28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

lîgıır O/akım ı AŞKIN Z'Sl t fttır O/akıiK ı Sİ\AH Omer Seyfettin ve Samim Kocagöz Oykü Ödülleri ğırdıklan eski bir arkadaşını görür. Sarılır öpüşürler yol ortasında. Şimendifer temız evinde ağırlar anlatıcıyı, banyosunu, sofrasını açar. Böcek ilaçlaması işıyle uğraşmaktadır ve son zamanlarda işleri iyi gitmemektedir. Içinde yaşadığı sistemin ruhunu kalbinde taşıyan anlatıcımız iyi yürekli dostuna yardımcı olabilmek için kollarını sıvar, birlikte işe koyulurlar. Çok sayıda zararlı haşarat buldurur arkadaşına, ııcuza tuttukları işsiz güçsüz delikanlılar aracılığıyla böcekleri çevredeki apartman dairelerinin kapılarından içeri attırırlar. Bir yandan da shimcndipherus adını vermiş oldukları kcndi firmalarının liiks baskılı büyük boy tanıtım kâğıtlarını dağıttırmaktadırlar. RekJam kampanyaları düzenlemektedirler. Bir anda işleri açılır, çokça para kazanmaya başlarlar. "... şimendifer televizyonu açtı. haberleri okuyan kadın ülkemizin güneydoğusundaki çarpışmalardan ölü ve yaralı sayısını bildirdi. şimendifer rakısından bir yudum aldı. ulan dedi, aynı toprağın insanı neden kurşun sıkar birbirine hâlâ anlayamıyorum be... içim burkuldu. belki bir ilaçlama şirketi, iş yapabilmek için, birkaç haşere bırakmıştır oraya dedim. şimendifer nasıl yani dedi. haberleri okuyan kadın hükümetin, güneydoğu'daki terörle mücadele için yeni bir silah satın alma ihalesi açtığını duyurdu ve ihaleye katılacak ülkelerin adını saydı... haberlerin arkasından bir aerosol reklamı geçti..." (Ben Bir Kiralık Katilim, s. 8384) Siyah adlı öyküsünde, anlatıcı, iyice züğürt kaldığı günlerden birinde hızır gibi yctişen, kuzey ülkelcrinden birinde ressam olup iine ve paraya boğulmuş bir eski dostuyla Boğaz manzaralı lüks bir lokantada rakı içmektcdir. Yıllar sonra yeniden döndüğü ulkesine bakmaktadır dostu; geçıniş yaşamlan, gençlik günleri gelip boğazına, yüreğinin ortasına oturmuştur sanki. "...şuraya bak, burası bir cennet ama şeytan tarafından işgal edilmiş bir cennet" demektedir. "bu coğrafyada, bu coğrafyaya ait olınadığını düşündüğüm ve soğuk kuzey gecelerinde sıcacık gülümsemesini özlediğim iki insan var (...) onlardan biri şu anda kolumım, diğeri ise toprağın altında..." diye sürdürür başka bir yerde... "s...r et bu hıyarlan" der sergisine gelmiş, tablolarını satın almakta olan varIıklı kalantorlar için. "...benim buradaki tablolarımın çoğu parçalanmış hayatları anlatır. onların parçaladıklan hayatları. ama tablolarımı gelip satın alanlar da yine onlardır. tablolarımı sanki zaferlerinin bir kanıtı olarak görürler ve o zaferi paralarıyla taçlandırdıklannı sanırlar. bunu kimse kolay kolay çözemez. s...r et. (Siyah, s.7779) geçinen bir yazarın değişik yaşam uzamları ve zamanlannda yapılanır kurgusu. Siyah'ta zaman zaman kimlik değiştiren ama hep aynı aynı kimliğin cjeğişik rürevleridir sanki kahramanları. Öyküler, 112un bir yaşamöyküsü biçimınde kurgulanmış bir romanın birbirinden ayn diışmüş parçalarını andırır. Bu yapısal özelliği nedeniyle Uğur Ozakıncı nın yazdıklarının öykü olmadığını savlayanlar bulunabilecektir. Her şeye karşın, her bir anlatısı, kendi içinde kapanan özgün bir olay örgüsiine, metin yapısına sahiptir, duyguların doruklaştığı anlara çıkıp herkesin kcndisini dınleyebileceği olgun suskunluklara ıner. Bırbirinin devamı, birbirini tamamlayan parçalar değildir öyküler. Sıkça da bilinç kaymaları, düşünce uçuşmaları, üstkurmaca çalışmalan