22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

yuran bir yer. Ferzan Gürel'in hem çevresinin, hem yazarhğındaki çekingen tavrının temelleri burada atılmış. Bu kızlar okulu havası yalnızca liseyi değil, üniversite çevresini de kapsıyor. Yüklendiği aile sorumlulukları Ferzan Gürel'in çekingen yapısıyla birleşince arkadaşlarıyla ilişkilerini zedelemiş. Gürel, yazarlığı için yapılmış değerlendirmelerin bu eksik ilişkilerden kaynaklandığına inanıyor, bir de yaşadığı yöreden: "Yaşamım boyunca sonradan beni üzen çok yanlış işler yapmıstım. îyi niyetimden, kötü izfenirnler çıkaranlar oldu. Bütün bunlar, geç başladığım yazarlık yaşamımı ters biçimde etküedi. Sanıyorum, kitaplanm söz konusu olduğunda, 'O aptal bilgisizin kitabını okuyamam' diyenler oldu. 'O, öğrenciyken çok silik bir insandı' biçiminde konuşanlar da böyle düşünmemin nedeni... Fakülteden dönem arkadaşlarım olan Prof. Tatyana, Prof. Berna Moran, Bodrum'a gidişlerinden birinde kasabamızdan geçerlerken bana uğramışlardı, sevinmiştim. Berna, eskisi gibi arkadaş canlısıydı yine, eski sevecenliğini hiç yitirmemişti. Ama Tatyana'run bir sözü yüreğime taş gibi oturdu: 'Cancazım, öykülerinde o acayip konulan da nereden buluyorsun?' demişti, dudaklarından pek eksik olmayan o alaycı gülüşüyle. Eşi Berna Moran ise sözü değiştirmişri. llk dört kitabımdan, çıkar çıkmaz onlara da yollamıştım. Bema, kitabımı her alışında, teşekkür mektubu göndermiştir, ama olumlu olumsuz eleştiriden hep çekinmişti. Tatyana'nın o sözünden sonra basılan ötekı kitaplardan onlara göndermek.içimdenhiçgelmedi" (s. 132). "Yazın çevresinde tanınmanın dost ahbap işi olduğunu da çok sonradan anladım. Taşradan gelen bir kitabı okuma zorluğuna bile katlanamıyordu çoğu yazar, eleştirmen!" (s. 135). Ferzan Gürel'in ahnganlığı haksız değil kuşkusuz, ama bunu açıkladığı nedenlere bağlamak ne kadar doğru bilemiyorum. îzmir'in îşgalinden Kurtuluşa, bence bir " yüzleşme" romanı. Bir ülkenin, dününü bugünüyle yüzleştirerek günümüzün sorunlarını tartışmayı amaçlayan bir roman. Dünyanın geleceği, coğrafyamızı kavramak ve korumaktan geçmektedir kuşkusuz: "(..) doğa yasalarından daha nitelikli olmalı insanların bir arada insanca yaşamasını sağlayan yasalar. Ademoğullarının çoğu iyi niteliklerle dünyaya gelir; sosyal bir yaratıktır... Bunu söylemek, küreselleşme dayatması değildir (...) Küreselleşme adı altında, yoksulu sömürmek isteyenlerin oyunu ise hiç değil! Bu oyun artık çoğunlukla açığa kavuşturuldu. Benim anlatmak istedığimse, insanlıktan gezegenimiz üzerinde yaşayan insan denen yaratıktan umut kesmememiz gerektiği! Bütün yeryüzü nimetlerini kendine layık görenlere, yanlış yaptıklarını hem de dünyamızı yok edecek boyutta bir yanılgı içine düştüklerini anlatmak zamanıdır." Îzmir'in Îşgalinden Kurtuluşa, yazarı için de bir yüzleşme metni anlamını taşıyor: "Gerçi 'Her düşündüğümüzü, kendimizin olan kimi düşlemleri başkalarına anlatmamız gerekmez' demiştim. Ne var ki, kitabımda anlatmam gerekmeyen, yaşadığım sürece sözünü bile etmediğim, kendime sakladığımı sandığım çoğu olup geçeni de yazdım." Bir yazarın ulusunu geçmişiyle yüzleştirirken, kendisini de yazarlığıyla yüzleştiren bir kitap bu. Okuduğunuzua, Ferzan Gürel'in başka kitaplarını, örneğin Türkçede pek yazılmamış bir konuyu, Filistin'i anlatan Güneydoğu'ya Geçit Yok adlı romamnı da okumak isteycceksiniz. Bu çok doğal, çünkü onun geçmiş,teki ustaları arasında yalnız ağabeyi Samim Kocagöz yok. 1 locası Halide Edip Adıvar cla var. • SAYFA 6 'Şiîrim, geçmişle gelecek arasında bir halka olsun istedim' 15 yıldır şiirle "ontolojik bir ilişkisi" olan, Rıdvan Memi, son 10 yılda yazdığı şiirlerle karşımızda: Su Yandı... "Geleneğin birparçası" olduğunu söyleyen Memi, 'açık' "derini anlatma"nın peşinde. Yüzlerce yıllık şiir serüvenine atıflarla Örülü kitap, yeni bir duyarlılığın da takipçisi. Rıdvan Memi ile şiiri üzerine konuştuk. SAMİ SOYKAN bir adım daha yakın gördüm. Bu Batı'yı kapının dışında bırakmak gibi bir tavn içkin değil. Zaten gelenek de bu değil! Tarihsel resim bu topraklar üzerinde Batı ile karşılaşan Doğu'nun derin bir kendine güven ile etküeşim içine girdiğini gösterir çoğu kez. Bir şey var yalnız; kişisel yaşantıda, duygu dünyasında Şark daha baskın bizde ve benim, Kendimi Şark'a hep bir adım daha yakın eördüm' deyişim de bundandır. Aılahaşkına söyler misin hangi Batı ülkesinde aşk, nefret.. vs. bizdekı yoğunlük ve coşku ile yaşanır.. Belki biraz Akdeniz üllkelerinde, ama onlarda da yine bir boşvermişlik vardır. Aynca Mevlana'run deyişi ile, siz bir ayağınızı ait olduğunuz toprağa sımsıkı basar, öbür ayağınızla (bir pergelin diğer ayağı gibi) sadece Batı'yı değil, yedi kıtayı dolaşabilirsiniz. Bu size 'kendiniz' olarak kalmakla birlikte başka evrenleri özümseme, başka kaynaklardan da beslenme kapısını açar. Doğru olan bu. Ikincisi; her şiirin hususi ve mahrem bir tarihe derkenar olduğunu düşünüyorum. 'Su Yandı' da öyle; benim Şark'la örtüştüğüm, kesiştiğim 'hususi ve mahrem' bir tarih alanı üzerinde geziniyor.. 'Su Yandı' yaltn/açtk bir ail' ile örülü. Bu; 'pop' cağındayaygtn olabilmek gibi bir kaygıaan mt kaynaklantyor, yoksa ne? Söz ve Söz'ün nihai biçimi olarak şiirin açık bir dil ile söylenmesi hem bir 'doğru' olarak tercih, hem de yine geleneğin süreği, Şahtiye gibi sınırlı ömekler dışında şiir geleneğimizde Söz'ün dolaysız söylenilmesi hâkim ifade şeklidir. Bu seçiş beraberinde avamileşmevi getirmez. Şiirin münderecaünda bulunan 'derini anlatım' üst bir dil kullanılarak sağlanabilir, üstelik bu verili/gündelik dili kullanarak 'derini anlatmak'tan daha da kolaydır. Hem böyle bir dil kullanacaksın, hem kalıplann ve salt lirik söylemin ötesine geçeceksin, bu zor iş... Güç; kullandığın dilde değil söylediğin Söz'de olacak... Çok zor iş. Ben buna talibim, bunu yapmaya çalışıyorum. Öbürü kolay, dön bak, Garip akımı sonrası siirinin 'usta'lan arasında zor olanı tercin eden şair sayısı çok değildir. Birçok neden bulunsa dani ağırlıklı olarak bu yüzden de şiir okuru üç beş bine kadar düşer. Tam da sözün burasında söylenmesi gereken şu senin soruna ilişkin; ben şiirlerim baskı üstüne baskı yapsın, popüler kültürün bir figürü olayım gibi bir yaygınlığın peşinde değilim. Ama şiirin adının bugünün 'ağlak manzumecileri' ile anılır oluşundan da hoşnut olduğumu söyleyemem. Bu durumu aşmanın gerekşartlarından birisi de işte o zor olan yol: gücün kullandığın dilde değil söylediğin Söz'de olması. Rıdvan Memi ilk kıtabında neyifarklı dilegetiriyor/fark ne.. Veyolculuğunda ulaşmak istediği nokta neresi? Sorunun ilk bölümüne yanıtı eleştirmenlerin ve 'Su Yandf yarına kalacaksa eğer, edebiyat tarihçilerinin vermesi doğru olur. Ve tabii ki sahih okıırun. Menzilime gelince... Şürlerimin geride bıraktığımız yüzyılın şiirini, önümüzdeki yüzyılın şiirine bağlayacak 'kısa' zincirin bir halkası olabilmektcn öte bir iddiası yoktur. Hepsi bu! • Su Yandı / Rıdvan Mcmt / Şiirler / Can Yayınları / 72 s CUMHURİYET KİTAP SAY! 54 Rıdvan Memi ile ilk kitabı 'Su Yandı üzerine bir cfrlle Rıdvan Memi. Cecml$le gelecek arasında bir bag kurmayı amaçlıyor. na inanıyorum. Bir sürecin, ifade biçimi değişse bile, ke Bir ilk kitap olarak 'Su Yandı nasılbir sintisiz tamamlaserüvenin sonucu? narakyenilenerek Bilinmesini isterim ki şiir benim için ilerlemesi ile oluontolojik bir 'şey'.. Hiçbir şekilde bir şur kültür ve uyaraç olarak görmüyorum şiiri. Bu 15 yılgarlık. Ozelde şiir dır böyle. Ancak 90'dan bu yana hiçbir de bu oluşumdan dergide şiir yayımlamadım. Bu bilinçli bağımsrz davranabir seçişti. Yakın çevremdeki 'şiir okurmaz, çünkü işte sölan' ile paylaşmakla yetindim. 99 yıhnın zünü ettiğimiz sürecin tam ortasında dusonunda biraz dostların zorlaması, biraz ruyor şiir! Bu çerçevede ben kendi tavda kamusal anlamda okura sunulmamış nmı 'geleneğeyaslanıyorum" cümlesinşiirin varoluşunu tamamlayamamış bir den ziyade 'geleneğin bir parçasıyım' şiir oluşu gerçeğinin artık ağır basması cümlesi ile açıklamayı tercih ederim. ile kitaplaştı şiirler. Ama bu yargı, tevarüs ettiğiniz değerler Dergilerde şiiryayımlamayışının özel bütününü aynen sürdürdüğünüz anlabir nedeni var mt? mına da gelmez. Sorunun ikinci bölü Evet var. Bana göre kültürsanat dermüne gelince; gelenek ile ilişkisi bu bigileri, eserlerin okuyucu ile buluştuğu çimde olan bir şairin bazı imgeleriilk alan olmaktan öte bir okul fonksiyonin/doğru ya da uygun bağlamda kullanu da görmeli. Dönüp baktığınızda nılmak kaydı ile / 'eski' oluşundan do1980'e kadar, iyikötü, bunun böyle olğal ne olabilir ki! Gazeller ise hem bu duğunu görebilirsiniz. Varlıkgibi, Diriilişkinin biçimsel olarak bir doğal dışaliş gibi dergiler hep birer okuldur. Anvurumudur, hem de doğrusu şiir söylecak 1980 sonrası süreçte dergilerin bu me/yazmanın en güzel biçimlerinden biniteliklerini kaybettikleri kanaatinderidir gazel ve vezni aruz olsun olmasın yim. Temel neden bu. Eserlerin okuyuyüzyıllar boyu sürebilecek güçtedir. cu ile buluşması noktasında ise, seçicilikte çoğunlukla aidiyetlerin önemli bir Kitabın için 'Şark'ın hususi ve mahölçüt olur hale gelmesi beni uzak tuttu. rern larihine bir derkenar' all başltğını kullanıyorsun. Sencehugünün Türk şiiri Şiirtnın gelenek ılc ilişktsı üzerındc 'Şark eksenli' bir şiir mı olmalı? durmak istıyorum. Bu hem kullandı$ın Şark bir 'dekor' değil Su Yandı'da. imgelcr, hem de biçım (gazellerııı) olarak: Üzerine çok şeylerin yazılıp söylendiği nasılbir mecrayı izliy»'^ DoğuBatı ikilemi tartışmasrna girmek îlk olarak şunıın altırıı çizmeliyim; istemiyorum. Ancak şunu itiral etmeligelenek benim için Hgürutir bir unsıır yim ki ben yaşadığını coğrarya ve derordeğil. Bu salt şiir için de geçerli değil. me olmuş kültürde kendimi îjark'a hep Külturun ve uygarlığın gelenek olduğu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear