Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Hatice Meryem'in Varlık Yayınlan'ndan çıkan Siftah adlı kitabı, adının da çağrıştırdığı gibi bir ilk kitap. "Hikâyeciier gördükleri, duydukları karşısında heyecandan eli ayağı birbirine dolaşan ve hemen ardından da muhakkak dağa, taşa, toprağa, kuşa, böceğe, hiç kimse yok ise kendi kendisine anlatmak zorunda hissedenlerdir" diyen Hatice Meryem ile hikâye üzerine iştah açicı bir konuşma yaptık. DENIZ DURUKAN adtn kımlig'ıni hikâyelerine çok fazlakatmamtfolmandikkatimi V. çekti. Ktsacası cinsiyeti belirgin bir kitap değil Bunu bılerek yaptım desem yanlış olur. Hayatta kadından yanayımdır ve her olaya bakarken o kadınsı gözü korumaya çalışınm. Ama hikâyenin, romanın, şiirin ya da bütünüyle sanatın, herhangi bir düşüncenin, bir ideolojinin, bir hakiu yenilmişliğin, bir cinsin aracı, taşıyıcısı naline gelmesini istemem, her iki tarafa da kıyamam. Bu durumda bir kendiliğindenliğe çok inanınm. Durup dururken hadi kadın sorunlannı içeren bir hikâye yazayım diyen hikâyeci yoktur herhalde ve Siftah'la ilgili bahsettiğın cinsıyetsizJik, olsa olsa bu içgüdüsel gelişimin sonucudur. Hıkâyelerinde, belki degünlükyaşamdafark etmedığımtz, ama yant bajimada olan ınsanlar var. Alt komjumuz, bakkal, muavın... Biraz bundan söz edelim. Genel olarak bir eser, yaratıcısının sanata, hayata bakışının cisimleşmiş halidir. Siz yazarken bu hikâyeler hayata dair olsun, komşumu, bakkalı anlatsın demezsiniz. Zaten onlar sizin hem bakıp hem de gördüklerinizdir. Bunun sonucunda o karakterler hayat buJur hikâyelerinizde. Hatice Meryem'le öyküler kitabı "Siftah" üzerine 'Hikâyelerde dolastırdım kendimr Çocukluktan kalma bir alışkankk bu sadece. Sürekli izleniyorsanız bir süre sonra siz de izlemeye başlıyorsunuz. Dışarıdan izlemekse bir avantaj sayılabilir. Bütün hayatım boyunca bunu yaptım. "Sfftah'takl hikayeler, baska başka Insanlann ya da nesneJerln hep o Bir tür oyun asnnda, büyük zamanla cakı$tığı anlardır" dlyor Hatice Meryem. tek taraflı basit bir yazarda gördüğüm şey ise altı çizilecek oyun. Banliyöler, otobüsler... Settin yolculuk metinleri çoğattmaya çalışmak. Hangisi iyi, hangisi kötü, hangisi aaha güzel ayn serüventni de anlattyor bize. meseleler bunlar. Ama ben altı çizilecek Evet, valizimi toplayip Londra'ya gitbir satınn bile olmadığı bir kitap yazarmek de bu duygudan kaynaklandı. Hâlâ sam bir gün, kendimi iyi hissedeceğim. da öyledir. Bunu da kadının bir parçası Pekiözelhayatmda da klasik mtstn? olarak görürüm. Yolculuk, göç, yerinde Tabii. Herkes gibi yaşayan, sıradan bir duramama, kabına sığamama, gitme arkadınım ben de. Hiç marjinal, aykın dezusu hep kadına has, ona daha yakın duynecek bir tip değilim. gular gibi gelir bana. Bu güne kadar neleryaptın? Ben iktisat fakültesi, maliye bölümü Herkestn ve her seytn özel zamanlart mezunuyum. Okulu birirdikten sonra olduğunu söylüyorsun, nedir bu özel an bankada çalıştım. Bu aslında aileden kallar? ma bir gelenek. Dededen toruna bizim Gerçekten bizim müdahale edemedisülalede üç kuşak herkes bankacıdır. Ben ğimiz büyük bir zaman var. Gezegenin de iki buçuk yıl bankada çalıştım. Sonra zamanı, evrenin zamanı gibi ya da onun sıkıldım, Londra'ya gittim. Orada gazete adına ne derseniz. Metafiziğe duyduğum dağıtıcılığından temizliğe.çocuk bakıcılıilgiden de kaynaklanıyor olabilir bu bağına kadar her işi yaptım. Şimdi de Öküz kış. Yine bunun dışında eşyalann, çiçekdergisinde çalışıyorum. Göçduygusu Kısacast hayatın içine bıraktm kendini. Bajka şehırlerden göç etmiş, daha ke lerin, böceklerin, bir insanın her yaşının ayn ayn özel zamanlan olduğuna inanı• Evet, açıkçası biraz zorladım bunun narlardakalmtsinsanlarbunlar Camıden için. Çünkü "insanın kendi hayatına bir akmıs yaşlı aaamlar, eski dar sokaklarda nm. O büyük zamanın akışı ue sizin küintilafle girmesi" gerektiğine inanınm. birbirinin üstüne eğilmtş evler, mahalle çücük kendi zamanınızın çakışma anlanLondra'ya gidiş, daha doğrusu kendimi kadtnlart, dedikodular, eğlenceler... Hep nı görmek isterim. Onu gördüğüm zaman keyif ahnm. Heyecana kapılır, o anı Londra'ya nrlatış, kendi hayatıma ihtilalbildiğimiz ama unuttuğumuz, uzun süreJazmaya çalışınm. îşte Siftah 'taki hikâyele girişimdi. Bundan da büyük kazançlar dır hikâyelerde çok sık karştlaşamadığı:r, başka başka insanların ya da nesneleelde ettiğimi söyleyebilirim. Kendi başımız karakterler. rin hep o büyük zamanla çakıştığı anlarna kalmak bu kazancların başında tabii. Bunun altında yatan sebep benim özel dır. Kadın hiçbir zaman hayatta ayakta kalahikâyem olabilir. Uzun bir süre tek çocuk Hıkâyelerinde klasik kalıplara bağlt mıyor. Çünkü öyle öğretiliyor. Bir zaman olarak kaldım. Bir kızkardesimin dünyasonra kapı açık olsa bile, hep kapab kalkalmtfsm. ya gelmesi benim genç kızlık dönemime dığı için çıkmaya ürküyorsun. Şartlı refrasuar. Eğer herhangi bir sebeple herkes Bir kere klasik hikâyeyi cok seviyoleks. Sanınm dışan çıkmayı göze almamız sizi izliyorsa, bir süre sonra siz de onlan rum. Şimdiye kadar bütün okumalarımgerekiyor. izlemeye başlarsınız. Bu izleme ve izlenda klasik olanlara olan sevgim ve bağlılıme karşılıklı hale gelir. Sinemanın, sineğım ağır basar. Klasik hikâye biçimi bema perdesinin seyircilerini izlemesi gibi nim özellikle ilk kitabım için bilınçli seBunun ıçın mi Siftah? bir seye benzer bu. Ben de hep izlendığiçimimdir. Belkı ilende bu biçimi de deAslında değil. Siftah sözcüğünü ilk mi nissettiğim için, bir süre sonra izleğiştirebilir, değişik tarzlar deneyebilirim. duyduğumda bana çok güzel bir kız isyenleri izlemeye başladım. Çocukluğum Bir de ilk okumalanm sırasında belki miymiş gibi geldi. Kızım olursa ismini Sifiki ayrı şehirde geçti. Annem kahkahası birçok kişi aynı şeyi yapmıştır sevdigirn tah koyanm diye düşündüm. Ama kızım üç mahalle öteden duyulan bir kadındı. cümlelerin altını çizer, sonra onlan bir falan olmadı. O yüzden de Siftah ilk kiBabam, yanm saat içersinde ev alıp satan deftere yazar, tekrar tekrar okur ve buntabımın adı oldu. bir adam. îlkokulu beş ayn okulcla okudan büyük zevk alırdım. Sonra bir gün Neler okudun ?Yada okuma serüvenin dum. O kadar çok ev ve mahalle değişKnut Hamsun'un Açlık adlı kitabım okunasıl bajladı? tirdik ki, her Türk insanı gibi bende de dum. Altı çizilecek bir tek satır bile bulaÖyle çok küçük yaşlarda Dostoyevsgöç duygusu ağır basar. Dolayısıyla eski madım. Oysa kitaptan büyük keyif almışki'leri falan okumaaım. Hatta okumaya mahalle kültürünü çok yakından tanır ve tım, keyif ne kelime kitap beni çarpmışama gerçekten okumaya, yazmaya başlaseverim. Hikâyelerimdeki insanlar geneltı. Nerede bunun altı çizilecek satırlan dıktan sonra başladım. Okuduğum tek de o eski mahallelerden kalma insanlardiye düşündüm. Aynı şeyi sevdiğim diğer sürekli yayın ki o zamanlar onun adının dır. yazarlann eserlerinde de fark ettim ve sosürekli yayın olduğunu da bilmezdim îş Bankası'nın çıkardığı Kumbara adlı ço•Zaten hikâyelerım okurken dtsartda nunda hayatta özlü sözlerden çok yalın anlatımlara değer verdiğimi düşündüm cuk dergisiyui. Yine diğer bankalann çıduran ama kapı aralthndan kafastm uzatkendi kendime. Şimdilerde niyetim, alu kardığı çocuk dergilerini okurdum. Belmış, meraklı, btraz da çekıngen bir cocuki şu Denim için bir dönüm noktası ol'zilecek bir tek satınn bile olmadığı bir ğun sürekli bt'zi izlediği duygusuna kapılmuştur; Kumbara dergisinde Behçet Netap. Son dönem edebiyatımızda birçok dım. catigil'in Evin Halleri diye bir şiiri vardı, bilirsin "evin e hali, evin de hali..." O şiıri çok sevdim. Daha sonra Necatigil'in bir kitabım annem bana hediye etti. O zaman bu kitabı şiir gibi okuduğumu söyleyemem ama yine de severek okudum. Annemin büyük boy fotoromanlarını okudum. Sonra nasıl olduysa, yabancı yazarlar hayatıma girdi. llgimi çektiÖ için mi acaba. Bugün düşündüğümde Türkiye'deki okurun handikapını daha rahat görebiliyorum. Maaleser, ilk başta Türk edebiyatına değil, yabancı edebiyata ulaşmak nedense daha kolaydır Türkiye'de. Bu hâlâ böyle. Şu anda liseli bir çocuk, Osman Cemal Kaygılı 'nın bir kitabım Beyoğlu'nda aramaya kalksa, çoğu kitapçıda bulamaz. Ama o zaman Sait Faik de dayanaksız kalır. Bu işe yeni adım atan, gönül veren, heves ve aşk dolu bir okuvucunun bu halkanın dışına çıkabilmesi kolay bir şey değil. iyi bir okur olabilmek için bile mücadele etmek gerek burada. Ben de o dönem zorlandım. Anlattığım sebeplerle Türk Edcbiyatını çok geç gördüm, ama kendi dılımde yazılmış tıer eser çölde vaha gibi geldi bana. Sait Faik'e aşık oldum, Sabahattin Ali'ye âşık oldum. Keşifler insanı heyecanlandınr. Şu anda her şeyi okurum. Ve okumayı yazmaktan hep daha çok sevdim. Özellikle Cumhuriyet'in Büim ve Teknik Dergisi benim hic kaçırmadığım, her hafta neyecanla beklediğim, fasikül fasikül biriktirdiğim dergidir. Bu tarz dergilertn yazma serüveninde, dili kullanmada etkısı olmujtur. Elbette. Siftah, sadece iyi bir edebiyat okurunun gözlemleriyle yazılmış bir kitap değil bir kere. "Sulak bir gezegen" diyebilmek, veryüzünün kendine has sesıne 'hum' adının takıldığını bilmek ve bunlan dilime katmak bana keyif verir. Fallar, büyüler, dinsel metinler, ayakkabıcılık, annemin dili, babaannemin dili her dilden kendi dilime uyan, oturan sözcükleri seçer, kendime yepyeni bir dil oluşturmaya çalışınm. •Neaen hikâye? Şairler gördükleri, duyduklan karşısında dili tutulan, gözü kamaşan, eli ayağı uyuşan insanlardır. Ve şiir bu donma anının cisimleşmiş halidir bence. Hikâyeciier ise gördükleri, duyduklan karsısın da heyecandan eli ayağı birbirine dolaşan ve hemen ardından da muhakkak dağa, taşa, toprağa, kuşa, böceğe, hiç kimse yok ise kendi îcendisine anlatmak zorunda hissedenlerdir. Anlatmaktan duyduklan hazzı belki başka hiçbir şeyden duymazlar. O yüzden onlar hikâyecidir, düzyazıadır. Ben de heyecandan elimin, ayağımın titrediğini nissettiğim her anı, her olayı, her sözcüğü Siftah'da toplamaya çalıştım. Onun için hikâye. Belki de çızgi Blm kahramanı Pinokyo yüzündendir. Pinokyo'nun başı durmadan belaya girer, açdmaması gereken kapılan açar, peri annesinin sözüne itaat etmez, babası Gepetto'yu istemeden üzer, bütün bu başına gelen aksilikler icin de tek bir haklı sebebi vardır. "Gerçek bir çocuk" olmak. Yazı yazan, şarkı söyleyen kısacası kendinde yeni bir ben bulmaya uğraşan her insan tıpkı Pinokyo gibi tahta bir kukla olmaktan kurtulup ' gerçek bir şey" olmak için uğraşıyormuş gibi görünür gözüme. Ben de sadece onlardan biriyim. Sevdığın hikâyeciier... • O kadar çok ki... Son dönemden sevdiklerimi ise söylemek isterim. Ayfer Tunç, Hakan Şenocak, Murat Yalçın, Murat Gülsoy, Dost Körpe... Bu dönem yazılan hikâyeyi beğeniyorum, hikâye bir kıpraşma döneminde diye de düşünü yorum. Son arzun ? Hiçbir arzumun son arzum olmaması... • Siftah / Hatice Meryem / Varlık Yaytnevt /103 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 573 YBpyenibirdl S SAYFA 12