22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Vitrindekiler Her Ses Bir Ezgi/Nalan Rarbarosoğlu/Can Yaytnlart/96 s. Nalan Barbarosoğlu'nun ilk öykü kitabı olan Ne Kadar da Güzeldir Gitmek için Inci Aral şöyle demişti: "Bu ilk kitabındaki öykülerinin olgunlukları, taşıdıkları duygu yükü, yapısal sağlamlıkları ve imgelerle zenginleşmiş bir dili kullanmadaki üstün başarısı ile ustalık çizgisinde dunıyor ve bize doğuştan öykücü olduğunu kanıtlıyor." Nalan Barbarosoğlu ikinci kitabı Her Ses Bir Ezgi'de de lnciAral'ın övgülerini hak ettiğini kanıtlıyor. Beton kentlerde yaşanan yalnızlıklar, içlerindeki sesleri dinleyen insanlar, Nalan Barbarosoğlu'nun öykülerinin belirleyici özellikleri; kırık ilişkiler, kopuk yaşamlar, özellikle bireyin kendisiyle ve başkalarıyla hesaplaşması, öykülerde incelikli ayrıntılarla, duyarlı yaklaşımıyla, günümüz insanını, birçoğumuzun paylaştığı ruh hallerini hem somut hem soyut bir çerçevede, iç burkan yansımalarla sunuyor okuruna. Ancak bu öykülerde yine de bir umut, bir direniş yok değil. Okur, her şeye karşın bir çözüm ışığı, iyimser bir beklenti yakalayabilir. Nalan Barbarosoğlu, özgün anlatımıyla genç öykücüler arasında öne çıkmayı hak ediyor. Hapishanenin Dotyışu/Michel foucault/Çeviren Mehmet Ali Kılıçbay/lmge Kitabevi/445 s. "Iktidarın kendini gösteriş ve debdebe içinde dışa vurduğu, gücünü bu gösterişten aldığı eski siyasal sistemden mümkün olduğunca ve giderek artan bir şekilde görünmez hale geldiği modern siyaset sistemine geçiş, bir yandan iktidarı kis,ileştiren hükümdarın yerine, adsız kişiler tarafından kullanılan bir yönetim aygıtının yerleşmesiyle, diğer yandan da kamuya açık cezalandırmadan gizli cezalandırmaya doğru olan bir hareketle belirlenmektedir. Kendini öne çıkaran iktidar, bireyin oluşmasını engellemiştir; oysa karanlıklara çekilen modern iktidarı herkesi bireyselleştirmek istemektedir; çünkü bireyselleştirmek, gözetim altında tutmak ve cezalandırmak, yani egemen olmak demektir. Böylece modern iktidar çocuğu okulla, hastayı hastaneyle, deliyi tımarhaneyle, askeri orduyla, suçluyu hapishaneyle kuşatarak bireyselleştirmiş, kaydetmiş, sayisal hale getirmiş, egemen olmuştur. I ler kişi bir yerde kayıtlı hale gelince, herkes denetim altında olacak, gözetim altında tutulacaktır. Modern iktidar büyük gözaltıdır" diyor Michel Foucault. Söğüt'ten tsttuıbuVa/Derleyenler: Oktay özel Mehmet Öz/tmge Kitabevi/635 s. Moğol istilası altında siyasi istikrarını kaybetmiş ve her köşesinde irili ufaklı yerel beyliklerin türediği 13. yüzyıl sonu Anadolusunun kuzeybatı ucunda, Bizans sınırında küçük bir beylik olarak ortaya çıkan ve kısa zamanda bölgenin en büyük gücü haline gelen Osmanlı devletinin kuruluşu sorunsalıyla uğraşmakta, bu konudaki tartışmalar, bitmek şöyle dursun, daha da şiddetlenerek sürmektedir. 20. yüzyıl başlarından bugüne konuyla ilgili en yetkin tarihçilerin kaleminden çıkan en önemli çahşmaları bir araya getiren "Söğüt'ten Istanbul'a", bir tarih sorunu olduğu kadar, 15. yüzyıldan itibaren bir "tarih yazıcılığı" sorunu olarak da karşımıza çıkan bu durumu, dönemin ekonomik, toplumsal ve siyasi koşulları içinde tartışmaya açıyor. Elimizdeki kitapta yer alan çalışmalar, konunun dünya tarih yazıcılığında ele alınışını kendi tarihsel evrimi içinde ortaya koymakla kalmayip, bilimsel tarihçiliğin yöntemi ya da farklı yöntemlerine dair başlı başına bir "metodoloji" dersi niteliğindedir. Söğüt'ten IstanCUMHURİYET KİTAP SAYI 573 bul'a, Türkiye'deki tarih okuyucusuna daha sağlam bir bilgi temeli sunmakta ve onları "tarih" konusundaki yaygın kolaycı yaklaşımlara karşı uyarmakta. Yan Yana Yedi Kırmızı/Aydın \ YÎN V\N \ Afacan/Can Yayınları/93 s U l ) l K1RMI/I Aydın Afacan "Itır ve Güneş" kitabıyla '1996 Yunus Nadi Şiir Ödülü'nü kazandı. Şiirini 'sürgün güller'den ve söz'deki 'lâl'(e)den devşirdiğine bakılırsa gelenek'in 'eski Bahçeler'inde gezindiğini söyleyebiliriz onun. "Yan Yana Yeni Kırmızı", Aydın Afacan'ın şiirini 'esrarlı ve eski kitaplar gibi okuduğu bahçe'yi çok iyi tanıdığını gösteriyor. Sadece iyi tanımakla kalmıyor, o bahçeyi kendinin de kılıyor. Mevsimini Kaybetmiş Rüzgar/Oya Uysal/Can Yayınlart/ KttKI IVIIS kl /(AK 61 s. Oya Uysal, şiirini 'hayat sokak ve rüzgâr için' yazan bir şair... "Hayatın ve rüzgârın 'ucu uçurum olan sokak'ta yaşandığı şiirler... Ve 'bir sokaktan ötekine taşırken kınk dökük hayatını', 'sırlannı rüzgâra açan' şiirler... Şiirin sırn budur elbet..." diyor Hilmi Yavuz. Oya Uysal'ın bu yapıtı 1999 Cemal Süreya Şiir Ödülü'nü kazanmış. (.HiiUvsal MMiİMIM ğil sadece. Genç yazarın öykülerindeki göze batan "incelik", sıkıntılardan, işsizlikten, endişelerden, başarısızlıklardan, hayal kınklıklarından... yani hayata dair kara ve karanlık ayrıntılardan bir gönül ferahlığı yaratabilmesinde. Tasarruflu bir kalemden çıkma öyküler, muhtelif insan hallerinin aynı zamanda eşya hallerinin de! yakın plan gözlemlerinden besleniyor, can buluyor. Usta işi diyaloglar ve monologlar, nesli tükendi tükenecek bir içtenliği ve sıcakhğı yansıtıyor. "Kimse Ölmesin Ben Ölürüm", Türkçe edebiyatta yeni bir öykücüyü ve öyküleri müjdeleyen bir ilk kitap. Aşklar ve Çiftler: F. Scott Fitzgerald Zelda Sayte/Kyra Stromberg/Çeviren: Yeşim Harcanoğlu/Iletişim Yaymlan/176 s. Zelda Sayre ve F. Scott Fitzgerald'ın karşılaşmaları I. Dünya Savaşı'nın son günlerine rastlar. Bir yanda dans, tiyatro, edebiyat gibi birçok alanda göz ardı edÛemez bir yeteneğe sahip Güney dilberi; diğer yanda başarıh olmaya ve yüzyılın en önemli yazarlan arasına girmeye ant içmiş Kuzeyli delikanlı. Bu iki hırslı insan çalkantılı yirmili yillar boyunca, savaş sonrası psikolojisinin çıkmazlanyla boğuşan ve "Amerikan riiyası"na tutunmaktan başka çıkar yol bulamayan bunalımlı bir neslin gözünde tam da bu hayalin cisimlenmiş suretini oluştururlar. Yaşam tarzları ve yazdıklanyla caz çağının idolü haline gelirler. Ancak kendi içlerinde dengeler, dışarıdan göründüğü kadar uyumlu değildir. Rekabet halindeki hırsları edebiyat alanında boy ölçüşmeye başladığında, geri dönüşü olmayan bir noktadadırlar artık. Scott'1 alkol şişesine daha sık uzanacağı, Zelda'yı ise sinir zafiyetlerine çare bulmak umuduyla yattığı sanatoryumlarda geçireceği buhranlı günler beklemektedir. Dünya Vatan/Edgar Morin A. Brigitte Kern/Melike llemmami Ktraç/lletişim Yaytnlart/215 s. Gezegen devrinin beşinci yüzyıhndayız. Kör ve barbar güçler fışkınrken, yaşama ve daha iyi yaşama talepleri de küreselleşiyor. Ölüm ve doğum semptomları birbirine karışıyor. Bu can çekişme halinin sebebi sadece geleneksel çatışmalara yeni bunalımların eklenmesi değil. Çatışmalı, bunalımlı, sorunlu ve kendi içinde sorunların sorununu taşıyan etkenlerin bir bütünü: lnsanileşemeyen insanlığın güçsüzlüğü. Elimizdeki kitapta her şeyi kendi bağlamında ve gezegensel bütünlüğün içinde algılamamızı sağlayan , dünyevi hcdefîerimizi tanımlayan bir düşünce reformu öneriliyor. Artık mutlak kurtuluş diye bir şey yok ama yok oluşun kutsal kitabından bahsedilebilir. Devasa evrenin içinde kaybolmuş küçücük gezegeni çevreleyen küçücük yaşam katmanının içindeyiz. Bu gezegen her şeye rağmen bizim dünyamız. Dağınık toplumların birbirine bağımlı hale geldiği ve insanlığın kaderinin çizildiği noktada bizc anavatanımız dünyayı yeniden tanıtan soyağacımızı ve dünyevi kimlik kartımızı keşfediyoruz. Dünyevi kaderimizin ortak olduğunun bilincine varmamız binyıl sonunda anahtar olay olmalıdır. Bu gezegende birbirimize ve de gezegenimize bağhyız. Burası bizim "DünyaVatan"ımız. Geographika: Yeniden Keşfedilen Yunanistan/MeAmet Alı Gökçalı/llelijtm Yayınlart/616 s. Sürekli altüst oluşlar içinde tarihi yeniden yazılan bir ülkeyi gezmek, gözlemlemek... Dostluk ve düşmanhk duygulannın sırt sırta yaşadığı toprakları ve bu topraklar üzerinde yaşayan insanları tanımak... Bir coğrafyaya resmi söylemlerin dışından ve ötesinden bakabilmek... Elimizdeki kitap yukarıdaki spotların ışıkları altında, kadim komşumuz Yunanistan'ı, geçmişten bugüne akan öyküsü eşliğinde anlatma iddiasını taşıyor. Geographika, kuzeyden güneye, Ankara'dan adalara tüm Yunanistan'ın "yeniden keşfi" bir anlamda. Arkeolojiden etnoSAYFA 21 Uyku Duvannuı Ötesinde/H.P Lovecraft/Çeviren: Kozan Demircan/Alttktrkbeş Yaytn/214 s. Ürkütücü derinliklerin içlerine doğru indirilen bir meşale... Dehşet verici intikamlannı sürdürebilmek için yüzyıllar boyunca gizli ilimleri kullanarak yaşayan insanlar... Rüyasız uykunun özgürlüğünde isimsizce yaşayan ışıık kardeşlerin... Binlerce yddır unutulmuş yollarda yürüyecek ilk kişi olmak istemiyorsan, geri kalan her şeyi bırak ve kaç! Bu senin tek şansın... Gerçekler ve deneyim bunu başaramıyorsa, güzelliği hayaller ve yanılsaınalarda ara. Roverandom//.K.K. Tolkıen/Çevıren: Sema Özdemtr/Altıkırkbeş Yayın/17? s. 1925 yazında, genç Michael Tolkien, kumsalda oynarken en sevdiği oyuncak köpeğini kaybeder. Baba J.R.R. Tolkien oğlunu avutmak için, bir büyücü kızdırdığında oyuncağa dönüşen gerçek bir köpek hakkında bir öykü yaratır. Âradan 70 yılı aşkın bir süre geçer ve ayın üzerinden denızlerin diplerine dek uzanan Rover'ın maceraları artık su yüzüne çıkan.. Eve dönmek için gösterilen büyük bir çaba, kum büyücüleri, denizin üzerinden dünyanın ucuna ve ötesine uzanan ay patikası, Aydaki Adam, Beyazkanat, Ayköpek ve ejderler arasında gerçekleşen inanılmaz olaylar. Kimse Ölmesin Ben Olürüm/Kenan Rıberct/lletişım Yaymlan/172 s. Müthiş bir yazma tutkusunun eseri olan elimizdeki kitapta, sohbetten, arkadaşlıktan, çay demlemekten, eski püsküden, gemilerden... kısaca küçük ayrıntılardan büyük yaşama sevinci çıkartan öyküler yer alıyor. Kenan Biberci'nin öykücülüğünü farklı kılan özellik bu deKfMSF Ö L M F S I N Btfi Ö L Ü R Ü M
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear