23 Ocak 2025 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

AT CAPAN "Şalakta günün ilk selamını Ben verirdim sana" Leonardo Sinisgalli (19081981), îtalya'nın Lucania bölgesinde, Montemurro kasabasında doğdu. 1926 yılında mühendislik eğitimi görmek üzere Roma'ya gitti. 1937'de Olivetti'nin reklam müdürü oldu; daha sonra başka kuruluşlarda da reîdam ve tasarım yöneticiliği yaptı. 1953'te döneminin en etkili grafik ve tasarım sanatları dergisi Civiltâ delle macchine'yi (Makineler Uygarlığı) kurdu; dergiyi 1959 yılına kadar yönetti. Birçok galeride grafik çalışmalarını ve suluboya resimlerini sergiledi. Şiir kitaplarından bazıları şunlardır: Vidi le muse (1943; Esin Perilerini Gördüm), La vigna vecchia (1952; Eski Bağ), D passero e il lebbroso (1970; Serçe ile Cüzamlı) ve Mosche in botiglia (1975; Şişedeki Sinekler), Sinisgalli'nin şiirlerinden bir seçki daha önce Işıl Saatçıoğlu'nun hazırlayıp çevirdiği îtalyan Hermetik Şiiri Antolojisinde yayımlanmıştı. Artık Act Çekmemeyi Biliyorum Artık acı çekmemeyi biliyorum Elim karanlığa uzanıp . ,f Seni bulamadığında. • " • • Bir zamanlar gölgeni arardım Çocukluğun ak toprağındaki Duvarın gölgesinde. Boğucu sıcakta ıslak saçlanyla çoculdar Bağrışırlardı sesleri yettiğince. Ve sen ardında bir toz bulutu bırakırdın. Belki Bu Anı da Boşuna Belki bu anı da boşuna, Gözden yiten çocuğun Islığında yaşıyor belli belirsiz Kasabanın surları ardında Bir ince kar sabahı. " r Başında sargı vardı, Kavgacı kızıl melek, Gaz Dezinin altında ıslak bir Kan gülü uç veriyordu. Seni yitirdim suların Yokuslarında. Artık tek gördüğüm Mavi kar üzerindeki gölgen, Bacaklarının ışığı. Babama Yalnız dönen adam Akşam geç saatte bağdan Şalgamfarı yıkıyor leğende, Yeşilimsi bir lekeye bulanmış Samanlı patikadan çıkıveriyor. Ayakkabılarında bu taze toprağı Taşıyan adam, giysilerinde Serin akşamın kokusu, Bir çeşme başında durup, rezene Toplayan bostancıyla konuşuyor. Bir adam, küçük bir adam ' ..• ". Uzaktan baktığım. Ufukta canlı bir nokta. ,Belki gözleri Alevlenir bu akşam Balık havuzunun yanında Alnını sildiği yerde. .:. ' • Lazarus'un Köpeği , Sulardaki Kelebeklerin gölgesinden. Koklayarak bulacağım seni Kızıl kıyıların ötesinde Beklenmedik borunun sesini duyacağım. Şafakta günün ilk selamını Ben verirdim sana, Yüzümde kekik kokusu. Ağzımla getirirdim sana Kuru kıyıların balıklannı, Eğreltioüarı arasında yaralanmış sutavuklannı. Kanın daha hızlıydı Bacaklarımdan, omuzun Daha güçlü su setinden Nehrin sesinin kesildiği yerdeki. Yakışıklı ve mağrur, yeniydin Her yönden Ve dik, tüyleri gibi Vurulmuş bir şahinin. Çelenk Martın bu ak şafağında kim sarsarak uyandırdı seni, kim çağırdı seni eşiğinde gölgeli sabahın? Birnalı silkeleyişin sesi mi, G e n ç fınncının bağırışı mı? * Her akşam biraz daha körleştin balkonda otururken küçuk tuz tannçası gibi çatık kaşlı Persephone. Düz çatı tuğlalarının kokusu, koyu menekşeler damlarında, küçük başı sulama kabının ardındaki kertenkelenin. * Yeniden çıkaeak çocuklar tepeye banarda, sevimli adlarını yazacaklar, yüreklerini kazınmış bırakacaklar molozlann üzerinde. Güllerin çarpışına da katlanıyoruz Salerno rüzgânnın itip göğsümüze bastırdığı: bir tek DİZ suçlamayacağız rüzgârı kısa süren kucaklaması yüzünden. O gölge sarıyor erik tomurcuğunu kayalığın üzerindeki, hiç kimsenin ulaşamadığı! Çağıltılı ırmağım Leonardo Sinisgalli/ Şiirler/ Çevien: Kemal Atakay Doğu'dan Batı'ya akıyor. Koşuyor yavru tavşan sazlarla çımenlerin arasından parıldayarak yitip giden. öyle uzun ki günbatımı kıyılarında, ak ve mor taşlar arasında, yaşlı bağcılar güneş battığında unutuyorlar geri dönmeyi. , , Düz taşları ters yüz edeceğim ve sen, oyunbaz, kaçacaksın benden, lycosa tarantula. Akrep Belli işaretler gibi uçveren duvarlardan ve tavanlardan ciddi olayların eşiğinde, uyarıcı iniltisi gibi bir masanın ya da bir kirişin, catallı yıldız panldıyor bazen yolumun üzerinde. Avcının Sesi Geçmeni bekliyorum eski yolların kavşağmda. Kayaların ardında uyuyor ve şafakta içmeye geliyorsun. Su saftır kümelenen buludar gibi. Yaprakların üzerinde Bir işaret bırakıyorsun: o izin üzerine düşeceksin. Ozyaşamöyküsü I V Asık yüzlü maviyeşil bir hayaletti babam bağlardan d ö n d ü ğ ü n d e sülrürleme zamanı. Bağları açmıştı bir bir asma çubuklarıyla sert yaprakları ayırmıştı. Bir gün bir tırul getirdi , elma ağacından duşmüş, , parmağı kalınlığında. 1,, Zor yıllar sona erdi ' ( ,. Sinisgalli için, evlatlanmızın > ,, yüz ata yetecek samanı olacak" dedi bir akşam kansına, Kraliçe Taitü, iki elinden tuttu onun tek kucaklaşmaları kabilenin önünde. Kırlangıçlar Kırlangıçlar boşaltıyor ışıklarını gölgedeki beaenlerımize. Üçümüz bir odada, görünmez, , yitmiş kollar, bacakJar gömülmüş. Biz üçümüz yan çıplak göğün karşısında. Sanatçı Dün akşam örümcek, o verimsiz ağını terketti. Bizi fark etmiş olacak, bu yüzden gece olunca kayboldu ortadan, silahlarını ve valizini arkada bırakarak. Ama yeni bir tuzak kurması için birkaç saat yeterli. Çalışkan sanatçı karnında taşıyor malzemesini. Ağlarını hep baştan başlayıp yapıyor ve hep eşit açılar, paralel kesitler tükürüyor. Papağanın Pençesi Bir işaret var, bir leke, pas var yıldızımız üzerinde. Ivi ve kötü yazgı sayılarda değil, onlan bize veren elde, papağanın masum pençesinde, bize o an düşman olan. Geri Geldi Babam j ' < x / • * : ^ > Yalnızsın gecede, Iz bırakmadan yürüyorsun. Geçiyorsun kokunu bırakmadan Yüzümu kana bulayan Kara gul dalları arasından. Bir gölgesın sen, omuzların Daha hafif, daha boş SAYFA 18 geri geldi babam meltemi tatmak için. Satılmış meşe kütüklerini gördü. Ne işe yarar, dedi, ateşboceklerine bakan şu pencere. Rahat vermiyor ölüler onları unutanlara. CUMHURİYET KİTAP SAYI S2S
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear