22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

SUKRU ARGIN azı ülkelerde sadccc akademik tartışmalara yol açan konular, bazı ülkderde ateşli politik tartışmalan ateşleyebilir. Kuşkusuz, "ateizm" deböyle konulardan biridir. Robin Le Poidevin, Aynntı Yayınlan tarafından özenli bir çeviriyle difimize kazandırılan Ateizm Inanma Inanmaına Üzerine Bir Tartışma (Çev.:Abdullah Yılmaz, Aynntı Yayinlan, 2000) adlı kitabınm Türkçe basımı için yazdığı önsözde, öncelikle bu durumun altını çizer. Yazar, îngiltcre'de, olsa olsa akademik ya da entelektüel çevrelerin ilgisini çekeceğini umdıığu kitabının, başka bir yerde, özellikle ue siyasal Islamın ayak seslerinin işitildiği Tiirkiye'de, bambaşka ilgilerle okunabileceğinin farkındadır. Poidevin'in, kitabının "Din Felsefesine Giriş" biçimindeki orijinal altbaşlığını, Türkçe basım için, "lnanma, Inanmama Üzerine Bir Tartışma" biçiminde değiştirme önerisi, bu farkında oluşun bir sonucu olsa gerek. Kısacası, yazar, "en azından açıktan" "politik bir çalısma" yapmış olmadığını belirtmekle birlikte, dünyanın birçok ycrinde "hâlâ güçlü duygular uyandıran bir konuyla ilgileniyor olduğunun farkındadır. Ben, bu Kİtabın ülkemizde ne yazık kifelsefi ya da entelektüel bir dikkat ile değil, daha çok bu "güçlü duygular" eşliğinde okunacağını tahmin eaiyorum. Umanm, kitabın odağındayer alan sorun hakkındaki "güçlü duygulanmız", söz konusu kitapta sergilenen felsefi argümantasyonun değerini takdir etmemizi engellemez. Zira, Poidevin'in bu kitabı, bana göre, sadece ele aldığı konunun yakıcı doğası yüzünden değıl; aynı zamanda, böyle yakıcı bir konu üzerinde entelektüel, felsefi bir "soğukkanlılık" ile duruşu yüzünden de değerli görünüyor. Kuşkusuz, Poidevin'in felsefe yapma tarzı, bize felsefe yapmanın tek tarzını değil sadece belli bir tarzını örnekler. Ancak kabul etmek dummundayız ki, o kendi felsefe yapma tarzının, baska bir deyişle, içinde yer aldıgı felsefe geleneğinin iyi bir örneğini sunmuştur. Kısacası, umanm Poidevin'in kitabının içeriği kadar biçimi de dikkatimizi çeker ve boylece, politik/ideolojik tavırlarımızın olduğu kadar, entelektüel/felsefi kavrayışlanmızın da netleşmesine katkıda bulunur. Elbette, felsefi sorunlann politik sorunlardan daha önemli olduğunu ve dolayısıyla, Poidevin'in kitabının politik içermelerine Uişkin tartışmaların, halis felsefi tartışmalar karşısında ikinci plana itilmesi gerektiğini ileri sürnıek istemiyorum. Bir kere, özellikle ateizm gibi bir konu hakkındaki felsefi tartışmalann, söz konusu sorunun doğası gereği fazla "halis" kalamayacağının, bu nedenle politik içermeleriyle birlikte okunmak durumunda olduğunun farkındayım. îkinçisi, yine farkındayım ki, bu kitap, özellikle Türkiye şartlannda, felsefi olduğu kadar politik bir metin olarak da okunmak durumundadır. Ilatta daha da ileriye gidip diyebiliriz ki, bu kitabın Türkiye gibi bir ülkede yaytmlanmış olması, bizzat kitabın kendisi için de bir şanstır. Çunkü bu kitap, Türkiye'de, sanınm lngiltere'de yaratabileceğinden çok daha renkli, çok daha çeşitli ve canlı tartışmalara vesile olabilir ve böylece, kitapta ortaya konan tezlerin dayanıklılığını, sadece felsefi değil, aynı zamanda politik/ideolojik tartışmalar içinde de test edebilme imkânı doğar. Yazının sonunda, ateizm sorununun politik içermelerine değineceğim; ancak, öncelikle Poidevin'in ateizm üzerine dile getirdiği felsefi görüşleri kısaca özetleyerek başlarnak istiyorum. B Ateizm: İnanmama Hakkı Robert Le Poidevin'in kitabı, sadece ele aldıgı konunun yakıcı doğası yüzünden değü; aynı zamanda, böyle yakıcı bir konu üzerinde entelektüel, felsefi bir "soğukkanlılık" ile duruşu yüzünden de değerli bir kitap. Kuşkusuz, Poidevin'in felsefe yapma tarzı, bize felsefe yapmanın tek tarzını değil sadece belli bir tarzını örnekliyor. yönelik klasik argümanları ve bunlann modern versiyonlannı sorgular. Bu bölümde o, üç temel teistik argümanı masaya yatınr. Bunlar, daha çok metafizik karakter taşıyan ve kısaca "kozmolojik", "ontoloiik" ve "teleolojik" Tanrı kanıtlamalan olarak adlandırabileceğimiz ünlü teistik argümanlardır. Poidevin, bu klasik argümanlan ve bunlann modern versiyonlannı sıkı bir eleştiriye tabi tuttuktan sonra, kitabının ikinci bölümünde, diğer üçünden oldukça farkh bir yapıya sahip olan dördüncü teistik argümanı ele alır. Bu, Tann'nın varlığına ahlak üzerinden giden, daha doğrusu gitmeye çalışan ve bu nedenle de "ahlaki argüman" olarak adlandınlan teistik iddiadır. Poidevin, kitabının üçüncü ve son bölümünde ise "ateist ranip" olarak tanınan Don Cupitt'ın radikal teolojisine dayalı "Tannsız Din" anlayişını ele alır ve bu ilginç Din ve Tann anlayışı ile ateizm arasındaki olası yakınlaşma noktalannı ortaya koymaya çalışır. Kuşkusuz, böyle kısa bir yazıda Poidevin'in teizm aleyhindeki ve ateizm lehindeki argümanlannı tüm boyutlanyla ortaya koyabilmek pek mümkün değil. Bu nedenle, asağıda Poidevin'in temelargümanı olarak gördüğüm şey üzerinde durmaya çalısacağım. Ancak buna kalkışmaaan önce, kısaca da olsa, ateizm kavramının "talihsiz" tarihinebakmamızın yerinde olacağını düşünüyorum. Ateizm, gerçekten de talihsiz bir kavramdır. Zira, genelde teizmin negatifi, belki de daha doğru bir ifadeyle, teizm denilen baskın terimin "Bastınlmış Oteki"si olarak kabul edilmiş bir terimdir. Dolayısıyla, tarihsel süreç içinde, bir tür "gölge" ya da "gölgede kalmış" terim muamelesi görmüş ve doğal olarak, içeriği kendine değil karşıtına göre belirlenmiştir. Böylece "ateizm" kavramının anlam coğrafyası, çoğu zaman, negatif bir zemin üzerine kurulmuş ve teizmin dışında kalan hemen her turden görüsü kapsayacak biçimde genişletilmiş ve bu yüzden de, kavramın pozitif anlam ufku daraltılmıştır. Orneğin, ateizm, çoğu durumda dinsizlik le eşanlamh bir kavram olarak kullanılmıstır ve bugün, birçok. kişi tarafından hâlâ bu biçimde,kullanılmaya da devam edilmektedir. Özellikle üç monoteist dinin Museviliğin, Hıristiyanhğın ve Müslümanlığın egemen olduğu yerlerde, Tann'nın varlığının reddi elbette öncelilde bu dinlerin kendilerine özgü Tann anlayişlannın reddiaynı zamanda bizatihi ainin kendisinin Robin Le Poidevin'den "Ateizm" Atstzmin "TaHhstz" TarM de reddi olarak algılanmış ve böylece, açıkça dinsel nitelik taşıyan görüşler bile, monoteistik Tanrı anlayışına ters düstükleri için "ateistlik", dolayısıyla da "dinsizlik le suçlanabilmiştir. Kısacası, ateizm, özellikle "semavi dinler" denilen bu üç monoteist dinin tinsel/ideolojik/poütik egemenliöi altında, çoğu zaman agnostizmi, politeizmi, panteizmi ve deizmi de içerebilecck kapsamda alınmış ve kelimenin her iki anlamıyla da"kullanılmış"tır. Poidevin sorgulamasını, öncelikle, işte bu kavram karmaşasını giderici, net bir ateizm tanımı vererek baslatır. O,"... teizmin, dinin yalnızca bir biçimi olduğunu"(s.25); dolayısıyla, kendi kitabında resmedilenin, "ateist bir tablo olmakla birlikte, din karşıtı" olmadığını(s.20) söyler. Poidevin'e göre, ateist, teistten farkh olarak, "evrenin kişileştirilmiş, aşkın bir yaratıcısının varlığını reddeden"(a.b.ç) kişidir. Baska bir deyişle, Poidevin'e göre, ateizm, din karşıtı değil, dinin belli bir algılanış biçiminin, teistik din anlayışının, hatta onun da alttürü olan bir anlayışın, yani Tann'nın varlığının kanıtlanabileceğine inanan ve dolayısıyla, bu inancı bilgi statüsüne çıkarmak isteyen özel türden bir anlayışın karşıtıdır. Yine ona göre, üstelik ateizm sadece karşıt, yani teizmin negatifi olan bir argüman da değildir. Ateizm, pozitif bir doğaya da sahiptir ve bu nedenle, sadece rasyonel ve mantıksal çürütmelerden ibaret değildir; aynı zamanda, öncelikle bizzat kendisi tarafından doğrulanması gereken bazı iddialar da ortaya atar ki, işte ateizmin "pozitif yani" olarak işaret edilen şey de budur. Kısacası, Poidevin'e göre, ateizm, sadece Tann'nın varlığını kanıtlamaya yönelik teistik argümanlann rasyonalitesini sorgulamaz; aynı zamanda, belki de daha çok, rasyonalite denilen şeyin Tann'nın varlığından çok yokluğuna işaret ettiğini göstermeye çalışır. Nihayetinde epistemoloiik bir çerçeve olan rasyonalite alanınuan ontolojik alana sorunsuz bir biçimde geçilemeyeceği iddiasını gündeme getirir. Baska bir deyişle, akla şu ya da bu şekilde "ihanet" etmeksizin, yani rasyonel açıdan kaçınılmaz bir paradoksa düşmeksizin, Tann'nın varlığından akla uygun bir biçimde söz edilemeyeceği iddiasını ortaya atar ve bunıı kanıtlamaya çalışır. Poidevin, söz konusu kitabında, bence işte bu teolojik paradoksun; daha doğrusu, "Theos " ile logos " arasındaki paradoksun peşine düşer. "Dogmatik inanç" ile "dogmatik inançsızlık" arasında bir yerlerde durmaya çalışan Kant'ın felsefi serüvenin, bu bakımdan, yani yukarıda değinilen paradoks bakımından ilginç bir örnek sergilediğini söyleyebiliriz. Bilindiği gibi, Kant, "fizikoteleoloji" adını verdiği, Poidevin'in de kitabının birinci bölümünde ele almış olduğu üç teistik argümanı kozmolojik, ontoîojik ve teleolojik Tanrı kanıtlamalarını tek tek irdeleyip üçünün de amaçladıkları sonuca ulaşmak bakımından yetersiz kaldığını gösterdikten sonra, "ahlakiteleoloji" adını verdiği ve Poidevin'in kitabının ikinci bölümünde "ahlaki argüman" olarak adlandırıp sorguladığı ünlü argümanı geliştirmiştir. Kant bu argümanla, aslında yukanda değinmiş olduğumuz paradoksu aşmaya çalışmıştı, diyebiliriz. Bilindiği gibi, Kant, öncelikle "sanma" (opining),' inanma" (believing) ve "bilme" (knowing) arasında ilginç bir ayrım yaparak yola çıkar. Hatta biz, konuyu biraz daha netleştirmek için, onun temelde "inanç" ile 'bilgi" arasında esash bir ayrım yapmış olduğunu söyleyebiliriz, sanıyorum. Böylece o, "inanca yer bulmak için bilgiyi inkâr cttim" diyerek ruhun öıümsüzlüğii ve Tann'nın varlığı gibi meselelerin "bilmc"nin değil, sadece ve sadece "inanma"nın konusu olabile • CUMHURİYET KİTAP SAYI 603 Kanfn Paradaktu manmalnanmaına üzerine MP tartışma Poidevin'in kitabı üç temel bölümden oluşuyor. Kitabın "Teistik Açıklamanın Sınırları" başlıkb birinci bölümünde Poidevin, Tanrı'nın varlığını kanıtlamaya SAYFA 14
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear