Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
bu eleştirilere şu yanıtı verir: "Figaro'da yazdığım için, galiba, beni ayıplıyorlar. Umrumda bile değil. lyi yaşamak lazım ve kendi başıma ekmeğimi kazandığım için gururlııyum." Figaro onun için ekmek kapıstydı. Figaro'da çalışmak ona hızlı çalışmayi öğretmiştir. Örneğin Nohant'ı keyfince yönetirken, kızına ve oğluna göz kulak olurken La Petite Fadette adlı romanı dört günde yazmıştır. Mektuplarında hep zamansızlıktan yakınan George Sand "Bugiin kendime ayıracak bir dakikaın bile yok" derken, nasıl oluyor da dört günde bir roman yazıyordu. George Sand'ın normal yaşam akışına dönersek, Sandeau ile birlikte 1831 'de Rose et Blanche adlı romanını yazar. 1832'de Georges Sand imzasıyla Indiana'yı yayımlar ve büyük bir başarı kazanır. Daha sonra George Sand imzasıyla 1832'de Valentine ve 1833'te Lelia'yı yayımlar. Bu arada soyadının yarısını kendisine armağan eden sevgilisi Jules Sandeau ile birlikteliği sona erer. George Sand, bu romanlarında baskıcı bir topluma karşı kadını, evlilikten çok kadının aşk hakkını savunur. 1833 Nisan'ında Prospere ile çok kısa bir beraberlikleri olur ve bu arada Alfred de Musset ile tanışır ve George Sand ondan şu ölümsüz mektubu alır: "Sevgili George, size aptalca ve gülünç gelecek bir şey söylemck istiyorıım... size âşığım." Musset 22 yaşında, George ise 29 yaşındadır. Venedik'e gitmeye karar verirler. 12 Aralık 1833'te yola çıkarlar ve 31 Aralık'ta Venedik'te olurlar. Ssan Giorgio adasının karşısındaki Danieli Oteli'nin 13 numaralı odasma yerleşirler. Kızların peşinden koşmaktan kendini alamayan Musset bir akşam yüzü gözü kan içinde otele döner. Kavga etmiştir. Ateşi çıkar ve George Sand bir doktor çağırır. Bu yakışıklı ama yeteneksiz Pagello'dur. Ateşler içinde yatan Musset; bir ara, her ikisinin aynı bardaktan çay içtiklerini görür ya da gördüğünü sanar. Kıyamet kopar, George Sand ile kavga eder, 29 Mart 1834'te Venedik'ten ayrılır, böylece George Sand'ı Pagelio'nun kollarına bırakır. Pagello'nun evine yerleşirler, evin içini yeniden dekore ettirirler. Yazmasını sürdüren George Sand 14 Ağustos 1834 tarihine dek Venedik'te kalır ve aynı gün Pagello ile birlikte Paris'e dönerler. Işin garibi Musset ile Sand ne beraber olabiliyorlar ne de birbirlerinden ayrı olabiliyorlardı. George Sand'a yazdığı bir mektubunda şöyle diyordu: "Bana git dedin, gittim; bana yaşa dedin, yaşadım". George Sand bu mektuba şu yanıtı veriyordu: "Hoşçakal, hoşçakal benim meleğim. Hoşçakal benim küçük kuşum..." Musset buna yanıt veriyordu. "Hâlâ seni büyük bir aşkla seviyorum. Metresim olduğunu düşündüm, ama sen sadece benim annemdin." George Sand'ın bu mektuba yanıtı: "Ister metresin, ister annem olayım, önemli değil, seni sevdiğimi biliyorum işte o kadar" oluyordu. Birbirlerine çok seviyorlar, birbirlerini terkcdiyorlar, barışıyorlar, yine terkediyorlardı. Birbirlerini sevmekte zorluk çekiyorlar terkederken daha da zorlanıyorlardı. Durumları çok zordu. George Sand saçlarından bir tutam kesip, Musset'ye gönderir, sonunda Nohant'a kaçıp adeta oraya sığınır. 6 Mart 1835'de ilişkileri kesin olarak sona erer. Bir ay sonra George Sand çok ünlü bir avukat olan Michel de Bourges ile tanışıp onun metresi olur. O yıl Andre adlı yapıtını yayımlar Bu arada kocası Baron Dudevant'dan yasal olarak boşanır. 1836 yılında Simon adlı romanını yayımlar. Aynı yıl oğlu vc kızıyla Isviçre'ye gider ve orada Franz Liszt ve Maric d'Agoult ile tanışır. Bunun yanında, yazın ve sanat C U M H U R İ Y E T K İ T A P Ceorge Sand puro içer, erkek gibi giyinir, ama Musset'den Chopin'e dek döneminln pek çok ünlü erkeğini peşinden kosturmuş ve sosyalizme iigi duymuştur. Kadın olmaktan son derece mutluydu: "Bir kadın her zaman bir kadındır. Bundan yakındığımı aklınıza bile getirmeyin! Tersi çok basit olurdu. Yaşamını romanlaştırmak ne hoş bir şey." Tanrı biliyor, eğer Sand yaşadıysa, romanlar yazmak için yaşadıl dünyasından Balzac'tan Berlioz'a Delacroix'ya dek pek çok ünlüyle dost olur. 1837'de Michel de Bourgies ile ilişkisi sona erer. 19 Ağustos 1837'de annesini kaybeder. 1838 Haziran sonunda, Liszt'in tanıştırdığı Chopin, George Sand'ın sevgilisi olur, birlikte kasım ayında Mayorka adasına giderler. 1839 Şubat ayına dek burada kalırlar. George Sand durmadan yazar ve yeni romanlarını yayımlar. 1 Kasım 1841'de La Revue îndependantc'ın birinci sayısı yayımlanır. Pauline Viardot, kocası Louis Viardot ve George Sand bu derginin yönetimini üstlenirler. 1842 ydında yayımladığı Un hiver â Mayorque adlı yapıtında Chopin ile yaşadıklarmı anlatır. Daha sonra da Consuelo adlı yapıtını Revue Independante'da tefrika halinde yayımlar. 1844'de ilk kez romanı Jeanne'ı yayımlar daha sonra bunu, Meunier d'Angibault, La Mare au Diable, François le Champi, La petite Fadette ve Les Maîtres sonneurs izleyecektir. 1847 Temmuz'unda George Sand ve Chopin ayrılırlar. 1848 devrimi George Sand'ın yaşamında bir dönüm noktasıdır. Toplumsal olaylarla yakından ilgilenir. LedruRollin'den esinlenerek La Cause du peuple adlı bir dergi çıkarır. Yönetenlere çatar, tehdit edilir, o da yukarıda saydığımız kır romanlarını yazmak için Nohant'a çekilir. 1850 yılında bu kez ünlü gravürcü Alexandre Manceau George Sand'ın ağma düşer. Durmadan üreten George Sand 1859'da Musset ile ilişkilerini anlattığı Elle et Lui adlı otobiyografik yapıtını yayımlar. Bu arada toplumsal içerikli La Ville noire'ı din karşıtı Mademioisele de la Quintinie'yi, tarihsel içerikli Les Beaux Messieurs de BoisDore'yı, devrimi anlatan Nanon'u, fantastik unsurlar içeren Laura ou Voyage dans le eristal'i yayımlar. Sevgilisi Manceau'nun ölümünden sonra (12 Haziran 1864), George Sand yazarların uğrak yeri Magny Restoranı'nın gediklisi olur ve burada döneminin tüm yazarlanyla tanışır. Croisset'de yaşayan en yakın dostu Flaubert'in birkaç kez ziyaretine gitmiştir. Flaubert Saf Kalp (Un coeur simple) adlı öyküsünü George Sand'a ithaf etmiştir, ancak George Sand'ın bu öyküyü okuyacak zamanı olmamıştır. George Sand, Sandeau ile birlikte yaşadıkları Palaiseau'dan Nohant'a döncr, zaman zaman Paris'e gidip Magny Restoran'da dostlarıyla birlikte olurdu. 