05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

vitrindekile Babamın Viicudunu Geri Verin (Minik Bir Eskimonun Anıları)/ Kenrt Harper/ Çeviren: Meral Gaspıralı/ Allın Kıtaplar Yayinevı/ 280 s. + Albüm Minik'in öyküsü çoğumuzun defalarca bir yerlerde izlediği, okuduğu hatta belki de tanık olduğu o trajik olaylardan biri. Gerçek vatanlarından kopanhp değişik pek çok sebep için başka ulkelere gotürülcn insanların yaşadığı o korkunç sürgün hayatı Minik, babası ve yakınları için de utanç verici yüzünü göstermİ!}. Dunyanın birçok yerinde larklı ırklardan insanlar; Kızılderililer, siyahlar ve daha niceleri köle tüccarlarının insanlık dışı amaçları uğrıına yurtlarından ve hayatlanndan edilmişlerdi. Ama Minik'in öyküsünün tümiınden daha acı ve çarpıcı olan yanı, bu sürgün trajedısını yaşatanların bırer bılım adamı olmaları. Medeniyetin gülen yüzünün bu karanlık yanının olduğunu Robert Peary adlı kâşifin bu Eskimo grubuna yaptıklarından öğreniyoruz. Bilimsel etkin ve insanlık sınırlannın zorlandığı öykünün kahramanları, gördüğünıüzü sandığımız gerçeklerin aslın da "gerçek" acıyla dolu öyküler olduğunıı anlatıyor bize. On Birinci Kat Yazıları/ Doğan Hızlan/ Doğan KıtapçıltkAŞ/154s Giinlük bir gazetede yazı yazmak, ele alınan konuda yaşadığınız ülkenin günlüğünü tutmak anlamına gelir. Türkiye'deki toplumsal belleğin ne kadar gelişmiş olduğu malumunuz. Bizde zaman aşınımından çok bellek aşınımı yaşanır. Yaşanılanlardan ders almaktan çok unutmak tercih edilir nedense. Ve bu bir kısırdöngü içinde sürüp gider. tşte Doğan Hızlan, bu nedenle günlük yazıların kitaplaşması gerektiği düşüncesini öne çıkarıyor ve yazılarını bir zaman çizgisi izleyerek art arda alıyor kitabına. Nitekim bu çizgi celişim ya da gerilemeyi takip etmek için gerekli. Işte Hızlan, yazılannda okurlarının bu gelişim çizgisini takip edebilmesini amaçlıyor. Kültür sanat alanında birazda olsa toplumsal bir bellek oluşturabilmek amacında olan yazar, "kültür sanatı soyut bir kavram olarak hiçbir zaman düşünmedim, sanatın yaşamın içinden gelmesini, belli bir yaşam kültürü oluşturmasını istedim" diyerek çiziyor rotasını. Bu rotada ilginç bir rastlantı oldu On Birinci Kat yazıları'nda. Bu kitap Doğan Hızlan'ın on birinci kitabı. Yaşam devam ediyor, yazı da. Bir edebiyat ve yaşam ustası olan Doğan Hızlan on birinci katta üretmeye devam ediyor. Kadınlann Aklından Geçen Öyküler/ Derleyen: Enver Ercantdıl Önemli/ Everest Yayınları/ 228 s. "Bu seçkiyi, kadınlann başkahraman olduğu yirmi iki öyküden oluşturduk. Onlann düşüncelerini, arzularını, bedenlerini ve ruhlarını tanımak için çıktıkları yolculukları odak alan öyküleri; kadınlann aklından geçen yolun ilk yirmi iki taşını döşedik bu sayfalara... Elbette bizin yirmi iki öyküyle sınırladığımız bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Kadınlann Aklından Geçenler bakış açısıyla okunabilecek o kadar ilginç öyküler var ki... Eğer bu yirmi iki öyküyü bir başlangıç kabul edersek diyecek tek şey kalıyor geriye: Kurmacanın o uçsuz bııcaksız topraklarında çıkacağınız gezintide iyi yolculuklar, iyi okumalar..." diyor kitabın sunusunda... Erkeklerin Aklından Geçen Öyküler/ Derleyen: Envcr Ercanldil Önemli/ Everest Yayınlart/ 236 s. Erkek milleti. Sert, pısırık, buyurgan, memur kafalı, küheylan, düzme meraklısı. Küt bir varlık; bir ayna gibi, dışarıdan bakıldığında içi görülen, her şeyiyle pragmatik, çoğu zaman kendisini olduğundan henı üstün henı de becerikli gören, ama hayatı yönlendırmeyı de beceren cins. Aklını kadınları clde etmckle bozmıış; diınya imparatorluğu kurmaktan tnutevazı sokağında çalım satarak gezinmeye kadar, hayatının butün stratejisini kadınlara kaı^ı kalıcı zaterler kazanarak taçlandırmanın peşinde olan, ama bir kadın ona, "Güle güle, aslanım," deyip sırtını döndüğünde de... Yanına usul adımlarla yakJaşıyorsunuz. Yüzünü size döndüğünde, pürüzsüz penıbe teni de olmasa bir erkeğın keskın yüz hatlarına sahıp bir kadınla göz göze geliyorsıınıız. Elı oynadığı saçlarında, hafifçe selamlıyor sızı. Ona doğru eğilip sorııyorsunuz: "Ivı de, kimin düşlerı bunlar 5 " Yakiijiklı kadın bir sırrı payla^ır gibi, "Erkeklerin," diyor usulca. Odasıııın kapısını ayakkabısının ucuyla ittirirken, bakışjarında hınzırcu biı zalimliğin dolaştığını faık eder gibi oluyorsunıi7 lçerısinın cesaret vericı yalnızlığiyla yutkunurken, onıı tavlamış olmanın aldatıcılığıyla bilinmeze doğru bir adım atıyorsunuz. Korkmanıza gerek yok, biıttın erkeklerin düşleri böyle öykülerle dolııdur. Ne olacaksar1... Kitap, erkeklerin başkahraman olduğu yirmi iki öyküden oluşuyor. Yerdeniz Öyküleri/ Ursula K. Lc Guin/ Çeviren: Çiğdem Erkal tpek/ Metıs Yayınları/272 s. Ursula Le Guin'in kılavuzluğunda, Yerdeniz Takımadaları'nda yeni bir geziye çıkıyoruz. Yerdeniz dizisinin son kitabı olan Tehanu'dan on iki yıl sonra yayımlanan bu beş öykü, takımadaların dört bir yanında dolaştırıyor bizi; Roke'taki Büyücülük Okulu'nun kurulmasından başlayıp, Ged'in gidişinden sonra OkuJ'da gerçeldeşen değişimlere kadar geniş bir zaman yelpazesinde, Yerdeniz'in erkekleri, kadınları ve ejderhalarına dair, isimlere ve büyülere dair yepyeni masallar okuyoruz bu kitapta... Troya'dan lyonya'ya Mitolojik Aşklar Coğraryası/ Hıkmet Çetinkaya/ Günızı Yayıncılık/ 182 s Hikmet Çetinkaya'yı okurlarımız daha çok siyasi yazı ve kitaplanndan tanırlar. Oysa Hikmet Çetinkaya'nın pazar yazılarını okuyanlar, onun içinde banndırdığı ve dışarı vurmayı pek sevmediği duygusallığını fark ederler. Hikmet Çetinkaya'nın bir başka özelliği ise, Anadolu'nun geçmiş tarihine duyduğu ilgidir. Gazetemizde de bir bölümü tefrika edilen Troya'dan lyonya'ya Mitolojik Aşklar Coğrafyası adlı kitabı şu günlerde okur önünde... Günümüzden çok eski zamanlara yapılmış bir yolculuğun keyfini tatmak isteyenler bu kitabı kaçırmamalı. Athena/ ]ohn Banville/ Çeviren GülerSiper/ Telos Yayıncılık/ 234 s Romanın kahramanı Marlow, varlıklı yaşh teyzesi Corky'ye göre "işe yaramazın teki"dir. Ama o başkaları için bu değil; sefalct içinde yaşasa da o bir sanat tarihçisidir. Bu özelliği onun uğursuz tiplerce keşfedilmesine neden olur. Elinde bolca ve pahalı tablolar bulunan Morden ile tanışır... Âşık olduğu Francie de Morden'ın yardımcısıdır... Corky Teyze'den kalan mirasla rahat bir yaşam sürmeyi düşlerken kendini karanlık ilişkilerin içinde bu lıır... Bu, Marlow açısından dönüşü olnıayan bir yoK culuğa çıkmak gibidir... Çağdaş Irlanda edebiyatının saygın yazarlarından olan John Banville, "Athena"da akıcı dili, güçlü kurgusuyla en karmaşık olaylara bile sıradan, ama sahici bir kimlik kazandırıyor... Sadettin TantanBir Savaş Öyküsü/ Ferhal Ünlu/ Metis Yayınları/ 239 s. Eymür'ün Aynası adlı kitabından tanıdığımız gazeteci Ferhat Ünlü, bu kez kapsamlı bir Sadettin Tan tan portresi çızıyor. Ancak kitap btından ibaret değil: Sadettin Tantan Bir Savaş Öyküsü, sadece Tantan'ı değil, ondan hareketle Türkiye'nin yakın tarihini, özellikle de yasadışı ekonomiyi denetleyenlerle yasal iktidar sahipleri arasındaki ilişki ve çelişkileri anlamada bir başvuru kitabı olmaya aday. Sadettin Tantan, Sapanca'da, Laz bir babayla Gürcü bir annenın çocuğu olarak muhafazakâr bir çevrede büyüdü. Adını ilk kez, Istanbul'un yeraltı dünyasını hallaç pamıığu gibi atmasıyla duyurdu. Ardından Fatih Belediye Başkanlığı ile dikkat çekti. Nihayet Içişleri Bakanı olarak yolsuzlukla mücadelcnin sembol isimlerinden biri haline geldi. Üst üste yaptığı operasyonlarla, ortaya attığı "Tapınak îjövalyeleri" ve "nüfuz casuslan" gibi kavramlarla, Hmnıyet'te oluşturduğıı kadroyla, Aydın Doğan'la canlı yayında yaptığı tartışmayla, partisinin lıderı Mesut Yılmaz'la ters düşmesiyle ve görev alanının değiştirilmesi üzerine istifa etmesiyle sürekli gündemde kaldı. Ferhat Ünlü bu kitapta, bir yandan Tantan'ın mevcut iktidar savaşları içindeki gerçek konumunu tasvir ederken, diğer yandan önümüzdeki günlerde yaşanabilecek yeni savaşlarla ilgili çok önemli bilgi ve ipuçları veriyor. Alman tslamı/ Alp Hamuroğlu/ Kaynak Yayınları/ 757 r Küreseleşmeyi tüm insanhğa dayatan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB); direnen ulusal devletlerde etnik ayrılıklara, kültürel farklılıklara ve dinlere, özellikle tslam'a yakın bir ilgi göstermektedir. Almanya'da yaşayan vatandaşlarımız, bu ilginin gerçek yüzüne yakından tanıklık etmektedirler. Alp Hamuroğlu bu kitabında, lslamın nasıl "Alman lslamı"na dönüştürüldüğünü tüm belgeleriyle ortaya koyuyor. Hanene Ay Doğacak/ Şebnem îşigüzel/ Everest Yayınları/ 112 s. Hanene Ay Doğacak, doksanlı yıllar gençliğinin başucu kitabıydı ve liseli, üniversiteli gençler arasında elden ele dolaşıyordu. Doğrusu, oldukça sihirli bir kitaptı. Ondan önce, ensesten ölü seviciliğine kadar aykırı duygular hiçbir kitapta bu kadar doğal ve sıradan bir dille anlatılmamıştı. Bu kitapta tuhaf öyküler bulacaksınız. O zamanlar çok genç bir insan olan yazarının bunları yazması da ayrıca şaşırtıcı gelecek size, tıpkı kitabın adı gibi. Hiçbir şekilde iğrendirici gelmeyecek ama; gerçi evet, irkiltecek sizi, ancak garip bir şekilde de seveceksiniz. cünkü bu öykülerin, içinde gizemli bir umııdu saklayan, karşılıksız âşık olmayı, çok âşık olmayı, aşkın o kahredici çaresizliğini anlattığını göreceksiniz. Şimdilerde yazarlık serüveni bambaşka rotalara yönelen, ama her eserinde yeteneğini daha keskin bir biçimde bileyen Şebnem îşigüzel, kitabının okunmaktan lime lime olmuş nüshalarını imzaladığı o günler için, kendi arkasından kaç kere, kitabın içindeki bir cümleden hareketle, "Tanımak sevmek midir?" diye seslenenler olduğunu hatırlatıyor. Imkânsız aşklar, pişmanlıklar, delirten takipler, hiç yüzünden yok olmak istemeler, çok sevmek uğruna dağılmalar ve parçalanmalar. Hanene Ay Doğacak, hem aşkın olmayacak hallerini anlatan bir öyküler kitabı, hem de genç yazarlara yö • CUMHURİYET KİTAP SAYI 603 SAYFA 21
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear