Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
yıs"tır; ama aradığını Paulo Coelho gibi arka bahçcdc bulmaz; urnutsuz bir arayış tır onunki. Yalnız, benim dilcğim, onun bu arayış sırasmda noktalama işaretlerini yerinde kullanmaya bıraz daha özen göstermcsidır. Bu arada, Orhan Pamuk'un bu kitabı hep kalanıı kurcalayan bir konuya ışık diişürdıi sanki. Türkiye'miz dünyanın en büyük antık çağ tilozoflarındanbazılarınınvatanıolmasınakarşın bugün fclscfeden arınmış olmak gibi garip bir çelişkiyi yaşasa da Batı'nın pozitivist felsefcleriyle Doğu'nun mistik lelsefelerinin tam birleşim yerindedir. Tiirkiyeli düşünürlerbu iki felsefenin senteziniolma sa da bireşimini oluşturan bir Türk Felsefesi yaratamazlar mı? Bcn Orhan Paınuk'ta bunun ilk umutlannı, ilk ışıklarını gördüm "Benim Adım Kırmızı" konusunda, daha çok magazin basınmın nıerak ettiği, Orhan Pamuk'un gerçek hayattaki annesinin Şeküre, ağabeyinin dc Şcvkel adını taşıması nedeniyle, romanda anlatılanların onun ve aÜesinin gerçek hayatıyla benzcr taraflarıdır. Ama, Orhan Pamuk'un romanda kurguladığı temaları kendi yaşamından mı, yoksa yabancı birisinin ya şamından mı esinlenerek yazdığı, bu romanın aç karnına mı yoksa tok karnına mı yazıldığından daha önemli değildir bence. Ama şurası bir gerçek ki, edcbiyatımı zın büyük ustası Orhan Pamuk, dünya edebiyat kamtıoyıına bir bomba gibi düştü. ("Bu gidişle Orhan Pamuk Nobel Edebiyat ()dülü'nü alacak. Dünya uygarlığına, bugün bizi 'içyağı kokulu kırolar' diye bilen Avrupalıları vaktiylc fetih korkusuyla, can havliylc, bizc karşı biflcşme ye, bilimde, teknolojide ilerlemcye zorlayarak yapmışolduğumuz katkıdan bu ya na ilk kez o zaman şeytanın bacağını kıracağız işte!..." G alatasaray) uventus ma çından çıkmış, kıçını da kornası güçlü bir Toyota'nın pencercsinden dışarı çıkarmış bıyıklı bağırgan gcnç garip garip bakıyor baııa, "Ne diyorbu nerif yahu? ' dercesinc. ()rhan Pamuk'sa üzerinde koyu renk ceketi, kravatsız beyaz gömleği, bir masaa dayanmış hınzır hınzır, gülüyor; o, sus un bir nakkaş.) Türk basınında ona yonelık ılginin ya nı sıra, son günlerdc onun hakkında bir de olumsuz eleştiri kampanyası başlatıldı Ahmet Tancr Kışlalı vc Emin Çölaşan gibi bazıyazarlar rarafından. Ama işin ilginç yanı, Türk romancılığının gelmiş geçmiş en büyük ustasına yöneltilcn elcştirilerin dekendisi gibi olağandışı ve görülmemiş; daha doğrusu, dünya edebiyat elcştirisi tarihinde bir 'ilk' olarak geçıneyi hakedecek türden olması. Bir köşe yazan çıkıp da Jean Paul Sartre'a "Bcn senin roman larını sonuna kadar okuyamadım, okuduğumdan da bir şey anlamadım, üstelik sen romanlannda devlet büyüklerımiz den falancaya karşı saygısız laflar etmişsin" demiş midir acaba? Bcn hiç sanmıyorum. Eee Türkiye'deyaşayan bir romancı olmanın da böylc gırgır tarafları var tabii. Ama bunların söyledikleri de, ne de olsa yine de bir 'eleştiri'dir vc bunlara bir yanıt vermck gcrekir. Ama nc söylenebi lir? Gittiği resim sergisınde edcbe aykırı f igürlcr gördiığü bir tablonun kaldırılma sını emreden; vc gittigı klasik müzik konscrinde müdürü çağırt ıp, orkcstradaki da vulcunun konser boyunca davula iki kez vurduğunu, onun da diğer çalgıcılar kadar mı maaş aldığını soran Kenan Evren'c ne söylenebilirse. Bu edebiyat müfettişlerine, "sanat yapıtlannda suç unsuru aramaktanvazgeçin" demekhaddimizedüşmcz tabii de, bu kişilcr okuyamadıkları, anlamadıkları; doyayısıyla hem paralarını hem de vakitlerini ziyan cden, üstelik mil li duygulaıını reıu ide eden ()rhan Pamuk romanları yerınc Abdullah Ziya Kozanoğ lu'nun romanlarını okusalardı böylc bir sorun çıkmazdı kanısındayım; nc der siniz? • CUMHURİYET KİTAP SAYI 471 Kitabın isminin de ele verdiği gibi gazcteci olan L. Doğan Tılıç, 21 Türk vc 