gözlemlenir. Oykülerinde, bir öğretiye, öngörülmüş bir içeriğe uyarlanmış, tek boyutlu, monologsal bir gerçeklik aktanmı yerine çoğııl anlatıyı yeğler. Cansız nesneleri konuşturur, onlarla kurduğu diyaloglar içinde yürütür anlatısını. Böylece, her şeye biraz daha yakınlaşır, her şeyin kendisıne içini açmasını sağlar, belki de bir zamanlar kendisindcn esirgenmiş bir varoluş hakkının altını çizer, herkese ve her şeye kendini savunma olanağı tanır. Hayat hakkı, söz hakkı tanınmamış insanlara, duygulara, eşyalara kucak açar Ozakına'nın anlatıcısı. Pencereden içeri giren toprak kokusu bile kendince düşünce yapısı olan, kararlar veren, kararsızlık anları yaşayan, ikircillikler taşıyan bir karakter gibidir. Anlatıcının kendisi de, uçucu, sıkça yanüan, gerçeğin yerine yalanı geçirmeye çalışırken yakalanan bir oyuncu kimliğindedir. Hayatla ölüm arasında, bir oyundaymışçasına rahatça gidip gelir. Hayada ölümü özdeş tutar, aradaki aynmı neredeyse sıfırlar. Hayatla ve ölümle, kendine ait olduğunu bildiği bu iki "hak"la istediğince oynarken, kendi varlığıyla birlikte algılanabilecek, o olmadan hiçbir "varlık" hakkında bulunamayacak sistemle, yararcı akla dayanmış günlük hayatın buyurganlığıyla dalgasını geçer, "ti"ye alır onu... Özne, kendisini umursamayan toplumu umursamamakla cezalandırdığını sezdiren bir anlatı kurmaktadır. Hayat, ölüm, intihar; bunlann tümü de bireye verilmiş, özgürce kullanılması gereken birer oyun ve haktır aynı zamanda. Biçimsel olarak da özgün ve aykırı bir duruşu vardır U. Ozakıncı dilinin. Hiç büyük harfkullanmaz Uğur. Noktadan, soru imlecinden, hatta paragraf bitiminden sonra da küçük harfle sürer anlatı. Ancak bu durum, tek başına özel bir anlam taşıyan yalın bir işaret gibi yapılandınlmıştır. Karşı, protest yazdığı iyice açık olsun diye yapmaktadır sanki bu eylemi. Büyük harf kullanmama dışında, genel bir dil özensizliği, vurdumduymazlığı içinde değüdir. Başka bir deyişle, Uğur Ozakıncı'nın büyük harf kullanmayışı, kullandığı dile ve dilin sahibi topluma karşı yapıbozumcu bir tavır, öyle bir politikanın ürünü değildir. Diğer yazım kurallarına uyar, elden geldiğince an bir dil kullanmaya uğraşır. Ne kadar ironik, kaygan, uçucu olsa da düşüncesi, dili, anlatısının aydınlattığı yolu ayrımsatma çabasındadır. Aylanlığın içinde elle tutulabilecek bir şeylerin varlığını sezdiren, hayatı hepten boş vermenin karşısına çıkan bir tutumdur bu. Kendi şifresinde olmasa bile, muhalifi olduğu toplumdan, toplumsal öğelerden hareket758 "Öykü kokan mavi kentin" mavi yazarından, çiçeğe durmuş öyküler... Yaşamın zengİnliği olan aynntıları yakalayabilmiş, hem de hayatın görmezden gelinen gerçeklerine gözünü dikmiş öyküler... CÜCENMENİN ÖYKÜCÜSÜ Bir kınlmanın, ıncinmcnin, belki de kcndisini bir kez daha ezilmiş, yenilmiş göstermemek için gizlenmeye çalışılan bir gücenmenin öykücüsüdür Uğur Ozakıncı. Öykülerinin çoğunda, anlatıcı yazardır, şairdir... Kendisini genel kitleden, toplumdan ayrı bir yerde tanır, orada görür. Yetkin ve çözümleyici olmaya çalışırken, en kaygan yerlere basar bir yandan. Kendi arkasından gelecek olanları da bastıklan zcminden hep kuşku duymalarını isteyen bir uyarıcıdır önde yalpalayarak yürüyen. Kuşku, sorgulama, inançsızlık, çocuksuluk duyguları yağar anlatısı boyunca. Aşk'ın Z'si ve Ben Bir Kiralık Katilim'in anlatıcısı aynı kişidir. Reklam yazdanyla C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AYI SAYFA 17
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear