Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
intihar eder. Haber duyulur. O andayaşam ve ölüm arasında gidip gelen Clarissa aldığı haberle derinden sarsılır. Yenik Septimus'un halinden en çok anlayan onun yüzünü bile görmemiş olan Clarissa'dır; kadın olduğu için, alçakgönüllü olduğu için, anne olduğu için, yaslı, hasta ve görünüşün tersine yalnız olduğu için, intihar eğilimi taşıdığı için, Septimus'u anlayan Clarissa'dır. Virginia Woolf anlık duygu değişimlerinin şairidir. Ve sözünü tutmuş, BAYAN DALLOWAY'in yumuşak, tüysü metninde aklı ve akhn yitimini verirken, satır aralarında toplumun işleyişini göstermeyi ve metnin bizde bıraktığı tortuda kurulu düzenin güçlü bir eleştirisinin mevcudiyetini başarmıştır. Başarmıştır, çünkü bireyselliğin önemini bilen ve bilinçaltının küçük kıpırtılarına dek duyarlı olan zihni ve duygulan, aynı zamanda toplum hayatına sol pencereden bakan materyalist bir akılcının berrakhğını taşır. Micheal Cunnigham günümüzün "siyaset dışı edebiyat" çizgisini sürdürmektedir. woolf'taki toplumsal mesaj SAATLER'de yoktur. Cunningham'ın ana sorunsalı başkadır ve varoluşsaldır, toplum eleştirisi örtüktiir. BAYAN DALLOWAY romanında bir yan izlek olarak beliren kadın eşcinselliği SAATLER'de ön plana çıkar. SAATLER'i BAYAN DALLOWAY'den bunca farklı kılan da bu tavırdır. SAATLER'in, kanımca, düşünsel planda iki hedefi vardır: Eşcinselliğin bastırılmasının yol açtığı tahribatı sergilemek ; eşcinselliğin hayata geçirilmesinin tahribatını sorgulamak. SAATLER'deki Ttişilerin tümü eşcinsel ya da biseksüeldir. Kahramanımız bir başka Clarissa'dır. Bayan Dalloway'le aynı yaşta, gençliğinde başından hippilik serüvenleri esmiş yayıncı Clarissa Vaughan'dır. Clarissa Vaughan lesbiyen eşı Sally ile sakin bir vaşam sürer; o akşam evinde bir zamanlar âşık olduğu (hayatının herhalde karşı cinsten tek sevgilisi) ve yaşam boyu arkadaş kaldığı şair Richard onuruna bir parti verecektir. Richard eskiden beri Clarissa Vaughan'ı "Bayan Dalloway" diye çağırır. Böylece SAATLER BAYAN DÂLLOWÂY köprüsü çatılmıştır. Toplumsal eleştirinin kaldıracı Septimus warren Smith SAATLER'de tümden yoksa, BAYAN DALLOWAY'de hiç bulunmayan bir başka kişi vardır: Laura Brown. Ve en çok Laura Brown sayesinde inceler Micheal Cunningham bastırılmış lesbiyenliği ve bunun yüzeye taşmasını.Böylece ana sorunsalı taşıvan ve eksilen karakterin yerine, farklı bir ana sorunsalın taşıyıcısı yeni bir karakter geçmiş, SAATLER ve BAYAN DALLOWAY bakışıklığı, bir anlamda, yeniden kurulmuştur. Gerçek yaşamda ev kadını Laura Stephen yazar Virginia Woolf'u, Virginia BAYAN DALLOWAY romanını doğurmuştur. M.Cunnigham'ın romanında ise ev kadını Laura Brown şair Richard'ı, şair Richard gençliğinin ve hayatının tek kadın se\jgilisi Clarissa Vaughan'ı Bayan Clarissa Dalloway'e benzeterek, SAATLER'in damar ağında oluşan BAYAN DALLOWAY yanılsamasını doğurur. Richard'm BAYAN DALLOWAY takıntısı, annesi Laura Brown'ın bu romana hayranlığından kaynaldanır. Böylece SAATLER, BAYAN DALLOWAY'i yaratan Virginia Woolf'un, romanın hayranı Laura Brown'ın ve kahramanının benzeri Clarissa Vaughan'ın yaşamlanndan, sırasıyla I.Savaş ertesinde, II. Savaş ertesinde ve 21. yüzyıl arifesinde birer günü sarmal kurguyla aktarırken, 20. yüzyılın akışını da nissettirir mi? Emin değilim. Yazann yansız kalma endisesi," A§ın bir yoruma mı varıyorum?" kuşkusunu uyandınyor okurda. En azından, roman böyle bir CUMHURİYET KİTAP SAYI 548 imkân yakalamıştır, diyelim. Bu imkânı ne derecede kullanabildiğini farklı okurlann farklı değerlendirmelerine bırakmak en doğrusu. Kesin olan bir sey varsa, SAATLER'in Virginia Woolf, Laura Brown ve Clarissa Vaughan'ın iç dünyalanna ince ve keskin bir ışık hüzmesi gibi süzüldüğüdür.Bu pasajlar yüreğe işler ve incecik köprülerin geometrisiyle kurulmuş bir Tapon bahçesi kadar kırılgan bir güzellik yaratır, romanın başından sonuna dek. Virginia Woolf un soncul hüzün birikiminde hiçbirseyi doyasıya yaşayamadığı, hissedemedıği ve yazamadığı yolundaki tereddütleri ne rol oynamıştır? Onun iyiliği için onu koruyan sevecenlikler kişiliğini elbette istemeden ne ölçüde bastırmıştır? Laura Brown girdiği intihar sürecinden kocasını ve çocuklarını terkederek çıkar. Sonraki hayatını, uzak bir kentte kütüpaneci olarA, yalnız yaşamış gibidir.Belki heteroseksüel ilişkilerde lesbiyenliği, lesbiyen denevimlerde heteroseksüalitesi ayağına dolanmıştır.Acı, çok rasdantılar öyle gelişir ki, aynı gün Richard annesinin onu terkettiği duygusunu yaşar. Güven zedelenmiştir. Laura, II. Dünya Savaşı kahramanı kocasıyla"sevdiği için, suçluluk duyduğu için, yalnız kalmaktan korktuğu için, yurtseverlik duyduğu için" evlenmiştir (s.lll). Savaş kahramanı "çok acı çekmişti ve Laura'yı istiyordu." (s.l 11) Yazar, gazilere toplumda yer açabilmek için, kadınlann ev içlerine çekumek zorunda kaldıkları, aşkın, evüliğin, ev kadınlığının, anneliğin yeni keşfedilmiş birer mucize gibi, popüler kültür vericileri sinema, televizyon, beyaz diziler'50'lerde çekilmiş Amerikan fîlmlerini anımsayalım tarafından topluma dayatıldığı dönemi bir iki kalem vuruşuyla, çok güzel çizer. Laura entelektüel kapasitesi olan bir kadındır. Mutlak ev kadınlığına uyamamaktadır.Onu, benliğinde içkin, bilincine gizli lesbiyenliğine iten bu dış baskı mıdır? Yoksa içinde genleşen eşcinsel basınç yüzünden mi geleneksel kadın rolüne uyamamaktadır? Bu sorulann kesin bir yanıtı yoktur. Laura rastlantısal bir öpüşle keşfede virginia vvoolt. Mrs. Dallowav'ln llk adı Saatler'dl acı hayatının sonunda, huzura ermiş gibidir. Çocuk Richard'la anne Laura arasındaki, Richard'ın biseksüel yapısının ipuçlarını barındıran sahne çok dokunaklıdır.Burada karsımıza çıkan çekirdek ailenin nevrozudur aslında. Tüm zamanlan burun buruna yaşayan anne ve çocuk ne yapabilirler ki, birbirlerine aşık olmaktan ya da birbirlerinden nefret etmekten başka? Richard annesine nasıl da aşıktır... Kek pişiren Laura'ya yardım etmek ister. Un dolu küçük kabı kaseye boşaltacaktır Richard. Yanış birşey yapıp herşeyi berbat etmekten ödü kopar.Laura oğlunun minik ellerini tutup, kabtaki değerli beyaz akışkanlığı bir kadının pelvisini andıran kaseye boşaltmasına yardım ederken ve ona korkmamasını öğretirken, küçük oğluna bir kadını sevmenin ilksel geometrisini öğrettiğinin farkında mıdır? (s.84) Laura şefkatsiz ve ilgisiz bir anne değildir.Ama, cektir kendini. (Romandaki ikinci öpüş.) Hasta bir kadın arkadaşına duyduğu şefkat öpüşe yol açmıştır: "Laura Kitty'yi arzuluyor.Onun gücünü, canlı, kıpır kıpır mutsuzluğunu, gizli benliftinin pembeden altın rengine lcayan ışıklannı ve saçlarının diri, tertemiz, derinliklerini arzuluyor." (s.147). Daha karanlık şehvet erkeğe yöneliktir: "Laura Dan'ı (kocasını) da arzuluyor, daha gizli ve daha yalın bir biçimde; acımasızlıkla ve utançla daha yoğrulmuş bir tutunmaktadır? Belki de gerçekten böyle hissetmektedir. Virginia woolf kahramanı Clarissa'yı yaratırken, "Generallerin yitirdiği savaş ne anlama geliyorsa", havatı ev içiyle başlayıp biten kadının evle ilgili yenilgilerinin "aynı ölçüde yıkıcı olduğunu okuyucuya iletebilmeyi amaçlar (s.90). Virginia Woolf haklıdır. Kadınlann insan sovunu doğurmakla kalmayıp, doyurmakla da yükümlü olduklan nerede yazılıdır? Genlerimizde mi? Bize öğretilen budur. (Bu satırlann yazarı gibi birkaç kitap yazmış olabilirsiniz, ama ev işlerini sevmemekten doğan suçluluğunuz, parmaklanndan lezzet damlayan bir kadın olamamaktan kaynaklanan ezikliğiniz sadece kendi başınıza iken sizi terk edecektir. Bir de çocuklannızı ve onlann yaşdaşlannı beslerken.