24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

0 K U R L A RA TÜYAP tarafmdan düzenlenen 20. tstanbul Kilap Vııarı, 2 Kasım 2001 Cuma günü saat 16.00'dafuann Onur Çizeri Saytn Semih Balcıoğlu tarafmdan Tepebası'nda bulunan TÜYAP tstanbul Sergi Sarayı'nda açılacak. 220 yayınevinin katılımıyla düzenlenen ve ana teması "Karikatür ve Gülmece Edebiyatı" olan fuar i Kasım 2001 Cumartesi günü saat 11.00'de okurların ziyaretine açılacak ve 11 Kastm 2001 Pazar günü saat 19.00'a kadar açık kalacak. 84 kültür ve edebiyat etkinlijîinin yer afacağı fuaraa genis bir knnu yelpazesi içinde düzenlenecek konferans, söyleşi, ödül töreni ve açık oturumlara yaklasık 200 yazar, sanatçı, bilirn aaamı, gazeteci ve politikaa konusmacı olarak katılacaklar. Fuar boyunca çesitli sivil toplum kurulusları ve yayınevi standlarında yüzlerce yazar okurlarıyla buluşup, kitap imzalayacaklar. Fuar'a bu yıl da çesitli ülkelerden çok sayıda yabancı yazar katılıyor. Birçoğu ülkemize ilk kez gelecek olan konuk yazarların adları şöyle: Alberto Manguel (Fransa), Levon Zekiyan (Italya), Kafi Kebapçıyan (Almanya), Ferdinando Camon (îtalya), Alain QuellaVilleger, Frederic Beigbeder, JeanCristophe Grange (Fransa), Glen Meade (trlanda) Okumak, okumamak üzerine Y rı okumakla yetinemez, bir incelemecinin sabrıyla, dayanıklığıyla, o incelemenin okunmasını gerektirdigi bütün kitapları okumak zorundadır artık. Sözgelimi ben Tiirkiye'de Roman ve Toplumsal Değişme'yi (1981) yazarken, bir eleştirmen olarak elimi sürmeyeceğim bir nice romanı bir incelemeci olarak okumak zorunda kaldım. Gene ben, Türkiye'de Askeri Darbeler ve Roman konusunda bir kitap yazmaya karar verdikten sonra, çalışma masamda yükselmeye başlayan roman yığınını şurasından burasından kanştırıp çoğunun berbat şeyler oldugunu eörünce, o romanları okuyamayacağımı anladım, vazgeçtim yazmayı tasarladıöım kitaptan. Bir kitap hakkında yazmak için o kitabın mutlaka iyi bir kitap olması mı gerek? Yok öyle bir şey. Kotiı kitaplar için de yazılabilir, üstelik o yazılar iyi kitaplar için yazılan yazılardan da fazla ilgi ııyandmr. Cünkü iyi bir kitap için yazdığınız zaman sadece o kitabın yazan memnun olur (olıırsa), öteki yazarlar o yazı yazılmamış gibi davranırlar, yazınız kaynar gider; oysa kötü bir kitap için yazdığınız zaman sadece o kitabın yazarı kızar size, öteki yazarlar, büyiik bir keyifle överler yazınızı, yazınız yankılar uyandırır. Daha açık söyleyeyim: Ben yalnız kötü kitaplarla iyi kitaplar için eleştiri yazmayı severim, sıradan kitaplar ilgilendirmez beni. Kötü ki azarlarımızın çoğunun ydda okuduğu kitap sayısı onu geçmez. Çok ünlü bir yazarımız vardır, her yıl en az bir kez son aylarda neler okuduğunu sorarım, her yıl aynı yazarların aynı kitaplarını sayar! Ne var ki yazarlarımızın çoğu eleştirmenlerin tazla okumadıklarından yakınırlar; çiinkü yayımlanan bütün kitapları eleştirmenlerin okumak zorunda olduklarını sanırlar. Siz her yazarın kitabını okur musunuz? Otıırup yarım saat konuşmaya tahammül edemediğiniz birinin kitabını okur musunuz? Bir yayınevinin Türkçe'sini gözden geçirip düzeltmesini istediği birkitabı düzelttiğini söyleyerek yayınevine veren ve emeğinin ücretini alan bir yazarın Türkçe'sini dü zelttiğini sandığı kitabın I iirkçe yanlışlarıy la dolu oldıığunıı görünce o yazarın romanını okur musunuz? Hâlâ sanat sanat için mi, toplum için mi diye yazılar yazan birinin kitabını okur musunuz? Bir kitabına karşı değinme yazan bir eleştirmene, o değinmeden iiç yıl sonra, kitabını "özlemle", "saygıyla" sunan, "unutulmuş" diye kendini acındırıcı imzalar atan, ardından, gene iiç yıl sonra, kitaplarından söz etmediği için aynı yazarı "muhbirlikle" suçlayan birini yazar sayar da kitabını okur musunuz? Belki de arkadaşınız olduğu için sabırla iki iiç kitabını okuduğunuz orta halli bir yazaraa hiçbir gelişme olmadığını görürseniz o yazarın yeni kitaplarını okur musunuz? Bu sorulan çoğaltmak Fuarın giris ücreti bu yıl mümkün. Ama önce bir iki milyon TL olarak be anlaşmak gerek: konuda Eleştirlirlendi. Öğrencilerden, menler, ilgi duyacakları kiöğretmenlerden ög'retinı taplarıbelki de yılların deüyeleri ve ög'retinı görev neyiminin verdiği bir sezlilerinden geçen ytllarda giylescçerler, okurlar, üzerinde düşünürler, yazarıyolduğu gibi bu yıl da gila diişsel tartışmalara girerris ücreti alınmayacak. ler, o kitap kendilerini yazlyi bir fuar geçirtneniz maya zorluyorsa, sonunda dileği ile... oturur eleştirilerini yazarlar; eleştirmenler ilgi duyTURHANGÜNAY] mayacaklarını bildikleri ya da sezdikleri kitapları da okumazlar. Eleştirmenlerin yayımlanan nütün kitapları (bu zaten olanaksız!), ya da yayımlanan kiImtiyaz sahibi: çag tapların çoğunu okumalaPazarlama Cazete Dergi rı diye bir çaba, boşa harKltap Basın ve Yayın A.