05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ahmet Oktay'la yapıtlarını, ama ağırlıklı olarak şiirini konuştuk Ahmet Oktay şiirimizin doruk adlarından biri. Şiire 1940ların sonlarına doğru başladı. ilk kitabı "Gölgeleri Kullanmak" 1963 yılında yayımlandı. Ondan sonraki kitapları mı? Adlarını saymak bile ürkütücü. Gazetecilikle geçen yoğun bir yaşamın içinden damıttığı 40a yakın kitap. Şiirden 'Şiir, son kertede, geleceği üstlenmektir.' benimsemiştkn. Hece ve Garip şiirine karşıydım. Ama, 1950'dcn sonra, toplumıın görece demokratikleşmesi, kırla kent arasındaki diyaloğun görece artması ve kentlcşme sürecinin hızlanması sonunda, şablona uygun bir şiirsel pratiğin gerçeği anlatmaya yctmcdiğini gördüm. Kentte yaşıyordum ben, kır, daha açık bir söyleyişle köy yaşamını ve gerçeğini deneyimleme olanağından yoksundum. Özgürlük istiyordum, ama özgürleşmcsini istediğim sınıt ve kesimler, bu yolda insanı cesaretlendırici ve umutlandıncı hiçbir cylcmde bulunmuyordu. Köyü tanıyan.bilen romancılar vardı. Şu ya da bu ölçüde işçi sınıfının sorunlarına değinen öykülere ve romanlara da rastlanıyordu elbet. Ama şiirin çizdiği diinya somut ve deneyimlenmiş bir dünya degildi. Soyut birtakım sözcüklcrc yaslanıyor, aynı ölçüde soyut imgelere sığınıyordu gerçekçi olmayl isteyen şiir. Bcnim o zamanlar usta bildig'im şairlerin hiçbiri, işçi ve köylü sınıfından gelmiyordu. Dahası, şiirlerinde yaşamlarına ilişkin somut olaylara, bireysel ya da toplumsal dramlara da rastlanmıyordu pek. Kısaca söylemek gerekirse şiirde birey ve bireylik yeterince belırginlcşcmiyordu. Bu yüzdcn siyasal düzey de Nâzımdakine benzer bir etkinliğe ulaşamıyordu. Çok kısaca söylersem, şiirde kullanılan yağlar, motorun verimli biçimdc çalışmasını sağlamıyordu. Ama 19561957'lerde bir şok yaşandı : tkinci Yeni. İKİNCİ YENİ Hep söyledim : Belirli ilkeler üzerinde anlaşmış, ortak bir pratigi benimsemiş kişiler tarafından planlı biçimde oluşturulmuş bir hareket değildi tkinci Yeni. Bir anlamda kendiliğinden bir karşıçıkıştı. Yıllardır biriktirilen yetersizlik ve tekdüzelik duygusu, ayn ayrı kentlerde, tek tek bireylerde birden patlak vermişti. Şimdi edebiyatla ilgisi kalıp kalmadığını bile bilmediğimiz bir yığın şair çıkmıştı ortaya. Doğaldı : Gidilebildiği kadar tıca gidilecekti. Gidildi dc. Hemen daha işin başındayken. Orneğin ben Ikinci Yeni'nin o giinlerde savunulduğu biçimiyle anlamsızlığa, scntaksın tümüyle dışlanmasına, imgesel ve düşlemsel düzeneğin, bürokratikleşmiş gündclik ussallığa karşı çıkmak amacıyla saçmalığa bitiştirilmesine karşı çıktım. Ama yine de bir şeyler olmuştu. ikinci Yeni'nin gizilgüçlerini görmezden gelmek yanlış olurdu. Gölgeleri Kullanmak, tam da böylesine Heidegger'den ödünç alacağım sözcükle, bir aradalık durumuna özgü sorunsalları barındıran bir kitaptır. Genelden tikele geçme çabasının biçimsel, biçemsel, hatta kurmacasal didişmelerini yansıtır. Genel sosyolojik ve politik doğrulardan, yığınla olumsallık içeren birey oluşa ilişkin sorunlara yöneliyordum. Devrimi yapacak insanın bir iç dünyası yok muydu ? Korkuları, yanlışları, tereddütleri yok muydu ? Vardı elbet. Her Yüz Bir Oykü Yazar, işte bir iç arayışı yolunda atılmış bir adımdı. Attım ve şiirimi değiştirdim. Nietzsche bayatından edebi bir yaptt üretmeyc çalışmıştır hep Bilinçlı olarak edebi bir karakter yaratmaya yani (Hdebiyat Olarak Hayal, Alexander Nehamas, Ayrıntı). Sız ise daha çok düsüncelerinizden şiirler iiretmeye çalışmıs gibısiniz o ıkı kitapta, özellıkle dile bakıldtğında bir arayıs ıçinde oldugunuz gözleniyor, ama yine de hayatı bir düşünceye ıkame eden bir bakış öne çtkıyor. "Binabah/ sabrın konuşur laşta", "onlarsana seslendığım yerlerın şarkıcıları", "toplayıp yasemin öpüsleri/onlara sakltyorum" derken ve dığerdizelerinizle. Ne dersinız ? Bilmem , bu soruyu nasıl anlamam gerekiyor. Şiirin, son kertede düşünceyle hiçbir ilgisi olmadığı anlamında sorulduysa, buna kestirmeden "evet" diyemem. Ben, dolayımların ortadan kaldırılmasını sakıncalı bulurum. Şiirin bilinçaltı ya da bilinçdışı ile de bağlantısı vardır elbet ama bu olgu, şiirin düşünceyle hiçbir ilgisi olmadığını söylemek anlamına gelmez. Şiirin bilinçdışı öğelerini eklemleme işi bile, son kertede düşünceyle bağlantılıdır. Düzeyler arası geçişimler hiç göz ardı edilmemeli. Orneğin, Her Yüz'de yer alan "Bir Soruyu Duymak" adh şiirin düşünsel ve düşlemsel düzeylerini ayırmak bana pek kolay görünmüyor. Düşünsel bir çaba, bir yönelim, ilk dizenin yazılmasıyla birlikte içeriği tam betimlenemeyen ama sezinlenebilen bir imgenin ya da duygusal/duygulanımsal bir durumun yörüngesine girebilir; onun tarafından yönlendirilebilir. Buysa, kimi zaman, biitün düşünsel yönelimin yörüngesinin dönüşmeK İ T A P SAYI 750 estetiğe, denemeden siyasete ve araştırmaya genişleyen bir yelpaze. Oktayın yaratıcı yanını bulacaksınız aşağıdaki söyleşide. heceden kısa sürede scrbcst nazma geçtim bcn. 1950'lerin şiir ortamının sınırlı olduğunıı söylcmcm gcrekir. Bir yanda heceyi JÂ bmet Oktay, önce bir merhasiirdüren muhafazakârlar, bir yanda ise f \ ba demek ıstıyorum. Çünkiı rI btz scninle hep zaten söyleşi Nâzım'dan beslencn toplumcular vc bu iki anlayışın dışında duran Garipçiler. Şu.X J L halindeytz. Hanı denır ya "Cöz bcdenın lambasıdır". (Bu söz Mat nu söylcmeliyim : Bu kamplaşmaya rağmen, şiir üzerine kuramsal yazılar ve tarta'ya görc Incil'den mi aklımda kaltnıs ? Anmnamıyorum. Ama artık, ihtiyaç sahi tışmalar, son derece yetersizdir. O gün pek hinin.) Bana göre de söz lambayt aydınla farlunda değildik elbet. Doğal karşılamak tan ateştir. Sözü olanlann karanltğt da ol gerekir: tnsan, zamanının ideolojisinin ve maz lçleri ıstr hep. Bu ates siztnle aramız pratiğinin üzerine kolay çıkamıyor. Kültüda da hep yandı. Şimdi benim değt'l, oku rel ortam öyleydi. Kültürel beklenti ve tayucuların bir tyice öğrenmesi için soruyo savvur ufku bireysel çıkışlara fazla izin vermiyordu. Dadadan Sürrealizmden harum : İlk kitabmtz Gölgeleri Kullanmak 1963 'te yayınmlandt. İkincisi ise hemen ar berdar değildik. Şiir, roman ve öykiiye dından (Her Yüz Bir Öykü Yazar, 1964). şablonlar egemendi. Eleştirel bakış da heDemek kisiz siıre 19 50'liyıllarda başlamıs nüz bu şablonlan kırabilecek noktada değildi. Yetersizlik duygusu, 1950'nin ikinsınız dıyebilinz. Bize anlatır mısınız o döci yarısında belirdi. nemde şiirin yakıtı olarak ne tür yaglar Bu ortamda edebiyata girdim ben. kuüandırdı ? Marksist bir çevrede yetiştim. Dolayı Ben şiire, ortaokul yıllarımda, yani sıyla, son kcrteılc gerçck(,i anlnvışı 1947'de falan başladım. I Ieceyi öğrenmeye çabaladığım yıllar. Haşim, herhalde biliyorsundur, bir heveskânsız poctika liye, "parmaklannı say vezni tuttur"der. Çocuk bir süre sonra şıirJerinf yeniden getirir. Haşim bu kez şunları söylcr : "Bcn sana el parmaklarını say dcmiştim. Scn ayak parmaklarını saymışsın." O hesap, hangi parmaklarını saydığmı öğrenmeden olmuyor. Ama SAYFA 4 D MetinCENClZ C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear