Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kapak konusunun devamı. *~ dim. tyi ya da kötü oldu demiyorum ama böyle oldu. Her kesimden okura seslenmek ise büyük bir iddia. Öyle iddialı konuşmayı pek sevmem. Amabu zamana kadar, edemyat değeri ve Türkçe önemi bakımından küme düşmüş bir yazar da olmadım. Bundan sonra da olmamayı, eğer olacaksam yazmamayı diliyorum. Üslup bazen bir yazarın kamburu olabılır mi ? O ne güzel kambur ki, bütün yazarlar o kamburun pesinde!. Her ikı kitapta da çok büyük bir duygusallık var, ama bunıın yanı sıra mantık ve gerçeklık de ıhmal edılmemı^. Bu, lercıh etttgıntz özelltklt bir tavır mıydı '•> Gerçekçilik kendimden kaynaklanıyor. Kendimi duygusal bir insan olarak tanımlayabilirim. Ama acındacak şeyler olmadan yazmayı seçtim. Duygusal olmak gerçekçi olmaya engel değildir. Gerceklere yaklaşım biçimidir duygusal olmak. Belki de bugünkü bakışımın temellerinde çocukluğum, gençliğim, sakatlığım vardır. Tuğla üstüne tuöla gelmiştir. Ancak bilinenler, yaşananlar nayal edilebilir ve kurgulanaDİlir. 'Kambur'u yazmış olmasaydım ille de yazar olacaktıysam başka bir yazar olurdum. Bir zamanlar 'Necati Tosuner Sokağı' adlı bir öykü yazmıştım. Ölmüşsün, gitmişsin, aradan yıllargeçmiş. Istanbul da boğazın altından tüp geçitle geçiliyor. Sokaklardan birine de Necati Tosuner adını vermişler. Sokak da bir çıkmaz sokak. Ve orada bir kambur adam oturuyor. Böyle duygusal ilişkilere bir metafor olarak Necati Tosuner hep orada. Bunu yazdığımda bundan 25, 30 yıl sonra dememek için Necati Tosuner Sokağı demiştim. Oysa bııgün şöyle düşünüyorum: Kitabım satacaksa şimdi satsın, okunacaksam şimdi okunayım diyorum. Yazarın para kazanması, kitaplarının satması da gerek. Bunların on, yirmi yıl sonra okunması, Necati Tosuner'in yaşamasına bir yarar sağlamayacaktır. Bugün okunursam yayınevimin sağladığı para, bana yazmayı sürdürme imkânı verecektir. Mesela bir Orhan Pamuk. Edebiyat düzleminde ve tür olarak roman yazıyor. 200 bin satıyor ne kadar güzel!. 'Yalnızlıktan Devren Kiralık' bir yılda 1400 sattı. Bu rakamsal gerçeklikten ortaya çıkan sonuca göre, Necati Tosuner'in yazarlığı Orhan Pamuk'un yazarlığının yü/.de 0,7'sidir. O zaman bırakayım ben bu işi. Böyle mi demeli?. Kılabın bütününde ölüm, karakterlerin aklına çok s~ık geliyor. 'Yalnızlıktan Devren Kiralık'tan devralınan zomnlıılukların üzerine inşa edilen mimarinin sonucu olarak öyle bir pencere gerekiyordu. Iki roman arasında birçok kişinin ortaklığı söz konusu, olaylar birbirinin etkisiyle oluşmakta. Edebiyat anlayışı, dilin kullanılışı, biçimi bakımından rarklı değiller. 'Bana Sen Söyle'yivazmaya başladığımda Mehmet Taner, 'Ekrem i harcama demişti. Oysa o mimaride 'Ekrem'i harcamamak, 'Ekrem'i harcamak olurdu. Yine de 'Ekrem'in gölgesi bütün kitap boyunca sürmektedir. Bana Sen Söyle'de eleştirdiğıniz noktalar var mı ? Bir başkası yazsaydı bunları böyle yazmazdı. Demin söyledim, benim mutrağımdaki malzeme buydu. Anlayışım, yeteneklerim, bilgim çerçevesinde yemeği böyle pişirdim. Yemeği beğenmeyen için yapabileceğim bir şey yok. Ben elimden gelen özeni gösterdim. Yemek beğenilsin diye değil, bu yemek böyle yapılır diye. Başta öykü olmak üzere edebiyatın başka alanlarında da ürünler verdiniz? Anlatmak istediğim, belirgin, somut, acı veren bir derdim vardı. Öykü SAYFA 4 Yaşamın bitmeyen öykülerinin yazarı Necati Tosuner rüm. Fazla büyük değil, kibrit kutusu kadar bir yer. Hiçbir zaman öyle büyük parsellerim olmadı benim. Olması derdinde de olmadım. O kibrit kutusu kadar yer bana yetiyor. Yazdıklarıma şövle bir baktığımda yazarlıöa heyeslendiğim ilk dönemin ürünü olan 'O/.gürlük Masah'nın coşkusunu unutamam. O coşkuyu yaşama olanagı bir daha da olmayacak. 'Özgürlük Masalı' özellikle dili bakımından eskimemiş bir kitaptır. Yola çıkış nedenim kendımi anlatmak olsa cıa ancak üçüncü kitabımın adını 'Kambur' koyabilmiştim. 'Sancı Sancı', nasıl yazacağına artık karar vermiş bir yazarın ürünüdür. Hayatıma girmiş ikinci bir kamburu kapalı olarak, sezdirerek anlattığım 'Çılgınsı'ya da önem veririm. Sonra 1996 yılında emeklilik dönemi başladı. Bu süre içinde, 'Bir Tutkunun Dile Getirilme Biçimi', 'Günes Giderken', 'Yalnızlıktan Devren Kiralık', 'Bana Sen Söyle' adlı kitaplarımı yazdım. Haldun Taner ve Sait Faik ödüllerini kazandım. Daha razlasını istemeye korkarım. Kitaplarımın yazmayı sürdürmeme yetecek kadar satmasını istemek 'tazla' diye adlandırılır mı?. Bir sonrakı yapıtınızın tiirü ne olacak? Bir takım notlarım var. Bu romana girmcmiş bir yığın malzeme var. Belki bir süre yine öykü yazarım. Kısa öykülerim var, belki onları toparlarım. Her şey belki. Kendi adıma, yaşarsak göreceğiz. Bakalım... • Mehmet Taner'den Necati Tosuner'e GÜNEŞ GİDERKEN "Taşı kaldırıyorsun: Akrep kaynıyor altı! Koyuyorsun taşı usulca Üzerlerine akreplerin; Orman, onların da ormanı Akrep Vadisi bu Çadır açtığın zaten vadinin adı; Potinlerini boşalt, şafakla Havlunu silkele, Gece çöpü altmış boy öteye göm Çöpe gelir çıyan, yılan, zelzele." Bilmem neden; lhvan arasında rast methal üzre, Bir konak dervişin sofra ehline Andaç ettiği bu mektubu Dinleyince bir akşam ben ' Ak taşın ardında karayılanı bulan Ölüm...' dedimdi içimden; Andımdı ne tuhaf, andığın yeni adla Tanelerini bir kehribâr tarinin: 'Güneş Giderken'. Çakalları tutuşturacak Güneş giderken bu orman! Akrepleri yutacak, ağulu otlan Bükecek alazında; Keneleri teker teker kıracak; Avcıları, kıl Bir kanal ağzında Alçıdan'a döndürecek. Ne kemirgenler kalacak Ne kof uğultu. Ama ey nâdir ağaç, Ey zifiri toprağı bir ömür ışıtmış kök! Avutmuş, arıtmış, yaratmış dimağ Toparlamış, esirgemiş, dayanmış doku; Bir çatal çağrıda Sürgüne durmuş, sancdı dal ucu! Komaz gidesin, giderken seni güneş Kucaklar basar bağrına, ormanın ruhu. 1998 CUMHURİYET KİTAP SAYI 627 bunu anlatmaya en uygun türlerden biriydi. Romana gelince Almanya serüveni yasanılmasaydı belki roman da yazmazdım. Oradaki gözlemler, yaşandmışlık, iyi ile kötü diye adlandırılabilecek tüm o birikim yazdırdı 'Sancı Sancı'yı. Başka tür olarak, dergiler için deneme diye adlandırabileceğim, bazı durumları, kitapları konu edinerek kendimi anlattıgım yazılar da yazdım. Şiir ise hemen hemen hiç yazmadım. Lisenin ilk yıllarında birkaç şiir yazmışlığım var yal nızca. Türk edebiyatında Necati Tosuner hangi noktada ? Yazma konusunda olabilecefiim en iyi noktadayım. Bunu yazmasaydım dediğim bir kitabım yok. 39 yıl bir imzası, Türk edebiyatında bir yeri olması için çabalamış bir yazarın yetenekleri çerçevesinde gelebileceği noktadayım. Ve ben bu noktadan da hoşnutum. Türk edebiyatı çok geniş bir alan. Burada Necati Tosuner'e de bir yer vardır diye düşünü Bır Tutkunun Dıle Getırılmc Bıtimı Bir Tutkunun Dili Giineş Giderken/ Yalnızlıktan DevBana Sen Söyle/ Necalı Yosuner /Doren Kiralık/ Necalı Getirilme Biçimi/ Necati Yosuner /Dogan Kitap/37Os. Tosuner /Dofcan Kı Necalı Tosuner /Do ğan Kttap/S4s. lan Kıtap/SSs. lap/IOU. Sancı.. Sancı../ Keleş Osman Necalı Yosuner Evden Kaçıyor/ /Dogan Kilap/27Hs Necati Yosuner /Kendi Yaytnı/l Keleş Osman'ın "Tarin"Ie Başı Dertte/ Neta/ı Yosuner /Keııdı lls. Yayım/\2}\. Dayım Balon Olmuş/ Necati Yosuner /Kendi Yayım/His.