05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Victor Hugo /Şiirler / Çeviren: Galip Baldtran 'Giderken bjraz gölge diistü mii aözlerine?' Romantizmin babası sayilır.Yaşamı boyunca lirik bir şair olarak kalmıştır. Lirîzmi, bazen çocukluk izlenimleri, babalık duyarlılıgı, kızının ölümünden ileri gelen yas, sevgi, kin ve umut gibi kişisel olanlarla, bazcn de kitlelerin kendisinde uyandırdığı kolektif duygulardan kay naklanır. La Mennais, Charles Nodier ve Chateaubriand'ın etkisinde kaJdı. Hugo aynı za~ manda bir destan şairidir. Les Orientales adlı şiir kitabında egzotizme vc pitoreske gcniş yer vermiştir. "Her şey şiire konu olabilir, her şey sanata girer"dcr. Ama Theophile Gautier'nin "Sanat toplum içindır, sanat topluma faydalı olmalıdır"anlayışına karşı çıkar.Hugo'ya göre : "Bir şey yararlı olduğu andan itibaren güzelliği kalmaz. Sanat, özgürlük denıektir, lüks demektir, çiçek açma demektir, ruhun avarelikten hoşnut olnıası denıektir. Kuramlara, şiir ilkelerine ve sistemlere çekici indirelim. Sanatın gerçek yüzünü maskeleyen bu eski alçılan kıralım. Ne kural vardır ne de örnekler vardır. Akıl ve ruhun meydana getirdiği yapıtlarda, her zaman gerçeğe uygun olan tek ayrım, iyi ya da kötü ayırımıdır." Ona göre şiir zaten "her şeyin içinde derin ve köklü olarak vardır". Lirizm ile bireyciliğin yüceltilmesi amaçlanmıştır. Ama yazar, kişisel duygularını dile getirirken evrensel olmaya da özen göstermek zorundadır. Hugo, "Bize bizden söz et" diye haykıranlara "Size kendimden söz ederken, aslında sizden söz ediyorum" der ve şunları ilave eder: "Aramızdan hiçbiri sadece kendisinin denebilecek bir hayata sahip olamaz. Benim hayatım sizin hayatınızdır, sizinki de benim. Kader birdir. Şairin ciddi bir görevi vardır. Uygarlaştırıcı etkisinden başka, siyasal olaylan, layik oldukları zaman, tarihsel olayların saygınhğına eriştinnek ona düşer." Başhca şiir kitapları : Odes et Ballades(1826), Les Orientales (1829), Les Feuilles d'Automne (1831), Les Chant du Crepus cule(1835), Les Voix înterieur (1837), Les Rayons et Les Ombres (1840), Les Chatiment (1853), Les Contemplations (1856), La Legende des Siecles (1859), Hugo tiyatro ve roman alanmda da çok sayıda yapıt vermiştir. 1843 te kızı Leopoldine'nin bir sandal kazasında boğularak ölmesi üzerine, Hugo' nun dünyası allak bullak olur. Kızı için şiirler yazmaya başlar. Aşağıdaki şiirler bu türdenair. Şair, bu tarihten sonra halkın acilarını daha içten duyar. Kralci olmaktan uzaklaşıp cumhuriyetçiler arasına katılır. I Eski zaman tepelerinde Hep birlikte olduğumuz anlarda, Sıı koşar.çalılar titrerdi. Ormana sınır yuvamız vardı. O henüz yaşındaydı.ben otuzunda, Evren bendim onun için. Ah! Cimen ne güzel kokardı, Yeşil kuyttı konılarda. Kaderimi aydın edendi, Işimi kolay, göfiümü mavi. Baba deyince, kalbim, Tannm! Diyeinlerdi. Sayısız düşler arasında, Şen sesini dinlerdim, Vc gölgede bile aydındı alnım, Onun nurlu gözlerindeki ayda. Bir prensesin edası vardı. Elinden tutsam bir an, Sürekli çiçekler arardı, Ve fakirler yolda duran. Tiim gözlerdcn ırakta, Sanki yardım gibi değil, Hırsızlık etmiş gibi verirdi. Ah! Anımsar mısınız minicik giysilerini? Akşam.mumun alevinde, Tıpış tıpış cıvıldardı. Kızarmıs çama dışardan, Pervaneler dadanırdı. CUMHURİYET KİTAP SAYI 703 Melekler onda yansırdı, Tanrı bahşetmiş gözlerine, O yalansız bakışı. Selamı ne başkaydı! Ah! Onu daha büyiimüş görseydim, Kaderimin yolunda. Şafağımdaki yıldızdı, Tan yerindcki rüya. Ay dingin ve berraksa, Parlayan göklerde.giizel anlarda, Btz kırlaruı yolunu tutardık, Koşardık hep konılarda! Ve sonra gözden ırak ışığa doğru, Karanlık sığınağımız yıldızla donanmış, Döner gelirdik vadilerden, Eski duvarı döniince köşjeden. Cîönüllerimizde bir sıcaklık her dönüşte, Göklerin ışıltısından her söz edişte, An nasıl balını işjerse, Ben de işçiydim o genç gönülde. Saf düşünceli melekti, Koşarken bir su gibi nejjeli... Şimdi her şey uçtu gitti. Rüzgâr gibi, gölge misali! Vıllequıer, 4Eylül1X44 II Ah! llk anlarda deliye döndüm. Iniltilcrle üçgün ağladım dıırdum. Siz analar babalar nanginizin ruhu acıda? Hiç duydunuz mıı duydııkları mir Hanginizin umudunu çaldı Tanrı? Kaldırım tasında çatlarsam yeridir alnırrıi, Sonra o korkunç zaman diliminde, Isyan ettim yaradana. Bakışlarım hâlâ o dehşet anında. Ve olamaz! Diye haykırdım, ınanamadım. Tanrı sen misin umutsuzluiu kalplere salan? Bu olsa olsa zalim bir karabasan. Böyle terk etmesi mümkün mü beni, Yandaki odada gülüşleri yankılanıyor sanki. O ölemcz imkânsız bu. Şıı kapıdan süzüliişünü gördiim demin. Ah! Nice söylendim susun ! o konuşuyor dinleyin! Bakın işte anahtarlarda elinin sesi. Bekleyin,geliyor,izin verin dinleyeyiın. Hiç kuşku yok.evde bir yerlerde gizlenmeli. Jersey, 4 Eylül 1852 ) III Yaşarsın, konusursun, başının üstünde, Gök dıırur, bulutların olur. Yaşü bilgelerin kitaplarından haz duyarsın, Virgil'i, Dante'yi okur, Hoş yerlerde eş dost, turlarsın. Meyhanede kankahadan kırılır, Bir kadınuı bakışından sarsılırsın, Seversin, sevilirsin, keyfin krallarda yoktur! Gülistanda bülbül sesleriyle mest olursun. Sabah olunca uyanır, öpücüklere boğarlar, Annen, karde^in, kızın, seni. Bir elinde gazete, bir elinde dünya nimeti. Tüm gün umutla düşüncclcrc, ajjklara, işlere dalar sın. Yaşam karma^ık tutkularla gelir, Loş meclislerde nutıık bile atarsın. Istediğin hedef önündedir, Ama kader bir enselerse seni. Görürsün büyük, küçük, fakir mi zengin mi ? Fııtınalarda ruh misali, Yığınlarla debelen dur. Her şey gelir geçer, kâh bayramlarda güler, Kâh matemde solarsın. Bir ileri bir geri çabala . Didin sürekli, bin bir hacet Sonra ölüm, derin dipsiz bir sükunet. IV Çocuk çağlarında nerdeyse her sabah, Alışıktı odama gelmeye. Işığı bekler gibi beklerdim onu. Girince "günaydın babacık" der, başlardı söze, Divitimi alır, kitaplarımı kapar, Yatağıma kurulup, kâğıtlanmı savurur, Gülücükler dağıtıp, bir kuş gibi uçup giderdi. Yorgun başım ellerimin arasında kalır, Işime sekte vurur ve notlarımın arasında, Sık sık çılgın arabesk çizgileriyle çıkardı karşıma. Ve avuçlaruida buruşmuş nice boş sayfalarla Bilmem belki bu yüzden yazdım en güzel dizelerimi, Tannyı, çiçekleri, yddızları ve yeşil çimenleri, Severdi, sanki kadın olmadan önce bir önscziydi. Kuhundaki aydınlık bakışlarında yansırdı. Her an her konııda bana danışır, Ah! Ne hoş ışıltılı kış akşamlarıydı. DU, tarih ve gramerle yoğrularak geçen anlar, Dizlerimin dibine sokulmuş dört yavru, Ve hemen oracıkta annelcri ve ateşin Onünde sohbet eden birkaç dostla Azla mutlu olıınan bir yaşamdı . Ama öldü bak! Ne yazık! Tannm bana yardun etse! O üzgünse neşe benim neyime En sevinçli balolarda bile üzgünüm yine Giderken, biraz gölge düştii mü gözleriner' Kasım 1846 Nasıl kuşkuyla denizci ölçer ya lıaritasını, Ya da yıldızlara sorarsa rotasını, Nasıl gözleri hayaleder dolu çoban, Ararsa yolunu ormanlar arasından, Nasıl ışıklara gark olmuş gökbilimci, Milyonlarca fersah uzakta tartarsa gezegenleri, Işte ben de bu uçsuz pürü pak gökte, Arar dururum yitiğimi. Ama bu zahiri, bu loş safir, bir karanlık uçurum! Mor giysileriyle ayırt edilmez geceler Semada kayarken ürperir melekler. Nisan 1847 SAYFA 17
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear