Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Enver Aysever'le Ceç Kalmış Romantik1 üzerine da yaşandı. Öyküdeki her şey Haluk Bey Amca karakteri dışında gerçek dünyadan. Öyküdeki o kurııyemişçi çırağı olarak ça lışan çocuk benim. () dönemde gerçeklen Göztepe'de bir apartmanda yaşıyordum. Haluk Amca karaktcrını nasıl do&du •* O dönemde yaşadığımız apartmanda 12 Eylül'e dair herkcs askerlerin, darbecilerin haklı olduğunu düşünüyordu. Büyüdükten sonra onların haklı oimadıkla rını anladıın. () apartmana bir de muhalif karakter katmalıyım dedim. Oyunun en ciddi unsuru kurgusuydu. Oradaki çocuğu kendimden hareketle yarattım. Tabii ki yüzde yüz ben değilim. Bizim kıışak yani 7ü'li yıllartla doğanlar hep suçlandı. Bunda benim kabahatim yok ki. Ben o darbeyi yaratan değilim. 70li yılların gcnçliğı, her yerılc her şeyi en çok bildiğini iddia eden bu kuşak acaba 80 darbesinde ya da bugün toplıımsal açmazda ne kadar pay sahibi? Ben bıınu tartışmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunda bc nim payım yok. Sonrasında payım olabilir. ÜÇ KUŞAK... Ben, Şerko ve Müzısyen'de 12 Eylül sonrau gençlerınden yola çtkarak üçku^ağı anlatıyorsunuz. ilk bilinçlenme sürecimi yansıttığı için benim için önemli bir öykü. Duyarlılıklar peşindeydim ama filizlenmem açısından daha da kötü bir dönemdi. Çünkü biz 12 Eylül çocuklarıyız. Diğer yandan annemin hayatına baktığımda annem ve onun gibilerin hep iyi ve güleryüzlü günleri ol mıış, ama ekonomik anlamda hep yoksulluk ve yoksunluk hep varmış. Anneanncme baktığımda Cumhuriyetin ilk kuşağı da başka bir sıkıntıyı yaşamış. Asıl önemli olan Türkiye'de yaşama konforu adına çıtayı ne zaman yükselteceğimiz. Bugiine baktıgımızda da hcpimizin yüreklerini kanatan Cumartesi Anneleri var. Dünyanın neresindc kadınlar yalnızca çocuklarının bulunmasını istiyor diye coplanabilir. Bu nasıl bir toplıımsal şizofrenidir, bu nasıl çılgınlıktırr1 Bu kuşaklararası gelcn öfkenin, nefretin korkunun bir ürünü. Bu görüntüler beni dehşete düşürüyor. Geriye baktığımda annem parası olmadığından okulundan evine gitmck için tramvaya asılmış. Anneannelerimiz, dedelerimiz Kurtuluş Savaşı sonrasında ülkenin sıkıntılarına direnmişler. Peki ya biz/ Darbe sabahı bunun hayatımı böylesine etkileyeceğint bilmiyordum. Görüyorum ki darbe sabahı bir toplumsal şizofreni kurulmuş. Bu şizofreni hepimizin hayatını, geleceğini, hayallerini etkiliyor. Renklerle Günce'deçocukyaştabırçıftin çocuk aldırmasım psikolojik boyutuyla cle al/mş.untz... 'Renklerle Günce' çok spesifik bir sorunu ele alıyor. tlginç bir şey aslında. Çocuk yaştaki bir çiftin çocuk aldırma olayı. Insanın çocug'uyla vedalaşması şimdiye kadar hep kadınlar tarafından anlatıldı. Ben bunu bir erkeğin gözüyle anlattım ve çocuk aldırma sorununu felsefi olarak tartışmak istedim. Ama bu öyküde belirleyici olan çocuk aldıran kızın yaşı. Istemediği halde toplumsal baskıdan dolayı çocuğunu aldırmak zorunda kalması çok önemliydi. O gerilimi iç ses olarak öyküye taşıdım. Yaşı kaç olursa olsun insan aşkının ürünü olan çocuğu yaşatmak isteyebilir. Kimin hakkı var böyle bir dayatma yapmaya? Bunu da tartışmak gerekir. 'Durdurulmuş Anının Fotoğra/t' daha çok tiyatro teknığinı kullandıgtnız bir öykü değil mi? Bu öyküde tamamen mesleğimlc ilgili, onun derinliğiylc ilgili bir sorunu dile getirdim. Yazar, yönetmen ve oyuncu üçgeninde yönetmenin bilinç akışını kullandım. Oyuncuyla bir arada olmak, roman kahramanıyla bir arada olmak gibidir. Romanda bir kahramanı durup dıırurken hayata katıp sonra sen öl diyemezsiniz. Sorar kahraman ben niye ölüyorum diye. Çünkü romanın doğasına uymayan bir şeydir o. 'Yardım Edilen Yüzler de terör olayları nedeniyle gözlerin çevrildtğı plazalarda yaK İ T A P !•< lt<ılını,i nmıınılih A Attilâ İlhanın şiirlerini Ne Kadınlar sevdim1 başlığı altında sahneye taşıyan yönetmen Enver Ayseverin tiyatro teknikleriyle harmanladığı, yaşamın kıyısındaki insanları anlattığı öykülerinden oluşan 'Ceç Kalmış Romantik' adlı kitabı Remzi Kitabevinden çıktı. SAYFA 12 ttilâ Ilhan'ın şiirlerini 'Ne Kadınlar Sevdim' başlığı altında sahneye taşıyan yönetmen Enver Aysever'in tiyatro teknikleriyle harmanladığı, yaşamın kıyısındaki insanları anlattığı öykülerinden oluşan 'Geç Kalmış Romantik' adlı kitabı Remzi Kitabevi'nden çıktı. Öykiilerınızi yazarken kendı yaşamtnızdan alıntılar yapttnız mı? llk öykü kitabım olması nedeniyle bunun yiizdc kaçının ben, yüzde kaçının kurmaca olduğunu alıcı gözüylc baktığımda ben bile çok temellendiremiyorum. Elimde olmadan yaşantılarımdan, edindiklerimden oluşturduğum birkitap diyelim. Yaşamımda bugüne kadar edindiklerimi farkında olnıadan üçe bölmüş olabilirim. Bunlardan biri tiyatro yaşamımla bağıntılı olan tiyatro tekniğini kullandığım biraz daha zorokunan öykiiler. Diğeri çocııkluktan çıkıp genç olm.ı telaşında ki daha Geç Kalmış Romantik'e yakışan öykiiler. Ötekiyse politik tarah olan 'Bor do Defter'deki gibi hayata daha atak, daha anarşist ve daha farklı bakan öykiiler. Insan otuzlu yaşlarına gelenc kadar birtakım dönüşünıler yaşıyor. Bunun en ağırllklı yaşandığı dönemler ilk gençlik, genç lik ve artık gençliği geride bıraktığı dönemler. Tabii yaş ilerledikçe ilk aşk duyarlılıkları ve hüzünlerin yerini hayat akışı içindcki başka sosyal veriler dolduruyor. Yaşamın kıyısında kalanların, hayata tu tunamayanların öykülerini yazmak bana çok keyif verici geliyor. Çünkü yaşamın kıyısında olan insanlar yaşamla uzlaşamadığı için farkında olmadan da muhalif olabilirler. O muhalif insanları hayatın içinden bulup, çıkarıp, yazmak benim için heyecan verici. tlk öyküdeki hayatta başart elde edememı\, kendıne actyan Münir karakteri nasıl artaya çıktı? Münir benim için çok ilginç bir tip. Münir hayatı boyunca yazar olmak istemiş. Ama ne konsantrasyonu, ne yetkinliği, ne de atmosferi buna uygun olmamış. Hayatta kaybetmeyi tercih etmiş. Çevresi, karısı, çocukları da onu korumuş dikkat cdcrseniz. Yaşam sizc nereye kadar dayatıyor, nereye kadar sizi özgür bırakıyor? Bana göre edebiyatm temel sorunu da özgürlük. Ben yaşamın kıyısında durup kaybeden insanları önemsiyorum. Çünkü o kaybedenler bugünkü sistemin koşullarında olmayı kabul etmediklcrinden dolayı kaybediyorlarsa bu çok önemli. Çünkü onlar fotoğrafsal muhaliflerdir. Bordo De/ter'dckt lialuk Antca karaktcriylc Münir karakteri arasında bir benzerlık yok ınıı ? Haluk Amca benim çok önem verdiğim bir tip. Haluk kurmaca bir karakter ama oradaki çocuk gcrçek. 12 Eylül döneminin hemen sonrasında yaşama öfkeyle bakan, ama aslında yaşamın doğasını dcğiştirmeye de gücü olmayan insanların yaşadığı bir apartmanı anlattım. O dönemde böyle durumlar birçok apartman C U M H U R İ Y E T SAYI 7 4 0