Çünkü onlar sizden çok gençtir ve sizi bir kadın olarak yargılamaK akıllanna gelmez. Önlerine koyduğunuz lezzetsiz olabilir, protein ve vitamince zengin olsun, yeter!) Laura kendisini bir inzivaya atacak, orada BAYAN DALLOWAY'i okuyarak kendine gelmeye çalışacaktir.Laura'nın deneyimi, entelektüel yetenekleri olan kadınlara tanıdık gelecektir. Bana '80'lerdeki kendi halimi anımsattı. O ydlar, aklımı beynimin sınırlarında tutabilmek için bir yöntem geliştirmiştim: Çarşamba öğleden sonraları, öğretim üyesi olduğum fakülteyi "asar", şehrin kımsenin beni bulamayacağı bir köşesine "kaçar", doyasıya okur veyazardım. Şimdi hatırlıyorum da, her hafta ayru saatte çıktığımı gören ve bana garip garip bakan fakülte kapıcısı, belki de gizli bir ikinci işim olduğunu ya da birisiyle buluşmaya gittiğimi sanırdı! Yanmgünlük kayboluştan sonra, eş anne sorumlu evlat öğretim üyesi yüklerimi yeniden sırtlar ve fazla tökezlemeden yürüyebilirdim. M. Cunningham'ın lesbiyenleri insanın içine dokunur. Bizim edebiyatımızın namlı lesbiyenlerine hiç benzemezler. Mekân ve dönem farkından öte bir baskalıktır bu. Yazann satır aralarında beliren insancıl yaklaşımından kaynaklanır. Yazar anlattığı kadınlık durumlanna, anlasılmaya değer insanlık halleri olarak eğilir, seyrediımeye değer hilkat garibeleri manzaralan olarak değil. Cunningham, cinsiyet coğrafyasındaki kendine ait konumdan, kadınlarına önyargısız ve hırçın özsavunularla sonuçlanacak infilaklı özdeşleşmelerden uzak, sakin bakar. Evet, SAATLER'deki lesbiyenler insanın içine dokunur, bir özsavunu, bir sığınak gibidir eşcinsellikleri. Ve buna, V.Woolf ve Laura Brown'dan bambaşka bir kuşağa dahil, '68 isyancısı Clarissa Vaughan da dahildir. Clarissa Vaughan'ın eşcinselliği çocukluktan sürmüş bir damar mıdır? Romanda belli değildir.Clarissa cinsel yaşamına heteroseksüel olarak başlar. On sekizinci isyan yasında Richard'a tutulur. Richard'ın bir erkek sevgilisi vardır.Ilişki ancak bir üçlüde sürebilir.Clarissa ve Richard'ın erkek sevgüisi, Richard'ı yitirmemek için, cinsellıği birbirleriyle de denerler. Ama herkes biseksüel değildir. Bu yeni deneme düş kınklığına carpar. Üçlü kurulamaz. Clarissa Richard'ı terk eaer. Richard erkek sevgilisiyle Avrupa'ya gider.Herkes kendi çinsine dönmüştür. Okur burda, ister istemez, J. P. Sartre'ın çokesliliğine bir karşı duruş olarak kendi çokesuliğini geliştirmiş, burada bir özgürlük bulduğuna inanmış ve biçimde." (s.147) zamanla herhalde gerçelcten de bulmuş Laura gerçekten Dan'ı mı, yoksa kocasının arzusunu mu arzulamaktadır? Kadınlann cinsel hayatın başlangıcında yanıtını bilmedikleri bir sorudur bu. Laura kocası için pişirdiği keki beğenmemiştir; ardından kadın arkadaşıyla öpüşür... Tüm dengesi sarsılmıştır.Bu sarsıntıda ağır basan kekin başarısızlığıdır. Laura can havliyle mutfak işlerine mi ya da yaratmış Simone de Beauvoir'ı anımsar. Richard'ın erkek sevgilisiyle yaşadığı aşktır; Clarissa ile yaşadığı da. Roman Rİchard Clarissa Uişkisini çok duyarlı çizgilerle verir. Tomurcuk gibi boynu bükük kalmıs bu sevgi, çok kullanılmaktan posası çıkmış aşklann yitirdiği tılsımı, anılarda taptaze korumuştur. Ric' SAYFA 9