21 Yunan gazcteci ile yaptığı röportajların oluşturduğu verileri, bir yandan gazetccinin kim olduğunu ortaya koymak için diğer taraftan medya kurumları, medya devlet ilişkileri, gazetecilik etiği gibi önemli sorunları tartışmak için kullanıyor. FUNDA BAŞARAN L. Doğan Tılıç mesleğe içerden bakıyor S Olumsuz eleşttri kampanyası on yıllarda medyanın toplumsal et kinligi ve toplumu yonlcndirmc gücü artarkcn, ya^anan kirlenmc dc elindekı gücu kötüyc kullanma anlamında eiddi Loyutlara ulaştı. Kendi dışımızdakı dünya hakkınıla ncyi bilmck istcdi ğimizden, nasıl anlamlandırmamızgerektiğinc dck hcr scyc kaı ar vercn medya, giderek toplıımların ortak değerlcrini de yenidcn kurar hale geldi. Ancak bu ycniden kıırma işlcvini yerine getirirken med ya, giderek daha fazla var olan iktidarlarla eklcmlendi ve daha fazla çifte standart, taraflılık, milliyctçilik gibi cn azından tanımlı etik kuralların dışında olan niteliklerlc işlemcyc ba^ladı. Mcdyayı tnplumdaki tüm cıkargrupla rının düşüncelerini yansıtan bir ayna olarak tanımlayan liberalcugulcu iletişim kutamlarını ncredeyse ycrle bir cden tüm bu gelişmeler, gazetecilik mesleğinde de önemli aşınmaların va^anmasını berabe rinde gctirdi. 19%'da, Turkiyc vc Yunanistan arasında patlak vcren Kardak krızinde, gazeteciliöi askerliklc birbirinc ka riijtırıp Kardak kayahklarma bayrak diken gazetccilcr, kcndi diktikleri bayrağın habcrini yaptılar. () günden bu yana cazetccilerin kcndi yarattıkları ya da ıılııstararası krize neden olabilccck sava^ (,ağrı sı nitcliğindeki haberlere, ekranlarda vc gazetelerin ilk sayialannda daha sık rastlar oldıık. Tüm bunları görüp ayırt cdebilenlcrin karsısına ise "gazetecilik mesleği deformcoltluğu için mi medya kirlen di' yoksa "medyanın yaşadığı kirlcnme mi gazetccilerin bazılarını bu halc getirdi" sornsu, bir yumurta tavuk bilmecesi cözümsüzlüğü ıle çıktı. Gazctcci kimdiı? CJazetecilik mesleğinin ilkeleri nelerdirr1 Clazctecilerin sorumluluklarının, haklarının ve özgürlüklerinin sınırlarını nc bclirlcr? Savaşa çağrı cıkartmak, insanları vc ülkelcri birbirinc düşürmek, ^iddcti özendirmek elbette sacıece gazetecilik mcslcfiinin ilkeleri ile dcğil, sıradan ınsanın anlakı ilc dc ııyıım içcrisinde dcğildir. Kardak krızinden başlayarak, Stıriyc gerginliöine, oradan da ltalya ilc yaşanan 'Apo' gerginliğine uzanan süreçtc medyanın takındığı tavır, tüm bu soruların cn azından "sa^duyııkı çcvrelerdc" tartışılmasına neden oluu. Bu tartışmalar içindc, tartıs,malardan bağımsız bir bicimde sunulan, ancak rastlantısal olarak tartı^maların tam odagına yerleşmesi gereken önemli bir yayın 'Utanıyorum ama 1 Gazetecivim gerçeklcşti. İletişim Yayınla ortaya koyuyor. Nedenler ise iki n'ndan çıkan L. Doğan Tılıc/ın gözlenebilirsonucun da altında "Utanıyorum, ama Gazeteciyatan mekanizma ve yapıların /<<ıııly<ıi!iııı yim" isimli kitabı tam da bu soama gazetcciyim çözümlenmesi ile ortaya konu rulan, gazetccilerin gözlüöünyor. Bir genel yayın yönetmcnidcıı clc almasıyla akademik denin, kendi muhabirlerinin ta öeri yanında güncel bir dcğer mamen bağımsız olduğunu kazandı. söyledikten sonra eklcdiği "aslında" diye başlayan tümce bu Kitabın isminin de ele verdiyapı ve mckanizmaları açıkça gi gibi gazetcci olan L. Dogan ortaya koyuyor: "Benden baTılıç, 21 Türk ve21 Yunan gağımsızlar denıek, tam anlamıy zetcci ilc yaptıfiı röportajların la bağımsız oldııkları anlamına gclmiyor. oluşturduğu verüeri, bir yandan gazeteciMedya sahibinin istcklcri hcpimizın üs nin Kİm olduğunu ortaya koymak için ditünde ve herkcsi sınırlıyor. Sonra bir dc ğer taraftan medya kurumları, medya reklam müdürü var." Bir Yunan gazetesidevlet ilişkileri, gazetecilik etiği gıbi nin gcncl yayın yönetmcninin söylediği önemli sorunları tartışmak için kullanı bu sözlerin, sadece o ulkcdc yaşayan gayor. "Utanıyorum ama Gazctcciyim", zetecilcr için gcçerli olduğunu iddia ctmedyaya ve medyanın sorunlarına ilişkin, mek ise olanaksız. Bu nedenlc L. Dıığan gazetccilerin ne düşündüğünü üetiyor ve Tılıç'm çalışması, Turkiye vc Yunanisgazetcci kimliğinı siyasal vc toplumsal olatan'da medya sahipliği yapısında yaşanan rak bizc tanıtmayı aınaçlıyor. köklü değişimi de inccliyor. Uzun vc yorucu bir araştırmanın iirünü oldugu belli olan kitabın aktardıkları, Sonuç ise neredeyse tüm gazetecilerin gazetccilerin de tüm diğer çalışanlar gibi üzerinde uzlaştığı biçimiyle.basın sermaemeklerinisattıklarını, diğer çalışanlarka yesinin yapısal değişimi ve medyada ya dar yabancılaşmayı yaşadıklarını ve içinşanan tekclleşmenin, siyaset ve medya iliş dc yer aldıkları kurumlar konusunda en kisinin iç içe geçmesine ve kitle iletişim az izleyenler kadar eleştird vc kaygılı olkıırıımlarının giderek üzerinden parasal duklarını ortaya koyuyor. ()zellikle dc göolarak ya da siyasi olarak önemli ka/arüşme için scçilen gazetccilerin Türk ve nımların beklendiği araçlara ılöniişmesıYunan, yani aralarında "rcsmi" bir düşne neden olduğıı... Vc geçen yıllar boyun manlık olan ulusların mensubu olması, ca çokça tanık olduğumuz manzara ortasorunun sadece gazetecilik baglamında ya çıkıyor: Kazanımların temeline yerleş değil, aynı zamanda milliyetçilik bağlatirilen en çok satma ya da tiraj kaygısı ile mında da tartışılmasına ve gazetecilerin daha fazla izleyici toplayacağına inanılan bu sorun bağlamında yerlerinin anlaşılhaberlere ya da tclevizyon programlarına masına zcmin hazırlıyor. ve çokça promosyonlara yönelinmcsi, medya sahiplerinin iktidarla, siyasi partiKitabın sunduğu veriler, medyanın kirlcrle kirli görünümlü ilişkilcrc girmesi... lenmcsi ilc gazcteciliğin meslcki dcfortlerişim alanındaki çahşmaları ve yakmasyonu olgularının neden ve sonuç ollaşımları tanıtan bölümü ile gazetecilik maktan çok, ikisinin de sonuç olduğunu mesleğinin kurumsallaşmasından bu ya na tartışılan ve son yıllarda giderek günKİTAPTAN BİR BÖLÜM cel hale gelen etik tartışması yanında akademik tarrışmaları da kavramamızı sağla ((T'\ iz çökmektense ölmeyi yeğlerim", "bana ait olmaktan akmıs bir ka/ayı yan "Utanıyorum ama Gazeteciyim", hem I I omuzlannı üzerinde taşımayıbcn de ntemem . "Santrım bciyledüjünct? gagazetcciliği meslek olarak seçmeyi düşü • S zetccilcr olduğu sürcce, bütün utanılası koşııllara karşın "ama gazeteciyim" nen gençlere, hem mesleği icra eden gadiyenler bir mum kadar da olıa umut ışığı vermeyı sürdürecekler. zetecilere, hem de izleyici ve okııyuculaDünyanın pek çok yerinde gazetccilerin yalancı olarak algılanmaya haşlandığını vc ra ycni bir bakış kazandırmakta vc gaze medyanın insanları hılgılendirmck dı^ında işlcvler gnrdüğünü yadumak olanaksız. Bu teleri farklı bir gözle okumanın, haberlcyargıyı güçlendıren gazcteciler azımtanmayacak kadar mk. Ancak gazetecılığtn bugün ri daha farklı yorumlamanın kapısını açyapılan biçıminden rahatuz olanlar, "şizojrenik yaralıklar oldıık "diyenler, yapttğı hi makta. Dahası Lütfi D. Tılıç'm çalışması "fabışeltk" olarak nıtcleyenler de yok değtl Bıryanda meslcki ilkelerin ve gazetecdı bütün gazetecilik okullarında ve iletişim ğin temel ama^larırun, o'te yanda ise bir i^ycrindc ve bir patrnnun yanında ücretli ola fakültelerinde okutulabilecek bir kaynak rak çalışmanın dayattığı ıkılcmi yaşayan gazetealer bir çıkıs yolıı arıyor. Bu ikılem, niteliğinde... • gazetccilikte yarım asırı doldurmuş ve meslcg'in duayenı sayılan gazetealer tarafından da mesleğe yeni gırenler tarafından da hhsedilıyor .„ , . Utanıyorum ama Gazeteciyim / L Doğan Tılıç / tletiiimYayınları / i')2 s SAYFA 15