$. Adına Berin Nadl canmış bir çabadır. Zaten Yayın Danışmani: Turhan bövlebiryanılgıyadüşmez Cünay Sorumlu Müdür: akfı başında bir eleştirmen. Fikretllklz Cörsel Yönetmen: Dllek llkorur Ne var ki bir eleştirmen, Baski: Sabah Yayıncılık A.ş. eleştiri yazıları dışında, bir o Idare Merkezl: Türkocağı inceleme yapmaya girişirCad. No: 3941 cağaloğlu, 34 334 Istanbul se, çalışması arrık bir eleşTel: (212) 512 05 05 Reklam. tirmen çalışması değildir, Publi Media gönlünce seçeceği kitapla KtY/lP taplar, sizi, birtakım sorunlar üzerinde düşünmeye itebilir, kitap kötüdür, ama siz o kitap dolayısıyla sevebileceğiniz bir yazı yazabilirsiniz. ()ysa sıradan kitaplar için yazılacak bir şey yoktur. Belki de sıradan kitabın en iyi tanımı budur: Hakkında yazmaya değecek bir şey olma yan kitap. Yapılacak tek şey, o kitapları yayınevi depolarında unııtulmaya bırakmaktır. Ne var ki en girişken vazarlar, sıradan yazarlardır; kitapları hakkında yazı yazdırmak için sürekli baskı yaparlar size. Hic unutmam 1%2'de, Vatan gazetesinde günlük tık ralar yazarken, köy gerçekliği üzerine 300400 sayfalık kitap yazan bir yazarımız ca nımdan bezdirmişti beni; yazaıramayacağına inanınca da "Ben bu kitaba bu kadar ya tırım yaptım, ne hakkınız var beni zarara sokmaya!" diye bağırarak çekip gitmişti. Bir eleştirmen için en keyifli okuma, mutlulıık veren okuma, yeni bir vazarı ya da bir köşede unutulmuş nir kitabı keşretmckle sonuçlanan okumadır. Bir güzelligin farkı na herkesten önce varmak... Bu güzelliği herkesle paylaşmak... Yazarlar, eleştirmenlerin kitaplarını okumadıklarından yakınan yazarlar, gerçekten üzerinde durmaya defter bir eser yayımlandığı halde eleştirmenlerin sustuklarını söyleyebilirler mi? "Gerçekten üzerinde durmaya değer bir eser" eleştirmenden eleştir mene değişir, başka başkadır eleştirmenlerin anlayışları, edebiyat ürünleri de tek tip olmadığına, çeşit çeşit olduğuna göre bir eleşrirmenin beğenmediği bir eseri bir başka eleştirmen beğenebilir, böylece, hangi türden olursa olsun "üzerinde durmaya değer eser" ilgi görür, yankı uyandırır. İlgi görmeyen, yankı uyandırmayan eser, sıradan eserdir; bunu herkese anlatabilirsiniz de, o eserin yazarına anlatamazsınız. Yazarlarımız ille de bütün yazdıklarının okunmalarını, değerlendirilmelerini ister lerken, eleştirmenleri sadece günün kitaplarıyla sınırlamak istediklerinin farkında mı dırlar? Oysa, okunması gereken kitapların büyük çoğunluğu geçmiş yüzyıllardan kal mıştır bize, o kitapların en azından belirli bölümiinü okumadan günümüzde yazılanları anlamak, değerlendirmek olanaksızdır. Demek ki eleştirmen, günümüz sanatçısı nın eserini değerlendirebilmek için bilc zamanının bir bölümiinü geçmişin eserlerine ayırmak zorunda. "Günümüz sanatçısı", bir Türki ye'nin "sanatçısı" değil, öteki ülkelerin çağdaş yazarları da var, onlar neler yazıyorlar, onları da (hiç olmazsa en önem lilerini) okumak gerek. Yalnız bu kadar da değil: "Sanat sanat içindir, sanat toplum içindir" demekle belki bir za manlar idare etmek mümkündü, ama bugün öyle de Ğil: Edebiyat kuramında izlenmesi gereken yenilikler var, değişiklikler var; onları izlemeyecek miyiz? Düşündükçe eleştirmenin, eleştiriyi ciduiye alan eleştirmenin, işinin epey giiç, epey yorucu olduğu anlaşılıyor; sanırsınız ıstırap çekmek için gelmişlerdirdünyaya! Bunun için ofsa gerek, şairlerimiz, hi kâyecilerimiz, romancılarımız durmadan çoğalıyorlar da kendilerini eleştiriye adamış eleştirmenlerin sayısı bir tiirlü iki elin parmaklarını geçmiyor. Gençler akılh; ne diye merak sarsınlar böylesine nankör bir işe! Bizimki,"Hem ağlarım, hemgiderim"örneği. Zaman zaman bezginliğe kapılıp yazmayı bıraksak da, oir süre sonra, bir şeyler bir kitap, bir dize, bir eleştiri, bir dene me... dürtüyor bizi, bir de bakıyoruz geçmişiz gene yazı makinesinin başına! • SAYFA 3 C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 6 1 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear