05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

duğu çözülen toplulııkların yerine, risk alarak özne olma cesaretini gösteren insanların oluşturduğu yeni yapılar ve farklı bir dünya öneriyor. Aşk Vesaire/ ]ulian Barnes/ Çeviren: Serdar Ri/at Kırkoğlu/ Aynntı Yayınlanl'230 s. Onları çok yakından tanıyoruz. Değişik bir aşk üçgeninin köşelerinde duran üç kişi; Seni Sevmiyorum'un üç kahramanı: Stuart, Oliver ve Gillian. Julian Barnes önceki romanının bir devamı olan Aşk Vesaire'de de, kahramanların sırlarına doğrudan tanıklık etmemizi, gerçeği kendi ağızlarından öğrenmemizi sağlayan anı etkili kamera tekniğini kullanıyor. Böylelikle okur, roman kahramanlarının iç yaşantılarını, ' birbirleri hakkında hislerini, tasarılarını ve özlemlerini gözlemleme fırsatını elde etmiş oluyor. Julian Barnes'ın roman sanatının ayıncı özellikleri olan "keskin ironi" ve "ayrıntı zenginliği" Aşk Vesaire'de bir kez daha bütün renkliliği ve derinliğiyle gözler önüne serilip, okurları "Aşk"ın gerçek niteliği üzerinde ciddi bir düşünceye sevk ediyor. Aşk Vesaire sözcüğün gerçek anlamında kolay kolay tüketilemeyecek bir kitap. Hep Yuvaya Dönmek/ Ursula LeGuin/ Çeviren: Cemal Yardımcı/ Ayrıntı Yaytnları/ 528 s. "Ütopyalar imkânsızdır. Ama yazabiliriz" diyen fantastik edebiyat ve büimkurgu ustası Ursula LeGuin, içinde yaşadığımız çağla hesaplaşmak için geleceğe bakmayı sürdürüyor. LeGuin'in ütopyacı düşgücünün en yaratıcı örnekleri arasında sayılan Hep Yuvaya Dönmek, ilk satırlardan da anlaşılacağı üzere, geleneksel bir roman değil. Öykü, şiir, mit, halk masalı, drama, deneme ve belge gibi çok çeşitli biçimleri göz kamaştırıcı bir ustalıkla kaynaştıran bu kitap, uzak geleceğe ait kurgusal bir etnografya olarak tasarlanmış. Hep Yuvaya Dönmek, henüz var olmayan bir coğrafyada, bundan yüzlerce, belki binlerce yıl sonra yaşadığı varsayılan Keş halkının dünyasını anlatıyor. Keşler, insanlığın kendi yıkıma sürüklenmesinin ardından, Kuzey Kaliforniya'da, Na Vadisi'nde yaşayan barışçı bir halktır. LeGuin, Keş halkının etrafına inanılmaz bir ayrıntı zenginliğiyle ördüğü toplumsal ütopyayı bize karış karış tanıtırken, belki de ABD'nin Amerikan yerlilerine olan borcunu ödiiyor; çiinkü bu hayali halkla Amerikan yerlileri arasındaki benzerlikleri gözden kaçırmak olanaksız. Vadi'nin dokuz kasabasından Senşan'da doğmuş bir kız çocuğu olan Kuzey Baykuşu'nun yaşamöyküsü etrafına eklemlenen bu kapsamlı etnografya, moderin kapitalist toplumun karşı tezi denebilecek bir toplumsal yaşam önermesini etkileyici bir ikna gücüyle ilmek ilmek dokuyor. Psikiyatri ElkitabıSorunlular, Yakınlan ve îlgilenenler İçin/ Kaan Arslanoğlu/ Adam Yaytnları/ 211 r Bu kitap psikiyatri dediğimiz ruh sağlığı ve hastalıkları dalına ilişkin Psikiyatri temel bilgileri okurlara sunmayı Elkitabı amaçlıyor. Çağdaş toplum yapısının giderek daha çok insanı hekimlere başvurmak zorunda bırakan zorlu koşulları karşısında bireyler ne yapabilir? Her şeyden önce sorunlarını tanımayı ve anlamayı deneyebilirler. Işte bu kitabın amacı: Ruh sağlığı ve hastahklarıyla ilgili temel bilgileri kısa, anlaşüır ve yanlışsız sunmak; ruh hastahklarıyla hastalık gibi görünen durumlar ve sorunlar üstüne bilgi vermek; hastalıklarla ve sorunlarla başa çıkmada yararlı olabilecek yaklaşım yöntemlerini ve tedavi tekniklerini göstermek; ' psikiyatra, psikoloğa ya da terapiste giden ya da gitmek isteyenlere yol göstericilik yapmak. Dolayısıyla alanında herkes için bir kılavuz kitap. Cumhuriyet'e Kanat Gerenler"ldealler Kuşağı"ndan Bir Örnek: Dr. Hadiye Tuncer/ Hüner Tuncer/ Ümit Yayınalık/ 216 s. "Hadiye Tuncer, bir Cumhuriyet kızıydı. O, Büyük Atamız'ın güzel ülkemizi emanet ettiği gençlerden biriydi. O, 1936 yılında, Ankara'daki Yüksek Ziraat Enstitüsü'nden mezun olan ilk kadın ziraat yüksek SAYFA 22 mühendislerinden biriydi. O, Atatürk'e tutkulu, ülkesini her şeyden çok seven, onurlu, mütevazı ve sevecen bir insandı. O, yaşamı boyunca hiç eğilip bükülmeden, dimdik yaşadı ve yine dimdik öldü. Hadiye Tuncer, benim .ınnemdi.. Annemi yakından tanımış olan bazı bilim insanları, onun hakkında bir kitap yazmamı istediler benden. Ben, Hadiye Tuncer'in ağzından ya da kaleminden onu sizlere tanıtmak isterdim; ancak, bunu kitabın yalnızca bazı bölümlerinde gerçekleştirebildim" diyor Hüner Tuncer. Çuvaldız III (Çağnştıran Yıllar)Bir Gizli Servis Mensubunun Amları/ Yılmaz Tekin/ Ümit Yayınalık/222 s Iki yıl süren bu koşuda, "Bir Gizli Servis Mensubunun AnılanÇuvaldız" ana başlığı altında, "Meslekte ilk Yıllar'Ma başlayıp "Kalem Artığı Oyküler"le devam eden ve "Olgunlaştıran Yıllar'İa doruğa ulaşan bu anı maratonu, "Çağrıştıran Yıllar"la noktalanıyor. Yılmaz Tekin bu kitabında; okuyucularını, Bulgaristan, Macaristan, Almanya, Fransa ve lngiltere'de yaşadığı, birbirinden güzel ve tabii ki çok özel anılarıyla buluşturuyor. Her nedense, büyük bir inatla, Avrupa'daki farklı kültür ve milli oluşumları tek bir pencereden görmekte direnen kişilerin, söylemlerinin yeniden irdelenmesine yarayacak ipuçlarını veriyor. Özellikle; değişik birçok ülkenin yanı sıra, ağırlıklı olarak Almanya'da yaşayan Türk toplumunun büyük bir çoğunluğunun, "Siyasi Islam"ın baskısıyla nasıl bir "Ekonomik Islam" modeli oluşturduğunu, yerli uzantüarını, çıkar ilişkilerini, devletin el atamadığı ve hiçbir zaman da atamayacağı kurumların faaliyetlerini gözler önüne seriyor. Sonra da ekliyor: "Bizim işler anlatmakla bitmez! Eee... ne de olsa, masallar ve hayaller ülkesinde yaşıyoruz. Çevremizde, siyasi ve ekonomik şaklabanlar, gerçek tanımından uzak, sanatsal soytarılar kol gezmekte! Yine de herkes, kişisel çıkarlardan uzak, üzerine düşeni yapsa, belki bir şeyler düzelir!.." diyor. Ve maraton bitse de, yarış devam ediyor... Rüzgâr, Kan ve Kelebek/ Ayşe Akdeniz/ Doğan Kitap/ 318 s: Soğuk bir kış gecesinde, Istanbul'da bir gece kulübünde, genç bir kadın kalbinden hançerlenerek öldürülür. Tanınmış arkeolog Rüzgâr Kızıldeniz'in tesadüfen tanık olduğu bu cinayet onu, Londra, Beyrut, Atina, Istanbul, Rodos hattında gelişen ölümcül bir maceranın içine sürükleyecektir. Bir ucunda Piri Reis'in sır dolu haritaları vardır bu maceranın, diğer ucunda Usame bin Ladin'in adamları... Piri Reis haritalarında gizlenen antik bir Ege uygarlığı ile küçük Artemis'in sırrı da, bu soluk soluğa kovalamacanın sonunda aydınlanacaktır. Rüzgâr, Kan ve Kelebek hayatı sürekli sorgulayan, aşka tutkun, kızgın Sahra kumu gibi sıcak kalbinde birden fazla erkeğe yetecek kadar sevgi barındıran, romantik ve tutkulu bir kadının, Ayastefanoslu Rüzgâr Kızıldeniz'in, kendini bulma, "ölümsüz kimliğini" keşfetme hikâyesidir aynı zamanda. Ve de ona uîaşmaya çahşan Akdeniz erkeklerinin... Beyaz Gürültü/ Don DeLillo/ Çeviren: Handan Balkara/ Dost Kitabevi Yaytnlart/ 415 s. "Kadın: Günlük pratik içinde nelerle boğuşuyor? Görünür ve gündelik sorunlarla uğraşırken, nelere yenik düşüyor? Yaşamın çarklarında savrulurken, neleri sorgulayamıyor? Zorluklara meydan okurken, nelerle hesaplaşıyor? Kendi yaşam gerçeğinin yakıcı boyutlarını ne kadar fark ediyor? Baba, ağabey, koca ve toplum dayatmasıyla nasıl başa çıkıyor? Kadınlara karşı hoşgörüsüz ve tahammülsüz değer yargılarıyla nasıl savaşıyor? "Yap" ve "Yapma"lardan oluşan değerler sistemimizde, uymayanı dışlayan geleneksel yapımızda hangi bedelleri ödüyor? Görmezden gelinen ve yok sayılan varlığına karşı, nelere tutunmak zorunda kalıyor? Bu kitap, bunları irdelemek amacıyla yazıldı" diyor Neşe Doster. Migren/ Oliver Sacks/ Çeviren ler Dr. Devrim ToksözErhun Yücesoy/ Uetişim 413 s. Migren toplumun büyük bir çoğunluğunu etkiler; tüm uygarlıklarda görülür ve yazılı tarihin başlangıcından beri bilinen bir rahatsızlıktır. Sezar, Aziz Pavlus, Kant ve Freud için bir kamçılama ya da engelleme öğesi olsa da bu hastalığa sessizce ve gizlilikle katlanan milyonlarca kişi için migren, aynı zamanda gündelik bir durumdur. Karısını Şapka Sanan Adam, Mars'ta Bir Antropolog ve Dayanacak Bir Bacak gibi kitaplanyla ülkemizde de haklı bir şöhret kazanan Dr. Oliver Sacks, uzun yılların ürünü olan bu kapsamlı çalışmasında migren hastalığının kökenlerini, diğer hastalıklarla ilişkisini, migrenin "bileşenlerini" araştırıyor. Migren hastalarının çoğunun aşina olduğu, nöbetten hemen önce gelen görsel sanrıların ya da "aura"lartn halusinojenik ilaçlar ve "delirium" durumuyla benzerliklerini inceliyor. Kaos kuramı ve nöral simülasyonlardaki son gelişmelerin ışığında "sanrı bileşenleri"ni irdeliyor ve bu bilgilerin beynin işlevi hakkında verdiği ipuçlarını yorumluyor. Migren hastalarının yaptığı tablolarla zenginleşen kitapta son yıllarda geliştirilen ilaçlara ve alternatif ilaçsız tedavi yöntemlerine de değiniliyor. Diğer eserlerinde olduğu gibi bu kitapta da Dr. Oliver Sacks'ın sınır tanımayan merakı, güçlü imgelemi ve insani yaklaşımı, Migren'i bir "tıp edebiyatı" tadında, keyifle okunacak bir metin haline getiriyor. 90'larda Türkiye'de Feminizm/ Derleyenler' Aksu BoraAsena (liinal/ Iletifim Yayınları/ 350 s. irkiyfc'de Türkiye'de feminist hareketin son îminlzm yirmi yılı, üzerinde çok konuşulan ama az yazılan bir dönem olarak duruyor. 80'lere ilişkin az sayıda yazılı belge ve çokça efsane var; 90'lar ise daha çok herkesin kendi durduğu yer kadarını bildiği, bilebildiği bir zaman dilimi oldu. Bu derleme, feminist hareketin tarihinin yazılmasına katkıda bulunmak için hazırlandı. Bir yandan "kayıt düşmek" amacını taşıyor; diğer yandan, hareketten kadınların kendileri ve birbirleri üzerine düşünmelerinin, bu düşüncelerini paylaşmalarının değerine olan inancımızın bir ifadesi. Bizce ancak böyle bir düşünme/tartışma süreci, yapıp ettiklerimizle birlikte biz feministleri bir "hareket" haline getirebilir. Sırrını Surlarına Fısıldayan Şehir: Diyarbakır/ Şeyhtnus Diken/ 285 s Romancı Mehmed Uzun'un deyişiyle: "Şeyhmus Diken, Diyarbakır'ın sesidir. Yumuşakça, dostça akan bir ses. Anlamlı, ferahlatıcı bir ses." Ona geçit veren nehriyle, dağiyla, surlarıyla, yitik mahalleleriyle, göçmüş hemşerileriyle, sinemalanyla... Âdetleriyle, aşklarıyla, yârenlik kültürüyle... Ve onca yoksunluğa, zorluğa, zora rağmen bir neşe bulabilmesinde büyük katkısı olan, kendine özgü nüktedanlığıyla... Diyarbakır'ı bir stratejik yer, bir simge, soyut bir kimlik mekânı olarak değil bir şehir olarak, bir hayat olarak anlatıyor Şeyhmus Diken. O nüktedanlıkla... ve yumuşakça, dostça akan, ferahlatıcı bir sesle... • CUMHURİYET KİTAP SAYI 632 KADINIARA DAİR... Neşe Doster/ Bağlam Yayınalık/ AKILDAKAUNUR . 185 s. Kadınlara Dair... Akılda Kalanlar/ atan bir yumuşak damar. Beyaz camda biriken uzak geleceğin gölgesi ve bir harabeye varan ses duvarı. DeLillo, iç içe geçmiş bir çağdaş yaşam sarmalını ağır ağır çözüyor. Çağdaş Amerikan romanının en büyük ustalarından DeLillo, bir insanlık durumunun en sarsıcı anlatdarından biriyle iz sürüyor. leksiz ve sonrasız bugününde Sanayi sonrası toplumun ezici ve amansız güncelliğine hapsolmuş insan yaşamları. Konforun bel
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear