Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
" lıklardan esintiler yolluyor. Her esinti, bize bir sayfa çeviriyor ve biz bir film gibi izliyoruz yaşamın gerçekliklerine dair öyküleri. "Sanırım yaşamda nerede olduğumu öğrenmek istemişti. Bir de kendisini hâlâ sevip sevmediğimi merak ediyordu belki. Çelik kişiliğinin kapılarını aralamış istemeden de olsa sebep olduğunu duyumsadığı acılardan ötürü vicdanını rahatlatmak için gelmişti belki de... Ama duygularımı sorgulama zamanını çoktan aşmış, bıçağını çoktan köreltmiştim ben. (Erken Açan Papatyalar, "îzi Kalmış" s.24) Insanın varoluş zincirinin halkalarına eklenmiş bazı traiedUer vardır. Özellikle taşra ve kırsal kesim durumlarına ve gençlik günlerine tekabül eden yaşanmışlıklar hemen her insanın yaşamına hiç de yabancı değildir. Televizyonlarda ve gazetelerde sunulan ürpertici olayların çoğu ne geçmişin eskisidir, ne de bir oyundur. Hepsi yaşamın içinde tanık olduğumuz, duyduğumuz ve gördüğümüz, içinde yaşadığımız zamana ve belki de bize ait canlı öykülerdir. Canımızı sıkan, söz konusu bu olayların gerisinde yatan etkenlerin göz ardı edilerek insanlık tarihimize ekJenmesidir. Bu tür olaylar anla ve bir insanla bağlantılı sunuldukça, suçun ve cezanın toplum bakışında adil yargılanmayacağını da biliyoruz. Eğer, yargılamada verili düzenin kanıksanmış yorumuyla teraziyi tutarsak, kefe her zaman cezadan yana ağır basacaktır. Yok eğer, asıl suçun üzerindeki sır perdesini aralamayı ve suça etken olan nedenleri ve suçu besleyen kaynakları tarihsel bir bilgi/bilinç akışıyla yorumlarsak, sonuçta beraat eden insan olacaktır. Raskolnikov'u (Dostoyevski'nin, Suç ve Ceza romanının baş kahramanı) hukuk karşısında suçlu bulan ama insanlık değerleri ölçüsünde beraat ettiren asıl bu yorumdur. duğuna dair kendi bireyselliğimizi tanımamıza yardımcı olmakta, hatta suçun kanıtının sınırlarına kadar yaklaştırmaktadır. Böylece, suçlu kavramının gerçekte toplumsal ve anlâki destekli olduğuna ilişkin, davranışlarımızın kökeninin Freud'un teorik ulamlarıyla çözümlemeyi son tahlilde tercih etmek zorunda kaldığımız bir yaklaşım oluyor bu. "Kadının anlattığı bu olaya başka doktorlar olmak üzere•kimse inanmadı. Doğal olarak bu öykünün yazarı da. Yine de küçük bir araştırmak yapmaktan kendini aıamadı. Komşuları bir gece yarısı, siyah giysili birtakım adamların, oğlanı başına çuval geçirerek götürdüklerini, kadının bu olayın şokuyla aklını yitirdiğini söylediler. Ilkin söyıenenelerle kadının anlattıkları arasında bir seçim yapamadı yazar. Ancak gönlü kadından yana oldu sonunda. Çünkü onun gerçeği bu anlattıkları idi artık." (Erken Açan Papatyalar, "Kutu" s. 63) Bir başka dikkat çekici nokta, öykülerini üç şahıs (birinci, ikinci, üçüncü) ağzından da anlatabilmesi, kendi adına önemli bir zenginlik saydır. Okur, doğal olarak öyküvü okurken olay içerisine kendini katabiliyor veya öyküde yer alan 'şahısların' yerine kolayca kendini koyabiliyor. Bu da onun, okurla öykü arasında bağıntı kurmakta dilin klasik kullanım pratiğini yadsımak istemeyişinden kaynaklanıyor sanırım. Zaman zaman dilın kıvamını, ele aldığı olaya göre 'durum ve kesitler' üzerine yoğunlaştırarak okurun ilgisini kahramandan çok olaya; elinde tututuğu 'kamerasını' kişinin iç dünyasına ve toplumsal izleklere yönlendirerek okurun seyretmesine olanak sağlıyor adeta. Bazı davranışları betimlerken dişilik kavramını doğayla iç içe geçirerek, anlatımı elinden geldiğince çekici kılıyor üstelik; "Sevgisini az dile getirdiğini duyumsadı adam. Papatyaların korunmasızlığını, ömürlerini kısalığını düşündü. 'Ben Uumım ve KesltJer' seni her şeydcn herkesten korurum' diyemedi yapay gelirdi böyle sözler ona. Hem nasıl koruyacaktı ki? O an camda oluşmaya başlayan buğunun üzerine yazmayı düşündü sevgisini. Çocukça olur diye caydı. Bir ara kadının yukarı sıyrılmış eteğine, dolgun güzel bacaklarına takıldı bakışları. Kalp atışları hızlandı. Saatine baktı. Zamanları azalıyordu. Istemeyebileceğinden korkarak yavaşça; 'Haydi arkaya geçelim,' dedi. Isteğe sessizce uydu kadın. Içindeki alışkın olduğu kasırga uç vermek üzereyken bir kez daha tümsekteki papatyalara takıldı gözleri. Erken açmışlardı. Soğuğa dayanamayacaklar diye geçirdi içinden." (Erken Açan Papatyalar, s. 28) Bunların yanında çocuk duyarlığında yazdığı öyküleri de var Karınca'nın. Fabl ile 'masal' türü arasında birleşik bir tarz yaratarak, unutulmaya yüz tutmuş o klasik çoçukluk öykülerini anımsatıyor birden. Üstelik. İleri yaş grubunun okumasına da müsait. Bu da, Eray Karınca'nın çocuk öyküsü dalında da önemsenmesi gerektiğini de işaret ediyor. Umarım bu dalda sürdürdüğü yetkinliğini köreltmez, gelecek nesillere, yaşadığımızı dünyanın basamaklarında yürüttüğümüz kıyasıya şiddeti Mars'tan seyretmek zorunda kalmayız. "Bitkin durumdaki yılanla, gizli gizil çalılıkların içine kaçmaya çalışan kartalın arasında gururla dikildı aslan. Öfke ve güç doluydu bedeni. Yerleri kazıyordu pençesiyle. Erdinç Köksal Beyaz Yürek ERDİNÇ KÖKSAL Beyaz Yürek Bilgi Yayıncvi anılar Karşısında dövüşebileceği bir düşmanın kalmadığını görünce dinginleşip o korkunç kükreşiyle uzun uzun titretti ormanı. 'Ormanın kralı benim!' diyordu sanki. Göz ucuyla izlediği kartalın kaçma çabalarını ayrımsayınca, hızla o yana seyirtti. Bağışıamaya da hiç niyeti yoktu. Son vuruş için korkunç pençesini kaJdırdığı anda bir patlama uuyuldu. Toplumsal değer yargıları Havaya kalkan sağ ön ayağındaki keskin acıyla sarsılıp yıkıl"... Babası, kızının dı. Çok kısa sürede kapıyı arkasından kilityerini tatlı bir uyuleyip av tüfeğiyle kenşukluğu bıraktı acı. dini vurduğunu, silah llk gelen avcı arsesi üzerine kapı camıkadaşFarını sevinçle nı kırdığını, içeri girmeve böbürlenerek yip iandarmaya naber çağırdı. verdiğini anlattı. GözAz sonra kartal. ler kırmızıydı, ancak Aslan ve yılanın ağlamıyordu. Kapıyı uyuşturulmuş bekırmayı va da yedek bir denleri bir kamyon anahtarla açmayı düarkasındaki kafesşünmemesi ilginçti. Kız lere yerleştirilmeko anda henüz ölrnemiş teydi." (Bir'Ibp Saolamaz mıydı? Yoksa rı Işık, Halkevi Yaaile genç kızın ölümüyınları s. 55) nü istemiş ve ölümüyle rahatlamış mıydı." (ÇöÖykülerinde bir kelez. s. 55) başka özellik de anlattığı olaya fantasBu anlamda Eray Katik çağrışımlar katarınca'nın öyküleri, insarak gerelt kişiyi geni durumlar hakkında rekse de olayın geçkarar vermeye zorlamatiği mekânı okurun dan anlattığı olayı insaimge dünyasında nın önüne Dİr ışık gibi çoğaltması ve kimi tutmakta ve kanıksanöykülerin finalini mış yargılama anlayışıtraiikomik bir memızı ters yüz etmektesajia bitirmesi Kadir. Kahramanların dış rınca'nın. dünyasından çok, onlaÖyküler, hayatın rın iç dünyasıyla bize tatlı/acı tanıklıklaseslenerek toplumsal rıdır. Rastlantılarıdeğer yargılarını sorudır ınsanın. Aynı zagulamamıza yeniden manda çocukluğun kapı aralamaktadır. Tedüş izleridir. Gençmatik açıdan baktığıliğin kanını akışına mızda, kırsal kesimin kattığı ateştir. Yaşkimi yaralarına (namus lanınca dünya denicinayetleri, intiharlar len aynaya germekvs) dikkat çekmekte tir maziyi. Sanırım, daha da ileri giderek Eray Karınca'nın toplumsal baskı altında öykülerinde hepsitutulan ve tabu sayılan duyumsamak cinselliğin hâlâ suça sü Erav Karınca, aynı zamanda bir yargıc. Bir yargıç olması nedeniyle, kltapiarında yer alan öy ni mümkün.B rekleyen bir neden ol kü öğesl olaylann bir kısmı adil vakalarlaolaylara lllntlll SAYI 6 5 5 Fantastik çağrışımlar "Ah Şu Doktorlar" ve "Ak Gömleğin Dili Olsa" kitaplarının yazan Erdinç Köksal, bu kez, kendisine iletilen tüm hasta ve doktor anılarını da içeren Beyaz Yürek'i hazırladı. Genç bir hükümet tabibinin ilk otopsi heyecanı, Afrika'da hekimlik yapan Türk doktorunun başarıları, Hipokrat yeminine sadık bir hekimin başına gelenler, ilkel şartlarda yaşam kurtarma operasyonlan... Yaşamımızda "olmazsa olmaz" biçiminde yer alan hastaneler, doktorlar, kısacası sağlık hizmetleri ve ne yazık ki hizmetsizlikleri!.. Taraflı bir hekimin, her durumda insandan taraf olan bir hekimin Beyaz Yüreği. • Bİlgİ Yayınevl: Dağıtım: Meşrulıyet Cad 46/A Yenışehır Ankara • Tel 312434 49 99 Narlıbahçe Sok 17/1 Caflalofllu Islanbul • Tel 212522 52 01 Kltabevi SakaryaCad 8/AKızılay Ankara » Tel 312434 41 06 www bllgıyayınevl com tr • eposta ınfo@bı)gıyayınevı com tr CUMHURİYET KİTAP SAYFA 7