Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Alınganlrk yetiştirmek aşırdını, Zehra Başar'ın Alıngan Patates ile söyleşi sini okuyunca, kendimi höyle bir uzantıya hazırlanıaınıştını demek ki. üofial geliyor bana bu sonuç. Kendi kendinizle konuşmaya öylesine alüjinış, alıştırmışsınız ki kcndinizi, bir başkası doğrudan doğruya patafesle söyleşiye girdi ğincle alallıyoısunuz. Dokundu ııuı alıngan palatesin sözleri sizcV Bitkjleriınlehergiınkonıışııyoruın, amansız yalnızlıkta bir monolog bu, kiîğlda düşmek istemem söylediklerimi. I Iâlâ ma satnda duran, hcpten kavrulınuş patatese bakıyoiuııı da bunca susuz düsmüş olması bdki aramız Enis Batur seçilmesinde dramatik bir boyııt öne çıkıyor. Yiiz binler üretiyor patatcsi, yüzmilyonlartüketiyor, yüzler yazıyor çiziyor, utı btnler okııyor, izliyor, bakıyor: Tııhahn tııhah bir ilişkikı zinciri dcğil mi? Bana mı soruyorsunuz? Beni alıngan patatesin sözeüsüyle karıştırmayın, içimde Zehra Ba şar'ın sevecen noşgörüsünden eser yok, olsa olsa size sıkılmış bir iruııi mermisi olabiliriın: Patatcs hakkında söz söylemek, söz kanatları geliştirmek, patatese söz hakkı tanımak, biirıin bıınlar boş çabalar, hoş çabalar. Sizi tanıyurıun. Belki linıon hakkında bir şeyler yapabilirsiniz. Doğal bir bııruşuk ifade yerleşmiş, yüzünüze, doğduğuınız an. Patatcsi ekenlcr, toplayanlar, pişirenler, yiyenler, boyayan ya da yazanlar, haber bül tenlerinin ön sıralannı doldııranların karşısında bir dünya kıırmak için nehrin bu yakasına geçmişleı. Ama, burada rahat ouakılıııayaeaklarını kavramayacak ölçiidc aymaz değiller. Sonııçta, alıngan patatcslc tanıştım iştc, kendi aramızda sulhe ermemiz güç olmadı. Aklıma o geldi: Bahçemde alıngan patates yetiştirebilirim arttk. Bir bu cksikti! Insan, fazlalıklarından korkmamalı. • Ş daki birebir suskunluğıından kaynaklanıyordur. Alıngan patatesin dilegetirdiklerien çok bıından canımı yaktı. Amacıma alct etmiş, olduğumu anladım pata tcslcri: Birvarlık varkt*n, metnim onubiryoklııkkoşıılıuıaindirge di. O kadar da değil. Şitndi de acuıdımıa siyasetine başvuruyorsunıız, Ncdcn yokluk sözkonusu olsun ki? Yazılmamış, besbelli yazıl mayacak bir natates meinini taşıyor Patates kitapçığıın. Yeryüzüyle, yaijuınla irişkiîcrimin bahanclcrindcn birine döniiştürrnüşiim patatcsi. Hcr şeyin, her sefcrinde, bir kitaba varmak için Alıngan bir patatesle bir kadının sohbeti. ~l zehra BAŞAR (PATATES) llnııttıın sanıyordum. Hal ralardır, balkondaki küçiik sepette bekleyip dıınıyonım. I'ilizlendiğimibilegörmedinbcnim. Şimdi nedcn çağırdın? (KADIN) Bu sabalı, Enis Batur'un Patates isimli kitabını okudum. Kitaptan haberdar etmek istedim scni. Hem dc, söyleşelinı, dediın. (PATATES) Kitaptan habcrim var. Bizi anlatmış gaiiba. (KADIN) Hayır, sizi anlatmak için yazınaınış kitabı. Sizi yazma hazırlığında, bir konuyu yazma hazırlığında