla ilgilenmiş. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi yalnızca özveriyle yürütülebilecek ve popüüstleşme, siyasallaşma tehlikesiyle karşı karşıya olan, büyük mali sorumluluklar da taşıyan bir toplumsal örgütlenmenin başında. Alışılmışın ötesinde bir üniversite öğretim üyeliği yapmış. Bilgiyi ve hizmeti üniversite kapılarının dışına taşımış, daha iyi bir üniversite için sivil örgütlenmelerde çaJışmış, Türkiye üniversitelerinin en iist kurumunda, YÖK Genel Kurul üyesi olarak, YÖK'ün aksayan yönlerine karşı içeriden mücadele vermiş bir öğretim üyesi. Bunlann ayn ayrı her biri bir ınsanın yaşamını yeterince stresle doldurur. Bu işlerin hepsini birden yürütebilmek, hele iki çocuk, iki başarısız evlilik, uzun süren birkaç hastalık ve Türkiye'nin 1980 sonrası siyasi ortamı gibi olumsuzluklara rağmen bunları yürütebilmek insanüsrü bir başandır. KtiMP AOMfft BUIUNMASI Türkan Hoca ile söyleşımz 2003 yaztnda, yaklaşık iki ayltk bir zaman diliminde gerçekleşmiş. Saylan'ın toplumsal projeler, seyahatlerle dopdolu yaşamındaki yoğun temposunda, bu süre sizin için yeterlı oldu mu? Kitabı tamamladığınızda eksik kalan herhangi bir nokta var mtydı? Kıtabın adı nasıl bulundu? Aslında, Türkan Hoca'nın çalışma temposuna layık olacak bir hızla, ben bu kitabı kasımaralık gibi yetiştirmek istemiştim. Böyle bir kitap, altı ayda bitebilir sanmıştım. Başka hiçbir işim olmasaydı, yalnızca bu kitapla ilgilenseydim belki biterdi de. Ama benim de fakültede işlerim yoğundu. Aynı dönemde Yapı Kredi'nin Kitaplık dergisinin "A'dan Z'ye Melih Cevdet Anday" ekini hazırlıyordum ki, bu da Melih Bey'den yaklaşık üç bin sayfayı yeniden okumayı gerektirdi. Yani kitap, Türkan Hoca'nın hızına olmasa da yoğunluğuna ayak uydurdu. Söyleşi 26 saatlik bir bant kaydı, bir miktar yazılı sorucevap ve Türkan Hoca'nın daha önce yazmış olduğu tıbbiye anılarının değerlendirumesiyle iki ayda bitti ama bant çözümü, yazımı, düzeltmesi ve üç kez Türkan Hoca'nın, dört kez de benim elimden geçmesiyle ancak Ocak 2004 ortalarında yaymevine teslim edilebildi. Yaşama ve anılara ilişkin çok önemli bir eksik kaldığını sanmıyorum, ama Türkan Hanım'ın bundan sonraya ilişkin söyleyeceği daha çok şey olduğuna inanıyorum. Kitabın adı beni oldukça zorladı. Dikkat ettiyseniz nehirsöyleşi dizisindeki kitap adlarında deyimlerin ve esprili bazı tanımların kullanıldığını görüyoruz. Bir Koltukta Kaç Karpuz, Aklın Yolu Bindir, Arkeolojinin Delikanlısı, Çivi Çiviyi Söker, Heykel Oburu gibi ilginç adlar. Birincisi, CUMHURİYET KİTAP SAYI bulacağım adın bu anlayışa uyması gerekiyordu, ikincisi, böyîesi bir ad Türkan Hoca'nın "ciddi" kişiliğini hafifletmemeliydi. Ad, hem kitaba hem Türkan Saylan'a uymalıydı. Bu nedenle birçok öneri arasından eleye eleye bunda karar kıldım. Önce Güneş Umuttan Doğar olacaktı, ama Şimdi sözcüğünü de eklemeyi yeğledim. Böylelikle hem Gençlik Marşı'nı (Dağ Başını Duman Alriıış) çağrıştırdı ve Cumhuriyet imgesini sağladı, dinamik bir etki kattı, hem de Türkan Hoca'nın "acilci"liğini vurguladı. Birçok kişi bu adın kitaba çok yakıştığını söyledi. Mehmet Bey, sizi edebiyatçt kimliğiniz ile tanıyoruz. Okurlarımıza hatırlatmak gerekırse 1993'te Yunus Nadi Ödülü'nü yayımlanmamış öykülerinizle aldıktan sonra, bu öykülerin de içtnde olduğu Yaz Evı kıtabınızla 1994'teSait Faik Hikâye Armağant'na layık görüldiinüz. Topaç adlı öykünüz 1998'de Milliyet llaldun Taner Öykü ödülü'nü aldı. Ardından 2002'de Rüzgâr Gert Cetirirse adlı 3. öykü kitabımzla Sarkaç adlı şiir kıtabtnız da Yaz Evı ve Beş Ada adlı öykü kttaplartnızla birlikte îş Bankası Kültür Yayınlart'nca bastldı. Güneş Umultan Sımdt Doğar, izlediğimtz kadarıyla, söyleşi dalındaki ilk ürününüz oldu. Edebiyatçı kimliğıniz, Türkan Saylan ile gerçekleştirdiğinız bu uzun soluklu söylesinin okurlar açısından keyfini de arttırdı. Söyleşi alantnda bundan sonra da ürünlerıniz olacak mı? Edebiyatçılığımın Güneş Umuttan Şimdı Doğar'a yansıdığını söyleyemem, ama bu kitabı yapmanın bana mutluluk verdiğini söyîeyebilirim. fleride böyle bir çalışma yapıp yapmayacağımı bilemiyorum. Yarım kalmış öyküler, şiirler ve bir roman benim kendileriyle ilgilenmemi beklerken ve ben de buna "iş"im nedeniyle zaman bulmakta güçlük çekerken başka bir söyleşi kitabını çok gerekmedikçe bir süre yapmam sanırım.' Güneş Umuttan Şimdi Doğar "Türkan Saylan Kitabı"/ Söyleşi. Mehmet Zaman Saçlıoğlu/ lş Bankası Kültür Yayınları/ 546 \ Nasıl insan olunur? D Ayten $AN Ş air, yazar ve akademisyen Mehmet Zaman Saçlıoğiu, Prof. Dr. Türkan Saylan'la uzun bir söyleşi yapıyor, ortaya okuyanların büyük bir bölümünün kendi yaşamlarını ister istemez sorgulayacağı bir kitap çıkıyor. Türkiye'nin sorunlarına az ya da çok ilgi duyanların Türkan Saylan adını bildiğine hiç kuşku yok. Akademisyenliğinin yanı sıra toplumsal sorunlara çözüm getirmeyi kendine amaç edinen ve gecegündüz demeden durmadan çalışan bir Cumhuriyet kadını, bir aydın, bir anne, bir öğretmen Türkan Saylan. Kendine yöneltilen sorulara verdiği yanıtlardan onun aynı zamanda bir düşünür olduğu izlenimine kapdıyorsunuz. Çoğu kez kendi aramızda konusur dertleşiriz, şu niye böyle olmuyor, ne olacak bu memleketin hali? Eğitim yok, yolda yürümesini bilmiyoruz, sokaklarımız çöp içinde sesli düşünme konusu buluruz. Ama elini taşın altına koyanımız ne kadar azdır. Oysa Türkan Saylan"ın eli hep taşın altında. Olmayacakmış gibi görünen ne kadar çok işi başanyla sonuçlandınyor. Enerjisini, bilgisini, görgüsünü, sevgisini yerine göre bir hastası yerine göre bir öğrencisi, yerine göre bir çalışma arkadaşı için sonuna kadar nasıl da kullanıyor hiç karşılık beklemeden. Yaşam serüveni her yönüyle almadan verme ilkesi üzerine kurulmuş gibi Türkan Saylan'ın. Insanı dinleme ve anlamadaki sabn, hem bir hekkn hem de eğitici olarak onun yaptığı işlerde başanya nasıl ulaştığının ipuçlanndan birisi olsa gerek. Hiçbir şekilde geri getirilemeyecek tek şey olan zamanı kullanmasını iyi biliyor Türkan Saylan. Hafta sonlannaa çalışarak dinleniyor. Zamanı kullanmadaki becerisini, kitabı okurken pek çok insan boşuna yaşadığı hissine kapılacak, kendi kendine niye yaşadığını sorgulayacaktır. Onun yaşamı, insan üstü bir çalışmanın yaşama biçimine dönüşmesidir denebilir. Türkan Saylan, kendisine yöneltilen soruları içtenlikle, şu gücenir, bu alınır diye düşünmeyerek ve korkusuzca yanıtlıyor. Üniversite hocası olarak yapmış olduğu saptamalan olduğu gibi aktarıyor. "Bizim üniversitelerimizde genellikle insanlar kendilerinden daha yetenekli, daha akıUı insanlan pek istemezler. Kendi yerlerinin sarsılacağından kor karlar. Bu yüzden de gelişme ya hiç olmaz ya da yavaş olur. Bu beni çok kızdırır" divor. Her kesimde böyle değil mir1 Ama kaç kişi bunu bu yalınlıkta dile getirebiliyor. Pek çoğu kolaycılığa kaçıp ya alan değiştiriyor ya da el etek öpmeye devam etmiyor mu? Kadın sorununa da oldukça geniş yer veriliyor söyleşide. "Mustafa Kemal'e her konuda olduğu gibi bu konuda da ne kadar teşekkür etsem azdır" diyen Türkan Saylan, Türkiye'de ve ileri ülkelerde de kadınerkek eşitsizüği olduğu kanısında. Feminizmi kadınerkek eşitliği olarak algılıyor. Bu konuda düşünüyor ve çalışıyor. Türkiye'nin geri kalmasının hem nedenlerinden hem de sonuçlanndan biri bu kadınerkek aynmıdır. Toplumsal yaşamın ve gelişimin önünü tıkamaktadır bu ayrım. "Aslında kadının önem kazandığı, kendisine saygı duyulduğu toplamlar da var tarihte, ama orneğin din faktörü, eski ve yine dinler ve onların yorumlan kadını neredeyse yok etmis, erkeği bir çeşit efendi durumuna yükseltmiş" diyor Türkan Saylan. Ve bu konudaki düşünceleri, görüşleri kitapta oldukça geniş bir yer tutuyor. Kırsal kesim kadınının durumunu gözlemlerinden yola çıkarak oldukça aynntılı bir saptama ile anlatıyor. Yasalarla kadına tanınan haklann gerçek yaşamda ne kadar kııllanıldığının da bir analizi yapılıyor. Toplumsal değer yargılarının kadın için ne denli yıpratıcı ve Daskıcı olduğu aynca vurgulanıyor. Türkan Saylan, bir hekim olarak ilaç sektöründeki düzenbazlıklan iyi gözlüyor. insan sağlığıntn aşın kazanç kapısına hangi pyunlarla dönüştürüldüğünü anlatıyor. "Orneğin, kolesterol seviyesinin normali diyelim ki 240'tı. Amerika bu seviyeyi daha aşağı çekip üst sının 200'e indirdi. Böylece 200240 arası değere sahip olan milyonlarca kisiye kolesterol ilaçlannı satmak mümkün olabilecek. Aynı şey hipertansiyon değerleri ile oynanarak yapılmak isteniyor" diyor. Buna benzer pek çok konuda bildiklerini ve görüşlerini aynntılı bir biçimde, Saçlıoğlu'nun sorulannı yanıtlayarak açıklıyor Türkan Saylan. Onurlu bir yaşam serüveni anlatılırken anlamlı yaşamanın ipuçlan veriliyor. "Yaşadım" diyebilmek için öğrenilmesi gereken insanca bir yaşamı içeriyor "Türkan Saylan Kitabı". Ve nasıl "insan" olunduğunun da yanıtını buluyoruz." Türkiye'nin sorunlanna a l va da cok llgl duyanların Türkan saylan adını bildiğine hic kuşku yok. Akademisyenliğinin yanı sıra toplumsal sorunlara cözüm getirmeyi kendine amaç edinen ve gecegündüz demeden durmadan çalışan bir Cumhuriyet kadını. bir aydın, bir anne, bir öğretmen Türkan saylan. Kendine yöneltilen sorulara verdlgl yanıtlardan onun aynı zamanda bir düsünür olduğu İzlenimine kapılıyorsunuz. 759 SAYFA 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear