Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TİMUÇİN ÖZYÜREKLİ aşadıkları döneme ses getiren üriinleriyle toplumu derinden etkileyen yazarlar günümüzde ne yazık hatırlanmıyor. Gençler tarafından, okuma sevdalısı yeni okurlar tarafından bilinmiyor. Kitapları yeni basküar yapmadıkları için ortalıklarda görünmüyorlar. Kadirbilmezlikten çok güncel beklentiler ve davranışlarla ilgili bir durum. Edebiyatla uğraşanlar, kendi alanlarının, kendi ülkelerinin, temel yazınsal güçlerini bilmeden yola çıkıyorlar. Geçmişin kültürel birikiminin, yetkin ürünlerinin yeterli incelenmesini yapmadan, kendilerine özgü bir yol seçiyorlar. Elbet kendilerince gcrçekleştirdikleri değişiklikleri yenilik sanıyorlar. Bırakın dünyayı ülkemizde bile unuttuğumuz, bilinçli olarak unutturulan o kadar çok değerimizdeğerlerimiz var ki... Bugün edebiyatla uğraşan gençlerimizin birçoğu onlardan habersizler. Kendi edebiyatınıdünya edebiyatını tanımadan nasıl çağdaş olunur, özgün ürünler verilebilinir. Unutulan değerlerimizden biri de Samim Kocagöz... Yaşadığı yıllarda edebi yatımızın köşe taşlarından biri olmuş, çevresindeki yazarları etkilemiş, gençfere örnek bir yazın emekçisi. Yazın yaşamına baktığımızda: On iki hikâye, on iki roman, incelemc, anı ve makale türünde üriinleriyle yirmi yedi kitap görürüz. 1939 yılında 'Ses' dergisinde "Yarıntı" hikâyesiyle katıldığı 'edebiyat dünyası'na soluk getirmiş, rraklı bir yaklaşım sunmuştur. Anadolu insanının, antiemperyalist bakış açısını derinden sergileyereketkileyen Kuvayı Milliye ruhunu taşrmıştır. Insani değerinden, insanın kendisiyle ve çevresiyle çatışmasının sorgulanması bütün üriinlerini, başat konularıni biçimlendirmiştir. Y Samim Kocagöz Samim Kocagöz 13 Şubat 1916'da doğdu, 4 Eylül 1993'te de öldü. Kitaplarını artık raflarda görmek bile olanaksız. Okurların yanısıra bir yayıncımızın bile dikkatini çekemeyen Kocagöz'ü saygıyla ve sevgiyle anıyoruz. O, unuttugumuz değerlerimizden biri Içinde" romanını mercek altına yatırarak çok önemli saptamalarda bulunarak şöyle diyordu: "Samim Kocagözlzmir'in Içinde'de birçok sorunun tartışmasını yapıyor, genç sosyalistlere, gün görmüşyaşlanmış sosyalistlere, emekli subaylara 27 Mayıs'ı gerçekleştiren subaylara, burjuvalara birçok sorun üzerinde düşüncelerini söyletiyor. Cumhuriyet'in kuruluşundan 27 Mayıs'a kadar geçen dönemde yapılanlaryapılmayanlar uzun uzun tartılıyor, içinde bulunulan çıkmaza bir çözüm yolu aranıyor. Bir yandan günlük hayattan alınan olaylar üzerinde durulurken (sözgelimi "ticaret işlerinde dönen dolaplar" NuranConi ilişkisiyle somutlaştırılan Amerikan hayranlığı, Amerikalıların petrol üretimimizi baltamaları, lastik karaborsası, sosyalist tanınmış kişileri işlerinden çıkartmak için polis baskısı... gibi) bir yandan da tarihsel gelişim, ekonomik ve sosyal yapı, halkaydın karşıthğı tartışılıyor." Yine aynı yazıda "roman dili'yle ilgili olarak tamamıyla katıldığımız şu görüşleri sergiliyor: "Samim Kocagöz romanın diline özen göstermeye çalışmış. Temiz bir Türkçeyle yazıyor. Ama bazen deyimleri bile Türkçeleştirmeye kalkıyor, sözgelimi 'dört başı bayındır' diyor 'cürmü değin yer yakar' diyor. Önce şunu belirtmek gerek: Burada 'kadar'ın karşılığı olan ueğin' değil 'denli'dir..." Samim Kocagöz'ün akıcı, güzel anlatım diline rağmen arasıra savruk, dağınık, uzun cümleler de kurduğu görülür. Örneğin: "Gecenin Soluğıı" hikâye kitabında "Sınavcılar" hikâyesinden: "Önce kahveye yöneldi. Sonra kahvenin kapı sının ötesindeki manavın berisindeki apartmanın girişine yürüdü." ya da "Hayrullah Erendi" hikâyesinde olduğu gibi: "Buradaki sokağa bakan pencerenin önünü boydan boya kaplayan sedirin köşesine gelen yerdeki küçük masanın üstüne gazetesini, gözlüğünü koydu." Bu örneklerbir genellemeyi göstermez, bazen düşülen bir özensizliği gösterir ve genel olarak bakıldığındaysa: Samim Kocagöz'ün anlatımının yalın, konuşur gibi, söyleşir gibi basit cümlelerden oluştuğu görülür. Özgürlük olsun diye bazı hikâyelerinde gelişimin kurgusuna aykırı 'son'lar geliştirir. "Gecenin Soluğu" kitabında "Şehir Eşkıyası" sonunda sergilenen "bitiş" buna iyi bir örnektir. Edilgen bir çözümle yaşlı karıkocayı denizin derinliklerine doğru yürüterek ölüme (intihara) götürür. 13 Şubat 1916'da doğan 4 Eylül 1993'te ölen unutulan değerlerimizden yazarromancı Samim Kocagöz, antiemperyalist öezlliğiyle, Atatürkçü, toplumcu yaklaşımlarıyla, bu doğrultuda verdiği ürünleriyle, her dönemde örnek alınacak, izinden gidilecek yazarlarımızdandır. Samim Kocagöz'ün "KalpaklılarDoludizgin" kitapları yurt büinciylevatan sevgisiyle devleşen bir direnişin, onurlu bir kurtuluş savaşının destansı bir yansımasıdır. Yazım çizgisini toplumcugerçekçi bir çizgide sürdürmek iste'ennikâyecilerimize ve değerlerimize saip çıkmak isteyen herkese, Samim Koh: cagöz'ü anımsamalannı, kitaplannı (eğer bulabilirlerse) yeniden okumalarını öneririm. (*) Timuçin Özyürekli'nin 20 Ekim 2001 'de tzmir Mülkiyeliler Birligi Lokali'nde yaptı&t "Samim Kocagöz'ü Anma Toplantısı" Ronuşma metninden... Temb Türkçe Samim Kocagöz, çevresinde, ülkesinde ve dünvada olanlara tanık bir yazardır. Tanık kimliğiyle insanlara, olaylara, tarihe bakar. Siyasi kimliğini kazanmaya çalışan genç bir iilkenin, Cumhuriyetin yakın doneminin tanığıdır. Gelişiminin, sosyoekonomik değişimin tanığıdır. Bakış açısı Atatürkçülük, toplumculuktur... Gelişen ve değişen toplumun, cumhuriyetin, demokrasinin, çok partili sistemin temel sorunları, o sorunlara yataklık yapan ya da yaratan olayları, düşünseL/yaşamsal konumda çatışmaları kitaplarında sergiler. Samim Kocagöz'ün roman ve hikâye lerinden yola çıkarak yakın tarihimiz, mercek altına alınarak sorgulanabilir. Çünkü yaşadığı dönemin olaylarına, iilkesinde ofup bitenlere yakın tanıklık etmiştir. Bütün bunları gerçeklik içersinde, toplumcu gerçekliğe sadık kalarak yansıtmasını bilmiş bir yazarımızdır. Onunla ilgili kaynaklara ulaştığımızda şu bügileri ediniriz: Samim Kocagöz 13 Şubat 1916 vılında Kocagözoğlu adı verilen Burunköy'de (Söke) doğmuş, bir çiftçi ailesinin çocuğudur. îstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde (1942) ayrıca Isviçre'ae Lozan Üniversitesi'nde Sanat Tarihi okumuştur (194245). Daha sonra ilk ürünlerinden itibaren toplumcugerçekçi akımın Ukelerini benimseyerek köy ve kasaba insanlarını anlattı. lyi tanıdığı bu çevrelerin insanlarını doğayla çatışmalarınısavaşlarını, egemen sınıfsal güçlerle çelişkilerini, aralarında gelişen ilişkileri konu olarak seçip sergiledi. Kendisi bu seçimi ve yaklaşımlarıyla ilgili olarak şöyle demiştir: "Bir yazar kendi toplumunu, kendi kişisini ne kadar iyi anlatabilirse o kadar başarılı olur. Dünya edebiyatının en ünlü eserleri, en yöresel olanlardır... Şive taklidinin taSAYFA 14 Yakın dönemin tanığı mamen aleyhindeyim. Ancak yazüarımda hikâyenin havasını tamamlamak, tiplerini tam canlandırabilmek için espri niteliğinde pek az şive taklidi yaparım. Mesela bir köylü tipini tam canlandırabilmeK gerekir. O zaman onu konuştururken "bu nasıl iş?" yerine "bu necebiş?" şeklini kullanırım. Olayların aynı kopya ediliiji, mahkeme zabıtlarına benzetilebilir. Fakat bir romancı veya hikâyeci, bu mahkeme zabıtlarını alır, bunları kendisine göre bir forma koyarak bir istikamet verir ve olayların psikolojik yapısını tamamlar." Samim Kocagöz eserlerinde yahn bir dil kullanmıştır. Bire bir anlatımdan yararlanmış, simge ve göndermelere uzak durmuştur. Zaman zaman ayrıntılan kullanarak kişi ve ortamı, olayları belirginleştirmiştir. Sınıfsal çıkarlar açısından üniversite gençliğini anlattığı (Onbinlerin Dönüşü) çok partili hayata geçiş yıllarında kasabanın değişik sınır ve katmanlarındaki insanlann durumlarını (Yılan Hikâyesi) topraksız köylülerin makineli ziraatin yarattığı yeni sorunlar karşısında yaşamlarını (Bir Karış Toprak) Kurtuluş Savaşımızın destansı niteliğini işlediği (KalpaklılarDoludizgin) belgesel romanı o zamanların Yeni Îstanbul ve New York Herald Tribune gazetelerinin ortaklaşa düzenledikleri Dünya Öykü Yarışması'nda birincilik kazanan (Sam Amca) öyküsü/kitabı gerçekten özgiinlükleriyle dikkat çekici, temel kitaplardır. Diğer kitapları (Ahmedin Kuzuları), (Yağmurdaki KızTürk Dil Kurumu Odülü), (BirÇiftÖküz.lzmir'inlçinde, Tartışma, Alandaki Delikanlı1979 yılı Lions Ödülü), roman ve yazarhk onuruyazılar, yaşanılan günlerin içten ve etki leyici yansımalarıdır. Ayrıca Ikinci Dünya, Telli Kavak, Nasreddin Hoca Fıkraları, eserleri de kolay okunan ama iz bırakan ürünlerdir. Samim Kocagöz'ün eserleri dönemlerinde başta Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli;i'nde Rusça, Almanca, Ingiizce, Fransızca olmak üzere pek çok ülkede yayımlandı. Bu değerli yazanmız çağının, ülkesinde olup bitenlerinolayların tanığı bir bakışfa ürünlerini yansıtmıştır. Bakınız Şubat 1978'd6e yayınladığı Alandaki Delikanlı hikâye kitabına yazdığı önsözde, kitabı neden gündeme getirdiğini sıraladıktan sonra bir babanın ince, duyarlı yaklaşımıyla "Bu hikâyeler kitabını çok zor bir öğrencilik dönemi geçiren oğullarım Şükrü ve Fadıl'a, onların bütün kardeşi Delikanlılar'a içtenlikle, sevgilerimle armağan ediyorum" diyordu. Yine yazar duruşu vebakışı açısından nitelikli bir yansıma olan "On Binlerin Dönüşü"nün bitişi önemlidir. "Güneş yüksek apartmanlann ardına çekilmişti. Cadde sulanmış, kızgın kaldırımlardan serin bir toprak kokusu yükseliyordu. Halit iki yakasına bakındı: 'Hürriyeti Ebediye'ye kadar yürüyebilir miyim acaba?' diye mırıldandı. Sonra kendi kendisine dudaklarının ucundaki kelimelerinin anlamını düşündü. gülümsedi: 'Yürüyebildiğim kadar yürüyeceğim' diye söylendi." Behçet Necatigil, "Kocagöz konularını Menderes Vadisi'nin toprak sorunlarından alan eserlerinde sınıflararası çıkar çatışmalarını, ekonomik etkenlerle değişen düzen ve dünya görüşlerinin incelemesini yaptı." derken önemli bir noktaya değiniyordu. Yine değerli eleştirmen Fethi I\aci Edebiyat Yazıları kitabında Samim Kocagöz ü ve "Izmir'in f r Kaynaklar: 1) Şükran Kurdakul, Şairler ve Yazarlar Sözlüğü 2) Ibranim TatarlıRıza MollofMarksist Açıdan Türk Romanı 3) Fethi NaciEdebiyat Yazıları 4) Behçet NecatigilYazarlar Sözlüğü 5) Songül TaşSamim Kocagöz: YazarEserÜslup K İ T A P C U M H U R İ Y E T S AY I 63 1