1869 Aralı759 ğı'nda Flaubert Nohant'da George Sand'ı ziyaret eder, daha sonra 1873 yılında Flaubert ve Turgenyev Nohant'a gelirler ve Flaubert La Tentation de Saint Antoine adlı yapıtını okur, sonra uzun uzun tartışırlar. 1874'te Ma soeur Jeanne adlı yapıtını yayımladığında George Sand tüm yaz boyunca hastadır. Ama yazmayı sürdürür. 1876 yılında La Tour de parcemont adlı yapıtını yayımlar, mayıs sonundan beri çektiği bağırsak tıkanıklığı hastalığı sonucu 8 Haziran 1876'da tüm sevdiklerini ve yazdıklarını geride bırakarak bu dünyadan ayrılır. Cenaze töreninde dostları Ernest Renan, Gustave Flaubert, Alexandre Dumas onu yalnız bırakmazlar. Victor Hugo cenaze töreninde okunmak üzere şu mesajı gönderir: "Ölen bir kadına ağlıyorum ve ölümsüz bir kadını selamlıyorurn. Onu gerçekten yitirdik mi? Hayır. Önemli insanlar ortadan kaybolurlar, ama yitip gitmezler... George Sand bir düşünceyle, etten kemikten sıyrıldı, şimdi özgür. Öldü, ama hâlâ capcanlı." Flaubert, Victor Hugo'nun bu mesajını çok beğenir ve bunu çevresiyle de paylaşır. Lelia'nın, La Mare au diable'ın yazarınm naaşı toprağa verilirken bir bülbül öter. Flaubert dostu Turgenyev'e yazdığı mektubunda George Sand'ın ölümünü şöyle dile getirir: "Zavallı ana Sand'ın ölümü beni çok duygulandırdı. Hıçkıra hıçkıra ağladım...Ruhundaki sevecenliğin sonsuzluğun ve bu yüce insanda gerçek kadınlığın ne olduğunu bilebilmek için, onu benim tanıdığım gibi tanımak gerekir..." SONUC George Sand kalemiyle yaşayan ender Fransız kadın yazarlardan biridir. Romantik, toplumcu, rustik pek çok roman kaleme almış bir yazar olmasının ötesinde, o bir kadındı, özgürlüğünü kullanış biçimiyle standartlar yaratmış inançlı ve bilinçli bir feministti. Bugün romanlarının birçoğu estetik ve ahlaki değerler açısından modası geçmiş gibi görünse de, George Sand bu iki düzlemde ve en aşırı uçlara dek 18301860 kuşağını romanlarında yetkin bir biçimde canlandırmayı başarmıştır. Yazdığı altmış roman ve yirmi beş tiyatro yapıtı arasında, kuşkusuz en kalıcı olanlar ve en çok bilinenler La Mare au diable (Şeytanlı Göl), La Petite Fadette, Marccl Proust'un okuduğıı François le champi ve Les Maitres sonneurs, George Sand'a özgü ya zınsal ve politik gelişimin bir sonucudur ve bu romanlar 19. yüzyılın ortalanndaki sorgulamaların birer tipik örneğidir. 1830'lu yıllarda, romantizme sadık kalan George Sand, romanı, kendini en iyi anlattığı yazınsal tür olarak görür. Dönemin romantik şiirinde olduğu gibi, aynı lirizmi dile getiren duygusal ve içtenci romanlarda da "ben"in içini dökmesini ister. Romantik romanın en canlı örneğini "yüzyılın kadını" George Sand'da görürüz. Dönemin eleştirmenleri onu hep karşıt eğilimleri uzlaştırmaya çahşann biri olarak görmüştür. Başta belirttiğimiz gibi, bu karşıt eğilimler duygu ile us, kadın cinselliği ve erkek arasındaki gerilimlerdir. George Sand'ın yaşamında ve sanatmda dört farklı biçim ve dönemden söz edilebilir. Birinci dönemde, ilişkilerinden ve başarısız evliliğinden yaralanan, J.J. Rousseau'nun sadık izleyicisi George Sand yasa ile bastırüan engel tanımayan aşkı anlatır: Indiana, Lelia ve Mauprat. Ikinci dönemde, Lamennais'ye hayran, mistik ve SaintSimon'cu Pierre Leroux ile dostluk kuran George Sand toplumcu, insancıl ve birazcık sızlanan romanlar yazar: Le Meunnier d'Angibault, Le Poeche de Monsieur Antonine. Üçüncü dönemde, Berry bölgesinin özlemini çeken ve Paris'i terkedip Nohant'a yerleşen George Sand için son derece yoğun bir edebiyat yaşamı başlar ve hemen hemen her yıl bir roman yazar. Bunlar kırsal yaşam gerçekliğini anlatan sosyal içerikli romanlardır. Köylü dünyasını model alarak, başka insan ilişkileri geliştirebileceğine ve düşlenebueceğine inanır. Gerçekten de, Şeytanlı Göl'de dul Germain ile küçük Marie arasındaki diyaloglar okunmaya değer. Nihayet, dördüncü dönemde, sakin ve güleryüzlü bir sonbaharda, Le Marquis de Villemer ya da Les Beaux Messieurs de BoisDore adlı yapıtlarında romansı öyküler anlatılır. Tüm yapıtları içinde, Elle et Lui, George Sand'ın tüm romantik yapıtlarının konusu gibidir. Bu yapıtta, Alfred de Musset ile olan aşk serüvenini anlatır. Kısacası, bu yapıt tutkulu bir aşka gösterilen saygının bir delilidir. 19. yüzyıhn bu tartışmalı kadın yazarı George Sand'ın 20. yüzyılda saygınlık kazandığına tanık oluyoruz. Alain, Consuuelo adlı yapıtı için "Çok az okunmuş bir roman olsa da onun çok güçlü bir yapıt" olduğunu dile getirir. Andre Maurois, Lelia ou La Vie de George Sand (1952) adlı otobiyografik bir yapıt kaleme alır. Maurois, bu yapıtında onun kadına ilişkin mücadelelerini anlatır. Simone de Beauvoir George Sand'ın feminizmin öncüsü olduğunu kabul ederken kimi eleştirilerini de Au le getirmekten kendini alamaz: "George Sand beni kızdırıyor. Genç biri olarak, bağımsız iradesini, okuma, kendini yetiştirme, kırsal kesimdeki koşuşturma isteğini, kararlarındaki kesinliği seviyorum. Aptal evlilik tuzağına düşüp, yeni bir hayat kurma, kendi ge••eksinimlerini kendisinin karşılama yürekliliği hoşuma gidiyor. Sonra, çalışma gücünü ve isteğini takdir ediyorum ama yüzüne geçirdiği bu namus maskesinden tiksiniyorum." Nihayet George Sand çile çekmektcn kurtulur. Yapıtlarının ve Georges Lubin ile mektuplarının yeniden yayımlanması sayesinde araştırmacıJar yepyeııi keşi/lerde bulunurlar. George Sand'ın başkalarında olduğu kadar ruhsal ve insancıl isteklerinde romantizmin en iyi temsilcilerinden biri olduğu görülür. Nitekim 1999'da Diane Kurys'un Juliette Binoche eşliğinde gerçekleştirdiği Les Enfants du Siecle (Yüzyılın Çocukları) adlı filmde George Sand'ın saygınlığı daha da pekişir.' SAYFA 17 SAYI