yaşadığı, merakla başlayan süreci anlatmış. (PATATES) Tuh... Sadcct bizim için ya zıldı, diye scvinnıiştim btn de. (") zaman... Nasıl biıkitap bu? (KADIN) Kitabı için, 'ortaya çıkmamış, bir metni konu edincn bir söyleşideııeıne kitabı' diyor. (PATATES) Haa, anladım... (KADIN) Neyi anladın, sayuı patatcs? (PATATES) Seniıı bu yazıyı yazarken neden bi'iıinıle söyle^i yapmak istcuiğini anladım. Biıaz kabalık ulacak ama... Bu, taklit olınuyor 1 1 1 11? (KADIN) Olıııaz mı? Elbcttcoluyc.r. Kitabııı biçimini scvdim. Oylc kitaba, böylc yazı, dcdim, bcn dc... Hctn oyun yazmayl scvıliğimdcn, buna pck uygun geldi. Kitaptan nasıl habcrin oldtı? (PATATES) Arkadaşlarım söylcdi. Yaza rın masasının iızcrindc uzıın süre gözlenen, totoğrafları çckılen arkadaşlarım. (KADIN) Kitabında yazıyor. Uzıın süre bekletmışonları. (PATATES) Neden bekletmiş? (KADIN) Kitap tam da bu beklemeden söz ediyor. Beklerken biriken bilgiden, göz lcmden, düşünceden. Televizyon nelgeselle rinde izlemiş sizi. Tablolarda, jiirlerde gör dükçe, sizden bıkıp vazgeçmek yerine, keşfetme isteği artıyonnuş. Bilgisi arttlkça, araştırma isteği artıyıırmuş. (PATATES) Bu kadar ağırdan almaya gerek var mıydı? (KADIN) Ötcki dcncmc kitaplanndan da anlaşıldığı kadarıyla, acclcsi olmayan yazarlardan, bcsbcUi. (PATATES) Nc zaman yazacakmış? (KADIN) Bclli dcğil. Zamanı gelince. (PATATES) Pcki, öncc bizi, sonra Patatcs kitabını yazmak nerden aklına gelmiş? Patatcsi çok mu seviyormuş? (KADIN)Hayır.. (PATATES) Hec, o zaman? Bir zaman lar, elleri çarlak çatlak olııp, tarladan patates mi toplamış? Yoksa hayatında çok mu patates pişirmiş? (KADIN) Hiçbiri degiL. Önceki yazılarında da sözünü ettiği birluvılaııı vüzündcn işte... Merak duynıuş sizc. Sonra ua bu kitabtnda, 'mcrakı bclirlcycn vc surüklcycn dürtülcri sorgulamak' istcmiş. Kıvılcımınardından gitmc istcğini... ateşc ycl olmak isteğini... (PATATES) Kıvılcımı nasıl fark etmiş? (KADIN) Taaa 1970'lerde karşılaştığı, I'rancis Ponge'ıın ve llhan Berk'in iki düzyazı şiirinden... (PATATES) Patatesin kendisi yerine, benim yerime sadece bir şiirden yola çıkmak... C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I Ne bileyim... (KADIN) Kitapta açıklıyor bunu. Görnıeden dc yazılabilir, diyor. Ama 'görüncc değişir yazar, artık larklı yazılır,' diyor. Sonra, yazmaya kalkmak, "patatesin kcndisinden çok, imgcsini çözümlcmcyc girişmektir ' diyor. PATATES) tmge mi? Şimdi biz imge miyiz? Nc işc yarar imge? Aşk olsun yani.. (KADIN) Yazarın bakış açısında öylesi niz, savın paratcs kardeş. Yaratıcının bakış açısında. Bu kitapta da yer alan, Van Gogh'un "Patates Yiyenler" tablosunda, Mıllet'in "Kötü llasat" tablosunda, Rauul Michaıı'nun "Patateslerin Savaşı" lablosun da, daha başka tablolarda, şiirlerde, dene meleıdc, imgesiniz.. (PATATES) Ben imge olmak istiyor muyum bakalım? (KADIN) Farklı bir düşünmeyle, aklın başka bir boyulunda özgürcc yer allp bir kez dana vaı olmak istemez miydinizr1 Dünyadaki yerinizin bir kez dalıa onaylanmasmı istemez miydiniz? (PATATES) Bana sorarsan, bir bilim adamı titizliğiyle", ansiklopedilerdc olduğumuz gibi, gcrçektc olduğumuz gibi yazılmadıkça, hakkımızıla yazılanlar hiçbir ışc yaramaz. Bize bövle öğretildi. "Cîerçck", süslenmcyc gefmez, diye... (KADIN) Bana göre, yanllş öğletil miş... Şimdi yazar, ki tabında cevap veriyor sana: "Insaflı olun, süslemeyeceksem neye yarar aylar boyu didiklemem?" (PATATES) Tamam canım! Bir sey demedik... Insaflı oluruzelbctte... (KADIN)Üstdik, asırlardır ansiklopedilerdesiniz. Çuvallar dolusu yazılıp çizilmişsiniz. Midelerc girip çıkmışsınız. Ama ışığınızı kimsc görmemiş.(PATATES) Ne ışığı? Işığımızın olduğunu kım söylüyor? (KADIN) Anılaruıda, Ressam Balthus söylüyor. Diğer bir rcssamın, Van Gogh'un "Patates Yiyenler" tablosunda, patateslerden yoksul kövlülerin yüziine yükselmekteolan ışık tan söz ediyor. (PATATES) Hımm... Hiç fena de(KADIN) Bunu 723 bir sanatçıdan başkası, böyle göremez. LIstclık Balthus, dünyanın taklidini, taritini vapmak değil de, onıın karanhğına, gizemi ne doğru yolculuk ermek gerektiğini söylüyor. Kııhıımı yakalamak için... (PATATES) Anlamak zor... Yazınca, paratesin ışığı mı çıkar ortaya? Başka şeylcri yazınca da çıkar mı? (KADIN) Âcelesiz, iyi bir deneme ya/aıi; iyi bir roman yazarı, bir şair, bir ressam, bir müzisyen gibi, ışığı da çlkartır, ruhu da vakalar. Bu yazarın daha bir sürü deneme kitabı var. (PATATES) Kıvılcımı bol bir yazar, desenc... (KADIN) Okunması gcrckcn, iyi bir deneme yazarı. Dünyayı ortaya çıkartmak söz konusuysa cğcr, bunu yapmanın yolıı da onu parçalara bölmekse... Yazdığı yiizlcrcc denemeyle yapıyor bunu. Merdivendcn dc söz ediyor, kalemden, kutudan da... Doğru an'dan, Kibir'den, Ayak Tırnağl'ndan, Kar Kurdu'ndan, Makas'tan... De nemc yazarı, bir çarı kıırucudur, bana gö re. Ortaya çıkarılan parçalar, kendiliğindcn, gevsekçe örüliir sonra. . (PATATES) Palatcslcrc yaptığı gibi... (KADIN) Evci.. Patatcsleri dc parçalara bölüyor. Kitabında yazıyor Diınu. "Hiçbir patates, birbirinc benzcmez", diyor. "Dünyadaki patates sayısı kadar, pata tesler hakkında yazılabilir", diyor. (PATATES) Bırbirimize benzemediği miz doğru. Sen deiçindebizibırakıpunut tuğun sepete bıraz ilgi gösterirsen, öyle olduğunıı anlarsın. (KADIN) I laklısın, si/.i ihmal eitiın... (PATATES) Ama at'ledebilirim scni. Beni burada konuşturtluğıın için... Kendimi önemsi/ sanırdıın .. (KADIN) Seni ben konuşturmadım ki... ünemsiz sayılanları konuşturmak, yazarın işidir. Ben, aracı oldıım sadece. Kendini öncmsiz saymaya gelince... Yazarla şöylcşenin kilaptaki ilk sorusu bu zjten. L'zcrindc durulmasl gercken onca soru varken... Palates... (PATATES) Açıkça övlc mi somyor;' Amasaygısızlıkbu... Peki.bizı öncmsiz gö rcnc nc ccvap veriyor yazar? (KADIN) Ncyin öncmli olduğunıı "na sı] siz saptıyorsunuz, karşınızdaki de sap tayabilir," diyor. Bu "desnotik tavrınız si zi cndişelendiriyor mu? 1 diyor. (PATATES) Bizi yazmayı önemsiz gören nc cevap veriyor? (KADIN) Ona soru sorınuyor ki ya zar... Sorduğu sorunun, bir saptama oldu ğıınu söylüyor. Böyle bir soru, ncyin daha öncmli olduğunıı despotça dayatanlara sorulmaz zaten. İyi görebilmek, bana göre, 'küçük' şeyleri görebilmekten geçer. Bir de despot olmamaktan. Haklı değil miyim sence? (PATATES) 1 laklısın da... Küçük dcrken patatcsleri dc mi kastediyorsun yoksa? (KADIN) Hemcn alınma, sayın patates kardeş... Küt'ük sözcüğünü tırnak içine alacağım, yazarken. 'Sözde küçük', anla mında... (PATATES)tyio zaman. (KADIN) Ben biirün küçük' şeylerin dillcnmesinden, kendilcrini duyıırııp tanıt masından yanavım. Böyle bir bakış açısıy la, bunun için kııllanılan diUleıı yanayım. Numaralanıp sınıflandırılarak, satırlara hapsedilcnlcrin kıırtıılmalarından, elma, patates, kâğır, kalcm, merdiven olarak kendilcrini tanıtmak için ortallğa dökiilüp sa çılmalarından yanayım. Edcbiyat, buna izin verivor. Deneme, di ğer edebi biçimlerden belki daha da tazla izin veriyor buna (PATATES) Bu yazarın yaptığı gibi mi? (KADIN) 1 lem de iyi bir şekilde yaptığı gibi. Ustelik bu kitabında, bıızdağını oluşturan, görünmeyeni açiyor. Yazarı bir 'şey' yazmaya itenin "yasası, mantığı, kiııı yası" olmatfığından, bir 'şey' gelip sizi dürt tüğünde girilen o zor anfaşılır siirecin için devkcn, yapıtı oluştururken yaşadıklarını, bakış açılarını anlatıyor. Acelesi olmayanların, iyi araştırıp yazmaya önem vercnlcrin okuması gerekiyor, (PATATES) Ben artık sepetime döneyiın... (KADIN) Nc oldu? Birden, neden gitmeye karar verdin? Bcnimle söyleştiğin için henüz teşekkürbilcctmedim sana. Ha, anladım. Konuşmayı fazla uzattım gaiiba... (PATATES) Bana söz söyleyecck aralık mı bırakıyorsun? Deminden ncri scsini giderck yükseltiyor, uzun uzıın konuşup duruyorsun. Bir de despot olmamaktan, âcelesiz olmamaktan söz ediyorsun. (KADIN) Haklısın... Kusura bakma, sayın patates kardeş. Kaybettim kendimi. (PATATES) Ben de seni sakin, saygılı biri sanırdım. Neyse... Ben şimdi balkon da önemsenmeyen nesnelerin durduğu sepete, arkadaşlarımın yanına gidiyorum. Başka bir diycceğin var mı? (KADIN) arkadaşlarına söyle o zaman... tmge bile olsanız, sayfalarda önem kazanıyorsıınıız. Siz de, dünyanın birbirine benzemeyen bütün patatcsleri olarak, tek tek, ağır ağır ayaklanmalısınız... (PATATES) Bu kadar bağırmana gerek yok ki. . Yanında duruyorum. Başka? (KADIN) Peki... Sessizcc söyfüyorum. Fısıldıyorum bak!... Dünyanın bütün nesneleri, kısacık anları, küçücük mekânları, önemsenmeyen 'küçük' insanları, kadınları; tek tek, yavaş yavaş, saylalarda ayaklanmali..." SAYFA 7